Başbakan Tayyip Erdoğan, Tunus’tayken gazetecilere Gezi Parkı eylemlerinde aşırı güç kullanan polisi uyardıklarını belirtti. “Biber gazını fevkalade bir hal olmadıktan sonra asla kullanmayacaksınız, dedik” ifadesini kullanan Erdoğan, eylemlere karşı kendi tutumunu da “Böyle bir şey karşısında tavırsız kalacak olursak AK Parti’ye oy veren yüzde 50 sen benim oyuma sahip çıkmadın hesabını yarın bana sorar” sözleriyle açıkladı. Erdoğan, alkol düzenlemesi hakkında “Biz Anayasa'da olduğu için bu düzenlemeyi yapıyoruz. Din de emrediyorsa ben ne yapayım” dedi ve “dini hükümlerde insanın kötülüğünü isteyen hiçbir şey olmadığını” vurguladı.
Kuzey Afrika turunun Tunus durağında kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın verdiği mesajların bir kısmı şöyle:
‘Kimse bana çevrecilik dersi vermesin’
“İçeriden ve dışarıdan birtakım güçlerin ortalığı karıştırmak için faaliyette olduğu bilgisi bize bir süredir geliyordu ama doğrusu bunu ‘çevre’ konusunu kullanarak yapacaklarını beklemiyorduk. Çevre tarihtir, kültürdür, yeşildir, kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Ben yeşili seven bir insanım.
Mevcut Gezi Parkı’nın tamamını yok etmeyeceğiz. Topçu Kışlası’nı, Selimiye Kışlası gibi kullanacak halimiz yok. Bir AVM ifadesi geçince bu İstinye Park, Kanyon gibi anlaşıldı. İstanbul’un ciddi bir şehir müzesi yok. Turistler için cazibe merkezi olacak bir müze. Burada kitapevleri, geleneksel hat, tezhip, halı satan dükkânlar olabilir.
‘AKM’yi Taksim’e yakıştıramıyorum’
AKM hakkında yıkım kararı var. Yıkım kararı olduğu için işlevi olmayan bir merkez. Ben bu haliyle AKM’yi Taksim’e yakıştıramıyorum. Mimarlarıyla görüştüm, muvafakat ettiler. Burada dev bir opera binası yapalım. Cemal Reşit Rey, Lütfi Kırdar ses kalitesi ve sahnesi ile operaya uygun değil.
Dün Bülent Bey (Gezi Parkı eylemcileri ile) görüştü. AKM yıkılmamalı, Topçu Kışlası yapılmamalı, biber gazı yasaklanmalı, vali ve emniyet müdürleri görevden alınmalı... Talepler bunlar. Böyle bir talep olabilir mi? Referandum istemiyorlar. Çünkü doğacak neticeyi görüyorlar.
‘DHKP-C, İşçi Partisi tohumlamayı yapanlardan’
Bu süreç içerisinde bu talepleri yapanların durumuyla bu talebin dışında kalanların ayrışmasını yapmak durumundayız. Ağaçların sökülmemesi talebini samimi olarak yapanlar dışında bu olayları teşvik eden DHKP-C’den İşçi Partisi’ne kadar bunların tohumlamasını yapan gruplar var, istihbarat elimizde mevcut. Madem olay Gezi Parkı’dır bununla ilgisi olmayan iller neden buna dâhil oldu? Niçin İzmir, Ankara veya özellikle Hatay?
‘Gezi Parkı bahane, gerisi şahane mantığı’
Gezi Parkı bahane, gerisi şahane mantığıyla yürütülen bir süreç. Peki, bunların çevreci yanı varsa soruyorum: Ceylan Otel, Koç ve Sabancı üniversiteleri orman arazilerine yapılmış. O zaman bunlar neredeydi? Ben Koç Üniversitesi’ne karşı belediye başkanı iken adeta savaş verdim ve hapse girdiğim zaman yanımda kimseyi bulamadım. Gökkafes’e karşı da büyük savaş verdim.
‘Hedef, Erdoğan ve AKP’yi yıpratmak’
Kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Bunları yapanlar, AK Parti ve AK Partili Başbakan Tayyip Erdoğan. Acaba biz AK Parti ve Tayyip Erdoğan’ı bu yolla yıpratabilir miyiz diye düşünüyorlar. Benim vatandaşımla bir problemim yok. AK Parti için değil, 76 milyon için yapıyoruz.
‘Dolmabahçe Camii’nde her türlü ahlaki olmayan şeyi yapıyorlar’
Twitter ve sosyal medyadan yalan yanlış haberler üretmek suretiyle kampanya yapıyorlar. Türkiye adına bir dertleri yok. Dün (önceki akşam) akşam Miraç Kandili. Sağ olsunlar Miraç Kandili’nde Dolmabahçe’de kandil simidi dağıtmışlar. Ama bir gece önce Dolmabahçe Camii’ne ayakkabıyla girerek içeride her türlü ahlaki olmayan şeyi yapıyorlar. Bizim âdetimizde, bizim kültürümüzde camilere böyle bir saldırı olabilir mi?
