T24 - Balyoz davasından yargılanan emekli Korgeneral Engin Alan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin davetiyle MHP'ye geçmesini "dokunulmazlık için katıldı" yorumlarını yapanlara cevap verdi. Alan, "Asla böyle bir şey yok. Ben MHP saflarına katılırken herhangi bir siyasi ikbal, çıkar düşünmedim. Milletvekili olma talebim de yok. Öyle zırhlara mırhlara da ihtiyacım yok. Çünkü hiçbir şeyden korkum yok. MHP’ye gelirken herhangi bir siyasi mevkii pazarlığı falan yapmadım. Dokunulmazlık gibi işleri korkanlar düşünsün" dedi.
Vatan gazetesinden Deniz Güçer'in "‘O Ankara’ya ben İmralı’ya’ demiştim adresi şaşırmışım, Silivri’deyim" başlığıyla yayımlanan (5 Şubat 2011) yazısı şöyle: ‘O Ankara’ya ben İmralı’ya’ demiştim adresi şaşırmışım, Silivri’deyimÖcalan’ı Türkiye getiren ekibin içinde olan, şimdi Balyoz davasında yargılanan emekli Korgeneral Engin Alan, Bahçeli’nin daveti üzerine MHP saflarına katıldı ve siyasete adım attı. Alan, “Dokunulmazlık” eleştirilerine “Benim zırha ihtiyacım yok, korkanlar düşünsün” diyor...
Hayatını terörle mücadele ederek geçirdi. Ancak adı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin iki önemli olayıyla hafızalara kazındı: Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi ve PKK’nın önemli isimlerinden Şemdin Sakık’ın “Yarasa operasyonu”yla ele geçirilmesi... Balyoz iddianamesinde adı geçen, iki kez tutuklanıp, serbest bırakılan ve davası süren emekli Korgeneral Engin Alan, geçtiğimiz hafta Devlet Bahçeli’nin daveti üzerine MHP’ye katıldı. Alan, suskunluğunu VATAN’a bozdu, sorularımızı yanıtladı:
Klasik soru ile başlayayım; neden siyaset?
Aslında hiç düşünmüyordum. 49 yıl şerefli TSK’nın üniformasını giydim. 2005’te emekli oldum. 2007’den sonra ülkemde meydana gelen gelişmelere baktım. Bu gelişmelerde etkili olabilmenin, ülkeye hizmet edebilmenin tek yolunun siyaset olduğu kanaatine vardım. 5 Kasım 2011’de de MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin davetini kabul ederek siyasete atılmaya karar verdim.
Devlet Bahçeli sizi aradığında şaşırdınız mı?
Evet. Sayın Genel Başkan önce telefonla aradı. Ondan sonra biraraya geldik ve ülkeyle ilgili görüşlerimizi paylaştık. Sonra davet yaptı, ben de kabul ettim.
Liberaller MHP’den aday olmanızla ilgili size ve partiye sert eleştiriler yönelttiler?
Herkesin eleştirisine saygı duyuyorum. Ama sorunuz ‘Neden MHP’ ise, onun cevabı açık: Ben bir Türk evladıyım, Türk milliyetçisiyim. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli devlet, üniter devlet, laik devlet özelliklerinin bu ülkedeki tek siyasi savunucusu da MHP’dir. Düşündüklerimi ve inandıklarımı bu çatı altında savunabileceğimi değerlendirerek MHP’ye katıldım.
“Dokunulmazlık zırhı için MHP’ye katıldı” iddiaları da ortaya atıldı?
Asla böyle bir şey yok. Ben MHP saflarına katılırken herhangi bir siyasi ikbal, çıkar düşünmedim. Milletvekili olma talebim de yok. Öyle zırhlara mırhlara da ihtiyacım yok. Çünkü hiçbir şeyden korkum yok. MHP’ye gelirken herhangi bir siyasi mevkii pazarlığı falan yapmadım. Dokunulmazlık gibi işleri korkanlar düşünsün.
Apo’yu, Sakık’ı Türkiye’ye getiren operasyonları yürüttünüz. Balyoz davası sürüyor ve siz darbeci olmakla suçlanıyorsunuz. Ordu darbe yapacak mıydı?
