Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) IŞİD'in kontrolündeki Cerablus'a yönelik karadan ve havadan düzenlediği 'Fırat Kalkanı' harekâtıyla ilgili olarak, "ABD'nin PYD'den vazgeçme lüksü yok" dedi.
"Bugüne kadar Türkiye’nin fiilen bu işe dahil olmasını ABD çok istedi Batı çok istedi ve istedikleri de oldu" diyen Özülker, "Tabii sadece onlar istedi Türkiye yaptı gibi bir durum söz konusu değil. Türkiye açısından da konjonktür oldukça uygun" ifadesini kullandı.
Birgün'den Can Uğur'un haberi şöyle:
Cerablus operasyonu devam ederken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin YPG’nin mevzilerine yönelik atışları da hız kazandı. Türkiye’nin bölgede ne kadar kalacağı en tartışılan konuların başında geliyor. Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye’nin kısa vadede operasyonu sonlandıracağını ihtimal dahilinde görmezken uluslararası dengelerin de bu yönde eğiliminin olduğunun altını çiziyor.
Özülker’e operasyon süresine ilişkin yorumunu sorduğumuzda konunun dayandığı noktalara açıklık getirerek şunları söylüyor:
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden konuya ilişkin yorumunda çok net biçimde bu konuya açıklık getirdi. Biden, Türkiye’nin gerektiği kadar orada kalması mümkündür’ dedi. Dolayısıyla gereklilik nedir ona bakmamız lazım. Bunun 3 parçası var. İlki 50 ila 70 km arasında güvenlikli bir sahanın oluşturulması ikinci nokta ise buralardan IŞİD’in çıkarılıp yerine ÖSO’nun yerleştirilmesi. ÖSO’nun oranın idaresini tek başına sağlayabileceği çok mümkün görünmüyor dolayısıyla orada TSK unsurlarının da devrede olabileceğini söyleyebiliriz. Üçüncüsü de her halükarda bundan sonra hem PYD ile devam eden süreçte hem de Rakka operasyonu kapsamında 6 aylık sürede çeşitli değişikliklerin öngörülmesi. Bunu Cumhurbaşkanı Danışmanı İbrahim Kalın dile getiriyor zaten. Şimdi bu üç noktayı birleştirdiğimiz çok kısa vadeli olacağını söyleyemeyiz. Hem kendi güvenliğimiz hem de bölge güvenliği açısından böyle bir durumun varlığı sabit. ABD’nin PYD ile müttefikliği meselesi bilinirken ABD, aynı zamanda Türkiye’nin gerçekleştirdiği operasyona da destek veriyor. Türkiye ise PYD’ye yönelik operasyon gerçekleştiriyor. Bu ise oldukça ilginç bir denklemi açığa çıkartıyor. Ulus Özülker’e bu ‘denklemi’ sorduğumuzda yanıtı şu şekilde oluyor:
ABD’nin böyle bir dönemde PYD’den vazgeçme lüksü yok ancak aynı zamanda Türkiye’yi küstürme lüksü de yok. Bugüne kadar Türkiye’nin fiilen bu işe dahil olmasını ABD çok istedi Batı çok istedi ve istedikleri de oldu. Tabi sadece onlar istedi Türkiye yaptı gibi bir durum söz konusu değil. Türkiye açısından da konjonktür oldukça uygun.
Suriye’de devam eden savaşa işaret eden Uluç Özülker, operasyonun ‘gerekli’ olduğuna değiniyor ama bu yüzden ‘savaşın tarafı’ olduğumuzu da ekliyor:
Türkiye, Suriye savaşının fiili olarak içine girmiş vaziyette. Hem PYD hem de IŞİD’le olan mücadeleniz bağlamında taraf konumuna gelmiş bulunuyoruz bu oldukça tehlikeli bir durum ama Türkçe’de güzel bir deyim vardır ‘sakal-bıyık’ meselesi aslında söz konusu olan. Yapsanız bir dert yapmasanız ayrı bir dert. Dolayısıyla bu tehlikelere çok dikkat etmemiz ve güvenliğimizi almamız gerekiyor.
Uluç Özülker gelinen noktada uygulanan dış politikaların yanlışlığa işaret ediyor:
Kesinlikle uygulanan yanlış dış politikaların sonucu olarak bu noktaya gelindi. PKK meselesinden turistlerin ülkeye gelmemesine kadar birçok konuda yapılan yanlışların faturasını ödüyoruz ancak bugüne geldiğimizde ‘bunun yüzünden böyle oldu’ yönünde bir tavır geliştirmenin de çok yararlı olduğunu düşünmüyorum. Bu badireyi nasıl atlatırız onu konuşmamız gerekiyor. Suriye meselesinde hükümet üyelerinden de özeleştiriler geliyor. Numan Kurtulmuş, Cemil Çiçek ve Başbakan Binali Yıldırım benzer açıklamalar geliyor darısı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başına.