Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) artan elektrik faturası maliyetleri karşısında yaklaşık 4 milyon kişinin ödenmemiş fatura sebebiyle elektriğinin kesildiğini ifade ederek, elektrikte kamulaştırma çağrısı yaptı.
Kurumun resmi internet sitesinde "Özelleştirmenin sonu karanlık oldu, tek çözüm kamulaştırma" başlığıyla yapılan açıklamada "Gün geçtikçe açığa çıkıyor ki, toplum olarak elektrik alanındaki özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının maliyetini karşılayamaz noktaya geldik. Milyonlarca hanede kesinti yaşanırken, milyonlarca konutta ödemeler ancak sosyal yardımla yapılabiliyor" denildi.
EMO, elektrikte yapılan özelleştirmelere değinerek "Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli olarak sunulacağı iddiasıyla gidilen özelleştirmelerin Türkiye‘yi getirdiği nokta, arz güvenliğinden yoksun, pahalı ve şeffaflıktan uzak bir yapı olmuştur. Bir avuç sermayedarın kârını artırmak pahasına, milyonlar karanlığa mahkum edilmektedir" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada ayrıca sorunun köklü çözümünün kamusallaştırma olduğu ifade edilerek "Başta siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerini, bugünden başlamak üzere kademeli ve kapsamlı bir kamulaştırma programı oluşturmak için göreve davet ediyoruz" çağrısı yapıldı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu sabah Fox TV'de yaptığı açıklamada faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen abone sayısının 4 milyon olduğunu ifade etmiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ise elektriği kesilen abone sayısının 278 bin olduğunu belirterek, Kılıçdaroğlu'nu yalanlamıştı.
TIKLAYIN: Kılıçdaroğlu: Elektrik faturasını ödeyemeyen milyonların sesi olmak istedim
EMO'dan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Tarihin teknolojik olarak en ileri seviyelerini yaşadığımız bu dönemde dünya genelinde milyarlar, ülkemizde ise milyonlar temel enerji kaynaklarına erişmekte zorluk yaşıyor. Fosil kaynakların tükenmekte olduğu, alternatif enerji kaynaklarının geliştirilemediği, kapitalizmin sınırsız büyüme zorunluluğunun yeryüzünde canlılığın devamını tehdit eder hale geldiği distopik bir geleceğin fragmanlarını bugünden yaşıyoruz. Enerji tekelleri bir yandan gezegenin doğal kaynaklarını yağmalarken, bir yandan da milyarları yoksullaştırıyor. Dünya Bankası ve IMF`nin şekillendirdiği neoliberal ekonomi politikaları her geçen gün daha fazla yoksul yaratırken, varlıkların daha az sayıda kişide toplanmasına yol açıyor.
Ülkemizde de, elektriğe 2022 yılbaşı itibarıyla yapılan yüksek oranlı zamlar, doğrudan etkilediği enflasyon ve zirve noktasına ulaşan hayat pahalılığı ülke gündemindeki yerini korurken, enerji yoksulluğu içinde günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelen vatandaşlarımızın sayısı her geçen gün büyüyor. Faturasını ödeyemeyen milyonlarca kişi kesintilerle karşılaşırken, 21. yüzyılda artık bir insan hakkı olarak kabul edilen enerjiye erişimi kısıtlanmış durumda. 2021 yılı itibarıyla elektrik kesintisi yaşayan abone sayısının 3 milyon 449 bin 344 gibi inanılmaz bir sayıya ulaştığını görüyoruz. Gün geçtikçe açığa çıkıyor ki, toplum olarak elektrik alanındaki özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının maliyetini karşılayamaz noktaya geldik. Milyonlarca hanede kesinti yaşanırken, milyonlarca konutta ödemeler ancak sosyal yardımla yapılabiliyor. Isıtmada ve soğutmada elektrik kullanan batı ve güney illerimizdeki aileler, elektrik faturası korkusuyla yaşamlarını sürdürüyor. Fatura bedelleri kiralarını aşıyor, başta esnaf olmak üzere ticarethaneler ayın bir kısmında bu faturalar için çalışıyor. Aylık gelirin, akaryakıt, elektrik ve doğalgazdan artırılan bölümü ise yüksek enerji maliyetleri nedeniyle pahalılaşan temel gıda maddelerinde tükeniyor. Yoksullaşan yurttaşların alım gücü hızla açlık sınırına doğru geriliyor.
Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli olarak sunulacağı iddiasıyla gidilen özelleştirmelerin Türkiye‘yi getirdiği nokta, arz güvenliğinden yoksun, pahalı ve şeffaflıktan uzak bir yapı olmuştur. Bir avuç sermayedarın kârını artırmak pahasına, milyonlar karanlığa mahkum edilmektedir. Özelleştirme ve piyasalaştırma; kaynak sıkıntısı yokken bile arz güvenliği için tehlikedir. Özelleştirme ve piyasalaştırma; pahalı, kalitesiz ve kesintili enerji demektir. Özelleştirme ve piyasalaştırma; plansızlık, israf, bolluk içinde yokluk demektir. Doğal tekel olan enerji alanında yaratılan 'serbest' piyasa, genel ekonomiyi bile tehdit eder noktaya gelmiştir. Özelleştirme bedelleri için uluslararası finans çevrelerinden alınan döviz bazlı krediler başta olmak üzere, enerji şirketlerinin borcunu kapatma odaklı politikalar; yurttaşları hızla yoksullaştırmıştır. Her koşulda şirketlerin kârlarını artırmaya odaklanan enerji politikaları, kelimenin tam anlamıyla yolun sonuna gelmiştir.
Ülkemizin 2001 yılından sonra ağırlaşan bu neo-liberal tahribatı tersine çevirmek için artık bekleme lüksü yoktur. Açıklıkla söylenmelidir ki, kamuoyunda sıklıkla dile getirilen 'zamların geri çekilmesi' haklı talebi gerçekleşse dahi çözüm için yeterli olmayacaktır. Elektrik Mühendisleri Odası‘nın daha önce de pek çok kez dile getirdiği gibi köklü çözüm; kamusal bir hizmet ve bir insan hakkı olan elektrik hizmetinin kamu eliyle verilmesidir. Enerji, kâr odaklı özel sektörün ticari faaliyet alanı olmaktan çıkartılarak kamusal alana çekilmelidir. Özelleştirmeler durdurulmalı, dağıtım şebekeleri tekrar kamu işletmesine geçirilmeli, kamunun bu alana yatırım yapmasının önündeki engeller kaldırılarak, üretim, iletim ve dağıtımıyla dikey entegre bir kamu tekeli tekrar kurulmalıdır.
Elektrik Mühendisleri Odası olarak, başta siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerini, bugünden başlamak üzere kademeli ve kapsamlı bir kamulaştırma programı oluşturmak için göreve davet ediyoruz. Odamız emekçi halktan yana geleneği ve 68 yıllık mesleki birikimiyle, merkezi planlama ve kamusal anlayışla enerji alanını yönetecek, siyasi ve ticari baskılardan uzak, özerk bir yapı kurulmasına katkı vermek için göreve hazırdır.
Özelleştirmenin Sonu Karanlık Oldu!"