En yüksek işsizlik üniversitelide

En yüksek işsizlik üniversitelide
T24 - Tüm eğitim seviyeleri içinde en yüksek işsizlik oranı yüzde 40 ile üniversite mezunu gençlerde yaşanıyor. Neredeyse yarım milyon yükseköğrenimli genç istihdam dışı kalıyor. Ambar memuru olma şansı: KPSS’de 100 üzerinden en az 70 puan aldıysanız, devlet güvencesi ile işe yerleşmek gibi bir hedefiniz varsa Hakkâri’ye ambar memuru olarak atanma şansını yakalayabilirsiniz. Cumhuriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:   İşsiz gençlerin feryadı: Ne iş olsa yaparım. Sürekli sınav çarkı içinde gidip geliyoruz. Devlet bana verdiği öğrenim kredisini almak için eve haciz yolluyor, ama bana iş vermiyor.  Türkiye’deki yarım milyon üniversite mezunu işsizden biriyseniz, geçen aralıkta yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı’nda (KPSS) 100 üzerinden en az 70 puan aldıysanız, devlet güvencesi ile işe yerleşmek gibi bir hedefiniz varsa Hakkâri’ye ambar memuru olarak atanma şansını yakalayabilirsiniz. Bilgisayar sertifikanız varsa, ya da E sınıfı ehliyet sahibi iseniz tabii sekreter ya da şoför olarak atanma fırsatını da bulabiliyorsunuz. 2 Şubat’ta sona eren ve önümüzdeki günlerce açıklanacak, 4 binin üzerindeki üniversite mezunu kadrosu için kaç kişinin başvurduğu şimdiden bilinmezken, üniversite mezunu işsizler ordusu her geçen gün çığ gibi büyüyor. Gençlerin iş bulma umudu ise neredeyse yok.  Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi “işsiz üniversite mezunları” üretiyor. Türkiye’de 81 ilde toplam 157 üniversite bulunuyor. İstihdam olanakları ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu meslekler dikkate alınmadan plansızca açılan üniversitelerden her yıl yaklaşık olarak 700 bin öğrenci mezun oluyor. Mezun olan öğrencilerin yüzde 40’a yakını ise işsiz kalıyor.  Kalifiye eleman olmak yetmiyor DİSK’e bağlı Genç-Sen’e göre gençlerin işsizliğini 4 yıl ötelemek adına her ilde ardı ardına üniversiteler açılıyor. AKP hükümeti tarafından iş bulamamak neredeyse gençlerin beceriksizliği gibi gösteriliyor. Kalifiye eleman olmak, mesleğinde yeterlilik, dil bilmek de çoğu zaman iş bulmaya yetmiyor. Tıpkı Sinan Özbolat gibi tarih bölümü ve yüksek lisans diploması sahibi olmak, İngilizce, Arapça ve Osmanlıca biliyor olmak bile işe yerleşmesi için yeterli gelmeyebiliyor. Bu vasıflara sahipseniz öğretmen olarak atanamıyorsunuz, temizlik işçisi içinse deneyimsiz sayılıyorsunuz. Ama devlet iş yaratamadığı Sinan’a üniversite döneminde aldığı öğrenim kredisi için icra gönderebiliyor.  Ne iş olsa yaparım diyen üniversite mezunları da her geçen gün artıyor. 2 yıl önce eğitim fakültesinden mezun olan ve öğretmenlik hayalini kuran Vedat Tokmak atanamadığı için ağabeyinin kahvesinde çaycılık, İbrahim Kıraç ise günde 15-20 TL’ye anket yaparak ayakta kalma mücadelesi veren yarım milyon üniversite mezunu işsizden sadece ikisi. CV sayısı milyonları aştı TÜİK’in rakamlarına göre geçen yıl haziran döneminde işgücüne katılan yükseköğretim mezunu nüfusta 412 bin kişi işiz kaldı. Online iş bulma sitesi yenibiriş.com’a kayıtlı olan 11 milyon 500 bin CV’nin ise yüzde yüzde 30.5’i lisans, yüzde 18.11’i yüksekokul ve yüzde 0.23 doktora mezunlarına ait. Kariyer.net sitesine de 2010’da aylık ortalama 3 milyon 800 bin iş başvurusu oldu. Bu başvuruların yaklaşık yüzde 51’i üniversite mezunları tarafından yapıldı. Şu anda kariyer.net’teki 12 milyon 500 bin özgeçmişin yüzde 40’ına denk gelen 5 milyon adedi yine üniversite mezunlarına ait. Mezunların yüzde 40’ı atıl  Türkiye’de yaklaşık 12 milyon çalışma çağında genç nüfus var. Bunların 4 milyona yakını çalışıyor. 4 milyonu öğrenimine devam ediyor. 4 milyon genç ise ne eğitimde ne de öğretimde yer alıyor. Türkiye’deki her 100 gencin 35’i atıl durumda. 3 milyon genç kız ise evde oturuyor. Genç atıllık oranında rekor, yüzde 53 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde.  