ERDOĞAN: "HAMAS BİR SİYASİ PARTİDİR" WASHINGTON (A.A)

-ERDOĞAN: "HAMAS BİR SİYASİ PARTİDİR" WASHINGTON (A.A) - 12.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Hamas'ı bir terör örgütü olarak görmediğini" belirterek, "Hamas'ın, işgal altındaki ülkesini korumaya çalışan bir siyasi parti, bir direniş hareketi olduğunu" söyledi. Bloomberg televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose'un sorularını yanıtlayan Erdoğan, Filistin'de El Fetih ile Hamas arasındaki uzlaşmadan çok mutlu olduğunu kaydederek, "Bu, yıllardır görmeyi istediğimiz birşeydi. Başbakanlığım döneminde, yıllarca El Fetih ve Hamas'ı birleştirmek için çok gayret sarfettim ve şimdi bunun gerçekleştiğini görmekten çok mutluyuz" diye konuştu. Bu uzlaşının bozulmasını da istemediklerini ifade eden Erdoğan, "çünkü eğer Filistin'e, Ortadoğu'ya barış gelecekse, bunun, Filistin'in kendi iç barışından başlayacağını ve daha sonra bu hedefin daha çok, daha etkili biçimde konuşulabileceğini" söyledi. Erdoğan, bir soru üzerine, şunları kaydetti: "Size çok açık bir mesaj vereyim; Hamas'ı bir terör örgütü olarak görmüyorum. Hamas, bir defa siyasi parti olarak ortaya çıkmış bir örgüttür, işgal altındaki ülkesini korumak için çaba sarfeden bir örgüt, bir direniş hareketidir. Onunla terör örgütlerini birbirine karıştırmamalıyız. Seçimlere girdiler ve kazandılar, bakanları var. Seçimi kazandıktan sonra parlamento başkanları İsrail tarafından hapse atılmış, şu anda 35 civarında bakan ve milletvekili İsrail cezaevlerinde. Bu nasıl bir terör örgütü? Demokratik olarak seçime giriyor, seçimi kazanıyor ve seçimden sonra başlarına bu geliyor, yani onları terörist olarak adlandırmak, Filistin halkının isteklerine saygısızlık olacaktır." Türkiye'nin İsrail'den, Mavi Marmara gemisine saldırıdan dolayı özür ve tazminat taleplerini yineleyen Erdoğan, İsrail'in Gazze üzerinde uyguladığı ambargoyu da kaldırması gerektiğini kaydetti. -"ESAD ADIMLARI ATMAKTA GECİKTİ"- Erdoğan, Suriye'deki olaylarla ilgili olarak da, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın kendisinin yakın bir dostu olduğunu ve hatta onunla bir yıl öncesinde, ülkesinde olağanüstü halin kaldırılması, siyasi mahkumların serbest bırakılması, seçim sisteminin değiştirilmesi, siyasi partilere izin verilmesi gibi konular hakkında uzun ve detaylı biçimde konuştuklarını söyledi. Bununla birlikte, Esad'ın bu adımları atmakta geciktiğini ifade eden Erdoğan, "Temenni ediyoruz ki şu anda bu adımları süratle atarak, halkıyla bütünleşir, çünkü Suriye'yi her ziyaretimde, insanların Beşşar Esad'a olan sevgisini görüyorum" diye konuştu. Beşşar Esad'la arabada yan yana Suriye caddelerini dolaştıklarını, hatta arabadan çıkıp halkın arasına karıştıkları zamanlar olduğunu anlatan Erdoğan, bunları görünce, halkla hükümet arasındaki iletişimin çok iyi olduğunu söylediğini belirtti. Erdoğan, Esad'la ayrıca, AK Parti'yi incelemesi noktasında mutabakatlarının olduğunu ve bu incelemelere de başladıklarını kaydederek, "Eğer gerekirse bize elemanlarınızı gönderin, biz bu elemanları eğitime alalım, bir siyasi parti teşkilatlanmasını nasıl yapar, halkıyla nasıl bağlar kurar, bunları görüşelim dedim. Ve bunlarda da aslında mutabık kaldık, fakat