Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son dönemde Doğu Akdeniz'e sahildar olmayan bir ülkenin kışkırtmasıyla Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendisini dev aynasında görmemeli, şov peşinde koşmamalı. Türkiye olarak Yunanistan ile sorunların çözümü diplomasi masasında aradık." dedi.
Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında konuştu.
Erdoğan, "Yarın AK Parti'nin 19'uncu kuruluş yılına hep birlikte ulaşacağız. Bu akşam partimizin 19. yaşını Ankara'da kutlayacağız. 19 yıldır heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmeden, 'aşk ile çalışan yorulmaz' inancıyla aziz milletimize hizmet için koşturuyoruz. Ülkemizin dört bir yanına mührümüzü vurduk. 81 vilayetimizin her birinde eserimiz var. Türkiye'yi demokrasiden sağlığa, eğitimden adalete her alanda adeta şaha kaldırdık. Sadece yatırımlarda değil, özgürlüklerde de Türkiye'yi dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline getirdik" diye konuştu.
Erdoğan, "Geçmişte vatanperver bütün devlet adamları taş üstüne taş koymaya çalıştıkça karşılarında sürekli olarak CHP'yi bulmuştur. Merhum Menderes'ten, rahmetli Özal'a kadar CHP'nin sabotajlarına maruz kalmıştı. Biz de karşımızda ilk önce CHP'yi ve ortaklarını bulduk. Darbenin izlerini temizlemek istedik, karşımızda vesayetçi CHP'yi bulduk. Başörtüsü, kılık kıyafet üzerinde antidemokratik kısıtlamaları kaldırmak istedik, karşımızda CHP'yi bulduk. Ekonomimizi büyütmek, 81 vilayetimizi yollarla donatmak istedik karşımızda CHP'yi bulduk." düşüncesini dile getirdi.
"Şimdiye kadar ne yaptıysak neyi başardıysak CHP'nin takoz siyasetine rağmen yaptık"
Erdoğan, "Onlara rağmen biz bunları yaptık, yapmaya devam ettik, ediyoruz. Hızlı tren, köprü, Avrasya Tüneli'ni, Marmaray'ı yaptık; karşımızda yine CHP'yi bulduk. Şimdiye kadar ne yaptıysak neyi başardıysak CHP'nin takoz siyasetine rağmen yaptık." görüşünü savundu.
Erdoğan, "Gezi olaylarında milletin iradesine kast eden çapulculara meydanı bırakmadık; onlar bu çapulcuların arkasında yer aldılar. FETÖ'cülere boyun eğmedik. Hendek teröründe açtıkları çukurlara gömdük. Dünyanın dört bir yanında bayrağımızı gururla dalgalandırdık. FETÖ paçavraları önünde nöbet tutanlar, 15 Temmuz gecesi tankların arasından geçip belediyesini sığınanlar, kontrollü darbe iftirası atanlar her zaman kaybetti, karşılarında bizi buldular. Terörle, şiddetle, gazete manşetleriyle iktidar hayali kuranlar AK Parti'nin çelik iradesi karşısında gayelerine ulaşamadılar. Alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürümeyi sürdürüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Bu akşamki konuşmamızda nereden nereye geldiğimizi, hangi mücadeleleri verdiğimizi, daha da önemlisi nasıl bir Türkiye hayal ettiğimizi paylaşacağız. 19 yılın muhasebesini yapacağız, partimizin başta kadın meselesi ve kadın kolları meselesi olmak üzere farklı alanlardaki vizyonunu ortaya koyacağız. 19 yıldır olduğu gibi Allah ömür, milletimiz de destek verdikçe hizmet sancağını daha yukarılara taşımaya devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, "Son toplantımızdan bu yana çalışmalarımızı açılış, kabul, ziyaret ve programlarımızı yoğun bir şekilde devam ettirdik. 1 Temmuz'da Astana formatındaki zirveyi Sayın Putin ve Sayın Ruhani ile video konferansla gerçekleştirdik. Bölgesel ilişkileri ele almak için Katar'a günübirlik ziyaret gerçekleştirdik. Sayın Trump, Sayın Merkel ve diğer liderlerle telefon diplomasisi yürüttük. Bugün yine Sayın Merkel ve AB Konseyi Başkanı ile bir görüşmemiz olacak." ifadesini kullandı.
