Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, düşürülen uçakla ilgili Rusya’yla çıkan kriz konusunda tüm ülkelerin Türkiye’yi haklı bulduğunu belirterek, “Daha önce benimle ilgili Putin’in beyanları hep mert ve cesurluğum üzerinedir. Dürüst devlet adamlığım üzerine de birçok sözü vardır” dedi. Erdoğan, Rusya'nın doğalgazı kesmesi ihtimaline ilişkin olarak da "Biz hayat boyu doğalgazla yaşamadık biliyorsunuz, doğalgazla tanışalı ne kadar zaman olduğu belli. Bu millet çileye alışık bir millettir" dedi. "Kaldı ki Rus doğalgazı olmazsa biz yandık bittik diye bir durum yok" diyen Erdoğan, "Rusya dışında birçok ülkeden doğalgaz aldığımızı zaten dile getirdim" ifadesini kullandı.
Erdoğan, BM İklim Değişikliği Konferansı’na katıldığı Fransa’dan Katar’a giderken uçakta aralarında Hürriyet yazarı Verda Özer'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
İkili görüşmelerde hâkim olan konu Rusya-Türkiye arasındaki gelişmelerdi. İlk gün, Hollande, Merkel ve Poroşenko ile ikili görüşmeler yaptım. Paris’ten ayrılmadan önce Obama ile de bir ikili görüşme yaptım. Bütün bu görüşmelerde dört ülkenin de yaklaşımı Türkiye’nin haklılığı noktasında ve ‘NATO olarak da biz her zaman Türkiye’nin şu anda yaşadığı olayda da yanındayız. Bundan sonra da yanında olmaya devam edeceğiz’ dediler. Sayın Obama’nın basın toplantısında yaptığı açıklama zaten çok net.
Sayın Putin’e yaptığımız görüşme davetine malumunuz icabet olmadı. Merkel, Obama ve Hollande kendisi ile yaptıkları görüşmelerde bu konunun gerilimle çözülemeyeceğini belirtmişler. Sorunları diplomatik yollarla çözmek gerekir yaklaşımını dile getirmişler. Bizler de aynı kanaatteyiz. Bu tür konular, diplomatik yollarla çözülmelidir.
Rus pilotun naaşını, askeri törenle kendilerine teslim ettik. Kendilerine, piloton naaşını kendi uçağımızla götürüp kendilerine Rusya’da teslim etmeyi de teklif ettik. Ama bunu kabul etmediler. Kendi uçaklarını göndererek almak istediklerini belirttiler. Silahlı Kuvvetlerimiz karşı tarafın bu arzusunu da tabii ki yerine getirdi. Naaşla ilgili olarak bir Ortodoks din adamı çağırılarak, dini kurullara da riayet edildi. Bu üzücü olayla ilgili olarak her hususta azami düzeyde hassasiyet gösterildi.
-DÜNYA LİDERLERİ ONLARA İNANMIYOR (Rusya’da yetkililer ve medya organlarının Türkiye aleyhtarı üslubu hakkında) Eteklerindeki taşları dökmekle meşguller. Tabii böyle bir konuda, hemen kara propagandaya başvurmaları üzücü. Ciddi bir iftira kampanyası yapıyorlar. Ancak bu iftiralara dünya liderleri tabii ki inanmıyor. Görüştüğüm liderlerden edindiğim izlenim bu. Tam tersine Rusya bu tür iftira kampanyaları ile kendi inandırıcılığını yitiriyor. Mesela Sayın Putin’in, Türkiye’nin DAİŞ’ten petrol aldığından söz etmesinin hiçbir inandırıcılığı yok.
(Putin’in bugün size karşı cephe almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bu soruyu aslında Sayın Putin’e sormanız lazım. Yani 11 ay önce değil, daha öncesinde de benimle ilgili Putin’in beyanları hep mert ve cesurluğum üzerinedir. Dürüst devlet adamlığım üzerine de birçok sözü vardır. Hele hele bizim Berlusconi, Schroder ve kendisi ile üçlü- dörtlü bir araya geldiğimizde benimle ilgili söyledikleri hep bu istikamettedir.