‘Biber gazını ancak fevkalade hallerde kullanın, dedik’
Bir kitle var ve hiçbir şeyi dinlemeden geliyor. Bizden herhangi bir miting alanı mı veya toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ile alakalı bir şey mi istendi? Öyle olsa, demokratik taleplere canımız feda. Biber gazı olayındaki aşırılıkları eleştirdik. Ama dünyada biber gazının yasak olduğu hiçbir gelişmiş ülke yoktur. Biber gazını fevkalade bir hal olmadıktan sonra asla kullanmayacaksınız. Su kullanın, bu tür dağıtma işlemlerini yapın diye söyledik. Buna daha sonra büyük ölçüde uydular.
‘Çevre alanında adım atılacağını düşünmüyorduk’
Sadece içeride değil dışarıda da bunun uzantıları var. İki üç ay öncesinden benzer haberleri alıyorduk. Ama biz çevre ve yeşil bahane edilerek bu adımın atılacağını düşünmüyorduk. Çünkü en başarılı olduğumuz alan çevrecilik. Başka bir yerden olabilir diye düşünüyorduk.”
‘Tavırsız kalırsak AKP’li yüzde 50 yarın bana hesabını sorar’
Erdoğan, gazetecilerin diktatörlük eleştirilerini hatırlatması üzerine konuşmasına şöyle devam etti:
“Ne yaptık? Kimi astık, kimi kestik? Dönemim içinde 7 seçim yaşadık. Üç genel, iki yerel seçim, iki referandum yaptık. İsteyen istediği kadar parti kuruyor. Üstüne üstlük darbe girişimleri yaşadık. Partimize açılan kapatma davasındaki tabloyu biliyorsunuz. Ama biz sabrettik, kitlemizi sokaklara dökmedik. Yargı içinde mücadelemizi verdik. Sonra yapılan seçimde yine oylarımızı artırdık. Demokrasiye inandıklarını söyleyenler samimi değiller. Azınlığın burada çoğunluğa tahakkümü var. Böyle bir şey karşısında tavırsız kalacak olursak yüzde 50 AK Parti’ye oy verenler sen benim oyuma sahip çıkmadın hesabını yarın bana sorar. Bizim verdiğimiz hizmetlerde ayrımcılık var mı?
‘Yavuz ismi Alevilere yönelik değil’
Erdoğan, gazeteci Nagehan Alçı’nın “Yavuz Sultan Selim hassasiyetinden sonra Tunceli’deki üniversiteye Pir Sultan Abdal, Nevşehir’dekine Hacı Bektaş-ı Veli ismini verseniz” talebi üzerine “Yavuz ismi Alevi vatandaşlarımıza yönelik asla değil. Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş-ı Veli isimlerini elbette değerlendirebiliriz. Ben Yavuz’u diğer padişahlardan ayrı bir yere koyarım. Çok önemli bulurum” diye yanıtladı.
‘Din de emrediyorsa ben ne yapayım’
Başbakan, alkol düzenlemesi hakkında da “Dünyadaki uygulamalara baktık. Üstelik bizden önceki iktidarlar döneminde düzenlenen anayasa maddesi var. Onlar bu maddeyi işletmemişler. Biz Anayasa'da olduğu için bu düzenlemeyi yapıyoruz. Din de emrediyorsa ben ne yapayım” dedi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
‘Alkolden sonra sıra kumarda’
“Anayasaya göre alkol, kumar, uyuşturucu... Tüm bunlara karşı devlet gerekli tedbirleri alır diyor. Yani amir bir hüküm var. Bizim bunun adımını atmamız lazımdı. Mesela alkolden devleti çektik. Şimdi kumardan da çekiyoruz devleti. Piyango, toto, at yarışı... Bütün bunların devlet eliyle yapılmasını ortadan kaldıracağız. Bunlardan koruma, bizim görevimiz olmalı diye inanıyorum. Toplumun kahir ekseriyeti de bunu savunuyor, istiyor. Saat 22.00’den sonra alkol satışıyla ilgili düzenleme trafikteki sıkıntıyla ilgiliydi. Trafik kazaları yoğun şekilde bu saatler arasında. Karayollarından alkol satışını kaldırdık. Alkollü araç kullanmanın cezai müeyyidesini artırmak lazım.
‘Dini hükümlerde insanın kötülüğünü isteyen bir şey yok’
Dayandırdıkları yer din. Dinin toplumun iyiliği, sağlığı için birçok hükümleri vardır. Bu hükümler içerisine insanın kötülüğünü isteyen hiçbir şey yoktur. Din emrediyor diye idareci buna uygun bunu yapıyorsa, kötülük mü yapmış oluyor? Bunu kimse Hıristiyan ve Musevi dünyası için söylemiyor. Bunu yüzde 99’u Müslüman denilen ülkemde söylüyorlar. Faizi niye kimse düşürüyorsunuz demiyor. Şimdi düşürüyoruz diye dinin hükmünü yerine getiriyorlar diyorlar mı? Çünkü işlerine geliyor. Bu düzenleme anayasadan geliyor ama dinimle de bağdaşıyor.”