ERDOĞAN: "CHP DE KEPENK İNDİRDİ" MALATYA (A.A)

-ERDOĞAN: "CHP DE KEPENK İNDİRDİ" MALATYA (A.A) - 17.05.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, ''Sen neredesin, sen Gavur Dağları'nın ötesine geçebildin mi? Sen Sivas'ın batısında kaldın. Ama biz en ücra köşeye kadar gidiyoruz, siyasi irade orada, askerimizle beraberiz, polisimizle beraberiz. Sonuna kadar da beraber olacağız. Ama sen neredesin sen, onu söyle. Sen de CHP gibi belli ki kumsalda dolaşıyorsun, kumsalda dolaşıyorsun'' diye seslendi. Erdoğan, partisince Malatya'da Yeni Belediye Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada şunları kaydetti: ''İşte buyurun, şimdi tuttular Diyarbakır'da, Van'da, Hakkari'de, Şırnak'ta yas ilan etmişler'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bütün dükkanları tehdit ediyorlar, dükkanı eğer açmışsa zabıta ertesi gün gidiyor cezayı yazıyor. Ceza yazmak kolay, yazıyor. Ve şu anda esnaf tabii korkuyor, çekiniyor, kepenk indiriyor. Ya bu mu adalet? Siz ne verdiniz bu ülkeye, bundan sonra ne vereceksiniz Allah aşkına? Bunların zaten şehirlerimizin güzelliğini, halkın sıkıntılarını gidermek gibi bir derdi yok. Değerli kardeşlerim, böyle bir derdi yok. Bunlar sadece ideoloji, ideoloji, ideoloji, başka bir şey yok.'' -''MHP ZATEN YOK ORALARDA''- Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Fakat bizim derdimiz başka, biz milletin hizmetkarıyız. Bunu yapacağız ve yapmaya devam edeceğiz. Şimdi bu yas ilan ettiler ama enteresan. Bu yasa bir de kim katıldı biliyor musunuz? CHP de kepenk indirdi. Nerede Diyarbakır'da. O da enteresan. 'Onlar üç gün', CHP 'biz de bir gün indirdik' diyor. Şu mantığa bak ya, şu mantığa bak. Eğer demokrasi mücadelesini ana muhalefet partisi olarak sen de veriyorsan bunu beraber verelim. Burada kaçamak yok. MHP zaten yok oralarda.'' -''KUMSALDA DOLAŞIYORSUN''-  Bu mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Vatandaşın yanında beraber yer almamız lazım.  Çıkıp da televizyonda, ekran önünde efendim Sayın Bahçeli'nin söylediği şu, 'bizim' diyor 'polisimiz, arkasında güçlü bir siyasi irade görmüyor' diyor. Bahçeli diyor bunu. Sen neredesin, sen Gavur Dağları'nın ötesine geçebildin mi? Sen Sivas'ın batısında kaldın. Ama biz en ücra köşeye kadar gidiyoruz, siyasi irade orada, askerimizle beraberiz, polisimizle beraberiz. Sonuna kadar da beraber olacağız. Ama sen neredesin sen, onu söyle. Sen de CHP gibi belli ki kumsalda dolaşıyorsun. Kumsalda dolaşıyorsun'' dedi. -''KÜRT KARDEŞLERİMİ ÇÖPE, ÇAMURA MAHKUM ETMENİN...''- Herkese bir rol verildiğini, herkesin rolünü oynadığını, BDP'nin de şu anda kendisine biçilen rolün gereğini yerine getirdiğini belirten Erdoğan,  ''Dört yıl Mecliste kaldılar, Kürt kardeşlerimin meselesi için hangi çözümü ürettiler? Yönettikleri belediyelerde, şehirlere hangi çözümü ürettiler. Kürt kardeşlerimi çöpe, çamura, pisliğe, mahrumiyete  mahkum etmenin ötesinde, şiddete mahkum etmenin ötesinde ne yaptılar? Buradan soruyorum, dört yıl boyunca Ergenekon'un taşeronluğunu yapmaktan başka ne yaptılar?'' diye sordu. Kendilerinin hiçbir ayrım yapmadığını, hakları neyse o belediyelere devletten gönderilmesi gereken parayı gönderdiklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Ergenekon'un değirmenine su taşımanın ötesinde hiçbir şey yapmadılar. 12 Eylül halk oylamasında CHP, MHP ile aynı hizaya geçip 'hayır' dedirtmek istediler. Özgürlüklerin, demokrasinin önünde durdular. Milli birlik ve kardeşlik projesini engellemek için büyük bir gayret içine girdiler, her türlü provokasyonu yaptılar. Buradan, Malatya'dan özellikle Kürt kökenli kardeşlerime samimiyetle sesleniyorum, BDP ve terör örgütünün bu kanlı oyununa, bu kanlı şiddet eylemlerine gelmeyin. Bunların sizi nasıl bir acıya, nasıl bir yokluğa ve yoksulluğa mahkum etmek istediğini görün. Yaşadığınız şehirleri biz imar etmek isterken biz size hizmet taşımak, biz seksen bir vilayeti eşit derecede büyütmek isterken onların şehirlerinizi nasıl şiddete mahkum ettiğini görün. Bu asla ve asla hak mücadelesi değildir, bu demokrasi mücadelesi değildir.'' Erdoğan, düşüncenin bittiği yerde şiddetin başlayacağına işaret ederek, ''Sözün bittiği yerde çatışma başlar, insanlığın bittiği yerde vahşet başlar. Biz Hakkari Yüksekova'da