Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, 15 Temmuz darbe girişimini bir gazeteci arkadaşından öğrendiğini açıkladı. Haberi almasının ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ulaştığını belirten Avcı, “Ne yapmamı tavsiye ettiğini sordum bana ‘Hemen yerini değiştir’ dedi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, darbe girişimini ilk eniştesinden öğrendiğini belirtmiş, Başbakan Binali Yıldırım ise ilk haberi eşinden dostundan aldığını ifade etmişti.
NTV yayınına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
“Sakarya'dan İstanbul'a hareket ettik. Bir gazeteci arkadaşım köprüde olup bitenlerle ilgili haber almak için sordu. Ben de öyle öğrendim. Daha sonra Hakan Fidan'ı aradım böyle bir hareketlilik var diye. Ne yapmamı tavsiye ettiğini sordum bana 'Hemen yerini değiştir' dedi. İstanbul'da sokaklarda dolaştık.
“Son zamanlarda çok fazla ihbarlar geliyordu. Anladığım kadarıyla MİT'in ilk değerlendirmesi bu olayın MİT yerleşkesine ve Genelkurmay Merkezi'ne bir harekat olarak algıladılar. Bunu bir bilgi olarak söylemiyorum.
“Bu aşağı yukarı 40 yıla dayalı bir örgüt. Başta eğitime odaklanan bir yapılanma. Dershaneler üzerinde, dershaneleri bir devşirme amacı olarak kullanmak. Burada sistemdeki yetenekli öğrencileri seçmek ve bunları özel eğitime almak, bunları askeri liselere yerleştirmek ve daha sonra harp okullarına göndermek. Bu böyle bir günde iki günde yapılan bir hazırlık değil.
“Sadece askeriye değil, bir dönem hukuk fakültelerine yönlendiklerini görüyoruz. Hakim savcı alımlarına, polis akademilerine yöneldiklerini görüyoruz. Zaman zaman bu da yetmiyor, yetiştirdikleri çocuklar dışında kamuya giriş sınavlarında bildiğiniz gibi soru hırsızlıkları. Daha sonra, kamu kurumlarında kendi adamlarının terfi almalarını sağlamak.
“Bunlar uzun bir süredir izleme altındalardı. Bugün hazırlanan o tasfiye listeleri öyle hazırlanan listeler değil. Bunlar sağlıklı ve ön hazırlıkları yapılmış çalışmalardır. Şimdi OHAL ilanının gerekçelerinden biri de budur. Bunların büyük bir kısmı biliniyordu, mahkemeye veriliyordu ama mahkemeler de bunların elindeydi. Biz Milli Eğitim Bakanlığı'nda bu duruma şöyle bakıyorduk, hangi mahkemeden gelecekse o mahkemenin kararı önceden belirliydi. Mahkemelerin önce temizlenmesi gerekiyordu. Bu yapı dediğim gibi, mahkemeye, emniyete, askeriyeye ve eğitime yerleşmişti.
“Sayın Milli Eğitim Bakanımız gerekli açıklamaları yaptı. Şimdi öğretmenlik sadece KPSS üzerinden olmamalı çünkü öğretmenlik çok daha fazla yetenek isteyen bir meslek. Mülakat da olmalı. Mülakatlar bu tür yapılanmaları engellemek için önemli olduğunu ben o dönem anlatmıştım. Dolayısıyla öğretmenlerin sadece bilgi ölçen sınavlarla değil, o sınavlarda da ne gibi sahtekarlıklar yaptıklarını biliyoruz.
“Türk Silahlı Kuvvetleri'nde mülakata rağmen yaptılar. Harp okullarına girişte mülakatlar var. Planlamaları öyle bir yapmışlar ki orada eleyerek eleyemediklerini eğitimde bezdirerek kendi adamlarını almışlar. GATA'daki uygulamada kendi adamlarını yukarı taşıyacak, kendilerinden olmayanları eleyecek bir sistem kurmuşlardı. Orduya girişler bu tür suiistimalleri önleyecek şekilde yeniden düzenlenecek.
“Bundan önce gönderilen dosyalar da bence aslında yeterliydi. Bütün bu olanlarda elde edilen vurgular, yakalananların ifadeleri şüphe bırakmayacak bir şekilde bunun içinde olduğunu gösteriyor. ABD ne yapar, şimdi ABD'ye de çok bütüncül bir şekilde bakmamak lazım. Benim anladığım kadarıyla Amerikan yönetiminin içerisinde de hatta istihbarat biriminin içerisindeki bir grup buna oynamış. Dolayısıyla onun iade edilip edilmemesi Amerikan yönetiminin içerisindeki, o yönetimin içindeki istihbarat yapısının içerisindeki bir grubun da orada da tasfiye edilmesi anlamına gelebilir. Çünkü Amerikan istihbaratının içindeki o grup kimse onlar da bu vesileyle büyük bir darbe yemiş oldular. Oradaki istihbaratın kendi içindeki güç mücadelesinde de kritik bir öneme sahip onun iadesi. Bu yapıyı kullanan, bu yapıyla daha bağlantıları daha önce kurmuş olduğu varsayılabilecek Amerikan istihbaratının içerisinde veya başka istihbaratın içerisinde sadece Amerikan istihbaratı olarak düşünmeyelim. Pek çok istihbaratının bunları kullanışlı bir enstrüman olarak yedekte tuttuklarını ve zaman zaman devreye soktuklarını görüyoruz. Bunların yabancı istihbarat birimleriyle olan irtibatlarını düşünürsek iade süreci sadece onunla ilgili bir mesele olmaktan çıkar.
“Daha önceki çalışmalar sırasında MEB'e yönelen şeylerden bir tanesi fişleme yapılıyor türünden şeyler vardı. Dolayısıyla mevcut yasalarla yaptığınız istihbarat işte böyle yasadışı fişlemeye kapsamına da sokulabilir olduğu için olağanüstü halle bir takım tedbirler getirilmiş oluyor. Bu güven unsurunun tazelenmesi biraz zaman alacak. Bunun için de askeri liselerin harp okullarının bütün eğitim müfredatlarıyla, yönetim biçimleriyle bağlantılarıyla hiyerarşileriyle tekrar demokratik bir ülkenin ordusuna yakışır bir şekilde eğitimi verecek şekilde organize edilmesi gerekir. Kapatılması değil ama bu tür yapılar üretecek nitelikten çıkarılması daha şeffaflaşması, eğitim müfredatının da buraya giren çocuklara da yani kendilerinin ileride her birinin Türkiye'yi yönetecek seçkinler değil de memleketi bulundukları yerlerde, bulundukları görevde bulundukları rütbelerde savunmakla sorumlu şerefli askerler olacaklarını, olmaları gerektiği işleyecek bir yapı olmalı"