EMEKLİNİN MAAŞI İÇİN SGK'YA PARA AYIRDIK KARABÜK (A.A)

-EMEKLİNİN MAAŞI İÇİN SGK'YA PARA AYIRDIK KARABÜK (A.A) - 07.06.2011 - TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ''Seçimlerden sonrada ülkeyi yöneteceğimize inandığımız için bütçe açıkları meydana getirecek adımlar atmıyoruz. Şartlar müsait olursa biz bunu yaparız'' dedi. Şahin, Ülke TV'nin canlı yayınına katıldı, soruları yanıtladı. Karabük'te seçim çalışmasının zor geçmediğini belirten Şahin, ''İstanbul'da 3 dönem, Antalya milletvekiliyim orada da seçim kampanyalarına katıldım. Bunlar büyük yerler, bu illerimize göre Karabük daha küçük'' diye konuştu. TBMM Başkanı olarak seçim kampanyasına katılması ile ilgili soruyu Şahin, şöyle yanıtladı: ''Siyasi Partiler Kanunu'nun 24. maddesi bunu çözmüş. Orada şöyle diyor, 'Meclis başkanı ve başkan vekilleri, mensubu bulundukları siyasi partilerin parlamento içi ve dışı faaliyetlerine katılamazlar, yeniden aday oldukları takdirde adaylık dönemi bunun dışındadır'. Dolayısıyla istisna tutuyoruz. Aday olmamız durumunda, seçim propagandasındaki çalışmalarda siyasi partinin faaliyetlerine katılması konusunu istisna tutmuş. Ben TBMM Başkanı sıfatımı taşıyorum. Bunu rencide etmemeye de özen gösteriyorum. Burada siyasi rakiplerimle polemiklere girmedim. Onların da bana bir söylemi olmadı. Bu konuda tabiri yerindeyse grekoromen güreş yapmak zorundayım, serbest güreş yapamıyorum.''  -EMEKLİLERİN İNTİBAK YASASI BEKLENTİSİ- Emeklilerin maaşlarında, emekli oldukları dönemdeki yasalardan kaynaklanan farklılıklar bulunduğunu ve eşit olmadığını vurgulayan Şahin, şöyle konuştu: ''Bu durumda olan 2 milyon 200 bin emekli var. Peki bunun yıllık yükü nedir? 14 milyar lira. Açıkça ifade ediyor, hükümet olarak Başbakanın tabiri ile dobra dobra konuşuyorum. Emeklinin maaşını ödeyebilmek için her yıl genel bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) kaynak aktarmak zorundayız. Bu yıl kuruma 32 milyar lira aktarmak için para ayırdık. Açığı kapatmak için. Peki yatırımlar için ne kadar ödenek ayırdık? 26 milyar lira. Yatırımlara para kalmıyor. İntibak Yasası'nı, bu yasalarla çıkartmak mümkün olsaydı biz bunu zaten yapardık. Peki bunlar ne diyor? İktidara gelemeyecekleri için bol keseden atıyorlar. İktidara gelseler bunlar da yapamazlar. Nasıl yaparlar? Para basarlar, faizler artar, bütün ekonomik denge değişir, yatırım yapan vazgeçer, yerli yabancı sermaye yatırım yapmaz. Türkiye o zaman istihdam alanlarının daraldığı ülke haline gelir. Seçimlerden sonra da ülkeyi yöneteceğimize inandığımız için bütçe açıkları meydana getirecek adımlar atmıyoruz. Şartlar müsait olursa biz bunu yaparız.'' -TSK'NIN İNTERNET SİTESİNDEKİ BİLDİRİSİ- Türkiye'nin dünyada kendi içine kapanmış ülke değil, AB ile müzakere sürecinde bir Türkiye olduğunu belirten TBMM Başkanı Şahin, şöyle devam etti: ''Dolayısıyla kolay kolay geçmişte olduğu gibi müdahaleler sonucu parlamentoların kapatılıp Başbakanların, Bakanların bir takım adalara götürüldüğü ülke olamaz artık. Netice vermeyeceği için, içimde büyük kaygı yoktu. Ama milletin iradesini, hukukunu korumalıydık. Bu emanete birileri el uzatmak istiyordu. Nasıl korurduk? İşte o bildiri bu korumanın bir bildirisidir. Ben Milli Güvenlik Kurulu üyesiydim. Adalet Bakanı olarak da üyesi oldum. 3 Genel Kurmay Başkanı ve bir çok komutanla çalıştık. İsimleri geçen komutanlarla arkadaşlık derecesinde irtibat kuran birisiydim. Şimdi şaşırıyorum ''Allah Allah'' diyorum. Şener Eruygur ile çok kısa dönem çalıştık. Onunla ilgili anım var, ama burada söylemek istemiyorum. Bir takım gerilimler yaşandı.  