Eray Güçlüer: "Amerika aslında Kürdistan'ı istiyor ama zamanlamaya itirazı var"

Eray Güçlüer: "Amerika aslında Kürdistan'ı istiyor ama zamanlamaya itirazı var"

İSTANBUL,(DHA)- ALTINBAŞ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Türkiye\'nin 2015 yılından beri hem sosyolojik hem de teknolojik olarak ortaya koyduğu terörle mücadelede önemli başarılar elde ettiğini ve bu yüzden de son dönemde özellikle Avrupa kaynaklı bazı yazılı medya kuruluşlarında yayımlanan dergi ve internet sitelerinde Kürdistan haritalarında değişikliğe gidildiğini söyledi.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi bağımsızlık referandumu  25 Eylül\'de yapılacak. Gelen tüm çağrılara rağmen referandum kararından geri adım atmayan Mesud Barzani 18 gün sürecek kampanya süreci başlattı. Etnik ve mezhepsel bağlamda daha büyük güvenlik sorunları oluşturması muhtemel olan referandum kararının yanlış olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer konuya ilişkin şöyle konuştu:

\"Özellikle Avrupa kaynaklı bazı basın yayın kuruşları tarafından son basılan \'Kürdistan\' haritalarında Türkiye\'yi de içine alan bölümler artık çok fazla gösterilmiyor.Haritalarda daha çok Suriye\'nin kuzeyinde ve Musul\'u da içine alan, Irak\'ın kuzeyinde Kürdistan haritasının yayımlandığını görüyoruz. Bu bir suni paradigma değişikliğini gösteriyor. Aslında Türkiye kesinlikle vazgeçilmiş değil ancak Türkiye\'nin 2015 yılından sonra ortaya koyduğu yeni mücadele konsepti sayesinde hem sosyolojik hem de teknolojik temelli kombinasyonla ciddi başarılar elde edildi.Önceki yayımlanan bölge haritalardaki değişim bunun göstergesidir. Ayrıca durum bu zemindeyken Türkiye’nin Suriye ve Irak üzerindeki suni Kürt oluşumlarına, PKK/PYD’ye karşı askeri ve politik baskısını artırmasından çekiniliyor.\"

\"EVET ÇIKSA BİLE BAĞIMSIZLIK MÜMKÜN DEĞİL”

 Barzani\'nin görev süresinin bittiğini fakat politik nedenlerden dolayı hala yönetimde olduğunu ve geçmişte olduğu gibi Kürdistan\'ın ilk başkanı olmak için çeşitli adımlar atacağını dile getiren Dr. Güçlüer, \"Böyle bir durum olursa henüz Anayasası yazılmamış, kurumsal alt yapısı oluşmamış bir ortamda \'evet\' çıksa bile bağımsızlığın gerçekleşme olasılığı kısa vadede mümkün değil.Kurumsal, sosyolojik ve politik devlet aygıtının alt yapısı oluşturulamadığı için referandum kararının çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bölgedeki diğer güçler bu referandumu istemiyor, Türkiye, İran, Amerika ve Rusya dahil yalnız bunların istememe nitelikleri biraz farklı. ABD aslında bölgede Kürdistan kurulmasına itiraz etmiyor sadece referandumun zamanına itiraz ediyor. Aynı şekilde Rusya ve Avrupalı devletlerde zamanlamaya itiraz ediyor\" diye konuştu.

\"BARZANİ DAHA FAZLA GÜÇ ELDE ETMEK İSTİYOR\"

Referanduma ilişkin iki temel bakış açısı olduğunu ifade eden Dr. Güçlüer, \"Bu konuda deniyor ki özellikle bölge için tarihi ve sosyal bağları olan bir Kürdistan\'ın kurulması Türkiye ve İran için iyi de olabilir. Daha sonra bunlar bütünleşir ortada sorun kalmaz. Bir diğer bakış açısı böyle bir olayın sosyolojik fay hatlarını tetikleyeceği için yeni ve daha büyük toplumsal travmalar yaratacağı ve daha büyük güvenlik risklerini de beraberinde getireceği, bu güvenlik risklerinin de zaten kaos içinde olan bölgenin daha da ciddi bir kaosa sürükleneceği yönünde.Şimdi hangisi doğru diye baktığımızda öncelikle Barzani\'yi incelememiz lazım.  Barzani\'nin 3 gerekçesi var ilki Barzani yönetiminin Bağdat yönetimine karşı bir stratejik üstünlük sağlaması. Çünkü 2018\'de Irak parlamento seçimleri yapılacak ve Barzani bu seçimde güçlü bir pozisyona gelmek istiyor. Ayrıca bölgedeki diğer aktörler üzerinde daha fazla güç elde etmek istiyor. İkinci gerekçe kendi siyasi iç çekişmelerini milliyetçilik üzerinden endeksleyerek içerideki ekonomik çöküntüyü birtakım yolsuzlukları özellikle Goran Hareketi\'nden kaynaklanan karşıtlığı bastırmayı amaçlıyor. Üçüncü faktör ise makro bakış açısına sahip o da zamanlama, aslında Barzani zamanlama açısından şöyle düşünüyor. Barzani\'nin görev süresi 2013\'te doldu. 2 yıllık siyasi uzlaşmayla bu 2015\'e kadar uzatıldı o dönemde DAEŞ odaklı bir mücadeleyi güvenlik gerekçesiyle siyasi konjonktüre endeksleyerek kendi başkanlığını devam ettirebildi. Tabii 2015\'den sonra yeni anayasa yazımı nedeniyle bu süre uzadı, Barzani koltuğunu korumayı başardı; bu kendi mevzuatlarına göre yasal değil ama siyasi. Bunun bir sonu var içeriden ve dışarıdan kamuoyuna yönelik yeni bir politik hamle yapması gerekiyordu\" açıklamalarında bulundu.

