Başbakan Tayyip Erdoğan, günlerdir merakla beklenen demokratikleşme paketini açıkladı. Konuşmasının ilk 40 dakikasını paketin önemine ayıran Başbakan, "27 Mayıs’ın o kara gölgesi bugün bile Türkiye’nin üzerindedir" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketinin ayrıntılarını açıkladığı konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle:
Dünya üzerindeki sevgili Türkiye dostları, değerli kardeşlerim, öncelikle sesimizi Türkiye’ye ve dünyaya duyuran medya mensupları, değerli çalışma arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularla selamlıyor, birazdan Türkiye’ye ve dünyaya ilan edeceğimiz demokratikleşme paketimiz, ülkemiz milletimiz bölgemiz ekonomimiz ve demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Allahtan temenni ediyorum. Konuşmamın hemen başında paketin oluşumuna katkı sağlayan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
3 Kasım 2002 seçiminde ve sonraki her seçimde bizi destekleyen reform sürecinin bizzat sahibi olan her daim diri tutan aziz milletimize teşekkür ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal'den, bir demokrasi şehidi olarak gönüllerimizde silinmez yer edinen merhum Adnan Menderes'e, değişim sevdalısı merhum Turgut Özal'dan, bütün bir ömrünü Türkiye'nin özgürleşmesine adamış merhum Erbakan'a kadar, Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için mücadele vermiş herkese buradan milletçe minnettarlığımızı ifade ediyorum.
3 Kasım 2002 seçimleriyle oluşan 11 yıl boyunca da aynı istikamet boyunca da fedakarca görev yapan milli iradeyi savunup çalışan Meclis’imize değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Birazdan açıklayacağımız paket 11 yıllık bir sürecin sadece bir safhasıdır. Bu safhada bu paketin hazırlanmasında emeği geçen başbakan yardımcılarımıza, bakanlarııza, bürokratlarımıza ve kurumlarımıza da şükranlarımı ifade ediyorum.
Türkiye’nin terörle mücadele kadar, demokratikleşme hafızasını da kaydeden bu paketin oluşumunda koordinasyon görevi yapan kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığımıza teşekkür ediyorum.
Tarihi bir anı yaşarken özellikle teşekkürü hak eden,bir kesim var. Tarih sahnesine çıktığımız andan bugüne kadar hürriyet ve istiklalimiz için sayısız şehitler verdik. Bugün biz bu paketi açıklarken aslında tüm o şehitlerimizin de arzularını bir kez daha yerine getiriyoruz.
İç barışımızı güçlendirecek toplumsal birliğimizi geliştirecek her adım milletimizin en büyük temennisidir. Bu demokratikleşme paketiyle Türkiye’nin istiklalini güçlendiriyor, özgürlük alanını genişletiyor ve umudunu çoğaltıyoruz. Bu paketle şehitlerimizin uğruna can verdikleri milletimizin birliğini kardeşliğini daha da pekiştiriyoruz. Böylece vasiyetlerini yerine getirdiğimiz tüm şehitlerimizi rahmetle yadediyor, allah onlardan razı olsun.
Aziz milletim, değerli kardeşlerim bugün ülkemiz açısından tarihi bir anı yaşıyor çok önemli bir aşamaya geçiyoruz. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Bugün açıklayacağımız paket bir ilk değildir. Bir son da olmayacaktır. Zira Gazi Mustafa Kemal’in devrim niteliğindeki adımları Türkiye’yi ileri standartlara ulaştırmayı hedeflemiştir. 1950’de başlayan demokratikleşme tarihimiz boyunca nice adımlar atılmıştır.
3 Kasım 2002 seçimleriyle oluşan parlamento, 11 yıllık süreç içinde çok önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Bu paket bir son da değildir. Zira insanoğlu var oldukça değişim devam edecek, şartlar değiştikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır. Türkiye bugünlerde ayağında prangalarla zincirlerle bugüne kadar ulaşmıştır. Açıklayacağımız paket Türkiye’yi bütün ağırlıklarından kurtaracak bir paket değildir. Fakat bu hedef konusunda önemli bir aşamadır.
Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük ihtiyaçlarına bir kerede cevap verecek bir paket talebi rasyonel bir beklenti olamaz. Bunu ben geçtiğimiz haftalarda da ifade ettim. Gönül isterdi ki 11 yıl önce bir tek paketle tüm yasakları kaldıralım, bütün özgürlüklerin önünü açalım. Ancak Türkiye, Türkiye siyasetinin buna müsait olmadığını aziz milletim çok iyi gördü, görüyor.
Çözümsüzlüğün bir siyaset tarzına dönüştüğü, siyasetin çözüm değil çözümsüzlük arayışının üretildiği bir ortamda reform yapmak son derece zordur. Biz buna rağmen reformlar yaptık. Sadece siyaset muhalefet değil, anayasadan yasalara, medyada iş dünyasına, devletin koridorlarına sirayet etmiş çetelere kadar biz cesaretle reform süreçlerine sahip çıktık. Darbe senaryolarına rağmen vazgeçmedik. Partimizi kapatma tehditlerine rağmen yolumuzdan dönmedik. Tahriklere rağmen değişim iradesinden geri adım atmadık. Partimize yönelik tehditlere rağmen boynumuzu eğmedik. Demokrasiye her türlü saldırıya rağmen sandıktan taviz vermedik.
Çok açık söylüyorum. Demokratikleşme paketi milletimizin yüzünü güldürür, darbecilerin ise uykusunu kaçırır. Reformlar milletin iradesine musallat olan ceberut odakları rahatsız eder. İleri demokrasiye doğru attığımız her adım mağdur mazlumları mutlu eder, yasakçı zihniyetleri tedirgin eder. Biz milletimizi memnun razı mutlu edecek ne varsa onu yapmaya devam edeceğiz.
Tekrar ediyorum. Bu bir son değildir. Bir nihayet değildir. Bir son nokta asla değildir. Türkiye artık geri döndürülemez biçimde demokrasi istikametinde ilerlemektedir. Bu paket işte bu ilerleyişin tarihi bir aşamasıdır. Bundan sonra da hak ve özgürlük talepleri olacaktır. Tartışmalar yaşanacaktır. Esas olan hak ve özgürlük taleplerinin, altını çiziyorum siyasi bir zeminde demokratik bir kültürle oluyor olmasıdır. Esas olan hak ve özgürlük taleplerinin, şiddetin silahın dışlandığı ortamda dillendirilmesidir.
Hiçbir silah, şiddet gösterisi meşru bir hak talebinin yerini tutamaz. Yumruklar sıkılıysa, tokalaşma ellerin birleşmesi mümkün değildir. Kalpler birbirine karşı kaskatı kesilmişse oradan gönül birlikteliği çıkmaz.
Sorunları siyaset kurumu çözecekse elbette halkla beraber çözecektir. Toplumsal destek her türlü adımın enerji kaynağını oluşturur. Biz ne yaptıysak milletimizle birlikte yaptık. Oturdukları yerden ahkam kesenler, öncelikle halkın hissiyatını sağlamak durumundadır. Nasıl halka rağmen düzen kurmaya çalışanlar başarılı olamadıysa, halka rağmen adımlar atmak mümkün değildir. İşte bu yüzden biz demokratikleşmeyi halkımızla birlikte gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz.
2002 sonunda AB turlarına çıkarken, hep söylediğimiz demokrasinin bir zihniyet değişiminin gerektirdiğiydi. Artık Türkiye’de kimlik dayatan, makbul vatandaşı tanımlayan, vatandaşlarının kökeniyle, inancıyla, dünya görüşüyle uğraşan bir devlet yoktur. Artık Türkiye’de vatandaşlarının ihtiyaçlarına kulak tıkayan, taleplerini reddeden bir devlet anlayışı yoktur. Bu ülkede artık kamu alanını otoriter kılanlara cehennem haline getiren bir devlet anlayışı yoktur.
Türkiye’de devlet işte bu anlayışa dönmüştür. Yani özüne aslına rücu etmiştir. Son 11 yılda hukuk ve demokrasi alanında yaşadığımız sessiz devrimle birlikte, yukarıdan bakan kibirli bir siyaset anlayışı tarihin çöp sepetinde yerini almıştır. Milletine efendilik eden değil milletine hizmetkar olma aşkıyla yola çıkmış bir iktidar vardır.