Bildiri Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) sitesinin arşivinde duruyor, dursun ibreti alem için. Ben şimdi araştırıyorum, Erkan Mumcu'nun bu vaatlere nasıl kandığını. Mumcu benim çok eski arkadaşımdır, nasıl böyle tezgaha inandı anlamış değilim. Bizden birisi de inandı bunlara, Abdüllatif Şener bey. Eski arkadaşımız, partimizin kurucusudur. Abdüllatif bey birileri tarafından nasıl ikna edilmişse edilmiş, 'bu iktidar gidecek AK Parti kapatılacak', kendisine de herhalde bir takım makamlar açılacak, Cumhurbaşkanlığı vaadinde falan bulunulmuş. Ben Abdüllatif beyin bizden kopmasının, daha sonra parti kurması, kurmak zorunda olmasının o süreçte yeni oluşumun olacağı ve kendisinin de önemli göreve geleceği konusunda ikna edilmiş. Bu konuda tanıklarım da var.'' İstemediği iktidarları uzaklaştırmak için TSK'nın birtakım unsurlarının bu işlerin içinde yer aldığını vurgulayan Şahin, ''Bu TSK'yı oldukça yıpratmıştır. Bu sonuçlardan TSK mensuplarının dersler çıkartması gerekir. Yasalar içinde görev yapmalarının tek çıkar yol olduğunu ve milletin seçtiklerinin bu ülkeyi yöneteceğini, kurum mensuplarının da parlamentodakilerin emrinde olduğunu kafasına yerleştirecek, gerçek demokrasi budur. Bu noktada önemli mesafe aldık. Halkımızın kararlığı da bunda etkili olmuştur'' diye konuştu. -"HER ŞEY ORTADA, GİZLİ VE SAKLI BİR ŞEY YOK"- Türkiyede artık açık bir demokratik rejimin olduğunu belirten Şahin, her şeyin ortada, gizli ve saklı bir şeyin bulunmadığını söyledi. Hükümetin ne yaptığının bilindiğini anlatan Şahin, şöyle konuştu: ''Hükümetin otoriter rejim kurduğu ya da kurmaya çalıştığı şeklindeki bir düşünceyi paylaşmak mümkün değildir. Bunu gündeme getiren yabancı gazetenin haberinin farklı amaçlarla yayınlandığı düşüncesindeyim. AK Parti'nin göreve geldiği andan itibaren demokrasiyi geliştirmenin dışında bir hedefinin olmadığı ve bunu da milletin bildiği düşüncesindeyim. İhtilallerin arkasında CHP yok mu? O bildiriler yayınlandığında CHP yetkilileri ne dedi? Kılıçdaroğlu ne dedi? 'Bu bildirinin gereğini yapın' demediler mi? Şimdi onlar mı Türkiye'de demokrasi taraftarı oldu? Ben Anayasa maddelerinin herhangi bir askeri müdahaleye imkan tanıdığı kanaatinde değilim. Böyle bir yetki yok. 35. iç hizmet maddesinin şimdiye kadar değiştirilmesi gerekirdi. Değiştirilmemiş olmasını da eksiklik olarak değerlendiriyorum. En kısa sürede değiştirmek gerekir.''    -CUMHURBAŞKANININ GÖREV SÜRESİ- Cumhurbaşkanının görev süresini belirleyen bir geçici maddeyi eklemedikleri için şimdi sorun yaşadıklarını ifade eden Şahin, şöyle devam etti: ''Cumhurbaşkanımızın görev süresi ile ilgili iki farklı görüş olduğunu söylemiştim. 'Biri 5, diğeri de 7 yıldır' diyor. Şu andaki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, TBMM tarafından seçildi. O anda anayasanın hükümlerine göre seçilen Cumhurbaşkanıdır. Seçildiği tarihteki kural, 7 yılı ön görmektedir. Eğer anayasa Cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıldan 5 yıla indirmeseydi de 9 yıla çıkarsaydı Abdullah Gül 7 yıl mı 9 yıl mı görev yapacaktı? Seçildiği tarihteki anayasaya göre 7 yıl yapacaktı. Anayasanın 5 artı 5'i, bir kişinin 2 kez seçilebilmesinin önünü açan düzenlemedir. Anayasada öngörülenin, süreden ziyade bir kişinin 2 kez Cumhurbaşkanlığı yapmasının ön planda olduğunu düşünüyorum. Abdullah Gül 2 kez Cumhurbaşkanlığı yapar, anayasa buna imkan tanımaktadır.'' BDP ve onun sözcülerinin özerklik konusunda asıl isteklerinin eyalet sistemi olduğunu kaydeden Şahin, ''Kendi içinde meclis olacak, bu meclisten çıkan bir hükümet ve Başbakan olacak, dış politikada Ankara'ya bağlı olacaklar. Böyle bir sistem düşündükleri kanaatindeyim'' diye konuştu.