Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'nde Siyaset Akademisi toplantısının açılışında konuşuyor. Erdoğan son günlerde kadın, çocuk ve sosyal yaşamla ilgili tepki çeken açıklamalar yapan 'din adamları' hakkında açıklama yaparken, "Ben Diyanet İşleri Başkanı değilim cumhurbaşkanıyım" dedi.
Dün yaptığı "İslam güncellenmeli" ifadesine açıklık getiren Erdoğan, "Birileri sosyal medyada konuşmaya başladı. Siz bu fakiri korkutamayacaksınız. Hak neyse ben onu söylemeye devam edeceğim. Kitabımızın, İslam'ın hükümlerini sağa sola evirip çevirmeye hakkınız yok. Bu tür gözlüklerle bakara, dinimize fatura kesmeye de hakkınız yok" ifadesini kullandı.
"Bizim ilahiyatçılarımız, Dinayet İşleri Başkanlığı'mız, meydanı 'FETÖ' gibi alçaklara bıraktılar, toplum bu hâle geldi" diyen Erdoğan, "Bu bize örnek olmayacak da hangisi bize örnek olacak" diye konuştu.
Erdoğan, partisinin genel merkezinde Siyaset Akademisi'nin açılışında konuştu. Cumhurbaşkanı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Siyaset akademimizin kıymetli katılımcıları, değerli arkadaşlarım, yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. AK Parti 18. Dönem Siyasi noktada attığımız adımları bir akademi çatısı altında toplamış olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu dönem Siyaset Akademisi programının hayırlara vesile olmasını diliyorum.Güçlenerek gelen akademimiz ilk olarak 2008 yılı ocak ayında başladı. O günden bugüne 60 bin ve sertifika almaya hak kazanan 25 bin kardeşimize de özellikle teşekkür ediyorum. Bunun benzeri siyaset dünyasında yok. Onlar hiçbir zaman siyaseti bir okul olarak görmedi ama AK Parti bu işin aynı zamanda mektebi oldu.
Siyaset Akademimiz de sürekli gelişerek ileriye gitmiştir. Siyaset akademimizde görüş ve meşrep ayrımı yapmaksınız herkese kapısını açmıştır. Bugün de yaklaşık 6 bin 500 katılımcıyla 30 ilimizde akademimizin yeni dönemini başlatıyoruz. Tüm katılımcılara şimdiden başarılar temenni ediyorum. 2019 gibi önemli bir dönemecin hemen öncesinde başlattığımız bu faaliyetin hedeflerimize ulaşmamız konusunda çok önemli katkıları olacağına inanıyorum.
Bizim tarihimiz de adımız gibi aktır. Bu kadro, silici ak, alnı ak, başı dik bir kadrodur. Hamdolsun iktidara gelişimizin üzerinden 15 yıldan fazla süre geçmesine rağmen halen milletimize ilk günkü aşkla hizmet ediyoruz. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki bugün AK Parti halen zihniyet, söylem, siyaset yapış tarzıyla Türkiye'nin en genç partisi. AK Parti 10.5 milyona yakın üye sayısıyla bu ülkenin en dinamik partisidir. Zaman zaman bize 15 yıllık iktidarımızın sırrını soruyorlar. Yorulup yorulmadığımızı merak ediyorlar. Biz de onlara, milleti ile birlikte yürüyeni alaşağı edebilecek hiçbir fani güç yoktur diyoruz. Ne zaman ölürsek o zaman yoruluruz. Öleceğiz ya, öleceğiz. Rabbimin takdir planında ne varsa o olacak. Her an ölümle iç içe olacağız. Onun için de her an ölecekmiş gibi bu dünyaya, hiç ölmeyecekmiş gibi ebedi aleme çalışacağız.
Bu değişim meselesi asırlara dair bir husustur. Değişimi inkar etmek kendi kendini kandırmak demektir. Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da vardır. Mesela İslam'ın son din olduğu bir hakikattır. Bununla kimse oynayamaz. Allah'ın yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de açıkça ifade ettiği hükümler asla değişmemiştir, değişmeyecektir. Dinimiz İslam ve kitabımız Kuran-ı Kerim, kıyamete kadar bu da bundan sonra da kıyamete kadar gelecek olan tüm toplumlar, yaşanacak tüm hadiseler, ortaya kadar tüm yeni durumlar karşısında söyleyecek sözü olduğu anlamına gelir. Bunların uygulamadaki karşılılları elbette zamana, şartlara göre değişecektir. Mecelle kaidesidir, yani; "Ezmânın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz". Biz içtihatları değiştirmezsek, uygulamaya ilişkin kuralları uygun şekilde yenilemezsek sadece kendi kendimizi kandırmış oluruz. Müslümanlar sürekli kendilerini geliştirmek durumunda.
