Emekli Orgeneral Aytaç Yalman: 15 Temmuz kara bir lekedir, Türk ordusunun 2 bin yıllık tarihinin en acı günüdür

Emekli Orgeneral Aytaç Yalman: 15 Temmuz kara bir lekedir, Türk ordusunun 2 bin yıllık tarihinin en acı günüdür

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, 15 Temmuz darbe girişiminin Türk ordusunun 2 bin yıllık tarihinin en acı günü olduğu vurgusuna yaparak "Çok çok üzgünüm, acı çekiyorum. Çünkü 15 Temmuz ordumuz için bir kara lekedir. 49 yıl üniforma giymiş bir insan olarak söylüyorum, bize bunları yaşatanların en ağır şekilde cezalandırılması lazım." dedi.

Yalman, darbe girişiminin başarılı olması halinde ordunun kendi içinde bir savaşa gireceğini belirterek " Ordu kendi içinde bir savaşa girerdi. Halk da buna katılırdı. Tam bir iç ayaklanma yaşanırdı. Ordunun kendi içinde bölünmesi ve dış müdahale söz konusu olabilirdi. Zaten istenen de buydu." ifadesini kullandı.

Emekli orgeneral, henüz yayımlanmayan 'Sırtından Hançerlenen Kahraman Ordum-Motivasyon ve Liderlik' yedinci kitabında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yıpranan ordunun yeniden yapılanması için bir katkı sunduğunu söledi.

Hürriyet'ten Yenal Bilgici'nin sorularını yanıtlayan Yalman'ın açıklamaları şöyle:

Son kitabınız üzerinde bir senedir çalıştığınızı ama 15 Temmuz’dan sonra, bu kitabı acil bir görev olarak düşünüp çalışmalarınızı hızlandırdığınızı söylüyorsunuz. O geceden başlayalım. Siz 15 Temmuz’u nasıl yaşadınız?

O gün ben Bodrum’daydım. Haberleri görünce bunun son derece anlamsız ve yanlış bir hareket olduğunu hemen idrak ettim. “Kapatın” dedim; “İlgilenmeye bile gerek yok.” Tamamen hayal mahsulü bir hadise olarak değerlendirdim. Üzerinde bile durmadım.

Neden?

Ben maalesef tarihimizdeki dokuz darbe teşebbüsünün birçoğunun içinde bulundum. 1960’ı yaptırdılar bize. 1971 Muhtırası kapalı bir darbedir; Diyarbakır’da Sıkıyönetim Karargâhı’nda çalışarak yaşadım onu. 1980 darbesinde İzmir’deydim. Tüm darbeleri içeriden görmüş biri olarak benim bakışım biraz daha farklıdır herkesten. Darbelerin Türkiye’ye çok büyük zararlar verdiğini kabul etmiş bir insanım ben. Birçok insan bu görüşlerimden dolayı yüzüme karşı söylemese de hakkımda biraz farklı düşünür.

Meslektaşlarınızdan mı bahsediyorsunuz?

“Askerlerden çok siviller” diyebilirim. Siviller arasında da çok darbeci görüyorum ben.

15 Temmuz değerlendirmenize dönersek...

Zaman ve zemin itibariyle son derece anlamsızdı. Toplumsal açıdan bir karşılığı yoktu. Birazcık bu işlerin içinde olanlar durumu hemen anlamıştır zaten. Bu yüzden hiç ilgilenmedim. Şöyle söyleyeyim: 15 Temmuz darbe girişimi millet düşmanı, hain bir örgütün değerlerini benimsemiş, küçük, ahlâksız bir asker güruhunun isyanıdır. Ekmeğini yedikleri kahraman ordumuzu sırtından bıçaklamışlardır. Kitabımın ismi de buradan geliyor zaten.

Onları asker bile saymadığınızı söylemişsiniz kitapta.

Değiller çünkü. Onlar maşa. Bu darbe emperyalist ülkeler tarafından planlanmış ancak başarısız olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) karşı yapılmıştır ve yine TSK tarafından engellenmiştir. Halkın ve kolluk kuvvetlerinin tepkisi de kuşkusuz bahse değer bir olaydır. Ama TSK’yı ortadan kaldırmak istiyorlardı. Son hedef değildir TSK, ilk hedeftir.

Peki bu hadiseyle ordunun milletin gözünde yıpranmış olduğunu düşünür müsünüz?

15 Temmuz’u şehit, gazi, kahraman olanlar ve tankların üzerine çıkanlarla TSK arasında bir mesele haline getirmemek lazım. Tankın üzerine çıkanla tankın şoförü aynı insandır, aynı halktır, unutmamalı. 15 Temmuz’u bir ayrışma vesilesi yapmadan götürmemiz lazım. Ordu burada mağdurdur. İsyancılar TSK’nın içinden ama bu isyancıların kafasını ezen de TSK. Tankların önüne yatmak tabii ki vatansever bir harekettir, saygı duyuyorum ama darbe sadece bu şekilde engellenemezdi. Darbeyi TSK engellemiştir. Hal böyleyken milletle orduyu karşı karşıya getirecekmiş gibi bir iklim yaratmak ve devamlı her 15 Temmuz’da bunu bu argümanla gündeme getirmek TSK’yı mutlu etmez. Milletimizi de mutlu etmez. TSK milletimizin omurgasıdır.

Peki ne hissettiniz 15 Temmuz sonrasında?

Çok çok üzgünüm, acı çekiyorum. Çünkü 15 Temmuz ordumuz için bir kara lekedir. Türk ordusunun 2 bin yıllık tarihinin en acı günüdür. 49 yıl üniforma giymiş bir insan olarak söylüyorum: Bize bunları yaşatanların en ağır şekilde cezalandırılması lazım.

Emir komuta zincirinin bu denli kırıldığı bir başka an var mı ordunun tarihinde?

Hayır. Bu en ciddisidir.

Peki darbeciler başarıya ulaşsaydı nasıl bir Türkiye görürdük?

Ordu kendi içinde bir savaşa girerdi. Halk da buna katılırdı. Tam bir iç ayaklanma yaşanırdı. Ordunun kendi içinde bölünmesi ve dış müdahale söz konusu olabilirdi. Zaten istenen de buydu.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın