Başbakan Tayyip Erdoğan, "Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bundan sonra da aramızdaki meseleleri kendi aramızda konuşacak, çözüm yoluna kavuşacağız. Ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Her bir arkadaşımızın, böyle hareket edeceğine, düşmanı sevindirmeyeceğine yürekten inanıyorum" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP grup toplantısında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Savaş Ay hakka uğurlandı. Biz katılamasak da bakan ve milletvekili arkadaşlarımız cenazeye eşlik ettiler. Belediye başkanlığı dönemimizden itibaren beraber çalıştığımız Savaş Ay dostumuza Allah’tan rahmet diliyorum.
Hazreti Hüseyin bir kutup yıldızı idi. O zaman ne şii ne sünni vardı. Bugün de Irak’ta Suriye’de Yemen’de Lübnan’da kendisine hangi sıfatı takarsa taksın, mazlumu katleden yeziddir, mazlumun adı da Hüseyin’dir.
Güç savaşlarında şehit olan kardeşlerimiz için tıpkı Kerbela şehitleri gibi acı duyuyoruz. Hem İslam coğrafyasında hem Türkiye’de, artık bu güç savaşlarının daha samimi şekilde evet reddedilmesini sorgulamasını vicdanlarıyla bu konuda karar vermelerini bütün Müslümanlardan özellikle istiyoruz.
Hüzünleri kederleri birlikte yaşadık. Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş, Gazi mahallesi gibi acı hadiseler bizim bin yıllık kardeşlerimizi bozamaz. Yezidin izindeki nifak odakları bizim aramızı açamaz. Bir takım kanlı terör örgütlerinin kışkırtmaları bizim kardeşliğimizi sarsamaz. Biz aracılarla konuşmayacağız. Biz yüz yüze konuşacağız. Var olan her meseleyi Allah’ın izniyle aşacağız.
Aramıza birileri girdiği müddetçe biz sorunlarımızı konuşamayız. Aracılara gerek duymayacağız. Aşık Veysel’in muhteşem dizelerini tekrar söylemek istiyorum. “Yezit nedir, ne kızılbaş Değil miyiz hep bir kardaş Bizi yakar bizim ataş Söndürmektir tek çaresi” Ateş bizim ateşimizdir, söndürecek olan da biziz. Birilerinin bu ateşi gelip söndürmesini beklemeyeceğiz. Bir olarak, iri olarak, diri olacak ilave ediyorum hep birlikte Türkiye olarak biz söndüreceğiz
AB tarafından önümüze çıkarılan zorlukları bu ülkelerde etraflıca anlatma imkanı bulduk. İki önemli gelişmeye de şahit olduk. 5 Kasım Salı günü Egemen Bağış ile Cevdet Yılmaz Brüksel’de konferansa katılarak 22. Faslı müzakerelere açtılar. Bu fasıl daha önce Sarkozy’nin engel olduğu beş başlıktan biriydi. 22. Faslın açılmasıyla birlikte AB katılım müzakerelerinde toplamda 35 fasıldan 14’ü açılmış oldu. yeterli mi değil. ümit ederiz ki bu olumlu adım beraberinde ilave olumlu adımlarla güçlenerek AB katılım müzakerelerinin rayına oturmasına katkı sağlar.
Bir başka önemli gelişmede Ak Parti’nin Avrupa Halk Partisi’ne, buraya gözlemci üyeydi. Bizi çok oyaladılar. 10 yıldır oyaladılar. Aldık, alıyoruz. Maalesef yapmadılar. Geçtiğimiz hafta Avrupa Halk Partisi gözlemci statüsünden ayrıldığımızı bildirdik. Yeni kurulan Avrupa Muhafazakar ve Reformcular İttifak’ına üye olduk. Buraya gözlemci üye değil, tam üye olduk. İttifak için başkan yardımcılığı görevi, bir tanesinin görevini biz üstlendik. Mevlüt Çavuşoğlu bu görevi üzerine aldı. Güçlü siyasi partiler var. iktidarda olan bir çok parti oluşumun içinde yer alıyorlar.
AK Parti mevcut siyasi teorilerin, kalıpların sınırlarını aşmış bir partidir. AK Parti siyasetin teorisini yeniden yazmış, dünyada siyaset bilimine çok önemli yenilikler katmış bir partidir.
Şu anda Avrupa’da muhafazakarlarda demokratlarda AK Parti’yi kendilerine yakın buluyorlar. Ayrıca sosyal demokratlarda, AK Parti’ye üyelik daveti yapıyorlar. Bu AK Parti’nin şekilsiz, sınırları belli olmayan bir yapı olduğu anlamına gelmez. AK Parti kökü mazide olan, ta büyük Selçuklu’ya Osmanlı’ya kadar dayanan, cumhuriyet ile beraber yükselen bir davanın çınarın kollarından biridir. AK Parti ilkeleri olan, sınırları olan, kırmızı çizgileri olan bir partidir. AK Parti ecdadından miras devraldığı bu medeniyeti geleceğe taşıyan bir partidir. Bizi anlamayanlar bizim hadiseler karşısında takındığımız tavırdan dolayı hayal kırıklığına uğrar.
1994’te belediye başkanlığını kazandığımızda birileri şaşırdılar. Böyle bir sonucu beklemiyorlardı. Sonra bunu kabullendiler. Ancak şunu söylemeye başladılar. Bunlar çöp toplasın, bunlar yol inşa etsin, trafik sorununu çözsün, park yapsın, bahçe yapsın. Bu kadarla yetinmemizi istediler.
Aynı sorunu iktidar olduğumuzda ve sonrasında da yaşadık. Şimdi de aynı şeyleri söylüyorlar. Hükümet okul yapsın, konut yapsın, hızlı tren hatları inşa etsin, en son Marmaray gibi projeler yapsın. Enflasyonla işsizlikle mücadele etsin.
Saadet zincirine dönüşen ekonomik sisteme neşter atmasın dediler. Faiz lobileriyle uğraşmasın dediler. Anayasaya dokunamazsınız, yargıyı milletin yargısı yapamazsınız dediler. Bunlara rağmen hadi anayasa uzlaşma komisyonu kurulsun diye bir davet oldu, dört parti iştirak ettiler. Bize teklif geldi, biz sizin aynı oranda iştirak etmesini istiyoruz dediler. Biz ne dedik? Yahu olsun dedik tamam. Bizim 326 milletvekilimiz vardı. Ana muhalefetin 151-152. Diğerinin 51-52. Diğerinin 27-28. Yahu kardeşlerim Allah aşkına 326 ile biz üç tane temsilci veriyoruz, 27-28’le, 51-52’yle, 151-152’de.
Böyle bir Taksim kurtlara kalsa onlar bile böyle bir Taksim yapmazdı. Biz bunu da kabul ettik. Eyvallah dedik. Kabul ettik de ne oldu? şu ana kadar 60 madde üzerinde mutabık kalındığını söylüyorlar. Ben ne dedim? Daha 48’deyken, açıklama yaptım. Dedim ki 48’de mutabık kalındı bu maddelerle ilgili bunları hemen meclis’ten geçirelim. Dediler ki olmaz. Yahu tamam da yapmaya niyetiniz yok mu kardeşim? Mesafe alalım. Bak anayasamız peyderpey güç kazanmış olur. Hayır istemezük.
Aradan bir süre geçti ana muhalefetin başkanı kalktı bir şey söyledi. Dedi ki, 60 maddede bir uyum var. meclis’ten çıkarabiliriz. Dedi mi bunu? Ben milletime sesleniyorum. Bunu dedi mi, dedi. Bunu çıkarmaya hazırız dedi. Zaten dört siyasi partinin bu 60 maddede imzası var.
Ben tabi ne yapayım, dedim ki arkadaşlara, hemen gidin ziyaret edin. Gelin bu işi yapalım. MHP zaten benim kapım kapalı diyor. Zaten hiçbir zaman açık olmadı ki hep kapalı. Ve dedik ki gidin görüşün. Arkadaşlarımız gittiler, görüştüler. Neticesinde aldıkları cevap değerlendirelim, bir hafta sonra biz sizi ziyarete gelelim. İadei ziyaret gerçekleşti, cevap şu. Dört siyasi parti eğer ittifak edersek ancak bu görüşmeyi yapabiliriz.