Birincisi Balyoz, düzmece, bir gram doğruluğu bile bulunmayan bir komplodur. İkincisi, dünya 21. yüzyılı yaşıyor. Türk generalleri, amiralleri, subayları 21. yüzyıl dünyasında darbeyi düşünecek kadar cahil değil. Bu tür değerlendirmeler, Türk subayının zekasıyla alay etmektir. TSK bugün “demokrasi” diyenlerden çok çok daha fazla demokrasi aşığıdır. Artık Türkiye’de darbeden söz etmek, Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesini siz yönettiniz. O anları merak etmemek mümkün değil?
Bu konuda kararlıyım. Sakık ve Öcalan olayını hayatımın sonuna kadar saklayacağım. Kimseyle konuşmayacağım, eşim ve çocuklarım dahil.
Hiç kimseye anlatmadınız mı?
Hayır anlatmadım. Hatta kızlarım ‘Baba yaz. Kasaya kilitle, senden sonra bize kalsın’ dediler. Onu da kabul etmedim. Tek satır bile yazmadım. Ama tarihi anlar yaşadık. Bu konuda hiçbir soruyu da cevaplamayacağım.
‘Beni İmralı’ya gönderin’ dediniz, ‘Emekli komutan Apo’öldürecek’ yorumları yapıldı. Bunu mu ima ediyordunuz?
Dedim evet. Ama niye öldürme gibi algılanıyor. Voleyboy takımı eksikmiş ya! Bakın bu ülkede teröristler kahraman, kahramanlar da terörist oldu. Devlet, millet bölünmesin diye yıllarca dağlarda kelleyi koltuğa almış insanlar, şu anda terörist muamelesi görüyor. Habur dahil savaştığımız teröristler kahraman oldu. Hatta, ‘Obama’ya sorsunlar ‘Guantanama’da yer varsa oraya gideyim’ dedim.
Apo’yı yakaladınız... Şu anda ev hapsinin mümkün olup olmadığını tartışıyoruz...
1999 yılı Mart ayında, ben bunu söylemiştim. İmralı canisi yakalanmıştı. İsmini vermeyeceğim o günün bir devlet yönetiminin çok önemli bir kişisine, ‘Bir gün gelecek o Ankara’ya gelecek. Ben İmralı’ya gideceğim’ demiştim. Bir tek adresi şaşırmışım. İmralı değil Silivri’ye gittim.
Bu yorumunuza o yöneticinin cevabı ne oldu?
Hiçbir şey söylemedi. Ama isimde ısrar etmeyin.
O tahmini yapmanızın bir nedeni var ama? Ne yaşanıyordu ki öyle söylediniz?
Sadece hissettim, öngörü.
Öcalan’ın çıkma ihtimalini görüyor musunuz?
Görüyorum tabii.
1999’da o tahmini yapmışsınız. Bulunduğumuz noktada nasıl bir tahmin yapıyorsunuz?
Bir tarafın açık talepleri var: İki dilli, iki milletli, iki bayraklı bir Türkiye. Bana göre bu nihai değil, birinci adımdır. Devamı da gelecektir. Bu taleplere milletimiz ne cevap verecek seçimlerde göreceğiz. Şahsi kanaatim 2011 seçimleri Türkiye Cumhuriyeti’nin devletinin geleceği açısından bir karar seçimidir.
Düşman askeri muamelesi gördük
Polisler sizi almaya geldiğinde ‘terörist muamelesi yapıldı’ dediniz?
Bursa’dan geliyordum. Evimi sarmışlar. O nedenle söyledim bu sözü. 30, 40 polisle sarmışlar evimi.
Sorguda en çok kızdığınız veya ağır bulduğunuz şey ne oldu?
Düşman askeri gibi muamele gördük. Orada gördüğüm muamele bir Türk generaline yapılacak muamele değildi. Evin sarılmasından, son ana kadar. Öfkemi ömrümün sonuna kadar saklayacağım. Ama milletime karşı değil. Çünkü millet bu oyunun parçası değildir.
Neden asıl hedefin özel kuvvetler komutanlğı olduğunu düşünüyorsunuz?
Bugün dünyanın en iyi özel kuvvetleri, SAR ve SAD komandoları Türklerdir. O çok çok büyük ülkelerin özel kuvvetlerini de biliyorum. Neden Özel Kuvvetlerin hedef olduğunun çok açık sebebi budur.
Devlet de hata yapmıştır
Doğu ve Güneydoğu meselesinde iktidarlar, devlet hata yaptı mı?
Yapmıştır.
En büyük hata neydi sizce?