Aziz milletim, Türkiye’de demokrasiye çok partili sisteme, sancılı bir sistemin sonucunda 1950 yılında geçilebilmiştir. Türkiye her bakımdan tıkır tıkır işleyen bir saatken 1960 müdahalesiyle bu saat durdurulmuştur. Milletin ihtiyaçları müdahaleyle ağır bir baskı altına alınmıştır. 27 Mayıs’ın o kara gölgesi bugün bile Türkiye’nin üzerindedir. Anayasasının bir çok maddesiyle yasalarıyla kurumlarıyla 27 Mayıs yaşatılmak istenmektedir.
Türkiye’de değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs’ın o karanlık gölgesidir. Çeşitli kesimlerce yaşatıldığı zihniyettir. Elime o dönemlerin gazeteleri gördüğümde atılan başlıkların bile aynı olduğunu görüyorum. Başta anayasa ve siyasette olmak üzere bu zihniyet değişmediği sürece, Türkiye’de değişim zor olmaya devam edecektir. Ancak saati durdurulsa da zembereği parçalansa da Türkiye’de millet siyasetin önünde ilerlemiştir. Milletimiz her yeniliğe ayak uydurmuş, devleti ve siyaseti dönüştüren de milletin kendisi olmuştur.
Bu paketin açıklandığı andan itibaren, aynı zihniyetin malum korkuları canlandırmaya çalışacaktır. 11 yıl boyunca her reformla birlikte Türkiye bölünüyor, parçalanıyor iddiasını dile getirdiler. Göreceksiniz bunları bugün de aynı şekilde söyleyeceklerdir. Her reformdan sonra milleti korkuttular. Yine aynısını yapacaklar. Değişimden her zaman ürktüler. Bugünden itibaren de yine değişimin karşısında duvar olmayı sürdürecekler.
Muhalefet artık dilini üslübunu değiştirmek millete ayak uydurmak hareket etmek zorundadır. Ben bunu defalarca ifade ettim. Unutmayın İstiklal Marşı’nın ilk kelimesi ‘korkma’ diyor. Korkaklar zafer anıtı dikemezler. İleri standartlardan korkanlar bir milim ilerleme kaydedemezler. Siyasetlerini korku korkutmak üzere kuranlar değişim karşısında ayakta duramazlar.
Türkiye’nin muhalefet sorunu vardır. Sadece yapılmak istenene karşı çıkan bir anlayışıyla yoluna devam etmesi fevkalade zordur. Kendi eksiğini görmeyen muhalefetin milleti suçlar hale geldiğini görüyoruz. Muhalefetin bu korku söylemini bir kenara bırakması, değişimin önünde engel olmaktan çıkması gerekiyor. Yeni Türkiye’ye yakışan bir muhalefet inanın Türkiye’nin hakkıdır. Paketten insan oğluna ölümsüzlük iksiri bekleyenler, ölümsüzlük iksiri bekleyenler irrasyonel bir beklentinin içindedirler. Kuşkusuz hayal kırıklığına uğrayacaklardır.
11 yıldır yaptığımız hiçbir reforma destek göstermeyenlerin bugünkü reformları da alkışlamasını da beklemiyoruz.
Bu paketi en iyi yüreği yananlar, ocağına ateş düşenler bilir. Bu paket akan kanın durması, akan gözyaşlarının dinmesi noktasında son derece önemli bir adımdır. Bu paket bir istikamet çizmektedir. Bir kapı aralamaktadır. Bu paket 11 yıl önce telaffuzu bile yasak olan talepleri gerçekleştiren bir pakettir. Türkiye siyasetin hukukun demokrasinin rehberliğinde milletin desteğiyle bugünlere ulaşmıştır.
Bu paket birilerinin dediği gibi dayatmanın eseri değildir. Bir pazarlığın eseri asla değildir. Demokratik hak ve özgürlükler, dayatmaların pazarlığın konusu olamaz. Hiçbir reformu dayatmalarla baskıyla pazarlıkla açıklamadık. Millet ne dediyse biz onu yaptık.
