Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin “sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz” benzetmesi yaparken “Adeta bir sırattan geçiyoruz. Asla pazarlık içinde değiliz, olmadık olmayız. Taviz verme, geri adım asla mümkün değil” dedi. Erdoğan, gerektiğinde açıklama yapacaklarını belirterek, “Milletimizden gizlediğimiz hiçbir şey yok, olamaz. Açıklanacak bir konu olduğunda açıklarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyoruz. Bir şeyleri gizliyoruz gayretinde olanlar dikkat etsinler” diye konuştu.
Erdoğan, “Bu Nevruz umut olsun, çözüm sürecine tohumlama olsun, bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı bir Nevruz olsun. Nevruz’un tahriklere ve çatışmalara değil umuda ve kardeşliğe kapı aralayan bir gün olarak kutlanmasını diliyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya CHP’den istifa eden Salih Fırat’ın AKP’ye katılmasını açıklayarak başladı. Erdoğan, Salih Fırat’a “hoş geldin” derken, “Geçen hafta istirahat etmek zorunda kaldım. Bu vesileyle geçmiş olsun dileklerini ileten tüm kardeşlerime yürekten teşekkürlerimi iletiyorum” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 18 Mart Çanakkale Zaferi’ne ilişkin haftasonu ziyaretini değerlendirdiği konuşmasında, Çanakkale’de gerçekleştirilen projelere değindi. Erdoğan, İstanbul’da yapılan Panaroma 1453 projesinin Çanakkale’de de uygulanacağını söyleyerek şunları kaydetti: “İlk gençlik yıllarımızdan itibaren Çanakkale bizim için hep ibret vesikası oldu. Hocalarımız bizi Çanakkale’ye götürürdü, İmam Hatip’teydik o zaman. Böyle bir kabristan yoktu o zaman. Yokluk vardı. Hocalarımız o zaman işin içeriği hakkında bilgi verirdi. Burada daha neler var acaba bunları bilmiyorduk.
Allah lütfetti, yönetime gelince ilk attığımız adımlardan biri olarak orada bir çalışma başlattık. Yol, kabristan, şehitlik falan yoktu. Çorak bir yapı, her tarafı yıkılmış bir yapı vardı. Projeler yapıldı, adımlar atıldı. Şu andaki yapıya gelindi. Daha eksiklerimiz var. Panorama 1453 gibi Panorama 1915’i yapacağız Çanakkale’de.
Tabi yine bazı engeller var. Ama o engelleri şimdiki süreçte daha çabuk aşacağız. Çanakkale Valiliğimiz işi daha sıkı tutacak. Oteller tesis etmek suretiyle oraya ziyarete gidenlerim günü birlik değil, gittiklerinde kalacakları yatırımları yapalım diyoruz.
Şu anda Çanakkale’yi ziyaret 2,5 milyonun altına düşmüyor.”
Erdoğan’ın İstiklal Marşı’nın kabulünün 92. yılına ilişkin yaptığı konuşmanın ardından AKP grubu, şiiri dakikalarca ayakta alkışladı.
Başbakan Erdoğan, “Türk askeri boşuna öldü” diyen BDP’li Emine Ayna’ya seslenerek “İstiklal Marşı’nın son 4 kıtasını özellikle dinlemesini istiyorum” dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu son 4 kıtayı birilerinin özellikle dinlemesini ve anlamasını istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde ‘’Türk askeri boşuna öldü’’ diyen bazı kendini bilmezlerin bu milletin manifestosu olan bu son 4 kıtayı özellikle dinlemesini istiyorum.
Bu ülke şehitlerimiz sayesinde İstiklal Marşımızın en güzel şekilde ifade ettiği yüreklerimizdeki sarsılmaz imanla hiçbir zaman da alçaklar uğrayamayacaktır.”
Sözlerine Halepçe Katliamı’nı anarak başlayan Erdoğan, “CHP zalimliği tüm dünya tarafından tescillenmiş gayri meşru bir rejimin kapısından ayrılmaz oldu. Ayda bir CHP heyeti Suriye’ye gidiyor, Suriye’nin eli kanlı diktatörüyle poz veriyor” dedi.
Erdoğan şöyle konuştu:
“Halepçe Katliamı da 25’nci yıldönümünde Irak ve Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinde anıldı. 25 yıl önce 16 Mart’ta Halepçe’ye yapılan kimyasal saldırı neticesinde binlerce masum sivil katledildi. Halepçe katliamında şehit edilen binlerce kardeşimizi de rahmetle anıyorum.
Buna benzer insanlık dışı saldırıların yaşanmaması için her zaman mücadele edeceğimizi hatırlatmak istiyorum.
Kerbela’dan ders çıkarılması gerekirken, yüzyıllar boyunca bu acı tekrar tekrar yaşandı. Sadece son 35-35 yılda Hama’da, Halepçe’de arkasında binlerce masum beden bırakan büyük katliamlara şahit olduk.
