-Engelliler kendi içinde sınava tabi tutulacak ANKARA (A.A) - 14.10.2011 - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ''Bedensel, işitme ve görme özürlüler kendi içinde sınava tabi tutulacak. 2012 yılının ilk çeyreğinde de bu sınavın tamamlanabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmıştır'' dedi. Şahin, düzenlediği basın toplantısında istihdamla ilgili özürlüler sınavının yapıldığını hatırlattı. Şahin, konunun ilgilileriyle yaptıkları çalışma sonucunda, özürlüler sınavının yeniden yapılandırılması gerektiğinin ortaya çıktığını söyledi. İşitme, görme ve bedensel özürlülerin aynı sınava girmesinin büyük bir haksız rekabete yol açtığı ve çıkan sonucun da kamu vicdanı açısından doğru bir sonuç olmadığının kendilerine iletildiğini belirten Şahin, ''Bu çok haklı bir talepti. Özürlü aileleriyle yaptığım görüşmede bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiği talebi bize iletildi'' diye konuştu. Bunu çözmek üzere Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Merkezi Sınav ve Kura Usulü Hakkında Yönetmeliğin çıkarıldığını dile getiren Şahin, şöyle devam etti: ''Yönetmelikle, özürlülerin eğitim durumu ve özür grupları göz önünde bulundurularak sınav sistemi değiştiriliyor. Temel eğitim, ilköğretim, orta öğretim, lisans ve önlisans olan gruplar kendi içinde sınava girecek. Ayrıca özürlü grubu dediğimiz, bedensel, işitme ve görme özürlüler kendi içinde sınava tabi tutulacak. 2012 yılının ilk çeyreğinde de bu sınavın tamamlanabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili bakanlıklarımızla gerekli çalışmalar yapılmış ve yönetmelik değiştirilmiştir. Bu yönetmelikle birlikte bilgi, beceri ve yeteneklerini ölçecek şekilde ayrı ayrı sınav hazırlanacak, sınavın uygulanmasında da özür grupları ve ulaşılabilirlik göz önünde bulundurulacaktır.'' -''Özel sektörün 'Boş kadromuz yok'' mazereti kalmayacak''- En önemli sıkıntılardan birisinin de özürlülerle ilgili yaş grubu olduğunu belirten Şahin, üst yaş grubu belirtildiğinde birçok özürlünün mağdur olduğunu, bu nedenle üst yaş grubunun kaldırılmasıyla ilgili önemli bir düzenleme yapıldığını bildirdi. Özellikle özel sektörde ''Boş kadromuz yok'' şeklindeki mazereti de kaldırmak için kadro değiştirebilme hakkının verildiğini ifade eden Şahin, ''Böylece özürlü çalıştırmamak için mücadele eden kurum ve kuruluşlarla biz de mücadele etmeye devam edeceğiz'' diye konuştu. -Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor- Özellikle işaret dili konusunda işitme engellilerin yaşadığı ciddi sorunların bulunduğuna dikkati çeken Şahin, Türkiye'de işaret dilinin bir standardı olmaması nedeniyle Türk Dil Kurumu ile yaptıkları görüşmeler sonucunda Türk İşaret Dili Bilim ve Onay Kurulu oluşturduklarını bildirdi. Dünyada kullanılan ortak dilin ne şekilde olduğu ve Türkiye'nin nasıl bir standart getirmesi gerektiğiyle ilgili önemli bir çalışmanın başlatıldığını belirten Şahin, Türk İşaret Diliyle ilgili sistemde özellikle en büyük sıkıntının, meslek edindirmede ve kamu kuruluşlarının özellikle uluslararası toplantılarda ihtiyacı olan, işitme engellilerin işaret diliyle bilgiye ulaşacağı elemanların bulunmamasında olduğunu gördüklerini söyledi. Bunun üzerine Özürlüler Genel Müdürlüğünün Milli Eğitim Bakanlığı ve İşkur ile eğitilmesi gereken alanları çıkardıklarını anlatan Şahin, bu kapsamda 2011 yılı sonuna kadar 750 kişinin işaret dili eğitimini tamamlaması ve bu kişilere Milli Eğitim Bakanlığınca sertifika sağlanması konusunda önemli bir çalışmayı tamamladıklarını bildirdi. UNICEF ile başlattıkları ortak projeye de değinen Bakan Şahin, Sağlık Bakanlığı ile anne karnında bebeğin işitme engelli olduğunun tespit edilmesinden itibaren hem anne hem de bebeğin, doğumdan bütün eğitim hayatına kadar ne yapılması gerektiğine ilişkin konuların takip edileceğini, yaklaşık 3 ay sonra hayata geçirilecek şekilde projenin alt yapısının oluşturulduğunu bildirdi. İşitme engellilere ait özellikle televizyon kanallarında daha kolay bilgiye ulaşması konusunda da gerekli çalışmaların başlatıldığını dile getiren Şahin, amaçlarının, özürlülerin yaşam kalitesini yükseltmek, daha sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak için eksik mekanizmaları güçlendirmek olduğunu ifade etti. Şahin, son 10 yılda, Kredi ve Yurtlar Kurumu aracılığıyla tüm öğrencilere, isteklerine göre burs ya da kredinin verildiği bir sistemi hayata geçirdiklerini belirtti. Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğünde bir yönetmelik değişikliği yaptıklarını ifade eden Şahin, şöyle konuştu: ''Yükseköğretimdeki öğrencilerimiz, artık Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünden bağımsız olarak, hayırseverlerden bağış karşılığı burs alabilecek, mali destek alabilecek. Bu kapsamda Sosyal Yardım Bilgi Sistemi (SOYBİS), çok seri şekilde çalışıyor. 2 milyon ailenin mali olarak bütün hesabının tutulduğu bir sistem. Bir düğmeye basılarak ailelerin neye ihtiyacı var, yükseköğretime giden kaç çocuğu var, bu ailenin gelir durumu nedir, öğrenilebiliyor. Buna göre, illerimizde bu çocuklara Sosyal Yardımlaşma aracılığıyla mali destek vermek istiyoruz diyen hayırseverlerle, kaymakamlıklar ve valilikler aracılığıyla yeni bir sistemde öğrencilerimize burs vermeye başlıyoruz.'' Özellikle belediyelerin yükseköğretimde okuyan öğrencilere burs verme hakkı olduğunu hatırlatan Şahin, ''Fakat CHP'nin Anayasa Mahkemesine itirazıyla bu karar kapatılınca, asgari ücretle çalışıp, yükseköğretimde 4-5 çocuğu olan ailelerin ciddi anlamda desteklenmeye ihtiyacı vardı. Bu mekanizma bunu güçlendirecektir. Yoksulluğun eğitimin önünde engel olmasını istemiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliğini önemsiyoruz'' dedi. Fatma Şahin, bu konuda Bakanlığa başvuracak hayırseverleri SOYBİS sistemiyle yönlendireceklerini ve bu yardımı yapanların yönetmelik gereği, vergisini daha az vereceklerini sözlerine ekledi.