1 Ekim’de yürürlüğe giren yeni Sosyal Güvenlik yasasının engelliler açısından ortaya çıkardığı hak kayıpları ve sorunlar bir raporla anlatıldı. Sosyal güvenlik sistemini bütünüyle değiştiren tüm 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu tüm karşı çıkışlara rağmen 1 Ekim’de yürürlüğe girdi. Çalışanların büyük kesimi için birçok hak kaybını da beraberinde getiren yasa, tasarı halinde iken sendika temsilcileriyle yapılan görüşmeler sonunda kısmen yumuşatılmıştı. Yasaya dayanarak uygulamaya konulan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) uyarınca engelliler açısından yaşanan hak kayıpları ve sorunlar konuyla ilgili meslek odaları ve dernekler tarafından hazırlanan bir raporla ortaya kondu. Raporda, yasa uyarınca yürürlüğe giren tedavi ücretlerindeki katılım payı zorunluluğu, rapor ve reçetelerin geçerlilik süreleri, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerindeki sınırlama ile tıbbi malzeme teminindeki kısıtlamaların ortopedik, görme, işitme-konuşma, zihinsel ve süreğen hastalıklara sahip 8 milyonun üzerindeki engelliyi mağdur ettiği vurgulandı. Sosyal devlet ilkesinden uzaklaşıldı İstanbul Tabip Odası, Türkiye Sakatlar Derneği, İşitme Engelliler ve Aileler Derneği, Altınokta Körler Derneği İstanbul Şubesi ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan rapor 11 Kasım’da düzenlenen bir toplantıyla açıklandı. Raporu hazırlayan kurum temsilcilerinin katıldığı toplantıda bir açıklama yapan Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Poyraz, engellilerin zorunlu olarak sürekli sağlık hizmetine gereksinim duymaları nedeniyle sağlık sistemindeki her türlü değişimden en çok etkilenen kişiler olduğunu söyledi. 5510 sayılı yasanın ülkenin sosyal güvenlik ve sağlık sistemini tümden değiştiğini vurgulayan Poyraz, “Gelirleri çoğaltmayı, giderleri azaltmayı temel alan mevcut uygulamayla sosyal devlet ilkesinden hızla uzaklaşılmaktadır. Sağlık hizmeti ticarileştirilmekte, bir furya şeklinde uygulanan özelleştirme politikalarıyla içinden çıkılması zor yeni sorunlar yaratılmaktadır. 5510 sayılı yasa ve SUT’la birlikte yürürlüğe giren tedavi ücretlerindeki katılım payı zorunluluğu bizler için ek bir maliyet yükü getirmiştir. Primler dışında katılım payı adı altında istenen yeni ücretlerle aynı hizmet için çifte ücretlendirme yapılmakta, yani haksız kazanç elde edilerek vatandaşlar mağdur edilmektedir” dedi. Tespit ettikleri sorunları bir rapor halinde hükümete ve ilgili kurumlara ileteceklerini söyleyen Poyraz, “Yürürlükte olan sistem, dar gelirli engellileri ve hastaları sağlığından eden bir şekilde işlemektedir. Sosyal devletin gereklerine uygun sağlık politikaları oluşturulması, herkese eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi hedefi doğrultusunda herkesi ortak mücadeleye çağırıyoruz. Sağlık hizmeti almak temel bir haktır. SUT’un uygulamadan kaldırılmasını ve sağlıklı bir çözüm için demokratik mekanizmaların işletilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Hazırlanan raporda tespit edilen sorunlar şöyle sıralandı: Katılım payı Yeni yasayla birlikte sağlık sigortası primlerinin dışında alınan sağlık hizmetine göre katılım payı ödeme zorunluluğu getirildi. Muayene ve tedavi ücretlerinin yanı sıra ilaç, iyileştirme araç ve gereçleri de ayrıca ücretlendirildi. Rapor ve reçetelerin geçerlilik sürelerinin azaltılması Hastalara verilen rapor ve reçetelerin sürelerinde gidilen kısıtlamayla tedavileri uzun süren hastalar için verilen süresiz raporların geçerlilik süreleri de en fazla iki yıla indirildi. Aynı uygulama çerçevesinde, bazı ilaçların kullanımı daha da kısıtlanarak 6 aya düşürüldü. Uygulama uzun süreli tedavilerde özellikle yaşam boyu ilaç kullanmak, tedavi görmek durumunda kalan hastalar ya da engelliler için seferinde yeniden rapor alabilmek için zahmetli ve hatta eziyetli bir süreç izlenmesi anlamına geliyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyona sınırlama getirilmesi Birçok hastalığın tedavisi için gerekli olan fizik tedavi sürelerine ve miktarına da sınırlama getirildi. Tıbbı malzeme teminindeki kısıtlamalar Yasanın bu bölümüyle kurumlardan sağlanan ya da kurum tarafından ödemesi yapılmak üzere temin edilen sağlık malzemelerinin yenilenme süreleri olması gerekenden fazla uzun tutuldu. Süreğen hastaların ve engellilerin sürekli kullandıkları bazı tıbbi malzemelerin miktarlarında kısıtlamaya gidildi. Bazı tıbbi malzemelerin karşılanan bedelleri düşürüldü. Öneriler… Sağlık hizmeti almanın her insan için temel bir hak ve sağlık hizmetini sağlamanın da devletin temel görevi olduğu belirtilen raporda tespit edilen sorunların çözümüne ilişkin öneriler şöyle sıralandı: * 5510 sayılı Yasa ve buna bağlı çıkarılan Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki katılım payı uygulaması kaldırılmalıdır. * Raporlar, reçeteler, uygulanacak tedavi ve rehabilitasyonlar, tıbbi malzemelerle ilgili süre ve miktarları hastaların tedavilerinin gereklerine göre ve uzman hekimler ve kurulları tarafından belirlenmelidir. Hastalar ve engelliler sürekli rapor ve reçete almak, yetersiz tıbbi malzeme ile sağlıklarından endişe etmekten kurtarılmalıdır. * Sigorta kapsamında tıbbi malzeme ve ilaçlar için ödenecek bedel listeleri en yüksek standartlarda tedaviyi sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. * Tıbbi malzemeleri temininde ilaçlarda olduğu gibi bir yöntem izlenerek, vatandaşlarımızın tıbbi malzemeye erişimine kolaylık sağlanmalıdır. * Tıbbi malzeme ve ilaçlar konusunda kimi zaman belirtilen veya ortaya çıkan suistimallerin önüne geçilmesi için etkin bir denetim sistemi kurulmalı, firmalar hem fiyatları yönünden hem de kaliteleri yönünden dikkatle takip edilmelidir. * Tıbbı malzeme üreticilerinin fiyatlarının düşürülmesi için Kurum, etkili bir politika izlemelidir.