Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Huber Köşkü’nde bir araya geldiği bir grup gazeteciye 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve bu girişimin püskürtülüp bastırılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hürriyet'ten Fikret Bila'nın haberine göre, Erdoğan, “Medyamız gazeteleriyle, televizyonlarıyla, internet siteleriyle gerçekten sağlam ve kararlı bir duruş sergiledi. Dolayısıyla bu olumlu tavrı takdir etmek, bunu hem bizzat sizlere hem de kamuoyuna ifade etmek boynumun borcudur diye düşünüyorum” dedi. "Bu işin bittiğine şu anda tabii inanmıyorum" diyen Erdoğan, "Atacağımız adımlar var. Rehavete kapılmayacağız" ifadesini kullandı.
"Genelkurmay Başkanı rehin olduğu için tabii vekâleten de olsa birini atamamız gerekiyordu. Ben en idealinin kriz masasında olması hasebiyle ‘1. Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa ile bu işi sürdürelim’ dedim" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu arada Binali Yıldırım Bey’le irtibatımızı kurduk. Oradan Eskişehir’i yönetmeye başladık. Çünkü Eskişehir Sayın Başbakan’dan aldığı talimatları bir süre uygulamadı. İsmini vermeyeceğim ikinci bir isim orada talimatı vermek suretiyle Akıncılar Üssü’ne yöneldi, çünkü başka çare yoktu. Bir defa oradan uçuşları engellemeliydik, oraya (Akıncılar Üssü’ne) 12 bomba atıldı. O bombaların atılışıyla Akıncılar Üssü tamamen atıl hale gelmiş oldu. Helikopterler de kalkamaz hale geldi. ‘Bir bomba da ben yerim’ endişesine kapıldılar ve uçuşlar oradan yapılmadı. Bu tabii ciddi rahatlama getirdi. Çünkü ağırlıklı olarak Eskişehir ve Akıncılar üzerindeydi. Artık bu noktada darbeciler çökmüştü zaten.”
Fikret Bila'nın toplantıya ilişkin izlenimleri ve notları şöyle:
Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz’da Türkiye’nin tarihinin en kritik olaylarından birini yaşadığını vurgulayarak söze başladı. O günden beri “demokrasiden yana, darbeye karşı” tavır alan basına teşekkür etmek amacıyla bir araya gelmeyi istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, samimi bir ifadeyle “Benim medya konusundaki düşüncelerim, özellikle de eleştirel yaklaşımım hepinizin malumudur” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Fakat bu defa medyamız gazeteleriyle, televizyonlarıyla, internet siteleriyle gerçekten sağlam ve kararlı bir duruş sergiledi. Dolayısıyla bu olumlu tavrı takdir etmek, bunu hem bizzat sizlere hem de kamuoyuna ifade etmek boynumun borcudur diye düşünüyorum. Her ne kadar yaşanan acı ve açık olaylara rağmen ‘ama’lı ‘fakat’lı konuşan, yazan birtakım medya mensupları var idiyse de bunlar bu dönemde azınlıkta kalmıştır. Medya mensuplarının kahir ekseriyeti demokratik rüştlerini bu dönemde ispat etmişlerdir. Siyasette gözlediğimiz milli ve demokratik ortak zeminde bir araya gelebilme başarısını medyamız da tekrarlamıştır.”
Erdoğan, 15 Temmuz kalkışmasını yapan teröristlerin Türkiye’ye diz çöktürmek istediklerini ancak 16 Temmuz sabahı daha güçlü bir Türkiye ile karşılaştıklarını söyledi. “Bu sözüm sadece Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına değil aynı zamanda onların arkasındaki güçleredir, her zaman söylediğim üst akladır” diyerek ABD’ye de mesaj verdi. 15 Temmuz gecesi basın açıklaması yapmak istediğini aktaran Erdoğan, açıklamanın televizyonlara teknik nedenlerle anında giremediğini, bunun üzerine de cep telefonuyla girmeye karar verdiklerini ve ilk bağlantıyı CNN Türk’le kurduklarını anımsattı. Erdoğan, toplantıda bulunan ve Cumhurbaşkanı’yla ilk teması kurarak çağrısını kamuoyuna duyuran CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın katkısını da vurguladı. Sonra sırasıyla ATV-A Haber, NTV ve TGRT’yle bağlantı kurduklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Marmaris’te bulunduğu otelden önce helikopterle Dalaman’a ve oradan uçakla İstanbul’a nasıl bir tehlike altında uçtuklarını anlattıktan sonra, Atatürk Havalimanı’na indikten sonraki manzarayı da şöyle aktardı: “İstanbul’a indiğimizde gerek apron gerek terminale on binlerce insan dolmuştu. Konukevine geçtik. Üzerimizde bu arada F-16’lar uçuyordu. Öyle zannediyorum ki, onlar bomba yüklü olsaydı oraya bombayı bırakırlardı. Herhalde onlar bomba yüklü değildi. Onların henüz neticesini almadım. Ses hızının üzerine çıktığı anda patlama sesi yapıyor. O sesle halkı ürkütmeye çalıştılar. Üzerimizden iki kez bu şekilde uçtular.”
