Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "IMF'ye 23,5 milyar dolar borç ödediğimiz gibi 5 milyar dolar da borç verdik” sözlerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Bursalı, "IMF’ye borç para veriyoruz, lafı hiç doğru değil. Tek kuruş 'borç' verilmedi. Verildiyse gösterin" dedi.
Bursalı'nın "İktidar seçimlere kadar propaganda sürdürse başarılı olması zor" başlığıyla (5 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Zor durum, sanki her şey çökmeden, dağ üzerlerine devrilmeden bir an önce seçime gidilse iyi mi olur tilkiliğinin iktidarın kafasında dolaşıyor olması beklenir. Ama? Bugüne kadar erken seçime hep karşı çıkmış Cumhurbaşkanı var. Aksi takdirde, bu kez, kaybedeceklerini gördükleri seçimi, belki kazanırız düşüncesiyle öne alıyorlar, denecek. Tam da öyle olur. Ne kadar öne çekilebilir ki, milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimi? Ayrıca tartışmalı bir konu daha var: Anayasada Cumhurbaşkanı seçiminin 2019 Kasımı’nda yapılacağı öngörülüyor. Aksi bir karar, ne gerekçe ile olursa olsun, tartışmalı olacaktır. Peki iktidar erken veya bir baskın seçime hazır mı? Böyle bir karar, ekonomideki gidişatı olumsuz yönde hızlandırıcı etki yapacaktır; bırakalım partisini derleyip toparlamayı...
Cumhurbaşkanı aylardır IMF’ye borcu kapadık, üstelik borç para veriyoruz, diyor. 15 yıldır iktidarda olan bir partinin liderinin, hâlâ 15 yıl öncesine takılıp kalması, sadece ekonomik bakımdan elde var sıfır gerçeğinin altını çizer. Nitekim milli gelir beş yıldır önündeki engelleri aşamıyor, dahası geriliyor. Enflasyon gelirleri eziyor. Üstüne üstlük, milletin parasına daha düşük faiz verilmesini, böylece gelirlerin daha hızla erimesini sağlamak için iktidar baskı üzerine baskı yapıyor. Üstelik ekonominin gerçeklerini tersyüz etmecesine! Ayrıca IMF’ye borç para veriyoruz, lafı hiç doğru değil. Tek kuruş “borç”verilmedi. Verildiyse gösterin! IMF’ye borcun ödenmiş olmasının ne gibi bir anlamı olabilir ki? Türkiye 18 kez IMF’den büyük paralar aldı ve hepsini de ödedi.. AKP döneminde 15 yıldır bu borcun ödenmesinin, boş bir propaganda lafının dışında, ne gibi bir kıymeti harbiyesi olabilir? Millet bunu yutar mı, yutacak olanlara açıklamak gerekir.
İktidar şunu millete açıklamalı: Milli gelirin yarısı kadar Türkiye’nin dış borcu var.. 450 milyar dolar gibi. Bu problemi nasıl çözeceksiniz! Ülkeyi içine düşürdüğünüz duruma bakın: Dış borç sarmalı.. Dış siyaset düşmanlığı sarmalı! İkinci sarmal, birinci sarmalı daha da sıkıyor! Ve ülkede alabildiğine hâlâ körüklenen hukuk dışı, demokrasi dışı, askes, hain-alçak zırvalıkları. Zırvalığın ötesinde milleti dışlayıcı ve birbirine kırdırıcı politikalar... Yerel seçimlere şunun şurasında 14 ay kaldı, hainlik-alçaklık söylemi iktidarın temel propaganda aracı olacaksa eğer, yazık bu ülkeye ve bu millete... En büyük kötülüğü yapmış olursunuz.
Utanılacak ne var, açıklayın Hiç saydam olmayan bir iktidar! Daha şunu açıklamadınız: Diyelim ki Man Adası’ndan Cumhurbaşkanı yakınlarına paralar gelmiş.. Neyin parası bunlar, hangi şirket satılmış da bu şirketin sahiplerine paralar akıtılmış?.. Bu çevre, şirketin sahipleri miymiş? “Para dışarıya gitmemiş, dışarıdan içeriye girmiş..” demesini biliyoruz, ama hangi tür ilişkilerle bu para gönderilmiş, açıklamıyoruz. Açıklayın.. Bir şirket satılmışsa, paraları da sahiplerine pay edilmişse, bu normal bir durum ise, utanılacak ve açıklanamayacak ne olabilir ki! Alın açıklığına ihtiyacımız var. Sarraf olayında bunu beceremediniz.. Kollarından tutup sadece siyasetin dışına attınız 4 bakanı.. Böylece iktidar arınmış mı oldu!? Bu arada, bakana verildiği açıklanan 50 milyon Avro rüşvet iddiası üzerine bir okurun sorduğu başka yön de var ki buna yanıt veremem: Acaba bu para dağıtıldı mı yoksa tek kişiye mi gitti?! Bu adamlar aklanmak zorunda mı kalındı? Türkiye zor bir sarmal içinde. Dışa karşı uygulanan politika içeride ilkel duyguları kabartıyor ve oya tahvil ediliyor olabilir. Ama ekonominin ve ülkenin tecrit edilmesinin faturası ağır oluyor...