Birilerinin çıkıp hayatın gerçekleri ile ilgisi olmayan sözler edip kafaları karıştırması yanlıştır. Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir. Bu tartışmanın en çarpıcı örnekleri son günlerde kadınlar konusunda yaşanıyor. Ülkemizde pek çok örneğini gördüğümüz bir tehdit ortamında insanlar neye itimat edeceğini elbette şaşırıyorlar. Bu konularda konuşma yetkisi benim değil. Ben Diyanet İşleri Başkanı değil, Cumhurbaşkanıyım. Bir insan olarak dinime getirilen bu zafiyete de tahammülümüz yok. burada bildiğimizi, inandığımızı da söylemek zorundayız. İnşallah şu anda Başbakan Yardımcımız da burada, Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanımız alanı boş bırakmamalı. Bu tür adamlar konuşur, alanı boş bırakırsa ortaya böyle zaaflar çıkar. İlahiyatçılarımızın, muteber alimlerimizin ise ya sesleri çıkmıyor ya da sesleri duyulmuyor. Ya da korkuyorlar. Niye korkuyorsun be kardeşim? Çıkacaksın gerçek neyse söyleyeceksin.Hiç kimsenin dinimizi böyle karikatürize etmeye hakkı yoktur.
Biz dinde reform aramıyoruz. Haddimize mi? Ama çıkıp da kadınlarla ilgili, yaşlılarla ilgili konuşmaların İslam'a getirdiği lekeyi görmezden gelemez. Türkiye'de din eğitim ve öğretiminin sağlıklı bir temel üzerinde yaygınlaştırılmasına ihtiyaç var. FETÖ tecrübesi bu bakımdan çok önemlidir. Bizim ilahiyatçılarımız, Dinayet İşleri Başkanlığımız, bunlar meydanı FETÖ gibi alçaklara bıraktılar, toplum bu hale geldi. Bu bize örnek olmayacak da hangisi bize örnek olacak.
Birileri sosyal medyada konuşmaya başladı. Siz bu fakiri korkutamayacaksınız. Hak neyse ben onu söylemeye devam edeceğim. Kitabımızın, İslam'ın hükümlerini sağa sola evirip çevirmeye hakkınız yok. Bu tür gözlüklerle bakara, dinimize fatura kesmeye de hakkınız yok. Bu örgütlerin arkasında falanca var, filanca var yaklaşımı... Arkasında kim olursa olsun ortada çözülmesi gereken ciddi bir mesele vardır. 160 ülkede çalışıyorum diyor. Arkasında ne kadar İslam düşmanları varsa onlar arkasında. Dert ümmeti bölmek. İslam'ı bölmek. İslam'ı parçalamak. Bunlara asla zemin hazırlamamız gerekiyor.
Ömrünü İslam'a adamış ilim adamları ile bu meselenin üstesinden geleceğimize inanıyorum. Bu konuda ilgili kurumlarımızın ve muteber ilim adamlarımızın daha cesur davranmasını rica ediyorum. Aksi halde hep birlikte çok büyük bir vebal altında kalacağımız açıktır.
Güya DEAŞ ile mücadele ettiğini söyleyenlerin asıl gayesi gün gibi ortaya çıkmıştır. Son 1-2 gündür konuyla ilgili söyleyeceğim son söz şudur. Biz AK Parti olarak, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak sözüm şudur. Kucaklayıcı olacağız. Dinimize gölge, leke düşürmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz ve sosyal medyada, şurada, burada saldıranlar olacak. Unutmayın, eğer haksızlık karşısında susarsanız dilsiz şeytan olursunuz. Bu konuyla ilgili olarak da bizler yapılması gerekeni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Şimdi de biz, kitabımızdan aldığımız heyecanla, aşkla görüyorsunuz şu anda Afrin'e yürüyoruz. Cerablus'a, El Bab'a öyle yürüdük. Sosyal medyadan konuşanlar var ya, onların dediğini gibi hareket etmiş olsaydık, biz de yan gelip yatacaktık. Sınırlarımızda bizi taciz edenlere karşı duramazdık. Muteber sakalla, bunlar gibi olan sakal, bunlar gibi olanları karıştırmayın. Adam geliyor, sakalı var, Giydikleri ortada, tamam da günahsız olanları nasıl öldürürü böyle bir yetki var mı?
Hedef Afrin. İyi bir noktaya geldik. Etkisiz hale getirilenlerin sayısı 3171 oldu. Afrin merkez kuşatılmış vaziyette. Her an merkeze girmekle karşı karşıyayız.
PYD/YPG maaşı Amerika'dan alıyor. Bunları kendisine söylediğim zaman beyefendi rahatsız oluyor. Siz bütçeye koydunuz. Ben ekranda izletince de, diyorlar ki Amerika düşmanlığı çoğalır. Ben hiçbir şey yapmadığım halde Amerika'da Türkiye düşmanlığı aldı başını gidiyor.
15 sene önce nelerimiz yoktu be. Bunlar var mı? Var. Şu anda uçak filomuz THY'de 300'ün üzerine çıktı. Az önce Binali Bey anlattı. En fazla destinasyona uçan biziz. Yeni uçaklarımız geliyor non-stop uçacak. Modern ülkeye bu yakışır da onun için. Bu non-stop en ileri noktalara uçmada da uçak full gidiyor. Yarı boş falan değil.