Bu katliamlar BM başta olmak üzere uluslararası çevrelerin ilgisini cezbetmedi. 15 Mart’ta Suriye’deki olaylar 2’nci yılını doldurdu. 70 binden fala insan 2 yılda öldü.
280 bin civarında ülkemizde olmak üzere yaklaşık 1 milyon kişi komşu ülkelere sığındı. 2 milyondan fazla kişi evlerinden oldu.
Türkiye, Suriye’de yaşanan olaylarda en küçük bir dahli olmayan, bu olayların çıkmaması için samimi şekilde sarf eden bir ülke olmuştur ancak bir devletin, rejimin elindeki tüm ağır silahları halkına çevirmesi karşısında biz sessiz kalamazdık.
Düşmanca faaliyette bulunan birine geçmişin hatırına diye sessiz kalamayız.
CHP bizi dış politikada eksen değiştirmekle itham ediyordu. Bugün aynı CHP zalimliği tüm dünya tarafından tescillenmiş gayri meşru bir rejimin kapısından ayrılmaz oldu. Ayda bir CHP heyeti Suriye’ye gidiyor, Suriye’nin eli kanlı diktatörüyle poz veriyor.
CHP bu kanlı diktatörle sürekli fotoğraf çektiriyor ama bir taraftan da Akçakale’deki şehitlerimizin evine gidiyor. Orayı ziyaret ediyorsun sonra da oraya bomba attıran adama ziyaret tertip ediyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Geçmişte de böyleydi. Onların genlerinde var bu. Biz kanı durdurmak için çırpınırken CHP karşımıza duvar gibi dikiliyor.
Diyarbakır’a gidemeyecek haldeler ama Şam’dan hiç çıkmıyorlar.
Yarın o diktatör oradan gittiğinde CHP o Suriye halkının yüzüne nasıl bakacak? O diktatörün Türkiye ile ilgili kirli ilişkisi çıktığında bu CHP halkın yüzüne nasıl bakacak? Cilvegözü’ndeki saldırının altından Suriye devleti çıktı. Bu saldırının hesabını soracağız ama CHP bunun hesabını nasıl soracak?
Her fırsatta biz Atatürk’ün kurduğu partiyiz diyorlar. Şu anda CHP düşmanımın düşmanı dostumdur diye ucuz politikaya sarınıyor. CHP içindeki öyleleri var ki yarın bir düşman gözünü topraklarımıza dikse gider onun boynuna sarılırlar. Kiminle aynı karede yer aldıklarını bilmeyecek kadar kendilerinden geçmiş durumdalar.”
Erdoğan, CHP’ye eleştirilerini sürdürerek, “Ne içtiklerini merak ediyorum. Meğer rakıyı sulu içiyorlarmış. Siz böyle içmeye devam ederseniz Rize’nin tulumuna da gayda dersiniz. Rize’ye gidiyorum deyip İskoçya’ya gidersen ne ben şaşırırım, ne de millet şaşırır. Zurnayı görünce trompet sanıyorlar” diye konuştu.
Eleştirilerini MHP’ye yönelten Erdoğan, “Şu ülkenin gündeminden bu meseleyi çekip alsanız MHP’den geriye ne kalır? Ekonomi yok, demokratikleşme yok. Ellerindeki tek istismar aracı terör meselesi ve Kürtçülük. Terör meselenin bitmemesi için elinden ne gelirse yapıyor” dedi.
Erdoğan şunları söyledi:
“76 milyon olarak bir olarak bu nifak tohumlarına boyun eğmeden kardeşliğini devam ettiriyor. AK Parti işte bu kardeşliğin bir tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. Biz Türkiye’nin partisi, kuzeyin güneyin doğunun partisi olduğumuz için terör meselesini çözmeyi sorumluluk olarak görüyoruz. MHP, CHP ve BDP’nin böyle bir kaygısı yok. Sadece belli bölgelere hitap ediyorlar. Türkiye’nin 81 ilinde AK Parti, böyle bir erdemliler hareketi var. MHP’nin bütün bu sorunlarda hiçbir şey terör noktasında fayda getirmez. Aynı şey CHP ve BDP içinde geçerli. Şu ülkenin gündeminden bu meseleyi çekip alsanız MHP’den geriye ne kalır? Ekonomi yok, demokratikleşme yok. Ellerindeki tek istismar aracı terör meselesi ve Kürtçülük. Terör meselenin bitmemesi için elinden ne gelirse yapıyor. Gerçek bir milliyetçi her an korkularla yaşamaz. Bunlar her an korkuyla yaşıyor ve çevrelerinde sürekli korku pompalıyor. 10 yıldır hep aynı nakaratı tekrarlıyorlar. Bugüne kadar yaptığımız her reforma Türkiye bölünecek diye karşı çıkıyor. Onlar karşı çıktıkça Türkiye büyüyor.”
