T24 - Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, mevcut stratejinin devam ettirilmesi halinde PKK'nın önümüzdeki bahar döneminde yok edileceğini öne sürdü. Uslu, "Çok net söylüyorum, mevcut strateji devam ettirilirse PKK önümüzdeki bahar döneminde yok edilir. Ama bence PKK’nın yok edilmesi çözüm değil. Devletin de istediği bu değil zaten. Yani devlet şöyle düşünmüyor: “PKK yok edilemez ama, beli bükülebilir, ondan sonra silah bıraktırma görüşmeleri yapılabilir, sağlıklı siyaset koşulları doğabilir...” Aksine devlet, PKK yeni teknolojik imkânlarla üç ayda yok edilebilir diye düşünüyor" dedi.
Emre Uslu'nun Taraf'ta "Ölümden önceki son çağrımdır" başlığıyla yayımlanan (2 Kasım 2011) yazısı şöyle:
Ölümden önceki son çağrımdır
Bu yazı gariban Kürt çocuğu PKK militanlarını “ben de PKK’lı olsam silah bırakmam” diye gaza getirip devlete de “PKK’yı otuz yılda askerî operasyonlarla bitiremedin şimdi de bitiremezsin, o halde PKK ile müzakere yap” diye çağırı yapan, böylece PKK kitleleri üzerinde temelsiz umut yaratan müzakereci liberallere bir çağırıdır.
Eğer PKK’ya gaz verip ortaya dökülmesini sağlayarak PKK’nın askerî operasyonlarla bitirilmesi gibi bir projenin parçası değilseniz, devleti yanlış okuyorsunuz. Bugünkü devlet otuz yıldır PKK’nın varlık sebebini bir iktidar aracına dönüştürmüş ve çocukların ölümü üzerinden iktidar oyunu oynayan devlet değil artık.
Devletin elindeki imkânlar, teknolojik kapasite, stratejik düşünce gücü, uluslararası konjonktür de farklı. Dolayısıyla düne ait bir düşünceyi tekrarlayıp devlet PKK’yı askerî olarak yenemez diyerek yanlış yapıyorsunuz. Olan, sizin yanlışınızı önemseyip gaza gelerek savaşı kızıştıran PKK’ya katılmış gariban Kürtlerin çocuklarına oluyor.
Çok net söylüyorum, mevcut strateji devam ettirilirse PKK önümüzdeki bahar döneminde yok edilir. Ama bence PKK’nın yok edilmesi çözüm değil. Devletin de istediği bu değil zaten. Yani devlet şöyle düşünmüyor: “PKK yok edilemez ama, beli bükülebilir, ondan sonra silah bıraktırma görüşmeleri yapılabilir, sağlıklı siyaset koşulları doğabilir...” Aksine devlet, PKK yeni teknolojik imkânlarla üç ayda yok edilebilir diye düşünüyor.
Devleti tereddütte bırakan şey, yok etmenin Kürtler üzerinde yaratacağı travmanın nasıl çözüleceği. Benim yazıma en tutarlı eleştiriyi getiren Murat Aksoy’un anlatımıyla sorun PKK’nın geçen 30 yıl içinde Kürt kitleleri ile ıstırap üzerinden kurduğu ilişkinin nasıl bir çözüme kavuşturulacağı. Tam da bu nedenle devlet PKK’nın sınır dışına çıkarılması için uğraşıyor. Devlet tam da Kürt kitleleri ile PKK arasında kurulmuş o duygusal bağın bir sosyolojik travmaya dönüşmemesi için barış diyor ama PKK barışı yıkıyor. Bu durumda devlete PKK’yı barışa ikna etmek için operasyondan başka çare kalmıyor. Bu tutumla Kürtlerden en fazla alkışı müzakereci liberaller alıyor; ben ve benim gibi düşünenler “Kürt düşmanı”, “polis kafalı”, “tehlikeli” oluyoruz ama ben gerçekleri söylemeye devam edeceğim.
