Erdoğan açıkladı; AVM ve diğer mülklere dövizle kiralama yasağı mı geliyor?

Erdoğan açıkladı; AVM ve diğer mülklere dövizle kiralama yasağı mı geliyor?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, piyasaların dövizin baskısından kurtulması için altının devreye sokulması gerektiğini savunarak "Son günlerde hükümetimiz, medya vesaire, bütün AVM'lerde patronlar dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme gerekirse yapılır ve bu kiralamanın da ülkemizin de bu süreci başarıyla atlatması gerekiyor" dedi. Erdoğan, yerli para birimiyle borçlanmanın yollarını aramak gerektiğinin de altını çizdi. 

Erdoğan,  Avrupa Parlamentosu'nun (AP), Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması çağrısı yapan karar taslağını kabul etmesiyle ilgili olarak ise "AP'nin son kararı yıllardır yaşadığımız bu gerçeğin bizzat kendileri tarafından ikrarıdır. Türkiye'nin tahkir edilmesi elbet bizim içi üzücüdür. Şu an bu kapıyı kapatmış değiliz. Ama önümüzdeki tablo olumlu beklentilere kapılmamıza sebebiyet vermiyor. Alternatiflerden birisiyle yola devam ederiz. Bu alternatiflerle de görüşmelerimizi devam ettiriyoruz" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 7. Boğaziçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:

"Tecrübe ve görüşleriyle zirveye katkı verecek herkese şükranlarımı sunuyorum. Bölgemizin her geçen gün yeni sorunlarla karşılaştığı dönemlerde bu tür bir zirvenin önemli olduğuna inanıyorum"

"Zirvenin bu yılki oturumlarında geleceğe ilişkin tekliflerin ele alınacağını görüyorum. Gelecek denince ileri teknoloji akla geliyor. Teknolojide yaşanan gelişmeler akla geliyor. Bu alanda şimdiye kadar şahit olduğumuz durumlar insanların hayatını kolaylaştıran gelişmelerden meydana geliyor"

"Geçmişle mukayese edilemeyecek ürünler hayatımızı kuşatmış durumdadır. Sağlıkta gerçekleştirilen tedaviler ızdırapların sona ermesini sağladı. Denizcilerin yerini akıllı telefonundaki navigasyonu kullanarak istediği yere ulaşan insanlar sürücüsüz çalışan otomobiller aldı"

"Nefret politikaları yönetimleri esir aldı"

"Bilim kurgu dediğimiz durumlar somut olarak karşımıza çıkıyor. Japonya'da robotlar tarafından işletilen çiftlikler ortaya çıktı. İnsansız hava araçları, siparişlerin yerine ulaştırılması dahil her alanda kullanılmaya başladı. Tüm bu gelişmeler istihdamdan gelir dağılımına kadar çarpıcı etkiler bununla geliyor"

"Teknoloji kullanımının yaygınlaştığını görüyoruz. Ticaret savaşlarının da yaklaştığının bir işaretidir. Üretimde vasıfsız işgücü yerine robotların kullanımı etkilidir. Daha az yoksulluk, daha fazla refah temasının işlendiği Boğaziçi Zirvesi'nin Küresel Gelecek başlığında toplanması mantıklı"

"Gelişmiş ülkelerde zenginler ve fakirler arasındaki hayat farkının açılmasında üretimde robotların kullanılmasının etkisi var. Teknolojinin istihdamı çok daha şiddetli hissedilecektir"

"Pek çok gencin çok daha düşük ücretle çalışmak zorunda olduğu ifade ediliyor. Demokrasilerdeki olumsuz sonuçlarını görüyoruz. Türkiye'de 3 milyon mülteci var. Biz bunları tehdit görmüyoruz ama Batı tehdit olarak görüyor. Nefret politikaları yönetimleri de esir almaya başlamıştır"

"Teşhis yanlış olduğu için tedaviyi başka yerlerde arıyorlar"

"2001'den beri sadece Almanya'da cami ve Müslümanlara yönelik 416 saldırı gerçekleşmiştir. Bu nefret saldırıları artarak sürecektir. Bugün göçmenlere karşı yürütülen kampanyaların robotlara karşı yapılması kimseyi şaşırtmasın. Yoksulluğu azaltan gelişmelerin önünü açmadan demokrasiler ayakta kalamaz"

"Negatif faizler gibi, hayal bile edilemeyecek uygulamalar, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının gündelik politikaları haline geldi. Gelişmiş ülkeler büyüme konusundaki tıkanıkları aşamıyorlar. Teşhis yanlış olduğu için tedaviyi başka yerde arıyorlar"

"Savaşta kazananı insan belirleyecek"

"Ekonominin doğası talep üzerine kuruludur. Talebi sadece insanlar ortaya çıkarır. Demek ki sürdürülebilir büyümenin yolu insanların huzur ve refah içinde yaşama imkanlarını genişletmekten geçiyor"

"Önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olan insandır. Nüfus artışı olmadan, üretimi ve yatırımı destekleyen finansal sistem tesis edilmeden, adaleti esas alan anlayış benimsenmeden sağlıklı bir küresel gelecek kurulamaz"

"Eğitim her dönemde ve her alanda olduğu gibi yeni küresel sistemde de teknolojinin getirdiği iş imkanlarını toplumun geniş kesimlerine getirebilecek en önemli araçtır"

"İsraf ekonomisi üzerinde mi duracağız?"

