Erdoğan Almanya’da yargılanacak mı?

Erdoğan Almanya’da yargılanacak mı?

Terörle mücadele operasyonlarında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlendiği iddiasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski başbakan Ahmet Davutoğlu, savunma bakanları ve genelkurmay başkanları hakkında yapılan suç duyurusunda dikkatler Federal Başsavcılık’ın atacağı adımlara çevrildi.

Sorularımızı yanıtlayan Federal Başsavcılık Sözcüsü Savcı Frauke Köhler, “Suç duyurusu tarafımıza ulaştığı an, her suç duyurusunda olduğu gibi, olması gerektiği gibi incelenecektir“ dedi.

Peki, inceleme ne anlama geliyor, bundan sonra hukuki süreç nasıl işleyecek?

DW Türkçe’ye konuşan Hamburg Üniversitesi Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Florian Jessberger, 2002 yılından bu yana yürürlükte olan Uluslararası Hukuka Karşı İşlenen Suçlar Kanununun, Almanya ile bir bağlantısı olmasa da, kanunda tanımlı suçların aydınlatılmasını ve suçluların cezalandırılmasını öngördüğüne dikkat çekti. Jessberger, bununla birlikte Alman hukukunda geçerli olan uluslararası dokunulmazlık ilkesinin federal başsavcının Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında soruşturma başlatmasını engellediğini vurgulayarak, “Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdüğü müddetçe bir dava açılamaz. Aynı şey görevlerini sürdüren bakanlar için de geçerli” dedi.

Ceza hukukçusu, durumun generaller, askerler, istihbarat teşkilatları başkanları için farklı olduğuna işaret ederken, “Onlar hakkında Türkiye’de işlenen suçlardan ötürü soruşturma ve dava açılabilir” diye konuştu.

Ancak Jessberger, başsavcının konuyu salt dokunulmazlık ilkesi ekseninde değerlendirmediğini, soruşturmanın etkin yapılmasına engel diğer bazı güçlükler de olduğuna dikkat çekti. Hukukçu bunları şöyle aktardı: “Geniş çaplı suçlarda delillerin toplanması, zanlıların ifadelerinin alınması çok zor, insan hakları örgütleri raporları yeterli değil. Almanya'da ana dava, sanığın Almanya’da olması halinde başlatılıyor. Kendisi hakkında bir soruşturma yapıldığını bilen gayet tabii ki Almanya’ya gelmeyecektir. Oysa başsavcı doğru koşullarda, güçlü delillere dayanan bir yargılama sürecinin yapılabilecek olmasını dikkate almak durumunda.”

Karar hukuki mi siyasi mi?

Soruşturma başlatılması kararı, hukuki esaslara dayansa da yol açtığı etki nedeniyle siyasi bir nitelik taşıyor. Peki, bu başsavcılığın kararını etkiliyor mu? Alman hukukçu şu yanıtı verdi: “Tabii ki kararın olası etkileri itibariyle siyasi bir boyutu var. ABD’nin eski savunma bakanı Rumsfeld, İsrail Başbakanı Netenyahu, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hatta İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair hakkındaki suç duyurularıyla ilgili soruşturma başlatılsaydı tabii ki siyasi etki yaratırdı. Ama sırf bu nedenlerden ötürü başsavcının siyasi nedenlere dayanan kararlar aldığını söyleyemeyiz çünkü dokunulmazlık ilkesi gibi hukuki gerekçeler mevcut.”

Soruşturma ihtimali var

Ancak başsavcılığın başvurabileceği bir diğer seçenek daha var. Suriye örneğinde olduğu gibi, ağır savaş suçlarının işlendiği ülkelerle ilgili, bir gün bu suçların aydınlatılması hedefine dönük soruşturma başlatabiliyor. Deliller ve bilgiler, Almanya’da bir gün sorumlular hakkında dava açılması, konunun Uluslararası Ceza Mahkemesine taşınması ya da başka bir ülkede dava açılması hallerinde paylaşmak amacıyla toplanıyor.

