Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker'in gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ismini verdiği emekli Orgeneral ve eski Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi, "Adalı'yı öldürenlerin Rum mafyası ya da onlarla işbirliği yapan mafya grupları olduğu kanaatindeyim" açıklamasını yaptı.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, Mendi’nin AİHM'de verdiği ifadeyi Sözcü’ye anlattığını belirtti. Mendi şunları kaydetti:
"Kutlu Adalı 1996'da öldürülmüştü. Eşi ve kızının, devletten tazminat almak için AİHM'e başvuru yaptığını duymuştum. Nereden biliyorsanız derseniz ifade edeyim: 2000-2002 arasında Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yaptım. Kutlu Bey'in eşi ve kızı bana gelmek istediler. Bir takım talepleri vardı. Notlarını aldım, ilgili yerlere de ilettim. 2002 yılında Ege Ordu karargâhına atanmıştım. 2003 yılında Genelkurmay Adli Müşaviri aradı. Kutlu Adalı olayı ile ilgili tanık olarak ifade vermem isteniyordu. Genelkurmay Başkanımız Hilmi Özkök'tü. 2003 yılında belirlenen tarihte KKTC'ye gittim. Cinayetin işlendiği dönemde Güvenlik Kuvvetleri Komutanı olan Tuğgeneral Hasan Peker Günal'la Ledra Palas'a gittik. Ben duruşma salonuna girdiğimde salonda Kutlu Bey'in eşi ve avukatı vardı. Ben de Dışişleri, Genelkurmay temsilcisi ile birlikte salona girdim. Karşımızda AİHM'nin 17 yargıcı vardı.
Her bir yargıç ayrı ayrı sorular yöneltti. Neticede bu sorulardan sadece yarısına yakını hatta yarısından az diyebilirim, Kutlu Bey'in öldürülmesiyle ilgiliydi. Diğerleri daha çok şaşırtmalı Türkiye aleyhine olabilecek sorulardı. Soruların hepsine net ve kendimden emin olarak cevap verdim. Örneğin ‘Avrupa Gazetesi nasıl bir gazete?' diye sordular. Konuyla ilgisi olmamasına rağmen net cevap verdim.
Yaklaşık 2 saat süren ifademden sonra Genelkurmay Adli Müşaviri, ‘Komutanım askeri personelle ilgili AİHM'de davalara girdim. Orada net cevaplar verilmediği için davalar aleyhimize gelişti. Ama siz sorulara net ve doyurucu cevaplar verdiniz. Tebrik ederim' dedi. Bu ifademden sonra, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün talimatıyla AİHM'de geçmişte yaşanan olaylarla ilgili olarak ifade verdim.
İfadem sırasında, ‘Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ne biliyorsunuz, ne duydunuz' diye sorduklarında şunları söyledim:
“Güney Kıbrıs Rum Kesimi, kara paranın aklama yeri. Hem Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı hem de Sivil Savunma Başkanlığı yaptığım dönemlerde Rum Kesimi basınını yakından takip ederdim. Orada güçlü bir mafya yapılanması var. Ayda bir-iki defa öldürme olayları yaşanıyordu.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan, KKTC'yi tanımıyor. KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhine olabilecek her şeyden istifa ederek propaganda malzemesi yapıyordu. Türkiye'yi ve KKTC'yi karalamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. KKTC'yi yalnızlaştırmak, kötü duruma düşürmek için bu bu cinayetten de yararlandılar. Büyük ihtimalle, Adalı'yı öldürenler Rum mafyası ya da onlarla işbirliği yapan mafya grupları olduğu kanaatindeyim.
Barnabas'la ilgili yazdıklarından dolayı öldürüldüğü söyleniyor. Benim bir şube müdürüm vardı, ona ‘Kutlu Bey'i ara, bizim Barnabas'la ilgili bir günahımız yok. Barış Kuvvetleri operasyon yaptı, bizden araç istedi. Netice itibarıyla Kutlu Bey, Sivil Savunma Başkanlığı, diğer kamu kuruluşları ile ilgili yazılar yazdı ama en çok tenkit ettiği polis teşkilatıydı. Kişileri de yazıyordu. Tek hedef gösterilen biz olduk.”
Hakkında "Kutlu Adalı" cinayeti nedeniyle soruşturma açılan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker müracaat savcılığına verdiği ve kamuoyuna imzasız nüshanın yansıdığı dilekçede, gazeteci Kutlu Adalı'yı öldürmek için eski MİT'çi Korkut Eken'le Kıbrıs'a gittiklerini itiraf etti. Atilla Peker, Eken'in kendisine silah verdiğini ve susturucunun nasıl kullanıldığı öğrettiğini belirtti. Peker, Eken'in İstanbul'da gerçekleşen daha sonraki görüşmede kendisine, "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun’ dediğini aktardı. Kıbrıs'a indik, ismini hatırlamadığım bir otele yerleştik sonra aynı gün Kıbrıs'ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı’na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi* ile tanıştım, yardımcısı Enver Tosun yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken “Uzi” marka bir silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını bana öğretti.”