Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan gençlik yıllarında başladığı aktivizmi sürdürdüğünü belirterek, "eşimin fikirlerini önemsiyorum daha da önemlisi ona inanıyorum. Onun desteği teşviki benim için önemli, evlilik öncesi günlerimden beri aktivist bir kimliğim var, ama bu evlilikten sonraki süreçte eksilmedi hatta arttı diyebilirim" dedi.
Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan köşesinde, Emine Erdoğan ile geçen sene ramazanda gerçekleştirdiği söyleşinin daha önce yayımlanmamış bölümlerini aktardı.
Eraslan'ın Star gazetesinde yayımlanan, "Sadece Emine Erdoğan mı 'inanıyor' ona?" başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:
“Soru: Siyaseten risk taşıdığını düşünmüyor musunuz aktivizminizin, sadece iyilik ve yardım değil, adalet, insan onuru, vatandaşlık hakları, kamu sağlığı, yoksullukla mücadele, kız çocuklarının eğitimi, kadının statüsü gibi önemli başlıklarınız var, eşinizle konuşuyor musunuz bu duyarlılıklarınızı...
Cevap: Hemen her konuda birbiriyle konuşan bir çiftiz, sadece Uluslararası toplantılar için değil her konuda konuşuruz. Elbette eşimin fikirlerini önemsiyorum daha da önemlisi ona inanıyorum. Onun desteği teşviki benim için önemli, evlilik öncesi günlerimden beri aktivist bir kimliğim var, ama bu evlilikten sonraki süreçte eksilmedi hatta arttı diyebilirim. Bir tek kişi bile Allah razı olsun dese yeter bize, yani başkaları ne diyecek diye değil, vicdanım böyle diyorsa, o duruşu sürdürmeliyim derim.”
***
Emine Erdoğan’ın “inanmak” üzerinden söyledikleri çok mühim. Sadece sadık ve aşık bir eşin dile getirdikleri değil bu cümleler. Çünkü Emine Hanım eşinin aynı zamanda yol arkadaşı. Tayyip Erdoğan icraatları, demokratik bir sistemde elbette muhalefet şerhlerine açık siyasi eylemlerdir. Ama Gezi olayları bize şunu göstermiştir; “masum” dedikleri bir çevre muhalefetinden yola çıkarak “devrim” kotaracakların ilk hedefleri 1968’den 2010’a kadar kamusal alana girmeleri yasaklanmış başörtülü kadınlardır. Ne diyorduk... Birine inanmak... Bu, belki dünyada aşka en yakın kelimelerden biridir ama daha etkindir,varoluşsaldır. Etkisi yaşamaktır çünkü inancın, aşksa fedadır fenadır. Önce hayatın içinde var olabilsinler de kadınlar, sorgulama bilahare gelecektir. Son kitabınızda itinayla kaleme aldığınız Hz.Aişe sahifeleri de bunu anlatıyor aslında.