Erdoğan, uçaklarla, tanklarla, toplara, helikopterlerle, bu işe inanmış, demokrasiye inanmış, ülkesinin istiklaline inanmış olanların sindirilemeyeceğini vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Çanakkale’deki ruh neyse, hamdolsun, buradaki ruh da yeniden ayaklanmış, kendini oraya bu şekilde koymuştur. Bundan dolayı bizim birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmemiz lazım.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yaklaşım içinde bugün İstanbul Yenikapı’da yapılacak mitinge Cumhurbaşkanlığı olarak açık davet yaptıklarını söyledi. Kimseye protokol daveti göndermediklerini vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti : “Sadece devletin bütün kademelerini en üstten en alta kadar buraya halkıyla bütünleşmeye, halkıyla beraber olmaya davet ettik. Onun için başta TBMM Başkanımız olmak üzere Başbakanımız Sayın Yıldırım’a, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye Cumhurbaşkanı olarak yazılı davet yaptık. Yarın (bugün) saat 17.00’de Yenikapı’da bir araya geleceğiz. Ama bu buluşmanın bir özelliği de şu olacak: İstanbul dışında aynı anda 80 vilayette büyük meydanlarda halk toplanmak suretiyle dev ekranlarda bu miting izletilecek.
(HDP’nin mitinge neden davet edilmediği sorusu üzerine) Hep söylediğim gibi, 4 ilkeye sahip olan her grupla, her düşünceyle görüşebilirim. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak... Ben teröre bulaşmış, terörle iç içe olanlarla bir araya gelmem. Bu benim kırmızı çizgimdir. Davalarımı geri çekiyorum dedim. Burada malum grubu buna katmıyorum. Onlarla ilgili davalarımı çekemem. Güneydoğu’daki şehitlerime, gazilerime hakaret etmiş olurum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yapılacak Yenikapı Mitingi’nin tarihi bir nitelik taşıdığına ve birlik ve beraberliği pekiştireceğine inandığını da vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişiminin boşa çıkarılmasına rağmen, sorunu bitmiş olarak görmüyor. Bu görüşünü şöyle dile getirdi: “Bu işin bittiğine şu anda tabii inanmıyorum. Atacağımız adımlar var. Rehavete kapılmayacağız. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza, gazilerimize şifalar diliyorum. Milletimizin bu darbeye karşı koyduğu tavır, inanıyorum ki darbeler tarihinde farklı bir yere oturacaktır. Bu millet ecdadından almış olduğu mirası aynen yeni nesille, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle ortaya koymuştur. Burada özellikle kadınlarımızı anmadan edemeyeceğim. Onların şahadete koşması farklıydı. Bütün bu olaylar bizim geleceğe yönelik umudumuzu arttırırken, inşallah darbeler tarihini altüst edecek, sadece bu milletin değil, dünyadaki halkların inanıyorum ki örnek alacağı bir tavır olacaktır.”
Cumhurbaşkanı, krize nasıl müdahale ettiklerini de şöyle anlattı:
“Bizler bu arada konukevine girdik ama camlar falan patlıyordu. Ürkütücüydü. Orada kriz masasını oluşturduk. Bu arada Genelkurmay Başkanı rehin olduğu için tabii vekâleten de olsa birini atamamız gerekiyordu. Ben en idealinin kriz masasında olması hasebiyle ‘1. Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa ile bu işi sürdürelim’ dedim. Bu arada Binali Yıldırım Bey’le irtibatımızı kurduk. Oradan Eskişehir’i yönetmeye başladık. Çünkü Eskişehir Sayın Başbakan’dan aldığı talimatları bir süre uygulamadı. İsmini vermeyeceğim ikinci bir isim orada talimatı vermek suretiyle Akıncılar Üssü’ne yöneldi, çünkü başka çare yoktu. Bir defa oradan uçuşları engellemeliydik, oraya (Akıncılar Üssü’ne) 12 bomba atıldı. O bombaların atılışıyla Akıncılar Üssü tamamen atıl hale gelmiş oldu. Helikopterler de kalkamaz hale geldi. ‘Bir bomba da ben yerim’ endişesine kapıldılar ve uçuşlar oradan yapılmadı. Bu tabii ciddi rahatlama getirdi. Çünkü ağırlıklı olarak Eskişehir ve Akıncılar üzerindeydi. Artık bu noktada darbeciler çökmüştü zaten.”