havaalanı yapıyoruz, onlar temel atma törenine gelmek isteyenleri engelliyorlar, tehdit ediyorlar. Şırnak, Silopi'de havaalanı yapacağız, temel atma törenini, herkesi engellemek istiyorlar. Bunlar bu. Yol yapıyoruz, hikaye değil, iş makinalarını yakıyorlar. Bunlar bu. Kürt kardeşlerimin bu oyuna gelmemesini, bu tezgaha gelmemesini, kendilerini şiddete ve yoksulluğa mahkum eden bu Ergenekon taşeronlarına gereken cevabı 12 Haziran'da vermelerini bekliyorum'' dedi. -''BÜYÜKŞEHİR OLMAK İÇİN 10 BİR NÜFUS AÇIĞI VAR''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Malatya'nın büyükşehir olma beklentisi bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Burada bir sınır var. Nüfusun 750 bin olması. Burada Malatya'mızın 10 bin açığı var. Şimdi bu 10 bin açığı 2013'e kadar Malatya'nın gidermesi lazım. Ne yapacaksınız? Şu anda Malatya'nın nüfus artışı binde beş. Binde beş ile bu olmaz. Bunu binde ona çıkarırsan olur. Üç olursa yeter zaten, yeter değil mi? Buna hazır mıyız? İki yıl içinde burada 10 bin eksiğimizi giderdiğimiz anda mesele bitmiştir. Malatya'nın mülki sınırları, büyükşehir sınırı olacak. Tüm mülki sınırı, yani en ücra köşesine kadar hepsi aynen İstanbul, Kocaeli gibi büyükşehir belediye sınırı olacak. Yani, şu andaki sınır olmayacak, tamamen genişleyecek. Yasal düzenlemeyi böyle yapıyoruz. Zamanlama üzerinde çalışacağız, mümkün olduğunca zamanlamayı daha dikkatli kullanacağız ve Malatya'nın bu 10 bin eksiğini gidermesini istiyoruz. Bu ülkede Malatya gibi bir şehrimiz hem çekim merkezi olsun hem de şu anda marka şehir olma yolunda yürüyor. Bunu bir büyükşehir olarak yürütelim. Şu anda onbir şehir içine girmeyen, yakın iki şehrimiz var. Birisi Malatya, Birisi de Mardin. Bu iki şehrimiz şu andaki bu nüfus artış hızını biraz artırırsa bunu yapabilir -ki Malatya bir zamanlar bin de 14 nüfus artış hızını yakalamış- daha sonra 8'e, 7'ye, en son 5'e düşmüş ve bunu yapabilir.'' -KİRLİ TEZGAHLAR KURULUYOR- 12 Haziran seçimleri öncesinde Türkiye'de ''bir kez daha kirli bir oyunun'' oynandığını ifade eden Erdoğan, ''Kirli tezgahlar kuruluyor. AK Parti ile çirkin tezgahları olanlar, gelip AK Parti'yi, bu yanlış yollardan devireceklerini zannediyorlar. İnanıyorum ki siz bunlara fırsat vermeyeceksiniz. Bu heyecan bunu gösteriyor. Türkiye hiçbir dönemde böyle kirli, böyle çirkin bir ittifak görmedi'' diye konuştu. Erdoğan, şunları söyledi: ''Önce CHP'de bir tezgah kurdular, CHP'yi şekillendirdiler. CHP'nin biliyorsunuz bir kaset mağduru genel başkanı vardı, ardından bir kaset mamulü genel başkan geldi. Bunlar 'Biz Silivri'nin avukatıyız' diyorlardı. Terfi ettirdiler, çetelerin sığınağı yaptılar. Nereyi? CHP'yi. 50 yılını CHP karşıtlığı ile, CHP mücadelesi ile geçiren, daha doğrusu öyle göstererek istismar siyaseti gösteren 87 yaşında emekli bir zatı CHP'nin ikinci milli şefi yaptılar. Şu anda kaset mamulü genel başkan, kırarak dökerek, yanlış üstüne yanlış yaparak, yalan üzerine yalan söyleyerek bir yere varacağını zannediyor. Her gün bir yalanı ortaya çıkıyor, her gün çark ediyor. Bunun bir de candaş medyası var, candaş yazarları var. Onlar da her gün CHP Genel Başkanı'nın arkasını topluyor. CHP Genel Başkanı'nın yalanlarını, iftiralarını, yanlışlarını, çark etmelerini örtmek için her gün kalem oynatıyorlar ama artık mızrak çuvala sığmıyor.'' Kılıçdaroğlu'nun acemiliklerinin, yalanlarının, gaflarının, manşetlerle ve köşe yazıları ile bile örtülemediğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sayın Kılıçdaroğlu hani sen Aleviydin, hani sen Alevilik kültüründen geliyordun? Buradan Malatyalı canlara soruyorum; Kahramanmaraş olaylarının, Çorum olaylarının, kanlı 1 Mayıs'ın faili olarak yıllarca suçlanan bir zatla CHP'nin kol kola girmesi CHP'li canlara reva mıdır? Bu kırıcı üslup, bu yalancı üslup, bu dürüstlükten uzak siyaset CHP'nin gönüldaşlarına reva mıdır? Siirt'te çıkıyor Allah'ın adını son derece nezaketsiz bir üslupla kullanıyor. Özür dilemek yerine Malatya'nın iman ifade eden 'Allah'ına gurban' sözünü kendisine mazeret olarak, delil olarak gösteriyor. 'Bak' diyor, 'İşte Malatya'da da Allah'ına gurban diyoruz' diyor. 'Orada da statükocuların Allah'ı Ankara'dadır dedim' diyor, 'Ne fark eder' diyor. Bununla bu birbirine benzer mi?''