'Balyoz Planı'' davasında 18 yıl hapisle yargılanan sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilen ve hastanede dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından ziyaret edilen emekli Orgeneral Ergin Saygun, terörle mücadelede silahlı insansız hava aracı (SİHA) kullanımının "sıfır hata" sonucunu getirdiğini vurguladı. Saygun, "Saatlerce süren koordine ve kıymetlendirmelerden sonra hedefin terörist olduğu netleştirilince, gerekli irade ortaya konularak SİHA ile çok hassas şekilde cerrahi bir operasyon gibi müdahale yapılmaktadır" dedi.
Karar'da yer alan habere göre eski ordu komutanlarından emekli Orgeneral Ergin Saygun, insansız hava araçlarıyla ilgili tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ergin Saygun, çok geniş kullanım yelpazesinde büyük faydalar sağlayabilecek İHA'ların öneminin Türkiye'de tam olarak anlaşılamadığını belirtti.
İHA ve SİHA'ların, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve emniyet teşkilatı dışında pek kullanılmadığını dile getiren Saygun, İHA'ların muhtemel kullanma yerlerinden bazılarını kaçak göçmenlerin takibi, deniz kirliliği kontrolü, orman yangınlarının gözetlenmesi, barajlardaki su seviyelerinin tespiti, tarım ürünlerinin rekoltelerinin hesaplanması, yüksek gerim hatlarındaki arızaların tespiti, kaçak yapılaşmanın kontrolü, gösteri ve nümayişlerin kontrolü olarak sıraladı.
Eski ABD Hava Kuvvetleri Komutanının, 1943 yılında, havacılığın geleceğinin İHA'larda olduğunu söylediğini hatırlatan Saygun, "Bizde ise İHA'lar çok sonraları gündeme gelebilmiştir. Önce bir Heron meselesi ortaya çıkmıştır. İsrail'den direkt alım yani mevcut ne ise gidip alnacak. Bu öyle değil. Üst yüklenici TAİ, alt yüklenici İsrail firması, onun alt yüklenicisi de ASELSAN. Projenin yürümeyeceği daha baştan belli. Nitekim İsrail, ASELSAN'ın yaptığı kamerayı kullanmamak için çeşitli bahaneler yürütünce proje durdu. Bu sefer kiralama yöntemine gidildi. İsrailliler kiralanmış olan Heronları uçurmamak için çeşitli bahaneler yarattı. PKK'lılar, Heronların uçuşlarına mani olunması için İsrailli hahamları devreye soktular." ifadelerini kullandı.
Bu sıkıntıların, milli İHA'ların bir an önce geliştirilmesi için itici güç oluşturduğunu, bu kapsamda ilk aşamada mini İHA'ların envantere girdiğini anlatan Saygun, bunların, elle atılabilmesi açısından önemli olduğunu söyledi. Bir keşif kolu veya birliğin, tepesinde uçuracağı bu İHA'larla yaklaşan her türlü tehdidi görebileceğini söyleyen Saygun, mini İHA'ların halen yaygın olarak kullanıldığını belirtti.
Emekli Orgeneral Saygun, tedarik sürecindeki bütün sıkıntı ve engelleme çabalarına rağmen taktik İHA'ların da birkaç yıl önce envantere girdiğini, hemen ardından ROKETSAN'ın ürettiği lazer güdümlü füzeyi atacak kabiliyete ulaşarak SİHA kategorisine yükseldiğini hatırlattı.
Güvenlik güçlerinin milli insansız hava araçları sayesinde operasyonlarda anlık tespit, takip ve imha kabiliyetine ulaşmasının terörle mücadeleye katkısını da değerlendiren Saygun, Türkiye'nin, gökyüzünde sınırları içinde ve dışında, 24 saat tamamen milli İHA sistemleriyle güvenlik ağı kurduğunu söyledi.
