ERDOĞAN: 12 HAZİRAN'LA USTALIK DÖNEMİNE BAŞLIYORUZ İSTANBUL (A.A)

-ERDOĞAN: 12 HAZİRAN'LA USTALIK DÖNEMİNE BAŞLIYORUZ İSTANBUL (A.A) - 26.03.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz 3 Kasım'la çıraklık sürecini başlattık, 22 Temmuz'da orada kalfalık dönemini başlattık, 12 Haziran'la ustalık dönemine başlıyoruz. Böyle bir süreçle inanıyorum ki iktidarımız Türkiyemize çok şeyler kazandıracak'' dedi.  Erdoğan, WOW Otel'deki ''İstanbul Shopping Fest''in resmi açılışı ve ''Türkiye'nin Markaları Türkiye'nin Çocuklarını Giydiriyor'' kampanyasının plaket töreninde yaptığı konuşmada, Marmaray, tüp geçit, İstanbul-İzmir otoyolu, hızlı tren, üçüncü köprü gibi büyük projelerinin devam ettiğini kaydederek, bunlar hep 2023'ün vizyonu, 2023'e bakış olduğunu söyledi. Sporda birçok uluslararası organizasyonu başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, inşa ettikleri kongre ve toplantı merkezleriyle İstanbul'un uluslararası ölçekte bir kongre şehrine dönüştüğünü, 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleriyle kentin, sanat ve kültürel faaliyetlerde adından çokça söz ettirdiğini anlattı.  Belli bir program dahilinde yürüttükleri finans merkezi hedefinin aynı şekilde adım adım gerçekleştiğini kaydeden Erdoğan, ''Ziraat Bankası'nın genel merkezi İstanbul'a geliyor. Aynı şekilde Halk Bankası Genel Müdürlüğü İstanbul'a geliyor. Vakıfbank Genel Müdürlüğü İstanbul'a geliyor. Sermaye Piyasası Kurulu İstanbul'a geliyor. Aynı şekilde BDDK İstanbul'a geliyor. Böylece İstanbulumuzu Türkiye'nin finans merkezi haline getiriyoruz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sadece şu son 8 yılda İstanbul'un şahit olduğu uluslararası etkinlikler bile ne kadar isabetli bir çizgi takip ettiğimizin açık ispatıdır. Fakat biz buna yoğunlaşırken birileri de önümüze bariyer koymaya gayret etti. İşte bir Galataport süreci, bir Haydarpaşaport süreci... Bunlar çok önemli. Bir Tophane olayı... Bunlar çok önemlidir. Bakın bir Galataport'u biz gerçekleştiremedik. Ne yaptılar? Engellediler. Kim önümüze dikildi? Yargı... Eğer Galataport şu anda bizim planladığımız gibi başlamış olsaydı, bitmiş olacaktı ve böylece o Tophane'deki çirkinlikleri görmeyecektik. Oradaki bütün o tarihi güzellikler meydana çıkacak ve o kruvaziyer gemileri gelecek, dünyanın değişik yerlerinden büyük sermayedarlar oraya getirilecek ve onlar İstanbulumuza hem büyük imkanlar bırakacak hem de İstanbulumuzu farklı bir şekilde bütün güzellikleriyle tanıyarak kendi ülkelerine öyle döneceklerdi. Aynı şekilde Haydarpaşaport... Bizim Haydarpaşaport'taki hedefimiz, yaklaşık 6 bin yatak kapasitesi... Ama öyle devasa binalar filan, dikey mimari falan değil, yatay mimariyle gayet güzel oradaki mimariye uygun binalar düşünüyorduk. Gelen tüm turistlere, oradaki trafiği ortadan kaldırmak suretiyle, bir 'shuttle' sistemiyle orada binaları birbirlerine bağlamak, oraları tamamıyla bir yürüyüş alanı haline getirmek suretiyle, İstanbul'un tüm güzelliklerini, oradan Topkapı'yı, Boğazı, Marmara'yı izleme imkanlarını verecektik. Bunlardan şu anda biraz zaman kaybettik, ama bunu gene gerçekleştireceğiz.'' Başbakan Erdoğan, İstanbul için tasarladıkları çok boyutlu vizyonun, tek başına kamu yatırımlarıyla, hükümet ya da belediye yatırımlarıyla başarıya ulaşmasının asla mümkün olamayacağına dikkati çekerek, her bir İstanbullunun bu vizyona sahip olması, sahip çıkması ve her bir ferdin bu vizyon için çalışması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, bu noktada sivil toplum örgütlerinin son derece başarılı ve etkili çalışmalar yaptığını ifade ederek, bugün resmi açılışını yaptıkları Shopping Fest'in, sivil toplum örgütlerinin özverili çalışmalarının bir neticesi olarak ortaya çıktığını söyledi. -ERDOĞAN'DAN UYARI- Burada bir uyarıyı da yapmak durumunda olduğunu, bunu vicdani bir görev olarak telakki ettiğini kaydeden Erdoğan, şunları aktardı: ''Bizim medeniyetimiz, kültürümüz, toplumsal yapımız, sınırsız tüketime, sınırsız harcamaya, acımasız rekabete, özellikle de bencilliğe müsamaha göstermez. Biz insanı sadece ve sadece bir tüketici olarak gören anlayışın yanında olamayız. Esasen, paylaşımın olmadığı, dayanışmanın olmadığı, yoksulların gözetilmediği bir sistemin sağlıklı ve sürdürülebilir olması da mümkün değildir. Son küresel ekonomik krizin dünyaya verdiği en önemli mesaj da işte bu yönde olmuştur. Bir taraf sınırsız kazanıp sınırsız harcarken, diğer bir tarafta yoksulluk derinleşmiş, adalet duygusu incinmiş, dengesizlik, küresel ölçekte bir kriz olarak tezahür etmiştir. Son küresel krizden ders alarak, sınırsız tüketim ve acımasız rekabet konusunda herkesin kendisini etraflıca sorgulaması, bir vicdan muhasebesi yapması gerekiyor.''