Ceza hukukçusu Jessberger, “Bu özel bir durum ve bu yola başvurulması ihtimali diğer ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de dışlanamaz bir ihtimal. Federal başsavcı bu tür soruşturmalar başlatıldığını duyurmak da zorunda değil” görüşünü dile getirdi.

Avukat Eder: “Deliller toplansın”

Federal Başsavcılık’a suç duyurusunda bulanan avukatlardan Britta Eder de DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken, bir dava açılmasından öte, Suriye için yapıldığı gibi Türkiye’de, Güneydoğu’da yaşananlarla ilgili delillerin toplanması amacıyla soruşturma başlatılmasını istediklerine söyledi.

Başsavcılık 2011 yılında Erdoğan ve Türk yetkililer hakkında yapılan suç duyurusunda, dokunulmazlık nedeniyle takipsizlik kararı vermişti. Eder, bu kez benzer bir takipsizlik kararı verileceği görüşüne katılmadığını belirtirken, “Suç duyurusu içerik ve nitelik bakımında çok farklı. Ayrıca 2011’e kıyasla Güneydoğu'da şu anda neredeyse her gün savaş suçu işleniyor, çok daha fazla insan çok sayıda kent etkileniyor, suçun ağırlığı farklı. Üstelik tanığımız var, HDP milletvekili Almanya’da, ifadesi alınabilir” diye konuştu.

Türkiye'den “PKK lobisi” tepkisi

DW’ye konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu ise “Türkiye'nin terörle mücadelesini savaş suçu olarak nitelemek abesle iştigaldir” dedi. Suç duyurusunun arkasında “PKK lobisinin” bulunduğunu söyleyen Yeneroğlu, “Suç duyurusunu başlatan yapı, Almanya ve Avrupa'da yasak olan terör örgütü PKK için lobi çalışmaları yapan MAF-DAD adında bir dernektir” dedi.

Suç duyurusuna destek veren Sol Parti milletvekillerini sert bir dille eleştiren Yeneroğlu, “Bu parti terör örgütü PKK’yı Almanya'da meşrulaştırma çabası içerisinde. Suç duyurusunu imzalayanlardan birisi de arabasında terör örgütü PKK‘ya silah taşındığı iddiasıyla yargılanacak olan bir HDP Milletvekili. Bu metne imza atanların çoğu eminim bunu bilmiyordur” görüşünü aktardı.

Savcılığın soruşturmayı reddedeceğini, konuyu bir propaganda girişimi olarak değerlendirdiklerini söyleyen Yeneroğlu, “Türkiye açısından henüz resmiyet kazanmış bir durum yok. Suç duyurusu ne zaman resmileşir, o zaman olası adımlar değerlendirilir. Ama meselenin o noktaya geleceğini düşünmüyorum” dedi.

Jelpke: “Erdoğan’a karşı durma zamanı”

Yeneroğlu’nun PKK’yı meşrulaştırmaya çalışmakla suçladığı Sol Parti’nin milletvekillerinden Ulla Jelpke ise DW’ye yaptığı açıklamada, “Suç duyurusuna destek veriyorum çünkü Erdoğan’a kararlılıkla karşı durma zamanı” dedi.

“Hem belgelerimiz hem de tanıklarımız var. Başsavcılık 2011 yılında olduğu gibi dokunulmazlık bahanesi arkasına sığınamayacak” diyen Alman milletvekili şunları kaydetti: “En azından eski başbakan Davutoğlu artık başbakan olmanın sağladığı dokunulmazlıktan yararlanamıyor. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı da umarım sonsuza kadar sürmeyecek. Ayrıca kamuoyu ve Federal Hükümetin, Erdoğan rejiminin işlediği savaş suçları hakkında bilinçlendirilmesi ve protestoların artmasıyla da önemli hedeflere ulaşılmış olunacak.”