Paket sürprizlerden ibaret, ama sorunların hiçbiri gizli değildir. Pakette yer alan sorunlar çoğunluğun son 30 yıl olmak üzere, sürekli konuşulan sorunlardır. Tüm tartışmalar görüş öneri tavsiyeler dikkate alınmıştır. Gönül isterdi ki bütün bu sorunların kaynağı olan anayasa yeniden yapılabilseydi. Biz iktidar olarak yeter ki üzümü beraber yiyelim dedik. Sizin sayınızın toplamda 220 olması, bizim sayımızın 326 olması bize mani değil değil dedik. Biz üç üye verirken, muhalefet 9 üyeyle katıldı. Orada uzlaşma zaten söz konusu değil. Şu anda 59 madde, bunları hemen Meclis’ten geçirelim bir mesafe alalım. Bir taraftan bir mesafe alınırken, komisyon çalışmalara devam etsin. Bakın buna da yaklaşmadılar. Mesele ipe un sermek. Bir iş yapalım, böyle bir dert yok. Bugün çözümün karşısında duran böyle bir muhalefetle yeni bir anayasa da mümkün olamadı.
Bizim referans noktamız önce millettir. Parti programlarımız 4. Büyük kongremizde açıkladığımız 2023 bizim referansımızdır. Programımıza bakanlar, tüzüğümüzü inceleyenler, seçim beyannamemizdeki tabloyu bilenler geçmişte yaptığımız reformların orada yer aldığını görecekler. Evrensel hak ve özgürlükler, bizim referansımızdır. Akil insanlar heyetimizin çalışmaları bizim referansımızdır.
Bir noktanın altını çiziyorum. Bir yıl önce yine 30 eylül gününde partimizin kongresini gerçekleştirdik. 63 maddelik 2023 vizyonumuzu açıkladık. Sadece bir yıl içinde bu 63 maddenin önemli bir çoğunluğunu yerine getirdiğimizi göreceksiniz. Açıklayacağımız paket milletimize açıkladığımız planların yerine getirilmesidir.
Her bir maddenin sözü geçmişte verilmiştir. Her bir madde geçmişte hedef olarak ortaya konulmuştur. Her bir madde seçimlerde milletimden teyit almıştır. Paketin içeriğine geçmeden önce, milletime şunları hatırlatmak istiyorum. Ay yıldızlı bayrağımızın altında 76 milyon olarak biriz beraberiz kardeşiz ve birlikte Türkiye’yiz.
Biz burada gelip geçiciyiz. Kalıcı olan millettir. Kalıcı olan eselerdir. Biz sadece bizi sevenler tarafından değil, muhaliflerimiz tarafından da takdir edilmeyi istikamet tarzı olarak benimsemiş bir kadroyuz. İcraatlarımızla defalarca ortaya koyduk. Biz batıya bakarken, doğuyu güneydoğuyu görmemezlikten gelen bir iktidar olmadık. Biz 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında yaşayan tüm vatandaşlarımıza hizmeti hedef telakki eden bir iktidar olduk.
Birbirlerine müdahale etmediği sürece her yaşam tarzına saygılıyız. Birbirlerinin özgürlük alanlarına müdahale etmediği sürece her türlü özgürlüğü savunduk. Birbirlerinin değerlerini tehdit etmediği sürece her türlü değeri baş üstünde tuttuk. İnsanın insan olmaktan kaynaklanan her hakkın savunmak bizim mesuliyetimizdir. Bin yıldır bir ve beraber yaşadığımız bu topraklarda aynı hedefte bir ve beraber olacağız. Konuşacağız, istişare edeceğiz. Birbirimize yüreklerimizi açacağız. Silahı şiddeti sıkılı yumrukları vandallığı elimizin tersiyle itecek, dil ile gönül ile konuşacağız. Olamaz denilenler, 11 yıl içinde olur hale geldi. İmkansızlıklar mümkün hale geldi. Hayalleri hedefe dönüştürdük. İnşallah çok daha fazlasını yapacağız. Ön yargısız biçimde ele alındığında bu paketin on yılların sorunlarına çözüm ürettiği açık şekilde görülecektir. Bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Bölgemiz için yeni bir dönemin kapılarını aralamasını arzu ediyorum.
Demokratikleşme paketinin bir kısmı yasal düzenleme, diğer kısmı ise idari düzenlemelerle, genelge ile hayata geçebilecek. Yasal düzenleme gerektiren reformlarımızı sıralamak arzusundayım. Çıkaracağımız kanunlarla siyasi hakları daha da genişletiyor tartışmalara son veriyoruz.