"Özellikle vasıfsız işçilerle yapılan birçok işi teknoloji daha fazla ele geçireceği için insanlara yeni yetenekler kazandırmanın yolu aranmalıdır. Üzerinde durmamız gereken bir diğer önemli husus verimliliktir. İki şeyi önemsiyorum. Biz insanlar olarak acaba verim ekonomisi üzerinde mi duracağız, yoksa israf ekonomisi üzerinde mi duracağız."

"İsraf ekonomisi almış başını gidiyor. Bir ailde 2 araba, 3 araba var. Hanımda, çocuklarda... Bunun adı israf ekonomisidir, verim ekonomisidir. Verim ekonomisinde devreye yatırım, istihdam, üretim girecektir. Bütün bunların olduğu yerde toplumda rekabet başlayacaktır. Ondan sonra büyüme gelecektir"

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın"

"BM'nin 2014 tahminine göre 2050'de küresel gıda ihtiyacı bugünden yüzde 60 fazla olacaktır. Bu durum topraktan daha fazla ürün elde etmemiz gerektiğine işaret ediyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün değerlendirmelerine göre üretilen gıdaların 3'te 1'i atığa dönüşüyor. Yılda 222 milyon ton civarındaki gıda israfı Sahra altının yıllık gıda üretimine denktir"

2015 itibariyle yüzde 54 olan, 2050'de yüzde 60 olması bekleniyor. Ülkemizde de yüzde 88'i buldu. Ekonomi odaklı insan modelindeki insan odaklı ekonomi modeline geçiş gelecek nesillere aktarılacak en önemli miras olacaktır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. 

"İletişim çok önemli"

Yeni dönemde telefon ve internet hayatın her alanı gibi ekonominin de temel altyapısı konumunu güçlendirecek, sürdürecektir. Şehirleşme sonucunda bir arada yaşamak zorunda kalan kalabalık insan topluluklarının sorunlarının çözümünde iletişim çok önemlidir.

Yerlilik ve millilik diyorum ya, 15 Temmuz bu mücadelenin adıdır. Milletimiz istiklaline ve istikbaline, demokrasisine, iradesine canı pahasına sahip çıkacağını göstererek gelecek için hepimize ümit vermiştir. Bugünkü Türkiye'nin önü 15 Temmuz sabahından çok daha açıktır. 

"Altını devreye sokalım"

Altını devreye sokalım. Döviz baskısından kurtulmamız lazım. Borçlanırken o şekilde borçlanmamız lazım. Yerli para birimleriyle. Son günlerde hükümetimiz, medya vesaire, bütün AVM'lerde patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme gerekirse yapılır ve bu kiralamanın da ülkemizin de bu süreci başarıyla atlatması gerekiyor.

"AVM'deki dükkan sahipleri kusura bakmasın"

AVM'deki dükkan sahipleri kusura bakmasın, orada battı batacak esnaf var. Bu vatan bizim, bu topraklar bizim. Hepimiz kardeşiz, dayanışma içinde beraber atlatacağız. Yakın tarihin gördüğü en alçak darbe girişimini, en kanlı terör saldırısını görüp başarısıyla üstesinden gelen bu millet elbette ekonomik baskıya karşı da üstesinden gelecek.

"Boyun eğmeyiz"

53 yıl bu ülkeyi kapısında bekleten bir Avrupa Birliği var. Söylüyorum, sen bulunmaz Hint kumaşı değilsin ya. Biz öyle de, böyle de 53 yılı böyle sürdürdük. Dünyada birçok ülkeye baskı yaptınız. Ne oldu, bitirdiniz mi? Evelallah Türkiye'yi hiç bitiremezsiniz. Biz kendimize inanıyoruz, dostlarımıza da inanıyoruz. Bugün çalıştığımızın iki katı çalışırız, üç katı çalışırız ve yine asla boyun eğmeyiz.

"'Kıbrıs'ı tamamen verin' diyorlar, dur bakalım ya"

Bize ideolojik dayatmalarla boyun eğdirmeye çalışanlar boşuna uğraşmasın. Türkiye o ülkelerden biri değil. Siz 300 mülteciye bakamazken, bu ülke kendi sermayesinden 3 milyon mülteciyi barındırıyor. Ve AP'nin son kararı yıllardır yaşadığımız bu gerçeğin bizzat kendileri tarafından ikrarıdır. Türkiye'nn tahkir edilmesi elbet bizim içi üzücüdür. Şu an bu defteri kapatmış değiliz. Ama şu anki bu fotoğraf olumlu beklentilere kapılmamıza sebebiyet vermiyor. Alternatiflerden birisiyle yola devam ederiz. Bu alternatiflerle de görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Az önce KKTC Cumhurbaşkanımız burada bir şeyler ifade etti. Aylardır, yıllardır orada da yapılan görüşmeler var. Sürekli oyalama, oyalama, oyalama... Taktik bu. Ne biliyor musunuz? Siz Kıbrıs'ı tamamen bize verin. Dur bakalım ya. Orada o kadar şehit kanı var. Daha da ileri gidiyor, AB toplantılarının tamamına Kıbrıs'ın tamamının olduğu bayrakla katılıyor. Oralar senin toprağın değil ki ya, orada KKTC var. Bir defa sen Güney Kıbrıs Rum Kesimi'sin.