Güneydoğu’da 800 bin civarında genç atıl durumda. Oran üniversite mezunu gençlerde yüzde 40.  ADLİ KÂTİPLİK SINAVI 160 kişilik kadroya 4 bin 347 başvuru  Adalet Bakanlığı tarafından İzmir’de boş olan 160 adli kâtiplik kadrosu için açılan sınava 4 bin 347 kişi başvurdu. Şanlıurfa Adliyesi’ne alınacak 6 kadrolu ve 29 sözleşmeli kâtiplik için açılan sınava, KPSS’den 70 ve üzeri puan alan 750 kişi girdi. Çorum’da ise 2 kadrolu zabıt kâtipliği için 286, 11 sözleşmeli zabıt kâtipliği için 464, 3 mübaşir kadrosu için ise 400 kişi sınava girdi. İzmir Adliyesi son iki gündür adli kâtiplik sınavına giren adayların yoğunluğunu yaşıyor. Adalet Bakanlığı tarafından açılan ve 130’u sözleşmeli, 30’u kadrolu 160 kişinin alınacağı sınava 4 bin 347 kişi başvurdu. Adaylardan 2 bin 210’u önceki gün sınava girerken 2 bin 137’si ise dün ter döktü. KPSS 2011’de 70 ve üzeri puan alanların girebildiği sınavda adaylardan 3 dakika içerisinde 90 kelimeyi hatasız yazmaları istendi. Sıra bekleyen adaylar yanlarında getirdikleri klavyelerle hızlarını test etti. Sınav sırası bekleyen Yıldız Kırkpınar ilk kez sınava girdiğini, hızını arttırmak için aralıksız çalıştığını söylerken KPSS’den 78 puan aldığını söyledi. Sınavdan çıkan Kevser Gezer ise KPSS’den 72 puan aldığını, başka kamu kurumlarına giremediği için adli kâtiplik sınavına girdiğini, ancak 3 dakikalık sürede 80 kelime yazdığı için başarılı olamadığını anlattı. 'Temel sorun işsizlik'  GYİAD Başkanı Pınar Eczacıbaşı, Türkiye’nin acil çözüm bekleyen probleminin altını çiziyor: Pınar Eczacıbaşı... Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği  (GYİAD) Başkanı, Londra merkezli bir varlık yönetimi şirketi olan Schroders’in Türkiye temsilcisi, Eczacıbaşı Holding’in patronu Bülent Eczacıbaşı’nın kuzeni... Pınar Eczacıbaşı, ABD’de kimya eğitimi aldıktan sonra önce çok kısa bir süre aile şirketinde çalışmaya başladı. Ardından kendi kariyer yolunu kendi çizerek işletme ve bankacılık sektörüne girdi. Demokrat Parti’den milletvekili adaylığını açıklaması, gerek politik çevrelerde, gerek iş dünyasında küçük çaplı bir şaşkınlığa neden oldu. GYİAD Başkanlığı’nı mayıs ayında bırakacak olan Eczacıbaşı siyasete yeniden sıcak baktığının sinyallerini veriyor… Pınar Eczacıbaşı ile hem bu yıl 25. yılını kutlayacak olan GYİAD’ı hem de kendi gelecek hedeflerini konuştuk… ‘GYİAD, laik bir dernek’  - Genç Yönetici ve İşadamları Derneği’nin (GYİAD) 3 dönemden beri başkanlığını yapıyorsunuz. GYİAD’ın kaç üyesi var, derneğin profilini ve amaçlarını kısaca tanımlar mısınız?  - GYİAD sosyal amaçlı bir oluşum. Üyelerinin yüzde 50’den fazlası profesyonel yönetici. Koç ve Sabancı hariç, büyük holdinglerin hissedarları, Borusan, Kütahya Porselen, Eczacıbaşı gibi birçok büyük holdingin yöneticileri bize üye. Tabii daha küçük ölçekli şirketlerin üst düzey yöneticileri de... Patronlar da yöneticiler de burada. 1986 yılında, genç yönetici ve işadamlarının ihtiyaç ve sorunlarına çözüm üretmek ve temsil etmek üzere kuruldu. Ben GYİAD’ı toplum üzerinde genç yönetici ve işadamlarının siyasi ve ekonomik etkisini arttırmak için çalışmalar yapan öncü bir sivil toplum örgütü olarak tanımlıyorum. Atatürkçü, laik, yüzünü Batı’ya dönmüş insanların yönettiği bir dernek GYİAD. 500’e yakın üyesi var, bunlardan 250’si aktif. Projeler üretiyor ve toplumsal çalışmalar yapıyoruz. - GYİAD’ın temsil ettiği büyüklük nedir?  - Yöneticileri derneğimize üye olan şirketlerin toplam büyüklüğü 40 milyar dolar mertebesinde. Ciddi istihdam grubu yani. Böyle bir grubun enerjisini doğru yönlendirmek önemli. Bu yüzden doğru projeler bulmaya önem veriyoruz. - Ne tür projeler bunlar? Birkaç örnek verebilir misiniz?  - GYİAD bir STK ama kendini bir “sosyal sorumluluk derneği” gibi görmüyor. GYİAD’a göre en büyük sorun, işsizlik. Eğitimden kaynaklanan yaratıcı düşünce gücü çok zayıf, girişimci desteklenmiyor. Biz de genelde projelerimizi işsizlik ve girişimciliğin geliştirilmesi üzerine inşa ettik. Örneğin Türkiye’nin ilk mikrokredi çalışması olan UNDP ve Türk Ekonomi Bankası (TEB) ile “Altın Bilezikler Mikro Kredisi” projesini hayata geçirdik. Krizde 50 bin liraya varan oranlarda mikro kredi ile girişimcileri destekledik. Projeyle vasıflı, meslek sahibi insan yetiştirmek amaçlanıyordu. 5 ilde yürüttük. GYİAD’ın katkısı daha çok danışmanlık üzerineydi. Girişimciye iş planı yapıyorduk. Ancak krize denk geldi ve TEB kredi vermeyi durdurunca proje ilerleyemedi. Şimdi başka bir banka ile ilerlemenin yollarını arıyoruz.  ‘Girişimcilik üzerine çalışıyoruz’ - Son dönemde hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz? - Şimdi üzerinde durduğumuz en önemli konu GYİAD Akademi’yi yaşama geçirmek ve girişimcilik üzerine eğitimlerimizi akademik bir tabana oturtmak. Bu kapsamda geçen hafta Mardin Valililiği ile bir görüşme yaptık. Orada ilk aşamada 50 gence girişimcilik eğitimine başlayacağız.  Yine girişimcilik kapsamında “Bir Fikrin mi Var” yarışmasının düzenleyicileri arasındayız. Bunu da Özyeğin Üniversitesi ile birlikte yürütüyoruz. İlk 3’e ödül veriliyor. Fikrini yaşama geçirmesi ve işini kurabilmesi için para desteği sağlanıyor... Sonra KOSGEB ile işbirliği yaptık ve Girişimciliği Geliştirme Sertifika Programı’nı hayata geçirdik. Yüzlerce genç faydalandı.  - Siz önümüzdeki dönemde başkanlığı bırakacağınızı söylediniz... 3 dönem üst üste başkanlık az değil. Neleri farklı yaptığınızı düşünüyorsunuz? Başkanlıktan ayrılınca ne yapacaksınız?  - Öncelikle biraz daha kurumsal kimlik kazandırmaya çalıştım. Şeffaf bir yönetim oluşturdum. Burası bir kulüp havasına dönüşmüş eleştirileri çokça geliyordu. Onu değiştirmeye çalıştım. Herkesin bir iş hayatı var. Para kazanmaları lazım ama burayı kurma amacı, Türkiye’nin iyi eğitim görmüş, belirli ahlaki değerleri olan iş insanları olarak biz bu ülkeye ne verebilirize cevap bulmaktı. Bizim birtakım sosyal sorumluluk projeleri yapmamız gerekiyordu.  Adı sanı duyulur şeylerden söz ediyorum. Ben işte GYİAD’ı sadece bir araya gelinerek yenilip içilen bir buluşma olmaktan çıkartmak istedim. Hakikaten insanların izlediği bir dernek olmasını istedim. Başkanlıktan ayrılınca yine GYİAD’ın projelerinde yer almayı sürdüreceğim. Bugünlerde 5 STK bir federasyon çatısı altında güçbirliği oluşturma arayışları içindeyiz. Gerçekleşirse ben de işin içinde yer alırım… ‘Toplumsal sorumluluklar önemli’ - Biraz da GYİAD’ın dışına çıkalım ve insan olarak hatta bir iş kadını olarak Pınar Eczacıbaşı’ndan bahsedelim isterseniz... Siz Eczacıbaşı ailesinden olmasına karşın kariyerinize daha en baştan grubun dışında başlamayı tercih ettiniz ve bugünlere kadar geldiniz... Neden?  - Çünkü kendimi bildim bileli daima ayakları üstünde, kendi imkânları ile durmayı başaran bir kadın olmayı istedim. İş yaşamında belli bir yere gelince bu sefer topluma olan sorumluluklarımı yerine getirme gayreti içine girdim. Bu yüzden GYİAD bünyesinde yer aldım... - Ve bir siyaset denemesi... Neden siyaset peki?  - Yaklaşık on yıldır çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerim nedeniyle, topluma yönelik pek çok projede yer aldım. Bu projeler Türkiye’nin sorunlarıyla meşgul olmama neden oldu. Türkiye’de iyi yapılan işler olduğu gibi, bir o kadar da çözülemeyen ve gittikçe derinleşen önemli sorunlar var. Mevcut siyasi yapının bu sorunlardan uzak tavrı ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri görmezden gelmesi, siyasete girmem konusundaki teklifleri değerlendirmeme ve Demokrat Parti’den aday olma kararını almama yol açtı. Ama o dönem iki partinin, DP ve Anavatan’ın birleşmesi söz konusuydu. Olmayınca siyaset girişimim başarısız oldu. - Peki ya şimdi? Siyaseti yeniden gündeme alacak mısınız?  - Eğer siyasette önüme doğru olduğuna inandığım bir kapı açılırsa neden olmasın?