-ERDOĞAN: ''12 EYLÜL'ÜN ZULMÜNÜ YAŞADIK'' YALOVA (A.A) - 23.07.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bize diyorlar ki 'Siz 12 Eylül'de ne gördünüz, ne yaşadınız?' Bunu bize söyleyenler önce aynaya baksınlar. Biz 12 Eylül'ün öncesinin acılarını da yaşadık, biz 12 Eylül zulmünü de yaşadık, biz 12 Eylül sonrasının baskılarını da bütün ruhumuzda, bedenimizde hissettik'' dedi. Yalova Marina'da toplu açılış törenine katılan Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, devlet-millet kaynaşmasını tesis ettiklerini belirterek, buyurgan, hükümran bir devlet yapısını ellerinin tersiyle ittiklerini vurguladı. Milletle bütünleşen, milletle kucaklaşan, millete hizmetkarlık yapan bir devlet anlayışını ülkeye kazandırdıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bir ülkede demokrasi yoksa, demokrasi eksikse, demokrasi modern standartlarda değilse o ülkede yatırım olmaz, üretim olmaz, istihdam olmaz. Bunu biz çok uzun yıllarca yaşadık. Bir ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku hakimse orada yoksulun derdine çare bulunmaz, fakir-fukaranın sorunu çözülmez, yetim-öksüzün feryadı duyulmaz. On yıllar boyunca hukuk sistemindeki sorunlar nedeniyle biz bunu iliklerimize kadar yaşadık. Bir ülkede söz milletin değilse, karar milletin değilse, siyaset vesayet altındaysa, çeteler siyasete yön veriyorsa o ülke büyümez, kalkınmaz, ilerlemez. Biz ülke olarak ne yazık ki bunu da yaşadık. Çetelerin provokasyonlarında nice gençlerimizi yitirdik. Askeri darbelerde nice delikanlılarımız dar ağacında sallandırıldı, asıldı. Siyasete yapılan müdahalelerle Türkiye her 10 yılda bir geriye gitti, tüm kazanımlarını heba etti. Şimdi bize diyorlar ki 'Siz 12 Eylül'de ne gördünüz, ne yaşadınız? Bunu bize söyleyenler önce aynaya baksınlar. Biz 12 Eylül'ün öncesinin acılarını da yaşadık, biz 12 Eylül zulmünü de yaşadık, biz 12 Eylül sonrasının baskılarını da bütün ruhumuzda, bedenimizde hissettik. Bizi sadece 12 Eylül vurmadı. 27 Mayıs'ı da biz yaşadık, 28 Şubat'ı da biz yaşadık, 27 Nisan'ı da biz yaşadık. Bunlarda da biz hedef olduk.'' 27 Mayıs'a çanak tutanların kendilerinin neler yaşadığını anlayamayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''28 Şubat'a alkış tutanlar bizim neler yaşadığımızı anlayamazlar, 27 Nisan'da dut yemiş bülbüle dönenler bizim neler yaşadığımız bilmezler. Ama bizim bir farkımız var. Biz onların 12 Eylül'den sonra yaptıkları gibi mağduriyet edebiyatına sığınmadık. Darbeleri kendimiz için, şahsi çıkarlarımız için ranta çevirmedik, darbelerden nemalanmadık. Biz bütün darbelere karşı nasıl onurlu, nasıl dik bir duruş sergilediysek, bugün de yeniden müdahaleler yaşanmaması için dik ve onurlu bir duruş sergiliyoruz. -''AYDINLIK BİR GELECEK İNŞA EDEMEZLER''- Bizi samimiyet testine tabi tutanlara ben Yalova'dan sesleniyorum. Madem 12 Eylül'ün acısını yaşadığınızı, bedelini ödediğinizi söylüyorsunuz, neden 12 Eylül öncesi meydanları kan gölüne çeviren çetelerle, mafyayla, hukuk dışı örgütlenmelerle, onların benzerleriyle, onların uzantılarıyla mücadeleyi bugün desteklemiyorsunuz? Neden o çetelerin avukatlığını yapıyorsunuz? İşte 12 Eylül 2010 iki seçenek önümüze koyuyor. Ya darbecilerin anayasasından yana olacağız, ya milletten yana olacağız. Onun için diyoruz ki, sevdamız millet, kararımız evet. Bizim derdimiz bu. Bugün tek tek ortaya çıkan o kirli senaryoların üzerine neden bizim kadar gitmiyorsunuz? Hadi bu kirli senaryoların üzerine gitmiyorsunuz, hadi bu cesareti gösteremiyorsunuz, neden yargıya bu konuda yardımcı olmuyorsunuz? 12 Eylül'de acı çekmiş bir insan, bedel ödemiş, fatura ödemiş, o acıyı yüreğinde hisseden bir insan kalkar da Danıştay saldırganlarının yargılandığı davada avukatların bölümüne oturur mu? 12 Eylül'den gerçekten rahatsız olanlar kalkıp da Ergenekon'a avukatlık yapar mı? Madem 12 Eylül'ün acısını yaşadınız neden bugün 12 Eylül ile hesaplaşmıyorsunuz? Niçin askeri vesayet yerine milli iradenin üstünlüğüne vurgu yapmıyorsunuz? Niçin her sıkıştığınızda askere davetiye çıkaran yorumlar yapıyorsunuz? Madem 12 Eylül'de bedeller ödediniz, neden bugün yeniden 12 Eylül'lerin yaşanmaması için Anayasa değişikliğine 'Evet' demiyorsunuz? Çünkü siz rantını yersiniz, rantını yediniz. Siz istismar edersiniz, siz edebiyatını yaparsınız, ama biz samimi bir şekilde mücadele ediyor, acılarla yüzleşiyor, tekrar bu acıların yaşanmaması için samimi bir irade ortaya koyuyoruz. Geçmişle yüzleşmeyenler aydınlık bir gelecek inşa edemezler.''