Dermatoloji Uzmanı Dr. Nilsu Gençyılmaz, anneleri kimyasal kozmetik ürünlerine karşı uyardı. Yapılan araştırmalarda bir bebek kordonunda 17'den fazla zararlı kimyasallar tespit edildiğini söyleyen Gençyılmaz, çocukların daha doğmadan anne karnında kimyasallara maruz kaldıklarını söyledi. Dermatoloji Uzmanı, "Gebelik ve emzirme döneminde saç boyası ve saç düzleştirici gibi kimyasal kullanımı çocuklarda ileri yaşlarda lenfoproliferatif hastalıkların görülmesiyle sonuçlanabilir" dedi.
Şampuanlar, kremler, makyaj malzemeleri ve daha onlarca ürün… Her gün kullandığımız bu kozmetik ürünlerin içeriğindeki kimyasal tehdit gittikçe büyüyor. Sözcü'de yer alan habere göre Medicana Çamlıca Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Nilsu Gençyılmaz alınan kozmetik ürünlerin içeriklerine, etken maddelerine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Günümüzde kanser, astım, alerji, hormonal bozukluklar gibi birçok hastalıktaki artış da ne kadar çok kimyasallara maruz kaldığımızı gösteriyor” ifadesini kulandı.
En büyük organımızın derimiz olduğunu belirten Dr. Gençyılmaz deri yoluyla birçok kimyasala maruz kaldığımıza dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Saçlı deri, koltuk altı gibi cildimizin en geçirgen bölgelerine uyguladığımız saç bakım ürünleri, deodorantların içeriğindeki kimyasallar sık kullanım sonucu karaciğer, böbrek ve yağ tabakasında birikebiliyor. Yapılan araştırmalarda bebek kordonunda bile 17’den fazla zararlı kimyasallar tespit edilmesi, çocukların daha doğmadan anne karnında kimyasallara maruz kaldıklarını gösteriyor. Gebelik ve emzirme döneminde saç boyası ve saç düzleştirici gibi kimyasal kullanımı çocuklarda ileri yaşlarda lenfoproliferatif hastalıkların görülmesiyle sonuçlanabilir.”
Nanoteknoloji ile üretilen kozmetik ürünlerin son yıllarda popüler olduğunu söyleyen Dr. Gençyılmaz bunların derinin altına ve kan dolaşımına daha kolay geçtiğini belirterek şunları söyledi:
“Ürünlerin içeriğindeki nanopartiküller mikronize olarak belirtiliyor. Örneğin mikronize titanyum dioksit gibi nanopartiküller serbest radikal nanomateryal olan karbon siyahı ise fondöten, eye liner, far, maskara ve ojelerde renklendirici olarak kullanılıyor ve karsinojenik etkisi biliniyor. Her ne kadar kozmetik endüstri sağlıklı cilde sahip kullanıcıların nanomateryallerden etkilenme riskinin düşün olduğu görüşünde olsalar da hassas cilde sahip genç, yaşlı, hamile ve deri hastalıklarına sahip kişilerde risk oranları henüz bilinmemektedir.”
En yaygın kullanılan kozmetik ürünlerden olan şampuan, sıvı sabun, diş macunlarında kullanılan ve sodyum lauryl ether sulfate (SLS) adı verilen maddenin ise göz dokusuna zarar verebildiğini belirten Dr. Gençyılmaz, “Şampuan, sıvı sabun, duş jeli ve saç bakım ürünlerinde bulunan diethanolamin (DEA) ve triethanolamin (TEA) bazı kimyasallarla birleşince kanserojen etki göstererek beyin hasarına yol açabilir. Florid adı verilen ve diş macunlarından kullanılan madde üzerine yapılan birçok çalışma ise bu maddenin beyne zarar verdiğini, özellikle çocuklarda florid içermeyen diş macunu kullanılması gerektiği ortaya çıkmıştır” dedi.
Dr. Nilsu Gençyılmaz kozmetik, ilaç ve gıdada antimikrobiyal amaçlı kullanılan parabenlerin östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenik etki gösterdiğini ve meme kanseri ve erkek infertilitesinde rol oynadığının düşünüldüğünü belirtti. Dr. Gençyılmaz, krem, ruj, şampuan, ıslak mendil gibi kişisel bakım ürünlerinde bulunan parabenlerin endokrin bozucu etkilerinden dolayı bazı ülkelerde yasaklandığını da açıkladı.