ERDOĞAN: BİZİM KÜLTÜRÜMÜZÜ ANLAMIYORLAR İSTANBUL (A.A)

-ERDOĞAN: BİZİM KÜLTÜRÜMÜZÜ ANLAMIYORLAR İSTANBUL (A.A) - 05.10.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şunu çok açık söylüyorum, bizim aktif dış politikamızı, çok yönlü, çok boyutlu dış politikamızı anlamakta zorlananlar, esasen bizim tarihimizi, bizim kültürümüzü, bizim medeniyet kodlarımızı görmeyenler, anlamayanlardır''  dedi. Erdoğan, İstanbul Şehir Üniversitesinin ilk akademik yıl açılışında yaptığı konuşmada, 8 yılda 78 yeni üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirdiklerini, bu 78 üniversite içinde bazılarının, birkaç yıl içinde birkaç on yıllık mesafe katettiğini, hem Türkiye ölçeğinde hem de küresel ölçekte isimlerini duyurduklarını söyledi.  ''Türkiye uzun yıllar boyunca enerjisini gereksiz münakaşalarla, sanal gündemlerle heba etti. Yıllarca uluslararası sermaye, uluslararası yatırımlar renklere ayrıldı. Zihinlerdeki kalıplar, ideolojik yaklaşımlar Türkiye'yi uluslararası yatırımların bir cazibe merkezi olmaktan alıkoydu'' diyen Erdoğan, şunları söyledi: ''Hükümet olarak geldik, bu ayrımı kaldırdık, hatta yerli yabancı ayrımına son verdik ve uluslararası yatırım noktasında her yıl rekor seviyelere ulaştık. Benzer şekilde, üniversitelerimiz gereksiz tartışmaların odağında yer aldı. Özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversiteler, ne yazık ki yıllarca yasaklarla anıldı. Bugün üniversitelerimizi bu ideolojik baskılardan, bu gereksiz tartışmalardan uzak tutmanın, onlara en ideal anlamda özgürlük zeminini tesis etmenin mücadelesi içindeyiz. Sabırlıyız ve bunu da başaracağız.'' Erdoğan, ''8 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye, dış politikasıyla, ekonomisiyle nasıl bir cazibe merkezi, bir ağırlık merkezi konumuna yükseldiyse üniversitelerin çabalarıyla da bilim için, bilim adamları için, eğitim ve öğretim için bir cazibe merkezine dönüşeceğine inandığını'' söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Bizler elbette, bilgiye 'yitik mal' olarak bakan ve onu her neredeyse almakla mükellef bir medeniyetin mensuplarıyız. 'İlim Çin'de dahi olsa, gidin, alın' emrine muhatap bir medeniyetin mensuplarıyız'' dedi. ''Konya ile Bursa, Edirne, İstanbul ile özdeşleşen ve isimlerini tarihe yazdırmış olan bir çok bilim adamı, ya kendileri ya da babaları, dedeleri, bu şehirlere sonradan aslında yerleşmiş kişilerdir'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şehir, bu insanları cezbetmiştir, çekmiştir. Hepsi bire cazibe merkezi olmuştur. Şehir bu insanlara faaliyet imkanı sunmuştur, fikir üretme ve fikir beyan etme özgürlüğü sunmuştur, fikirlerini özgürce paylaşma imkanı sunmuştur. Şehrin yöneticileri, şehrin esnafı, önde gelenleri, şehirlerine bir ilim adamının gelmiş olmasından büyük mutluluk duymuş, onu yenilerinin takip etmesi için misafirperverliğin en yücesini sergilemekten geri durmamışlardır. Bizim artık şunu enine boyuna sorgulamamız gerekiyor, bilim adamları neden doğunun şehirlerini değil de batının kentlerini tercih ettiler? Bin yıl boyunca bilimin, sanatın merkezi olan Bağdat gibi, Şam gibi, Beyrut, Kahire, Konya, İstanbul gibi şehirler, bu unvanlarını nasıl oldu da  Avrupa'nın, Amerika'nın şehirlerine kaptırdılar? Bırakınız dünyanın diğer ülkelerinden bilim insanlarını, bizim kendi bilim insanlarımız dahi neden uzun süre kendi ülkelerindeki üniversiteler yerine, batıdaki üniversiteleri tercih ettiler? Niçin uzun zaman doğudan batıya doğru bir beyin göçü yaşandı? Bizler elbette, bilgiye 'yitik mal' olarak bakan ve onu her neredeyse almakla mükellef bir medeniyetin mensuplarıyız. 'İlim Çin'de dahi olsa, gidin, alın' emrine muhatap bir medeniyetin mensuplarıyız. Ancak, şehirlerimizin bilgiye ve bilim insanlarına kapılarını neden kapattığını, bu kapıların yeniden ve ardına kadar nasıl açılabileceğini de enine boyuna sorgulamak zorundayız.''