Emekli Tümamiral Ahmet Yavuz, "Bugün 28 Şubat mağdurları varsa hapiste yatan 14 general ve yargılaması devam eden arkadaşlarımızdır" görüşünü savundu.
Yavuz, Sözcü gazetesi yazarı Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtladı. Yavuz şunları kaydetti:
-28 Şubat mağdurları diye tekrarlanıyor, Balyoz-Ergenekon mağdurları neden konuşulmuyor, siz 3,5 yıl cezaevinde kaldınız, mağdur oldunuz, tazminat aldınız mı?
Çok az kişi tazminat aldı ve verilen tazminatların da bu ekonomik koşullarda bir değeri kalmadı. Ben kendimi mağdur olarak görmüyorum, mağdur olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletidir. Balyoz sayesinde ülkeyi farklı bir noktaya getirdiler, bütün bu Suriye politikası, açılım politikası, FETÖ politikası hepsi Balyoz ve Ergenekon davalarının himayesi altında gerçekleştirilen adımlardı. Bugün 28 Şubat mağdurları varsa hapiste yatan 14 general ve yargılaması devam eden arkadaşlarımızdır. 28 Şubat'ta mağdur olanların hepsinin mağduriyeti giderildi, Silahlı Kuvvetler'den çeşitli tarikat ve cemaatlere üye olduğu için atılanların tamamına kaybolan rütbelerini ve paralarını verdiler, bütün mağdurluklarını giderdiler.
28 Şubat'ta TSK'dan atılanların tamamı ya bir tarikat, ya bir cemaat üyesiydi, kimse kendini saklamasın, gizlemesin, tarikat cemaat orduda olmaz, çünkü tarikat ve cemaatin orduda olmasının ne anlama geldiğini 15 Temmuz'da gördük. Bir asker kendi komutanından emir alır ama bir tarikat mensubu kendi amiri dışında bir başka merkezden emir alabilir, dolayısıyla tarikat ve cemaat yapıları ordularda kabul edilebilecek bir şey değildir. Şu anda 28 Şubat'ın mağdurları hapiste yatan 14 general ve amiraldir, başka da mağduru yok çünkü onlar da hukuksuz ve gayriahlaki bir şekilde yargılanmıştır, bu çok açık ve nettir.
-Bayramı onlar da hapiste geçiriyorlar oysa 28 Şubat'ın darbe olmadığını dönemin siyasetçileri, hukukçular ve siyaset bilimciler anlattı, MGK bildirisinin altında hükümetin imzası var, hükümet göreve devam etmiş ama buna rağmen generallerin yıllar sonra hapsedilmesi büyük hukuksuzluk ama engellenemiyor.
Siyasi iktidar arkasında durduğu için engellenemiyor, hukuk siyasetin emrine girmiş vaziyette. Dolayısıyla bu tür kararları veriyorlar, bu kararlar siyasi iktidarların ömrüyle sınırlıdır. Rahmetli Erbakan kendisiyle ilgili sorulan soruya “Hayır, kimse bizi zorlamadı” demiştir, zaten 28 Şubat toplantısı 97'nin 28 Şubat'ında, iktidarın istifa edip Cumhurbaşkanı'na “Başbakan Yardımcısı başbakan olacak” diye müracaatı ise Haziran 1997'dir arada o kadar zaman farkı var.
-Her şeye yasak var ama silaha yok, herkes birbirini vuruyor, hatta bir cinnet dönemi yaşanıyor gibi bir gün içinde çok sayıda insan öldürülüyor, bir doktor ve avukatı da kaybettik. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bence silahlar yasaklanmalı, devlet görevlileri dışında kimsenin silah taşımaması lazım. Hükümet de görüyor ama neden yasaklamadıklarını onlara sormak lazım. 15 Temmuz'dan sonra kendilerini tehlikede mi görüyor, yine böyle bir durumla karşılaşacağını varsayarak mı yasaklamıyor onu bilemiyorum."