\"MUSUL VE RAKKA OPERASYONLARININ EŞ ZAMANLI TAMALANMALARI RASTLANTI DEĞİL”

Küresel güçlerin faaliyetlerinin zamanlamasıyla Barzani\'nin zamanlamasının örtüşmediğini aktaran Dr. Güçlüer, \"Küresel güçlerin faaliyetleri Barzani\'nin zamanlamasıyla ne kadar örtüşüyorsa örtüşsün baktığımız zaman Bağdat yönetimi zaten referanduma karşı. Amerika\'nın stratejik derinliği olan planına baktığımız zaman orada hem Irak\'ın kuzeyinde hem de Suriye\'nin kuzeyinde sentetik Kürt devletçiği oluşturmak var. Ama bu şuanki konjonktürde pek mümkün görülmüyor. Oluşturulması amaçlanan suni ve sentetik Kürt devletçiğinin üst sınırı Türkiye, alt sınırı özellikle Rakka ve Musul hattından geçiyor. 7-8 ay önce henüz Rakka operasyonu yapılmadan önce Türkiye\'nin güvenliğinin Musul- Halep hattından Rakkayı\'da içerecek şekilde geçeceğini paylaşmıştım, zaten Musul ve Rakka operasyonlarının neredeyse eş zamanlı tamamlanmaları ve bu bağlamda şuan ki gelişmeler bunu teyit ediyor.Rusya\'nın büyük petrol şirketlerinden bir tanesi 7 Haziran 2017 tarihinde Barzani\'nin referandum açıklamasından birkaç gün önce Barzani ile trilyon dolarlık petrol anlaşması yaptı. Bunu sadece petrol anlaşması olarak görmemek lazım, ekonomik düzlemde politik müzakere sözleşmesi olarak görmek gerekiyor. Büyük güçler planlanan yeni oluşumda kendi güçlerini artırma ve kendi çıkarlarına göre bölgeyi şekillendirme yönünde gayret içindeler\" ifadelerini kullandı.

\"DEVLET KURULSA BİLE TÜRKİYE\'DEKİ KÜRTLER ORAYA GİTMEZ\"

Amerika ve Rusya\'nın zamanlamadaki itirazlarının sebeplerini de açıklayan Dr. Güçlüer şunları söyledi:

\"İtiraz şundan kaynaklanıyor; Musul ve Rakka operasyonları yeni bitti ve başarılı geçtiği ilan edildi. Askeri anlamda bunlar yapıldı, ama hem kurumsal hem politik hem de diğer alt yapıları bağlamında devlet aygıtının alt yapısı oluşturulamadı.Siyasi ve sosyo-politik süreçlerin tamamlanması için biraz daha zaman lazım. Bundan 1 ya da 2 yıl sonra planlanan \'Sentetik Kürdistan\' olgusu daha da güçlü şekilde dillendirilip ivme kazandırılması muhtemeldir. Bu referandum İran içinde riskler taşıyor. İran bunu ifade etti, dolayısıyla Türkiye\'nin özellikle Şii-Sünni çatışmasını önlemede bir denge unsuru olarak İran ile doğrudan iş birliği yapması bölge üzerine oluşturulacak ‘Suni Kürdistan\' konusunda baskı yaratacaktır. Türkiye İran ile iş birliğini bölgede daha fazla geliştirmelidir.Gruplar arasındaki tansiyonun yükselip bir kaos ortamına evirilmemesi için Türkiye\'nin tavrı o bölgeyi de kendi askeri ve politik gücünü kullanarak yatıştırmak şeklinde olmalıdır. Şöyle bir beklenti içine de kimse girmesin;orada suni bir Kürdistan aparatı kurulursa Türkiye\'deki Kürtler ayaklanıp oraya gider diye  bir şey yok. Örneğin Cizre, Sur operasyonlarında gördük ki; oradaki terörün şiddetinden kaçan insanlar Erbil\'e gitmedi başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun çeşitli illerine geldi. Birey kendini ait hissettiği toplumda yaşamak ister. Çünkü Türk Milletinin tarihsel dönemlerdeki toplumsal inşa süreci diğer toplumlardan farklıdır. Biz ulus devlet bilincine erişmiş kadim bir toplumuz. Ayrıca Başika örneğinde olduğu gibi Türkiye yüksek riskli operasyonlara girişmeden Suriye’nin kuzeyinde 20-30 km derinliğindeki kritik arazi kesimlerine yerleştirilecek TSK destekli ÖSO birlikleriyle,PKK/PYD aparatlarının bölgede hakimiyet kurma girişimlerini boşa çıkarabilir ve aynı zamanda geleceğe yönelik bir sosyolojik zemin de oluşturulabilir. Bu konuşlanmaların havadan ikmal ve takviyesi kara operasyonlarına göre daha kolay olabilir.”

(FOTOĞRAF)