“İmralı Zabıtları” için “utanç verici belge” diyen Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan, “Belge ve iddiayı hâlâ öğrenemedin” dedi. Erdoğan, “Türkiye CHP ve MHP’nin zihnindeki kadar küçük bir ülke değil Türkiye aslına rücu ediyor. CHP Genel Başkanı, gazetelerde yayımlanan İmralı tutanaklarının Türkiye tarihinin en utanç verici belgesi olduğunu söylüyor. O yayınlanan ifadeler belge değil Kılıçdaroğlu. Belge ve iddiayı hala öğrenemedin. Eğer TC’nin utanç verici belgelerini görmek istiyorsan ben sana Dersim’in belgelerini gösterdim. TC’nin en utanç verici belgesi senin vekillerinin Türkiye düşmanı liderle çektiği o fotoğrafa bak. Ama daha bir gün Dersim’i konuşamadın. Konuşamazsın. Çünkü orada senin geçmişin yatıyor. Tunceli halkı da bunu artık biliyor. Daha da iyi anlayacaklar” dedi.
Erdoğan, çok hassas bir süreç yürütüldüğünü belirterek, “sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz” dedi. Erdoğan, “Biz CHP, MHP ve BDP gibi sorumsuz değiliz” diye eleştirerek, “Cerrah dikkatiyle kırmadan dökmeden kimseyi incitmeden çözmenin gayreti içindeyiz Konuşurken bin düşünüyor, bir konuşuyoruz. Adeta Sırat’tan geçiyoruz. Asla pazarlık içinde değiliz, olmadık olmayız. Taviz verme, geri adım asla mümkün değil. Bahçeli, şehitlerimizin konumunu, konusunu, onların makamını bizim anlayabileceğimiz kadar senin anlama kıratın yoktur. Öyle ağır hakaretlerle buradan kendine haklılık çıkarmaya çalışma. Bu millet seni de beni de bilir. 3,5 yıllık iktidarınızda bu millete ne kattığınızı gayet iyi bilir. Bu ülkeyi nasıl hortumladığınızı, bizi nasıl delikli kuruşa muhtaç ettiğinizi bu millet iyi bilir” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun hükümeti sessiz kalmakla eleştirmesine yanıt veren Erdoğan şunları söyledi:
“Bir yandan çözüm istiyoruz deyip sabotaj peşinde koşan kan tacirlerine karşı mücadele veriyoruz Biz bu yolda milletimizin hayır dualarıyla yürüyoruz. CHP, MHP ve BDP ile savaş baronlarına rağmen milletimizle birlikte biz bu meseleyi çözeceğiz.
Milletimizden gizlediğimiz hiçbir şey yok, olamaz. Açıklanacak bir konu olduğunda açıklarız. Sürecin hassasiyeti nedeniyle az konuşuyor, az açıklama yapıyoruz. Bir şeyleri gizliyoruz gayretinde olanlar dikkat etsinler.
Siirt’te yaşadığım duygu dolu anları da paylaşmak istiyorum. 8 Mart’ta çok özel bir hanım kardeşime de plaket verdik. Kendisi Türkiye’nin en genç sivil gazisi. Bir araca 100 mermi ve el bombaları atıldı. 4 kardeşimiz şehit oldu. Nuran evin tekerlekli sandalye üzerinde gözyaşlarıyla bu meseleyi çözmemizi istedi. Aileden 15 şehit var. Gülcan kardeşimiz de bu meseleyi çözmemizi istedi. Siirt’te bir sınıfta bir kızımızın 3 dilde söylediği türküyü dinledik. Gazi Nuran, Gülcan için ve o yavrularımız için biz bu meseleyi inşallah çözeceğiz. Bu ülkenin çocuklarına sözümüz var. Bedeli ne olursa olsun çözeceğiz. Baldıran zehri de olsa içeceğiz ama bu meseleyi çözeceğiz.”
Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda 21 Mart’ta kutlanacak Nevruz’a ilişkin mesaj verirken, “Bu Nevruz umut olsun, çözüm sürecine tohumlama olsun, bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı bir Nevruz olsun” dedi.
Erdoğan, “Mart ayı sadece acı, adeta onun yıldönümleriyle anılan bir ay değil, tarihteki bir çok acı olaya rağmen baharın müjdecisi olan bir aydır. 21 Mart’ın Nevruz’un bu coşkuyla, bu umutla kutlanmasını arzu ediyoruz. Bu Nevruz umut olsun, çözüm sürecine tohumlama olsun, bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı bir Nevruz olsun. Nevruz’un tahriklere ve çatışmalara değil umuda ve kardeşliğe kapı aralayan bir gün olarak kutlanmasını diliyoruz” diye konuştu.