Geciktik. Kanal İstanbul'la dünyada yeni bir ufku açacağız. Kanal İstanbul çok ses getirecek. Sıradan bir olay değil, ama geciktik. İhalesini hemen yapıp işi bitirmemiz lazım.
Dün terör örgütünün ikisi asfalta el yapımı bomba yerleştiriyor. İHA'larımız tespit etti, bu alçaklar öldürüldüler. Ne yazık ki arkadan gelen 30 kadar içinde yolcu olan kamyonet patlatıldı ve 3 kişi aynı aileden şehit oldu. Ondan sonra utanmadan siviller öldürülüyor bilmem ne yapılıyor. O iş sizin işiniz. Dünyada sivilleri asıl öldüren sizsiniz. Cezayir'de 5 milyon insanı öldürdüler, bu batı. Hep bu katliamları bunlar yaptı. Bunların gözü elmas, altın görür. Bunların gözü petrol görür, bunların gözü insanı görmez. Böyle bir durumu var. Bir tanesinin hanımı şunu söyledi. 4'lü oturuyoruz, helikopterlerle buralara geldiler, buralardan elmaslar, altınları, pırlantaları toplayıp götürdüler. Yaptıkları hiçbir şey yok. Yollar, her yer rezalet. Sadece işlerine yarayanı alıp götürdüler. Biz kesinlikle bu topraklarda işgal için yokuz. Bu terör örgütlerinden temizleyerek bu toprakları gerçek sahiplerine teslim edeceğiz. Yapacağımız iş bu. Bunu yaparken hem kendi güvenliğimizi sağlamak hem de komşularımızın dertlerine derman olmak oturduğumuz yerden mümkün olmayacaktı bu adımı attık.
Onların barış ödülleri onların olsun. İhtiyacımız yok. Bize rabbimizin rızası yeter. Biz ilk olarak Fırat Kalkanı Harekatı ile sahaya girdik. Terör ittifaklarına kendimizin ihtiyaçlarına uygun yeni işbirlikleri ile cevap verdik. Bugün 49. gününe giren Zeytin Dalı Harekatı'nı yürütüyoruz. Burayı emin bir belde haline yeniden getirmenin mücadelesini veriyoruz, vereceğiz. 3171 şu ana kadar. Sayıyı altıktan sonra bu artmıştır. 815 kilometre karelik alanın üzerindeki bölgeyi kontrolümüz altına getirdik. Burada da 2 bin kilometre karelik alanı kontrolümüz altına alacak Afrinli kardeşlerimizi kendi evlerine göndereceğiz. Afrin'e 6 kilometre kare falan Cinderes'ten kalmıştır. Evler tek tek elden geçiriliyor. Bölücü terör örgütü çocukları, kızları, bıyıkları bile terlememiş körpe delikanlıları anne babalarının gözü önünde öldürüyor. Ükemizden birileri de hala çıkıp bizim Afrin'de ne işimiz var diyebiliyor. Üstelik bunlar Türkiye'de siyaset yapıyor. Biz teröristleri Afrin'de imha etmezsek onların eylem yapacağı tek yer Türkiye'dir. Kimse kendini kandırmasın. Başkalarını kandırmaya da çalışmasın.
Suriye'deki mesele herhangi bir kesimin kendi hakkını, hukukunu koruma çabası değildir. Amaç bölgemizin bağrına kanatılacak bir hançer sağlamaktadır. Bu hançeri tutan el de, ondan fayda sağlayacak olan da bellidir. Kimse bizden böyle bir hançerin saplanmasına rıza göstermemizi beklemesin. Bugün Afrin'deyiz, yarın Mümbiç'te olacağız, ertesi gün Fırat'ın doğusunun Irak sınırına kadar teröristlerden temizlenmesini sağlayacağız.
30 milyar doları aşkın bir harcamayı biz sadece Suriyeli mülteci kardeşlerimize yaptık. Bunda STK'larımızın, belediyelerimizin katkısı var. Gecelik faizlerin yüzde 7500'leri bulduğu o ülke hamdolsun geride kaldı. Siz bakmayın kimi kredi derecelendirme kuruluşlarının ali cengiz oyunlarına. Onların tek derdi Türkiye'yi köşeye sıkıştırarak bundan nemalanacaklara yol açmaktır. Sizin kredi derecelendirme kuruluşları olarak verdiğiniz notlar bizim karden notu değildir. Bizim karne notu halkımızın notudur. Senin ölçü ne ya? Önce ölçünü ortaya koy. Yanımızda komşu batmış bitmiş bir anda 4 kademe yükseltiyorsun. Türkiye ekonomisi ile ilgili de kalkıp yok durağanmış, yok bir derece indiriyormuş. Sizi de çok iyi tanıyoruz. Sen neye bakıyorsun? Bunlarda ölçü siyaset. Biz artık bunlardan emin almıyoruz.