ERDOĞAN: "İKİ ANAHTARDAN HANGİSİ VATANDAŞA ULAŞTI" ANKARA (A.A)

-ERDOĞAN: "İKİ ANAHTARDAN HANGİSİ VATANDAŞA ULAŞTI" ANKARA (A.A) - 16.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin ne çektiyse, 'Dün dündür, bugün bugündür' anlayışından çektiğini belirterek, ''Kim ne veriyorsa, ben 5 fazlasını veriyorum siyasetinden bu ülke çok çekti. 'İki anahtar veriyorum' diyenlerden çok çekti. Bu anahtarlardan hangisi acaba benim vatandaşıma ulaştı, soruyorum'' dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 66. Genel Kurulu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde (ETÜ) toplandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genel Kurulda yaptığı konuşmada, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin eski başkanlarından ve başbakanlardan Necmettin Erbakan başta olmak üzere birliğe, geçmişte hizmet edenleri rahmetle ve minnetle andığını ifade etti. Geçen yılki genel kurulda verdikleri sözleri yerine getirdiklerini ifade eden Erdoğan, çıkardıkları çeşitli yasalarla iş dünyasının rahat bir nefes almasını sağladıklarını söyledi. Son 8.5 yılda Türkiye'nin çok farklı bir konuma yükseldiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bunu birlikte yaptık, birlikte başardık. 8.5 yıl boyunca istişareyle birbirimize danışarak yürüdük; Türkiye'yi birlikte büyüttük. Her aşamada bir olmaya, beraber olmaya bundan sonra da devam edeceğiz'' dedi. Genel Kurul'un, 12 Haziran'da yapılacak seçimlere 27 gün kala gerçekleştirildiğini anımsatan Erdoğan, burada bugünün muhasebesini yapmayı, gelecek adına bir vizyon ortaya koymayı daha çok önemsediğini ifade etti. Verdikleri vatleri seçimi kazandıktan sonra yerine getirmeyen adayları eleştiren Erdoğan, bunun bir müeyyidesinin bulunduğunu, bu müeyyideyi seçim sandığında milletin uyguladığını söyledi. -''DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR'' ANLAYIŞI- Ülkede, siyasetçinin, millete, gençlere, seçmene karşı üst bir dil oluşturma sorumluluğu bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunlara işaret etti: "Açık söylüyorum: Bu ülke, ne çektiyse 'Dün dündür, bugün bugündür' anlayışından çekmiştir. Sizler sanayinin içindesiniz. 'Kim ne veriyorsa, ben 5 fazlasını veriyorum' siyasetinden bu ülke çok çekti. İki anahtar veriyorum diyenlerden çok çekti. Bu anahtarlardan hangisi acaba benim vatandaşıma ulaştı, soruyorum. Bu ülkede yıllarca devam eden, yüksek enflasyonun, yüksek faizin, kamu açıklarının, yolsuzluğun ve yoksulluğun en önemli sebebi, işte bu anlayıştır. İstikrar ve güven zeminini tahrip eden, bozan, sağlıklı bir yatırım, üretim, istihdam zeminini ortadan kaldıran yaklaşım, bu yaklaşımdır."  -''ŞU ANDA IMF'YE OLAN BORCUMUZ, 5 MİLYAR DOLAR''- Erdoğan, şu anda Türkiye'nin, IMF'ye 5 milyar dolar borcu bulunduğunu belirterek, ''Biz bunu şu anda öderiz fakat çok ucuza satın alınmış olması sebebiyle de acelemiz yok. 2012'nin Nisan sonu, 2013 Nisan'ında bu işi tamamen sıfırlayacağız'' dedi. 12 Haziran'ın sonrasında çıkacak sonuçların, piyasalarda şimdiden satın alındığını, Türkiye'yi bu seviyelere taşımış olmanın memnuniyetini yaşadıklarını ifade eden Erdoğan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun senet ve çeklerle ilgili sözlerine işaret etti. Erdoğan, ''Bunlar Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Daha da iyi olacak, bundan endişem yok. İşsizlikte şubat ayı rakamlarını aldık. Bugün orada da 11.5'e düştü, daha da düşecek. Artık şu anda mevsim lehimize gelişiyor'' diye konuştu. İşsizlik oranlarının daha da düşeceğini kaydeden Erdoğan, konuşmasında ekonomideki gelişmelere de dikkati çekti. Merkez Bankası rezervlerindeki artışa işaret eden Erdoğan, ''Şu anda Merkez Bankasının döviz rezervi, altın dahil 95.3 milyar dolar oldu. 8.5 yılda 68 milyar dolar artmış'' dedi. 1999 yılında, Türkiye'nin IMF'ye toplam borcunun 891 milyon dolar olduğunu, 3 yılda Türkiye'nin IMF'den 28 milyar dolar