bu adımların atılması geciktikçe, adeta o domino etkisi Suriye'yi de kapsamı alanı içerisine aldı" diye konuştu. -"EKSEN KAYMASI SÖZKONUSU DEĞİL"- Bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye'nin AB ile olan süreciyle, İslam dünyasıyla gelişen ilişkilerinin birbirinden ayrı süreçler olduğunu belirterek, Türk dış politikasında eksen kayması gibi bir durumun sözkonusu olmadığını söyledi. Batı'nın, İslam dünyasıyla Türkiye'nin olduğundan çok daha yoğun ilişki içinde olduğuna işaret eden Erdoğan, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin İslam dünyasıyla ilişkilerini hiç kimse yadırgamazken, Türkiye'nin ilişkilerinin yadırganmasını eleştirdi. Erdoğan, örneğin, Batı'nın İran ile ilişkilerinin, Türkiye'nin İran ile ilişkilerinden çok daha fazla olduğunu, bu ülkede yatırımlarının, dolaylı ticari ilişkilerinin bulunduğunu, Batılı finansal kuruluşların İran ile güçlü ilişkiler içinde olduklarını anlatarak, "Bunları görmüyorlar, ama biz görüyoruz" dedi. Türkiye'nin tüm ülkelerle ilişkilerini devam ettirdiğini söyleyen Erdoğan, AB'nin taahhütlerini yerine getirmediğini kaydetti. Erdoğan, AB ile ilişkileri hiçbir zaman kesmediklerini, başbakanlık görevini sürdürdüğü 8 yıl boyunca bu ilişkileri devam ettirdiklerini ve bu yolda çok kararlı olduklarını vurgulayarak, "Ama malesef AB, maç esnasında penaltının kurallarını değiştiriyor. AB müktesebatının içinde olmayan engellerle karşılaşıyoruz. Hiç kimseye uygulamadıkları engelleri bize uyguluyorlar. Böyle bir ahde vefa olur mu?" ifadesini kullandı. -"TÜRKİYE'YE KARŞI 'KARA KAMPANYA' YÜRÜTÜLÜYOR"- Türkiye'ye karşı bir "kara kampanya" yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Bu 'kara kampanyanın', Türkiye'nin AB'ye girme noktasındaki azmini yok etmek olduğunu, Türkiye'nin bu kararlılığından caymasını istediklerini" belirtti.  Erdoğan, bir soru üzerine, AB sürecinde Türkiye karşıtı tavrın arkasında öncelikle Fransa ve ardından da Almanya'nın olduğunu belirterek, "Eğer bizi kabul etmeyecekseniz, bunu ilan etmelisiniz" dedi. Başbakan Erdoğan, "Ekonomik gücünüzden dolayı, nihayetinde AB'nin size geleceğini düşünüyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine, böyle bir sorunlarının olmadığını, AB'yi medeniyetler ittifakının adresi olarak görmek istediklerini söyledi. Türkiye'nin zaten Avrupa ülkelerinde yaşayan ve çalışan 5 milyon vatandaşının bulunduğunu ve bu haliyle zaten bir anlamda AB'nin içerisinde olduklarını kaydeden Erdoğan, gerekli ekonomik ve siyasi kriterlerin birçoğunu yerine getirmelerine rağmen, Avrupa'nın 6'ıncı büyük ekonomisi Türkiye'yi görmemezlikten gelmeyi, AB'nin liderliği noktasında çok sorunlu bir mesele olarak gördüklerini belirtti. Erdoğan, bir soru üzerine, AK Parti'nin merkez bir parti olduğunu söyleyerek. "Eğer AK Parti, insanların sempatisini topluyorsa, bu onun fundamentalist olmadığından, aşırıcılığa izin vermediğinden dolayıdır. Aşırı sağ değiliz, aşırı sol da değiliz. Türk siyasetinin tam merkezindeyiz. Merkez bir politikayı benimsedik. Bizim farkımız bu. Bazıları, (AK Parti için) sağcı diyor. Hayır, biz sağcı değiliz, solcu da değiliz. Türk siyasetinin tam merkezinde oturuyoruz. Sağ da, sol da bizden birçok şey bulabilir" diye konuştu.