Rusya ile hava sahası ihlalleri daha önce her düzeyde ele alındı. Hava sahası ihlali ilk kez olmuş değil. Bunun belgeleri de var. 3-5 değil, yüzlerce ihlal var. Karadeniz’de geçen sene yaptığı hava sahası ihlali 15 dakika. Uyardığımızda “Pilotlar, İngilizce tam bilmiyorlar, yanlış anlaşılma var” gibi ifadeler kullandılar. Suriye’de ilk yapılan ihlalde de aynı sıkıntılar yaşandı. G- 20’de (Putin) bana ‘Şunu bir misafirlik gibi düşünseniz’ dedi. Ben de ‘Davetsiz misafirlik olmaz dedim. Bunlar bizi stratejik ortak olarak üzüyor’ dedim.
Bununla da kalınmadı. Örneğin Akdeniz’de Moskova adlı kruvazörleri gemilerimizi taciz etmeye başladı, bunu söyleyince ‘Haberim yok gerekli uyarıyı yapacağım’ dedi. Akdeniz bir çözüme kavuştu ama ardından malum uçak meselesi patlak verdi. Egemenlik haklarına sahip çıkmak, duyarlı davranmak, her ülkenin meşru hakkıdır.
(Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı olurdu, sözünüzü açar mısınız?) Uyarının şekli değişebilir, süresi uzatılabilirdi anlamında söyledim. Bölgede yaşananlardan sonra angajman kurallarının hassasiyeti artmıştır. Suriye’den hava sahası ihlallerine karşı müteyakkız olmak durumundayız. Ancak, bu hassas ortamda milliyeti tam belli olmayan, ikazlara aldırmayan bir uçağa müdahale edilmesi akabinde Rusya’nın sergilediği tavır pek diplomatik değil. Olaya duygusal yaklaşıyorlar. Hemen yaptırımlardan söz etmeleri de hoş değil.
Rusya’ya herkesin yaptırım uyguladığı tarihlerde Türkiye yaptırım uygulamamıştır. Stratejik ortağımızdır, gıda dahil ürünleri vermeye devam edeceğiz dedik. Şu anda ise onların yaptığına bir bakın. Bu gıda ürünlerini almayacağız diyor, işadamlarımıza eza ceza çektiriyorlar. Bunlar devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Türkiye bu hususta asilliğini koruyor. Biz onlarla aynı dili kullanmıyoruz. Biz diplomatik dili kullanmak suretiyle kendimize yakışanı yapıyoruz. Onların da dillerinin değişmesini bekliyoruz.
(Ortalama vatandaş doğalgaz konusunda bir sıkıntı yaşar mıyız diye endişeleniyor, ne diyeceksiniz?) Biz hayat boyu doğalgazla yaşamadık biliyorsunuz, doğalgazla tanışalı ne kadar zaman olduğu belli. Bu millet çileye alışık bir millettir. Kaldı ki Rus doğalgazı olmazsa biz yandık bittik diye bir durum yok. Rusya dışında birçok ülkeden doğalgaz aldığımızı zaten dile getirdim.
-(Duygusallık stratejiye dönüşürse ne olacak? Örneğin Rusya Türk vatandaşlarını ihraç ederse biz de mütekabiliyet esasları doğrultusunda karşılık verir miyiz?) Mütekabiliyet, hukuk sınırları dahilinde olabilecek bir şeydir. Biz Rusya’nın halihazırda duygusal bir tavırla yaptıklarına teenni içinde yaklaşıyoruz. Bizim Türkiye’de yaşayan Rusların hukukuna riayet etmememiz sözkonusu olamaz. Türkiye, Rusya’dan ülkemize gelip daire almış, yerleşmiş olanları hissi tavırlarla yurtdışı etmek gibi davranışlar içerisine giremez. Tayyip Erdoğan olarak böyle bir şeye evet demem söz konusu olmaz. Bu bize yakışmaz.
-Daha önce benzer iftiralar, İran medyası tarafından da piyasaya sürülmüştü. Oğlum ve kızımla ilgili iftiralar atmışlardı. O dönem Ruhani’yi arayıp bunların iftira olduğunu açık açık kendisine de söylemiştim. Hele hele ‘Müslüman bir Müslümana nasıl iftira atar’ diye sormuştum Ruhani’ye. Ruhani olanları medya özgürlüğüyle izaha kalkışmıştı. O süreçte, kendisine de söyledim, İran’da medyanın ne kadar özgür olduğunu herkes gayet iyi biliyor! Şimdi benzer iftiralara Rusya’da tanık oluyoruz. Ben de iddia sahiplerini bunu ispata çağırıyorum. İspat edemezlerse müfteri konumuna düşerler.