Bu durumun, milli savunma sanayi açısından büyük bir başarı olduğunu kaydeden Saygun, "Böylesine bir başarı birçok halkadan oluşan uzun bir zincirin her bir halkasının ancak mükemmel bir uyum içinde çalışmasıyla mümkün olabilmektedir. Milli olarak geliştirilen İHA'lar için, milli operatörler, pilotlar, kumanda merkezi personeli eğitiliyor, güvenlik ağının altyapısı kuruluyor, harekat sevk ve idare merkezleri teçhiz edilip orada ilgili karar mekanizmaları oluşturuluyor, sonra görevler başlıyor." diye konuştu.
Aynı zamanda bu yüksek teknoloji sistemlerin lojistik zincirlerinin kurulduğunu ve istihbaratın, bilgi füzyonu ile istihbarat uzmanlarınca kıymetlendirildiğini vurgulayan Saygun, sözlerine şöyle devam etti:
"Saatlerce süren bütün bu koordine ve kıymetlendirmelerden sonra hedefin terörist olduğu netleştirilince, gerekli irade ortaya konularak SİHA ile çok hassas şekilde cerrahi bir operasyon gibi müdahale yapılmaktadır. Halen kullanılan milli sistemler, sınıfının en iyisi olup hem otonomi yani akıllı olması hem de görüntü netliği ve kullanılan milli akıllı mühimmat açısından çok daha gelişmiştir. İHA ve mühimmat çok sessiz olmasının yanı sıra yarım metreden az hassasiyetle hedefe isabet etmektedir. Eskiden istihbarat beklenecek, bilahare operasyon planlanacak, saatlerce belki günlerce Mehmetçik dağda bayırda gezecek, belki pusuya düşecek, belki de şehit olacaktı. Bunların ikmali, tahliyesi vesaire daha büyük ve uzun planlamaları gerekli kılacaktı. 250, 500, 1000 librelik bombalar kullanılarak savaş uçaklarıyla da müdahale edilmektedir ancak savaş uçaklarının ve silahlı helikopterlerin sesi duyulduğundan teröristin kaçma ihtimali yüksektir."
Saygun, günümüzde kuvvet çarpanı olan İHA/SİHA'ların kullanılmasıyla ilk defa teröristi hiç fark ettirmeden yakalayabilen, çok hassas görme imkanı sağlayan, saatlerce üzerinde durup, takip edip karar verme imkanı veren ve doğrudan hedefe çok hassas biçimde angaje olmayı sağlayan çok caydırıcı teknolojinin devreye girdiğine dikkati çekti.
Basında çıkan ve teröristlerin moral bozukluğunu açıkça gösteren "silahlı ve silahsız kanatların hareket kabiliyetlerini sıfıra indirdiği, termal kameralardan kaçınmak için aldıkları tedbirlerin artık bir işe yaramadığı" yönündeki ifadeleri hatırlatan Saygun, "İnsan elbette yine devrede olacaktır ancak ateş hattının çok gerisinde olduğundan, onu stres altına alıp yanlış karar vermesine sebep olacak unsurlar artık ortadan kalkmıştır. Örneğin can havliyle tetiğe basmasını veya silahını ateşlemesini gerektirecek bir durum mevcut değildir. Tersine soğukkanlı bir şekilde üst karargahlardan da izlenebilen görüntülere dayanan sağlam bir karar verme mekanizması ve ağı bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.
Terörle mücadele açısından yüksek teknolojik güvenlik ağını kurup sevk ve idare etmenin harekat ve operasyonel anlamda dünya çapında büyük başarı olduğunu vurgulayan Saygun, teknolojinin milli olarak geliştirilmesinde ve savunma sanayinin kazanımı haline gelmesinde TSK'nın ve devletin büyük katkısı olduğuna vurgu yaptı.