Erdoğan açıklamalarında şunları kaydetti:
"15 Temmuz direnişimizi farklı programlarla önemini milletçe idrak ettik. CHP Genel Başkanı 15 Temmuz'da milletin gururuna ortak olmak yerine, yine kışkırtmayla ve yalan siyasetiyle bunu gölgelemeye çalıştı. Aradan 4 yıl geçmesine rağmen darbecilerin kendisine neden yol verdiklerini açıklamadı. CHP Genel Başkanı ne kadar kaçarsa kaçsın bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kendisine tavsiyemiz 15 Temmuz sendromunu şüphe bulutlarını ortadan kaldırarak aşmasıdır.
Ülkemizi FETÖ'ye teslim etmeyen kahramanları rahmetle yad ediyor, gazilere şükranlarımı sunuyorum.
Yıllarca kendimize ait otomobilin hayalini kurduk. Geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye'nin otomobilini tanıtarak, örnek modelleri kamuoyuyla paylaştık. 18 Temmuz'da ise otomobillerimizin tesislerinin temel atma törenlerini de gerçekleştirdik.
86 senelik uzun bir teasürün ardından Ayasofya'yı cuma namazı ile yeniden ibadete açtık. Gençlik yıllarımızın bir rüyası olan bu hedef, yaptığımız mitinglerle Ayasofya'yı yeniden ibadete açılmasının milletimize, ümmete ve tüm insanlığa tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Bu rüyamızı gerçekleştirdiği için defalarca hamt ediyoruz. O Sultanahmet Meydanı buna şahit. 86 aradan sonra buranın tekrar ibadete açılmış olması bizler için mutlulukların en büyüğü. Tüm İslam alemi ayrı bir mutluluğun içinde. Kimler memnun kimler değil bu işin önemli yanı.
Bir diğer konu, özellikle Türk siyasetine ilk defa bizim kazandırdığımız bir geleneği devam ettirdik. Değerlendirme toplantımızı yaptık. 2 yıllık icraatları ana hatlarıyla paylaşma konusunda önemli bir fırsat oldu. Böyle AK Parti'nin eser ve hizmet siyasetinin, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin kazandırdıklarını gördük
Kurban Bayramımız tıpkı Ramazan Bayramı gibi Koronavirüs salgını gölgesi altında buruk geçti.
Dost ve kardeş ülke Lübnan'dan gelen acı haberle yüreklerimiz dağlandı. Beyrut Limanı'nda meydana gelen büyük bir patlama sonrası seferber olduk. Geniş bir ekiple Beyrut'a gittiler, görüşmeler yaptılar. STK'larımız gittiler ve gerekli olan ihtiyaçları tespit ettiler. Cumhurbaşkanı Yardımcımızı ve Dışişleri Bakanımızı göndererek, yanlarında olduğumuzu gösterdik. Sağlık ekipmanları ve 400 ton buğday Beyrut'a ulaştırıldı. AFAD ekiplerimiz arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına devam ediyor. Giden arkadaşlarımız Macron'un yaptığını değil, insanlığın yerine getirdi. Macron falan bunların derdi, sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak. Biz insani ve İslami görevimizi yerine getirdik, getiriyoruz. Hariri'nin döneminde oraya gitmiş ve 'Bizim inancımızda Şia, Sünni vs mezhebi bir taassup yok. Bugün Lübnan'da bunun için varım' demiştik. Bu mezhep taassubundan kurtulamayan nice ülkelerimiz var. Türkiye hiçbir ayrım yapmadan Lübnan halkının yanında olmaya devam edecektir.
