CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi ile ilgili Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan 68 sanıklı davada, sanıklar Osman Kılıç, Sevim Gölyeri ve Halis Daştan’ın yer aldığı görüntüler hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı’nın raporu dosyaya eklendi. Raporda, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde “Yakın o evi” diye bağıranın Sevim Gölyeri olup olmadığı konusunda karar verilemediği belirtildi.
Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimine ilişkin davanın beşinci duruşması, Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün yapıldı.
Duruşmada, olay günü çekilen görüntülerle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı’nın hazırladığı uzmanlık raporunun dosyaya eklendiği açıklandı.
Emniyet’in raporunda, iddianamede olay günü Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde “Yakın o evi” diye bağırdığı anlatılan Sevim Gölyeri’ye ilişkin herhangi bir karara varılamadığı belirtildi. Raporda, “Vattan için çıksın. Çıksın şerefsiz. Yakın la o evi, yakın. Yaksınlar o evi” diye bağıranın Gölyeri olup olmadığının tespit edilemediği ifade edildi. Raporda, Gölyeri’nin kullandığı ifadelere ilişkin olarak, “benzerlikler ve farklılıklar” olduğu değerlendirmesi yapılarak, bu konuşmanın Gölyeri’ye ait olup almadığı konusunda “hangi bir karar verilemediği” kaydedildi.
Emniyet’in raporunda, iddianamede Kılıçdaroğlu alandan uzaklaşmaya çalışırken “Kesin lan önünü” diye bağırdığı belirtilen sanık Osman Kılıç’a ilişkin ise Kılıç’ın bu sözü söylemesinin muhtemel olduğu sunucuna varıldığı belirtildi.
Raporda, iddianamede Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkmasını engellediği ve taş attığı anlatılan sanık Halit Daştan’la ilgili de “kuvvetle mümkün” değerlendirilmesi yapıldı ve bu kişinin Daştan olmasının kuvvetle mümkün olduğu ifade edildi.
CHP’nin avukatı Celal Çelik, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, davanın beşinci duruşmasında da sonuç elde edemediklerini söyledi. Davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi taleplerinin reddedildiğini belirten Çelik, asliye ceza mahkemesinin bu tutumuyla kendilerine zaman kaybettirdiğini vurguladı.
“‘Yakın öldürün’ cümlesinin olduğu ile ilgili tartışma yok. Tek bir kişi söylemiyor, pek çok kişi benzer lafları söylüyor” diyen Çelik, öldürme iradesinin ortaya konulduğunu ve bu dosyanın bu nedenle ağır cezaya gitmesi gerektiğini anlatarak, “Adam öldürme tartışmasının yaşanacağı yerlerde tartışmanın ağır cezada yapılması gerek. Asliye cezanın böyle bir yetkisi yok. Hukukun ‘h’sini bilen herkes bunu bilir” dedi.
Çelik, Kılıçdaroğlu’nun eski koruma müdürü Koray Aslan’ın “Düşersek kalkamazdık. Düşseydik kalkamazdık sözünden amacım, düşseydik, biz orada ölürdük. Bizi tekmelerle öldürürlerdi” sözlerini de anımsatarak, “Eğer Genel Başkanımızın çevresindeki yakın korumaların mücadelesi olmasaydı çok farklı bir Türkiye’yi yaşamış olacaktık, dramatik sonuçlar söz konusu olacaktı. Böyle bir olay sonrasında bile ‘geçmiş olsun’ bile demeyen bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız” diye konuştu. (ANKA)