İHA'ları ve yüksek teknolojiyi etkin biçimde, istihbarattan harekata ve operasyona dönüştürmenin, dünyada çok az sayıda ülkenin başarabildiği bir kabiliyet olduğunu belirten Saygun, "Milli İHA'ları ve milli akıllı mühimmatı geliştirip üreten 6 ülkeden biriyiz. Envanterdeki 30 İHA ile 25 bin uçuş saatini aşmış bu sistemlerle İHA kabiliyeti, operasyonel birikim anlamında dünyadaki en ileri ülkelerden biriyiz." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin büyük para ve zaman harcayarak geldiği bu teknolojik seviyeye Türkiye'nin, çok daha az bütçe ile ve kısa sürede ancak yüksek motivasyonla ulaştığına dikkati çeken Saygun, ABD'nin, bilmediği ve hakim olmadığı coğrafyalarda, yerleşim bölgelerine ilişkin duyarlılık göstermeksizin İHA ve SİHA operasyonları yürüttüğünü söyledi. Bu yüzden ABD'nin gerçekleştirdiği operasyonların, sivil kayıplara neden olan hata oranının yüksek olduğunu anlatan Saygun, "Ancak Türkiye'de durum tamamen farklıdır. Bu operasyonlar kendi coğrafyamızda, personelimizin karış karış bildiği ve son derece tecrübeli olduğu bölgelerde, yerleşim bölgelerinden uzakta, terörist ve sivil halkı kesinlikle ayırt ederek son derece dikkatle, koordinasyon içinde yapılmaktadır. Bu nedenle hata oranı sıfırdır." dedi.
"Yerli ve milli mühimmat ile araç gereç miktarlarının artmasının ne büyük mutluluk olduğunu en fazla meslek hayatlarının çok büyük kısmında yardım malzemesi kullanmanın ezikliğini yaşamış olan bizim kuşaklar bilmektedir." ifadelerini kullanan Saygun, silah, araç ve gereçlerdeki milli, yerli oranının çok daha fazla artmasının, Almanya, ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin askeri malzeme satışını Türkiye'ye siyasi baskı uygulamak için bir manivela olarak kullanmalarına mani olacağını vurguladı. Saygun, "Bunun için de gerçek ihtiyaçlar doğru tespit edilmeli, kuvvetler bütçeden daha fazla pay kapma yarışına son vermelidir." değerlendirmesinde bulundu.
İHA/SİHA'ların teröristle mücadelede hata payına ilişkin görüşlerini de açıklayan Saygun, "İHA/SİHA'ların çok fazla hata yaptığını düşünmüyorum çünkü elektronik olarak ölçüm yapıyorlar. Bu ölçülmede ve görüntü alınmasında insan faktörü yoktur. Verilen hedefi lazerle kendi işaretler, bıraktığı bomba lazer ışınına oturur ve hedefi vurur. Ayrıca milli İHA/SİHA ile icra edilen operasyonlarda, teröristin kolu bacağı, kullandığı silahın markası dahi net bir şekilde görüntülenebilmekte, bu görüntüler harekat merkezlerinde karar vericiler tarafından diğer istihbarat kaynaklarından gelen bilgiler ile beraber değerlendirilerek ve hedef saatlerce izlenerek büyük hassasiyetle icra edilmektedir." diye konuştu.
Orgeneral Saygun, Genelkurmay Başkanlığının dünkü açıklamasının, söylediklerini teyit ettiğini belirtti.
Türkiye'nin, dünyada kendi silahlı İHA'sını üreten ve ihraç eden 6'ncı ülke konumunda olmasının, bölgesel güç hedefine olumlu katkıda bulunacağını vurgulayan Saygun, "Ama önemli olan öncelikle kendi ihtiyaçlarımızı karşılamaktır. Pek çok ülkede sanayinin lokomotifi mevcuttur. İHA'lar da Türkiye'de sanayinin lokomotifi olabilir. Bu konuyu üzerinde düşünülmeye değer buluyorum. Ayrıca ülkemizde bir NATO SİHA/İHA Mükemmeliyet Merkezi kurulması da düşünülmelidir." dedi.
İHA/SİHA'ların terörle mücadeleye katkısı ortadayken bazı kesimlerin bundan rahatsızlık duymasına ilişkin de değerlendirme yapan Saygun, şunları kaydetti:
"SİHA/İHA sessiz, ucuz, insan faktörü ve bu faktörün sebep olabileceği olumsuzluklardan uzak, süratli, reaksiyon zamanıyla tam bir baskın sağlayan hava aracıdır. Teröristlere zarar verilmesinden rahatsız olan ve her türlü siyasi mülahazanın üzerinde tutulması gereken böyle milli bir davada devletin karşısına çıkanların kimlere hizmet ettikleri de izahtan varestedir."