12 Eylül’ü de, acılarını da sonrasında da yaşadık. Bizi sadece 12 Eylül vurmadı, 27 Mayıs’ı 28 Şubat’ı 27 Nisan’ı da biz yaşadık.
27 Nisan’da dut yemiş bülbüle dönenler bizim neler yaşadığımızı bilmezler. Ama bizim bir farkımız var. Biz onların 12 Eylül’den sonra yaptıkları gibi mağduriyet edebiyatına sığdırmadık. Darbeleri ranta çevirmedik. Nemalanmadık. Biz bütün darbelere karşı nasıl onurlu, dik bir duruş sergilediysek, bugün de müdaheleler yaşanmaması için dik ve onurlu bir duruş sergiliyoruz. Bizi samimiyet testine tabii tutanlara sesleniyorum. Neden 12 Eylül öncesi meydanları kan gölüne çeviren çetelerle, mafyayla, onların uzantılarıyla mücadeleyi desteklemiyorsunuz. Ya darbecilerin anayasasından yana olacağız yada milletten yana olacağız.
Hadi bu cesareti gösteremiyorsunuz neden yargıya yardımcı olmuyorsunuz. 12 Eylül’de acı çekmiş bir insan, bedel ödemiş, o acıyı yüreğinde hisseden bir insan kalkarda Danıştay sanıklarının yargılandığı davada avukatların bölümüne oturur mu? Kalkıpta Ergenekon’a avukatlık yapar mı? Niçin her seferinde askere davet çıkaran açıklamalar yapıyorsunuz? Neden Anayasa değişikliğine evet demiyorsunuz? Çünkü siz rantını yersiniz, yediniz. Siz istismar edersiniz, edebiyatını yaparsınız. Ama biz, samimi bir şekilde mücadele ediyoruz.