Terörle mücadelenin temel konsepti şudur: Terörle mücadele tüm milli güç unsurlarının koordineli ve senkronize bir şekilde çalışmasıyla başarıya ulaşabilir. Milli güç unsurları derken siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, askeri gücü kast ediyoruz. Askeri gücün sağladığı başarılar milli gücün diğer unsurlarıyla takviye edilseydi belki bugün çok daha farklı noktalarda olabilirdik.
Yani her şey o süreçte sadece askere bırakılmamalıydı?
Sosyal, kültürel, eğitsel tedbirler askeri harekatla paralel yürütülseydi sonuç bugün daha farklı olurdu. Çünkü asker bir yandan dağdaki teröristle mücadele etti, bir yandan nikah kıydı, bir yandan okul onardı, sağlık taraması yaptı, okuma yazma öğretti...
Gazi’nin konuşması neden iddianamede
Balyoz iddianamesinde size ait ses kasetleri delil olarak gösteriliyor?
Evet. İddianemede de iki konuşmamdan bahsediliyor. Birinci konuşmam nedir biliyor musunuz? Nutuk’ta Atatürk’ün Anadolu isyanlarıyla ilgili olarak söylediği sözler. Atatürk isyanları anlatırken, ‘Mühim olan iç cephedir. Dış cephedeki yenilgiler, hatalar düzeltilir. Ama iç cephe çökerse ülke çöker’ diyor. Bu da iddianamede yer alıyor. O zaman soruyorum: Ne zamandan beri bu ülkede Atatürk’ün söylediği sözler iddianamelere suç delili olarak giriyor? Eğer böyleyse hayatımın sonuna kadar Atatürk’ün sözlerini söyleyerek, devrimlerine sahip çıkarak şerefle bu suçu işlemeye devam edeceğim. İsterlerse yüz iddianame yazsınlar.
Asıl gürültü koparan ikinci konuşmanız?
19 Ocak’tan sonra bazı kanallarda planlı bir şekilde yayın başladı. İkinci konuşmanın sadece bir bölümünü alıp, ‘Liderler toplanmalıdır’ dediğim ifade ediliyor. Doğru, dedim. Ama lider derken siyasi bir parti adı geçiyor mu, siyasi bir şahsiyetin adı geçiyor mu? Hayır. O konuşmada bir önceki paragrafı verseler bu işleri yapan örgütlerin liderlerinden söz ettiğim gayet açık ve net olarak anlaşılacak.
Neden öyle söylüyorsunuz peki?
Orada sözü edilen şeyi de ben söylemiyorum: Toplumsal olaylarda ve ayaklanmalarda temel konsept budur. Literatürde bir çok örnek var. Çevik Kuvvet yönetmeliğinin 25. maddesini açıp baksınlar. Orada, “bu tür olaylarda elebaşılar süratle alınır ve toplumdan uzaklaştırılır” diyor. Olay büyümesin diye yapılır. Mesele budur.
Ama orada ‘lider’ deyince ‘darbe yapılacak, siyasi liderler toplanacak’ gibi anlaşılıyor..
Alakası yok. Ben lider derken siyasi bir şahsiyetten söz ediyor muyum? Bir önceki paragrafı yok sayıyorlar. Zaten mahkemeye konuşmanın tamamını sunacağız.
Balyoz sürecinde tüm yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dava sürüyor, hukuk karar verecek. İki sorunuza cevap verdim çünkü çarpıtılarak, kamuoyunu zihninde soru işaretle yaratılmak maksadıyla bir nevi psikolojik harekat şeklinde veriliyor. Balyoz ile ilgili olay mahkemede olduğu için konuşmak istemiyorum.
Bir yandan suçlanıyorsunuz ama diğer yandan, “Askerlere linç operasyonu yapılıyor” diyenler de var
Bana ne linç ne vinç, hiçbir şey sökmez. Özellikle MHP’de siyasete başladıktan sonra da her türlü iftira, alçaklık ve komploya da hazırım. Ama bilsinler ki beni korkutacak kulu henüz yaradan yeryüzüne indirmedi.
İçerde kalmak zor olmadı mı?
Bol bol spor yaptım. Kitap okudum. Benim için fark etmez. Böyle yetiştim.
Suçlamaları yüzünüze okudular. İçinizden, “Devlet bana ihanet etti” dediniz mi?
Hayır. Devletime ve milletime asla kızgın ve kırgın olamam. Milletime kızmak gibi bir düşünceyi kendi açımdan haddimi aşmak olarak kabul ederim.
*Emekli Korgeneral Engin Alan şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başdanışmanı oldu.