kaynak kullandığını ve sadece 9 milyar dolar geri ödeme yapabildiğini anlatan Erdoğan, ''Faizleri, SDR kur farkıyla, 2002 sonunda bize 23.5 milyar dolar olarak devredildi. Şu anda, IMF'ye olan borcumuz, 5 milyar dolar. Biz bunu şu anda öderiz fakat çok ucuza satın alınmış olması sebebiyle de acelemiz yok. 2012'nin nisan sonu, 2013 Nisanında bu işi tamamen sıfırlayacağız'' şeklinde konuştu. Erdoğan, ''Kimse kalkıp yoksulluğun istismarını yapmasın. Onun da 19 milyondan 12 milyon 750 bine düştüğünü lütfen görelim'' dedi. Enflasyondaki düşüşe de dikkati çeken Erdoğan, ''Türkiye, hiçbir seçim döneminde böyle bir istikrar ortamı görmedi. Hiçbir seçim döneminde Türkiye, böyle bir güven ortamına şahit olmadı'' dedi. -"GENÇLERİN DE ÇOCUKLARIN DA VİZYONU BİSKÜVİTİ AŞTI"- Erdoğan, bu ülkenin gençlerinin vizyonunun, yerelin ötesine geçemediğini, Karabüklü gencin en büyük hayalinin Kardemir'de iş bulabilmek olduğunu belirterek, ''Bugün, gençlerin de çocukların da vizyonu, kuru fasulye ve bisküviti aştı, dizüstü bilgisayara ulaştı'' dedi. Erdoğan, 1960 yılından itibaren, Türkiye'de siyasetin, millet iradesinden daha ziyade, siyaset dışı odaklar tarafından şekillendirildiğini; bugün ibretle takip ettikleri çirkin komploların, ne yazık ki Türkiye'de geçmişte de sık sık yaşandığını belirtti.  Özellikle 28 Şubat sürecinde, medyanın da aktif olarak görev aldığı kampanyalarda, görüntüler yoluyla siyasete yön verilmek istendiğini ifade eden Erdoğan, ''Esasen, bizim 3 Kasım 2002'den itibaren başlattığımız mücadele, işte bu siyaset mühendislerine yönelik bir mücadeledir. Biz, Türkiye'ye, siyaset mühendislerinin değil, bizzat milletin rota çizmesini istedik. Derdimiz bu. Türkiye'de siyasetin üzerindeki vesayeti kaldırmak için yoğun çaba gösterdik. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçiş için mücadele verdik'' diye konuştu.  12 Haziran'dan hemen sonra yeni anayasanın çok daha önem arz ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Farklı yol ve yöntemlerle, siyaset tasarlayan, siyaset mühendisliği yapan, milli irade üzerine adeta karabasan gibi çöken çetelere karşı amansız bir mücadele yürüttük, yürütmeye devam edeceğiz'' dedi.  Erdoğan, partisine yönelik de bu tür saldırılar olduğunu, PKK terör örgütüyle, ülke içindeki çetelerin irtibatının, iddianamelerde geniş olarak yer aldığını belirterek, ''Her seçim öncesinde, terör örgütünün ve onun uzantılarının şiddet ve tahrik eylemleri, Türkiye'de siyaseti şekillendirmekten, sandık iradesine müdahaleden başka bir anlam taşımıyor. Son haftalarda, partimize yönelik çok ciddi eylemler var. Önce Kastamonu, ardından Silopi'de polise karşı alçakça saldırılar yapıldı. Adana'da, Van'da, Diyarbakır'da seçim bürolarımıza, il ve ilçe başkanlıklarımıza molotoflu saldırılar yapıldı. Birileri, adeta mesaj vermeye, korkutmaya, bizi sindirmeye çalışıyor. Organize bir şekilde, ittifak halinde yürütülen bu kampanya karşısında boyun eğmeyeceğimizi burada açık açık ifade ediyorum'' diye konuştu.  Bu ülkenin gençlerinin vizyonunun, yerelin ötesine geçemediğini, Karabüklü gencin en büyük hayalinin Kardemir'de iş bulabilmek olduğunu belirten Erdoğan, ''Bugün, gençlerin de çocukların da vizyonu, kuru fasulye ve bisküviti aştı, dizüstü bilgisayara ulaştı. Artık Anadolu'da gittiğim yerde o yavrular bana 'Başbakan Amca bilgisayar verir misin' diyorlar'' ifadesini kullandı. Türkiye'nin yatırımlarıyla yabancı ülkelerdeki vizyonunun da arttığını söyleyen Erdoğan, ''Bugün artık tüm dünyada, başı sıkışan, zulme uğrayan, Türkiye'ye yönünü dönüyorsa, bu Türkiye'nin gerçekleştirdiği büyük değişimin bir neticesidir. Bugün eğer, Ortadoğu sokaklarında birileri 'Türkiye Türkiye' sloganları atıyorsa; bu geldiğimiz seviyenin bir eseridir. Çünkü Türkiye dik duruyor, Türkiye hakkı söylüyor, Türkiye mazlumları, mağdurları, hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunuyor'' diye konuştu.