Türkiye'nin dış siyasette daha aktif, daha kararlı bir tavır takınması, birilerini rahatsız etmektedir. Bölgemizi kardeş kavgasına sürüklemeye çalışanlar, Türkiye'nin politikalarından rahatsız oluyorlar. Bizim haklarımıza sahip çıkmamızdan rahatsız oluyorlar. Ülkemizin Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerini garanti altına alması iç ve dış politikada turnusol kağıdına dönüşmüştür. CHP Yunan medyasının ağzıyla konuşmayı tercih etmiştir. CHP'li vatandaşlarımız oy verdikleri partilerinin savrulmasını sandıkta soracaktır. Bizim için önemli olan CHP'nin ve diğerlerinin savunduğu tezler değil, milletimizin nasıl baktığıdır. 83 milyonun tamamı devletimizin attığı adımları desteklemektedir.
Türkiye, Doğu Akdeniz'de ne yaptıysa meşru temellerle ve Libya ile yapılan mutabakat çerçevesinde yapılmıştır. Rum kesimi 2003 yılından beri adayı tapulu malı gibi görüyor, hiçbir hakkı olmadığı deniz yetki alanlarında petrol doğalgaz aramaya yönelik imtiyaz ruhsatı veriyor. Bu sahalardan bazıları ise Türkiye ile çakışıyor. Hukuksuz adımların bir başkası da ülkemizi Antalya körfezine hapsetmektir. Son dönemde Doğu Akdeniz'e sahildar olmayan bir ülkenin kışkırtmasıyla Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendisini dev aynasında görmemeli, şov peşinde koşmamalı. Türkiye olarak Yunanistan ile sorunların çözümü diplomasi masasında aradık. Buradan şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Bizim kimsenin hakkın gözümüz yok ama hakkımızı yedirtmeyiz. Türkiye'yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan hiçbir girişimin başarı şansı yoktur.
Biz ruhsatları Resmi Gazete'de yayımlayarak dünya ile paylaştık. Oruç Reis gemimi 23 Ağustos'a kadar çalışmalarını yürütecektir. Yunanistan'ın ortaya koyduğu tavır ise art niyetlidir. Türk kıyılarına 2 kilometre Yunan anakarasına ise 580 kilometre uzaklıktaki Meis üzerinde deniz yetki alanı talep etmek akılla izah edilemez.
Tansiyonu artıran Türkiye değil, Yunan zihniyetidir. Çözümün yolu diyalog ve aklı selimdir. Biz gereksiz macera peşinde değiliz, gerilim de aramıyoruz. Benim batı Trakya'daki kardeşlerimize saldıranlar uluslararası hukukta ve diğer yöntemlerle hesabını verirler. AB'yi de uyarıyorum. Biz adalet, hakkaniyet istiyoruz. Soydaşlarımızı korumak bizim görevimizdir.
Koronavirüs salgını hayatımızda pek çok şeyi kökten değiştirdi. Biz de partimizde ilgili süreçleri virüs gerçeğine göre yeniden dizayn ettik. Temizlik, maske ve mesafeyi tüm milletimden korumayı ve sahiplenmeyi istiyoruz. Kim ki bu noktada hastane odalarına düşer, vefat eder; bunlar bizi yaralar. Bu üçlüye sahip çıkarsak biz çok daha az bu noktada dertli hale geliriz. Maskeyi taktığını söyleyen çenesinin altına koymuş; bu olmaz. Bunları dikkatle uygulamamız lazım. Hastanelerimiz yeteri sayıda hatta dünyaya göre çok daha fazla konumdayız. Böyle olduğuna göre, bizler burada maskeye, mesafeye ve temizliğe dikkat edeceğiz ki hastanelerimiz en modern anlamda var. Doktorlarımız büyük çabalarla, gayretler sarf ediyorlar. Dünya ile yarış halindeyiz ama halkımız da bizi anlasın. Toplu yerlerdeki eğlenceler, ara verin ya.. Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa eğlenceye ara vermek daha evladır.
Şu anda attığımız adımlara çok daha iyi bir hedefe ulaşalım diyoruz. Sizlerin de aynı hassasiyetle çalıştığınıza inanıyorum. Bizim öncelikli görevimiz şehrimize ve insanımıza hizmet etmektir. Hem virüsle ilgili önlemleri üst düzeyde alacağız hem de vatandaşlarımızın yanında olacağız."