En çok hayat kurtarmayı özledi

En çok hayat kurtarmayı özledi

T24 - Ergenekon kapsamında gözaltına alınan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, “Türkiye iftira rejimine sürükleniyor” dedi. 500 gündür tutuklu olan Prof. Haberal, tutukluluğu süresince en çok "başkalarının hayatını kurtarmayı" özlediğini söyledi.

Prof. Haberal’ın oğlu Erkan Haberal Vatan gazetesinde Deniz Güçer'e konuştu. Haftada bir defa babasını görmeye giden Erkan Haberal, 500 günün hikayesini anlattı:

Babam en çok hayat kurtarmayı özledi

* “500 günü Haberal nasıl geçirdi” diyeceğim ama zor geçtiğine de eminim...

500 gündür ailesinden, hastalarından, talebelerinden, ameliyatlarından deneylerinden uzakta. Her şeyden öte özgürlüğünden ayrı geçirdi bu süreyi. Bizleri, 500 gündür suçlu muamelesi görmesi iftira ve yalanlarla suçlu izlenimi verilmeye çalışılması incitiyor, kırıyor.

* Ailede isyan ettiğiniz anlar oluyor mu?

Doğrusunu istersen içimizi acıtan bu haksız ve mesnetsiz durum karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ne değil ama yönetenlerine karşı tarifi mümkün olmayan bir öfke ve güvensizlik hissiyatında olduğumuzu söyleyebilirim. Devlet benim gözümde çok hızlı bir şekilde irtifa kaybetmiştir. Babamla bu duygularımı paylaştığımda ise herzaman aynı cevabı alıyorum: “Ülke bizim, devlet bizim. Kişiler gelip geçicidir” diyor.

* Haftada bir görüşebiliyor musunuz?

Haftada bir kez İstanbul’a gidebildiğim için sadece hafta sonları görebiliyorum. Savcılar da normal tutuklulara sağlanan bu haktan mahrum bırakmıyorlar. Hayatınız boyunca örnek aldığınız bir babayı bir yatak, bir kanepenin olduğu küçücük odada görmek hoş değil.

* Haberal inanılmaz bir tempoyla çalışıyordu bu olayları yaşamadan önce. Şimdi nasıl dayanabiliyor?

Babam yapısı itibariyle o kadar hareketli ve enerjiktir ki bir günde ameliyat yapıp, sırasıyla üç ülkeye gidip konferans verip aynı gün Türkiye’ye döndüğüne ben defalarca şahit oldum. O küçücük hastane odasına girdiğimde aynı enerjiyi her zaman hissetmemdir.

* Size sorduğu, merak ettiği şeyler vardır elbette

Genellikle çok önemli konular haricinde kendisiyle her şeyi paylaşmıyoruz. Bu gazeteyi de kendisine vermeyeceğiz. Kalbindeki rahatsızlık o kadar sorun olmaya başladı ki çok çabuk etkilenip sıkıntı yaratabiliyor. Mübalaasız yüzbinlerce mesaj aldık ve sadece seçip biraz normalleri kendisine veriyoruz.

Ameliyat yapmayı özledi

* En çok neyi özledi?

Babam en çok ameliyat yapmayı, hayat kurtarmayı özledi. Bu tahmin değil, tamamen gerçek. Neredeyse hayatının 40 yılında, haftanın dört günü düzenli ameliyat yapan biri için daha çok özlenecek bir şey olmadığına inanıyorum. Dahası fark ettiğimi fark etmese de her sabah parmaklarını özel olarak çalıştırıp, egzersiz yaptığına defalarca şahit oldum.

* Babasının cenazesine gidememek kendisini çok üzmüştür...

Rahmetli dedemin ve İhsan Doğramacı hocanın vefatlarına üzüldüğünü çok net hatırlıyorum. Son görevini yapamamış olmanın psikolojisi çok etkiledi. Ben her iki cenaze merasimine de katıldım. Babamın yanında olmadığım için şahit olamadım. Fakat hemşirelerden duyduğum kadarıyla her iki cenaze törenini canlı veren televizyon kanalının sesini açtırıp gıyaplarında cenaze namazlarını kılmış. Biz böyle zamanlarda konuşmayız. Birbirimize bakmamız, aynı şeyleri hisetmemize yeter.

* Bir gününü nasıl geçiriyor?

Genelde bütün gün kitap okuyor. Arada tıp makaleleri yazmaya ve hala öğrenmeye devam ediyor. En son yıllar süren mücadeleler sonucunda Türkiye’de yapılmasını sağladığı Dünya Yanık Kongresi’nde bulunamamak onu çok üzdü. Ekim ayında Ulusal Cerrahi Derneği’nin onur ödülünü almak için ABD’ye gidecekti. Şimdi bu onur ödülü merasiminde yapacağı konuşmasını hazırlıyor. İnşallah bu esaret biter de gidip kendi elleriyle bu ödülü alabilir.

* “AKP benim otelimde kuruldu” dedi.

AKP Patalya’da kuruldu derken aslında altını çizdiği pek çok şey var. Bugün halka ve basına açık davetiyeli yapılan Diyalog Grubu toplantılarını suç sayanlar; diyalog grubunun daha önceki hükümetler sırasındaki kamuoyu duyurularını köşelerinde, dergilerinde referans olarak kullanıyordu. Bunların hepsini kanıt olarak mahkemeye sunduk zaten. Şimdi otellerde yapılan grup, plat toplantılarına ise hiç kimse sesini çıkarmıyor. Suç işlediklerini söylemiyorum sadece yapılan şeyin bire bir örtüştüğünü söylemeye çalışıyorum.

* Bir AKP’li Bakan’ın, Haberal’ı ziyaret ettiği iddiaları ortaya atıldı?

AKP’li Bakan ve milletvekillerinin büyük bir bölümünü ben de tanıdım. İnsani ilişkiler sınırları içinde tanıdığımız bu insanlardan Zeki Ergezen haricinde hiçbiri ‘Geçmiş olsun’ diye bile aramadı. Dedemin cenazesinde dahi bir başsağlığı dilemeyen bu insanlardan kim gelip babamı ziyaret ediyormuş ben de çok merak ettim. Benim ‘Yalancı basın’ diye nitelendirdiğim -Bu da bir suçlama değil belge ve bilgilerle sabit- yayın organlarında çıkan ‘AKP’li Bakan ziyaret ediyormuş, yardım ediyormuş’ ibareleri bir safsatadan başka bir şey değil.

Erkan Haberal MHP’de MYK üyesi

Babası Mehmet Haberal’ın kanalı Kanal B’nin yönetiminde görev üstlenen Erkan Haberal, MHP’nin son olağan kongresinde MHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi partiye girdi ve siyasete atıldı.

 

12. dalgada tutuklandı

Prof. Haberal Ergenekon soruşturması kapsamında 12. dalga operasyonuyla gözaltına alındı, 17 Nisan 2009’da tutuklandı. Kararın ardından rahatsızlandı İÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde halen ‘tutuklu hasta’ olarak bulunuyor. “Terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla Silivri’deki duruşmalara doktor ve hemşilerin gözetiminde, telekonferans yöntemiyle katılıyor. Tahliye talebini reddeden 9 hakime karşı açtığı davayı kazandı.