Maalesef PKK liderleri de örgütün yenilmezliğine kendilerini o kadar inandırmışlar ki orduyu Kuzey Irak’a çağırıyorlardı. Ordu da daveti kırmadı. Operasyonlar başladı ve operasyonlarda en az 100 PKK militanı öldürüldü. O operasyona katılanların anlattıklarına bakılırsa bu militanların sonu maalesef çok feci oldu.
Zira devletin elindeki teknolojik imkânlarla artık dağ taş bombalanmıyor. İHA’lar lazerle noktalıyor uçaklar ve helikopterler bombalıyor. Son operasyonlarda feci son ile karşılaşan PKK militanlarının sayısı bile bilinmiyor.
Kaynaklarıma “Nerede öldürdüğünüz 100 PKK’lı” diye sorduğumda, “Bu operasyonlar hava operasyonları. Nokta operasyonu nedeniyle maalesef çoğunun vücut bütünlüğü kalmıyor” cevabını veriyorlar.
Siz onlara “Kuzey Irak’a çekilin, barış görüşmesi başlasın” diye aklı başında bir öneri getireceğinize, “ben de olsam silah bırakmam” deyin, “devlet PKK’yı yenemez” diye bu garibanlara gaz verin, o gaz sadece gariban Kürt çocuklarını yakıyor haberiniz olsun.
Daha acısı, PKK liderlerinin önceliği bu çocukları korumak olmadı hiç. Onlara göre Kürt analar çok gerilla doğuruyor nasılsa. PKK liderleri de yanlış strateji ile devletin kendilerini yenemeyeceğine o kadar inandılar ve kitlelerini o kadar ikna ettiler ki şimdi geri dönemiyorlar. Bakın Karayılan son açıklamalarında açıkça bir manevra alanı yaratmaya çalışıyor. Kendi tabanında “acaba devlet PKK’yı çok hırpaladı da Karayılan böyle mi konuşuyor” düşüncesi yer edinmesin diye geniş alıyor dönüşü. Çünkü bu fikir yayılırsa PKK’da dağılmanın başlayacağını biliyor Karayılan. Bir anlamda PKK’yı birarada tutan argüman devletin PKK’yı yenemeyeceği argümanıydı. Son operasyonlarda PKK liderleri bunun doğru olmadığını anladı ama kitlesi ve müzakereci liberallerin yarattığı PKK’nın işine gelen illüzyonun da bozulmasını istemiyor PKK.
Bölgeden konuştuğum olayları yakından takip eden bir devlet görevlisi, “devletin elinde beş IHA daha olsa PKK’yı iki ayda askerî olarak bitirir. Mevcut teknoloji ile PKK altı aylık bir operasyonla bitirilir” değerlendirmesini yapıyor. Siz büyük akıllarınızla, kocaman egolarınızla bu değerlendirmeleri “cılız istihbarat raporları” diye küçümsemeye devam edin. İnanın sizin kocaman egolarınıza da, büyük akıllarınıza da bir şey olmayacak, olan gariban Kürt çocuklarına olacak.
Bugün PKK’nın onlarca lider kadrosu da dâhil yüzlerce kaybı var. PKK liderleri –katkılarınızla– örgütün yenilmeyeceğine o kadar inanmış ki örgüt artık manevra yapıp kendi kayıplarını bile açıklayamıyor. PKK’nın kayıp haber alamıyoruz dediği 11 PKK’lı kim, biliyor musunuz? Onlar artık yok..
Basmakalıp argümanları en pırıltılı sözcüklerle de ifade etseniz, bu, gerçeği değiştirmiyor; süreci yanlış analiz ediyorsunuz; çözümünüz barış değil gözyaşı getiriyor. Köprüden önceki son çıkışa hızla ilerliyoruz. Ölümden önceki son anons belki de bu. Bir an önce “onurlu bir barış için, daha fazla genç ölmesin” diye, büyük egolarınızı gariban çocuklar için bir kenara bırakın, tek düze analizlerle insanları gaza getirmeyin ve “barış için tek yol PKK’nın ateşkes ilan edip sınır dışına çekilmesi” için çağırılar yapın. Bu, ölümden önceki son çağırıdır...