Allah allah, dört siyasi partinin burada imzası yok mu? Dört siyasi parti bu işin Meclis’te görüşülmesine evet demiyor.
Yani diyelim ki 550 kişilik parlamentoda, 27-28 kişi böyle bir değişikliğine evet demezse biz anayasa değişikliği yapmayacak mıyız? Biz 26 maddelik teklifi kendi grubumuzla, millete gittik millet de yüzde 58 ile evet dedi.
Şimdi ben CHP’ye diyorum ki eğer dürüstseniz, samimiyseniz, sizin söyleyeceğiniz tek şey var. dört siyasi partinin imzası var. Gelirseniz gelirsiniz, gelmiyorsanız biz kalkarız iktidarla beraber Meclis’te bunu görüşürüz, 60 maddeyi Meclis’ten geçiririz, yasal hale gelmiş olur.
Diyorum ya akşamdan sabaha her zaman aynı anlayış. İşte şimdi burada genel başkanları bu açıklamayı yapıyor, ardından gelen heyet dört parti beraber olursak Meclis’te görüşürüz diyor. Meclis’e gelmeyip kaçıyorsa, gel bu işi çözelim. Milletim ne derse biz oyuz, ama CHP’nin de ne olduğunu milletim anlasın.
Biz mühendis, müteahhit değiliz. Bu milletin tercihiyle iş başına gelmiş, emaneti omuzlarında taşıyan bir hükümetiz. Bu milleti ilgilendiren her mesele bizim derdimizdir, meselemizdir.
İşte demokratikleşme paketi. İdari olanları hemen çıkarıyoruz dedik, çıkardık. Şimdi yasa değişikliğini de Meclis’e getiriyoruz. Biz verdiğimiz sözün arkasında dururuz. Ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız.
Siyasi parti olarak hem ülkenin hem dünyanın sorunları hakkında biz görüş bildiririz, tarafımızı da belli ederiz. Şunu unutmayın, efendim ben taraf değilim. Bu oyunlara gelmeyin. Güzel bir söz var. bitaraf olan, bertaraf olur. Omurgalı olacaksın omurgalı. Omurgasızdan bir şey olmaz. Rüzgar önünde sallanandan bir şey olmaz.
Milletin çirkin gördüğünü siyasi parti olarak biz de çirkin görürüz. Kötü gördüğünü kötü görürüz. Anayasa ve yasa çerçevesinde milletin bize verdiği yetkiyi kullanır, ne gerekiyorsa onu yaparız. Eğer parti olarak bir şeyi kötü görüyorsak bununla mücadele ederiz.
Biz bir şey söyledik. Bize sadece ve sadece millet istikamet çizer. Bizim rotamızı sadece millet belirler dedik. Bir adım atarken biz sermaye medya ne der diye bakmayız. Çekinemeyiz. Aydınlar yazarlar içerde dışarda lobiler nasıl tavır alacak diye.
Birileri haz etmiyor diye muhafazkaar kimliğimizden vazgeçmeyiz. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Bizim ilkemiz budur. AK Parti olarak, muhafazakar demokrat bir parti olarak her meselede görüşümüz vardır, söyleyecek sözümüz vardır ama hükümet olarak anayasa ne derse, yasalar ne derse, sonunda millet ne derse biz sadece onu yaparız. Geçtiğimiz hafta içinde bir kez daha gördük ki, AK Parti ile sandıkta yarışamayacağını anlayanlar, farklı mücadelelere girdiler.
Bu kadro içinde zaman zaman yanlış anlamalar, yanlış anlaşılmalar olabilir. Dava arkadaşlığının, kardeşlik hukukunun bir gereği olarak biz meselelerimizi aramızda konuşur, çözüme kavuştururuz. 14 Ağustos 2001’den beri böyle yaptık. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bundan sonra da aramızdaki meseleleri kendi aramızda konuşacak, çözüm yoluna kavuşacağız. Ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Her bir arkadaşımızın, böyle hareket edeceğine, düşmanı sevindirmeyeceğine yürekten inanıyorum.