-Erdoğan: ''Arap baharı kara kışa dönmesin'' ANKARA (A.A) - 11.09.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ben bir başbakan olarak kimsenin, dini ne kadar yaşıyor, yaşamıyor, bunu takip etmek benim görevim değil, biz şahsımıza bakarız. Ama ülkemizi yönetirken de bizim bir anayasamız var, yasalarımız var, bu anayasamıza, yasalarımıza göre de ülkemizi yönetiriz'' dedi. Erdoğan, El Cezire Televizyonu'na verdiği röportajda, çeşitli konulardaki soruları yanıtladı. Başbakan Erdoğan, 'Arap Baharı'na yönelik olarak, ''Şimdi temennimiz odur ki, bu bir kara kışa dönmesin. Tabii yağmur vardır rahmettir, yağmur vardır, taşkınlığa sebep olur. Biz rahmet olmasını temenni ediyoruz. Kara kış olmasın. Bunu isteriz ve baharın o tatlı rüzgarıyla uyanalım isteriz. Bizim bütün gayretlerimiz bunun için'' diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şu anda Türkiye olarak biz geneli itibariyle, yani bir terör belasıyla şu anda uğraşıyoruz ama ülkemizin geneli itibariyle hamdolsun, huzuru yerinde olan, dünyada gerek demokraside, gerek ekonomik noktada çok çok farklı bir gelişim içerisinde olan bir Türkiye var. Ve dünyanın önemli aktörleri içerisinde olan bir Türkiye var. Tabii buraya gerçekten adil, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak ulaştık ve bunu aynı şekilde devam ettirmenin gayreti içerisindeyiz.'' -''Müslüman'ın siyaset yapmak en doğal hakkıdır''- Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi çok açık, net bir şey ortaya koymak lazım. İslamcı ifadesini kullandığınız zaman, bu bir defa bizim dinimize ters bir kavram. Bu, dinimizin aslında siyasallaştırılmasıyla alakalı bir kavram olarak ortaya çıkıyor. Ama şunu işlersek daha isabetli olur. Bir Müslüman siyaset yapar mı, yapmaz mı? Herhalde bir Müslüman'ın siyaset yapmak en doğal hakkıdır, en tabi hakkıdır. Farklı dinlerin mensupları nasıl siyaset yapabiliyorsa, bir Müslüman olarak biz de siyaset yapabiliriz. Buna hiçbir mani yoktur. Müslümanlar arasında dindar olanlar vardır, dinini az uygulayabilenler vardır, hiç uygulamayanlar vardır. Bunların derecesini belirlemek de bize ait değildir. Ben bir başbakan olarak kimsenin, dini ne kadar yaşıyor, yaşamıyor, Bunu takip etmek benim görevim değil, biz şahsımıza bakarız. Ama ülkemizi yönetirken de bizim bir anayasamız var, yasalarımız var. Bu anayasamıza, yasalarımıza göre de ülkemizi yönetiriz.'' Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Şimdi, şu ana kadar Suriye'deki iktidar ortadadır, babadan evlada geçen bir iktidar ortadadır. Suriye halkı memnun mu, değil mi? Bırakın herkes kursun partisini. Zaten memnunsa Sayın Esed'i ne yapar gene seçer. Ama değilse, memnun olduğunu seçsin. Tunus'ta, bugüne kadar olan kişi, nasıl orada iktidar oldu veya Tunus'a ne kazandırdı? Şimdi de nerede, niçin gitti? Mısır ortada. 30 yılı aşkın süredir işte orada Mübarek işbaşındaydı. Mısır'ın hali ortada. Mısır çok mutlu bir ülke mi? Yani orada bir demokrasi mi vardı? Şimdi bu saydığım ülkelerde otokratik rejimler var. Şimdi, otokratik sistemden demokratik bir sisteme geçişi arıyor buraların halkı, insanları. Bu arayış için yardımcı olmak lazım. Aynı şey Libya için geçerli, aynı şey Yemen için geçerli.'' -''Libya halkınındır''- ''İnanıyorum ki ben, o ülkelerde de inşallah daha güzel olacak'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Ama ben Suriye'yi de tanıdım, Tunus'u da tanıdım, Mısır'ı da tanıdım, yani Yemen'i de tanıdım, Libya'yı da tanıdım. Hele hele Libya çok büyük imkanlara sahip olmasına rağmen, çok ciddi sıkıntılar yaşıyordu. Temenni ediyorum ki, şimdi artık oralarda da çok büyük değişimler olmak suretiyle, halkın iradesinin demokratik hak ve özgürlüklerle farklı bir yöne taşınmasını, taşındığını görürüz. Ama bir şey söyleyeceğim, o da şudur; Bunu Libya için özellikle söylüyorum. Biz Türkiye olarak Libya'da Libyalının hakları üzerinde Batı'nın el koymasını istemiyoruz. Onun yer altı, yer üstü zenginlikleri tamamen Libyalınındır, Libya halkınındır, Batı gelip bunların üzerine oturmamalıdır diyorum, bunu da çok açıkça söylüyorum.''