ERDOĞAN: BÖYLE BİR FASIL YOK   ANKARA (A.A) 

-ERDOĞAN: BÖYLE BİR FASIL YOK   ANKARA (A.A) - 08.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1915 olaylarıyla ilgili siyasi yaklaşımları doğru bulmadıklarını belirterek, ''Bu konuyu parlamentolarında oylayanların da bu konuyu bilmediklerini, ne yazık ki ki bütün oylamaların yapıldıkları yerde gördük, ABD'de de buna dahil olmak üzere'' dedi. Başbakan Erdoğan, Polonya Başbakanı Donald Tusk ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Polonyalı bir gazetecinin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili konunun Türkiye'nin AB'ye girmesine etkisi olup olmayacağı yönündeki soruyu şöyle cevaplandırdı: ''Bu sorunun sadece şurasını cevaplayayım, bir defa adil, bilimsel, kapsayıcı bir şekilde bunun masaya yatırılmasında çok büyük fayda var. Siyasi yaklaşımları doğru bulmuyoruz ve bu konuyu parlamentolarında oylayanların da bu konuyu bilmediklerini, ne yazık ki bütün oylamaların yapıldıkları yerde gördük, ABD'de de buna dahil olmak üzere. Çünkü yaptığımız görüşmelerde bunları görüyoruz. Polonya'da da bundan sonraki süreçte yine bu değerlendirmeler bilimsel bazda yapılırsa, adil yaklaşım ortaya konulursa neticenin böyle olmayacağı ortaya çıkacaktır. AB'ye giriş süreciyle alakalıydı. AB'ye yönelik fasıllar içinde böyle bir fasıl yok. Olmayan faslın cevabı da olmaz.'' -YUMURTALI PROTESTO- Başbakan Erdoğan, başka bir soru üzerine de Siyasal Bilgiler Fakültesinde (SBF) TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'a yönelik yumurtalı protesto eylemini değerlendirdi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu konu aslında aynı zihniyetin değişik yerlerdeki tezahürüdür. İki haftadır İstanbul'da planlanan oyun ne ise iki haftadır İstanbul'daki tuzak, tezgah ne ise SBF'deki olay aynıdır. Kimse bunu özgürlükler adına ifade edemez. Bugün Siyasal Bilgiler Fakültesindeki olayda, akademisyen özelliğiyle, milletvekili özelliğiyle öğrenci konseyinin davetine icabetle fakülteye konferans vermeye giden Sayın Kuzu'ya karşı, yüze yakın, belki de daha da fazla yumurta atılmıştır. Özgürlüğün tanımında yumurta atmak varsa ayrı bir konu, onu bilemem. Herhalde böyle bir şey olmasa gerek ama burada üniversite yönetimini bir defa suçlu buluyorum. Bu benim yaklaşımımdır. Niçin? Bu yumurtalı olan öğrenciler üniversiteye nasıl sokulmuştur ve bunlar gerçekten SBF'nin öğrencileri midir? Bir diğeri, burada öğrenci olmayanların da olduğunu gördüm ve bunlar da ön sıralardakilerdi ki bunlar önümüzdeki günlerde bütün o görüntülerden çıkacaktır ve onların oradaki yaklaşım tarzları da bu işin aynı zihniyetin orada hazırladığı tuzağın değişik bir görüntüsüdür ve bunların hangi yapının mensubu olduklarını tahmin ediyoruz. Fakat bütün bu gelişmeler, çok açık ve net ifade edeyim ki, ülkede daha ileri bir demokrasiyi hazmedemeyenlerin, daha ileri bir özgürlük standardını hazmedemeyenlerin tavrıdır. Gerçek manada özgürlük mücadelesi masada konuşarak olur. Entelektüel bir ortamda düşüncelerinizi ortaya koymakla olur. Yoksa elinize yumurtaları alıp oraya gelip girmekle veya molotofkokteylleriyle değişik yerlerde, meydanlarda, çeşitli yerlerde güya bayrak taşıyormuş gibi, bayrak sopalarıyla polise saldırmakla böyle bir özgürlük mücadelesi olmaz. Bunların hepsi ortada, gelişmeler ortada.'' -''GÜVENLİK GÜÇLERİ TAVRINI KOYACAKTIR''- Bu tür adımlar atıldığı sürece polisin tavrını koyacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Böyle süreç başladığı zaman tabii bazı farkındalıkların dışında, tespitlerin dışında adımlar da atılıyor olabilir ve ben bugün benim milletvekilimden önce orada konuşan ana muhalefetin temsilcisi, bizi eleştireyim derken daha sonra kurduğu tuzağa kendisi düştü biliyorsunuz, o da yumurta yağmuruna tutuldu. O da oradan adeta kovalandı. Niçin? Önce bize 'faşist bir yaklaşım' diye tavır koyan zat, daha sonra öğrencilere 'bu faşizan bir yaklaşımdır' diye tavrını ortaya koyunca o da tabii orada gerekli cevabı almış oldu yani kimseyi memnun edemedi. Böyle bir yaklaşımla o da oradan farklı bir şekilde malum kovuldu. O da yanlış, o da yanlış. Bunların doğrusunu bulmamız gerekiyor. Burada tabii özellikle medyayı tekrar kınıyorum. Medyanın aynen terör örgütünün yaptığı olayları pişire pişire getirip döndüre döndüre ekranlara taşıması gibi bunları da günlerce ekranlarına taşımak suretiyle ülkenin bir bölümünde olan olayla sanki ülkenin bütününde bu olaylar oluyormuş gibi havaya girmesini doğru bulmuyorum.'' -VİZE KONUSU ETRAFLICA GÖRÜŞÜLDÜ- Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, savunma sanayii ile ilgili olarak iki ülkenin birlikte yapacağı çok şeyler bulunduğunu kaydederek, yarın İstanbul'da yapılacak işverenlerle görüşmeler ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın katılacağı toplantılarda iki ülke arasındaki ilişkilerin geniş planda ele alınacağını söyledi. Türk ve Polonyalı girişimcilerin savunma sanayii dışında enerji, alt yapı yatırımları ve turizm alanlarında yatırımları ele alacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Polonya'nın dönem başkanlığının öncelikli hedefleri arasında yer alan NATO-Avrupa Birliği güvenlik işbirliği alanında yapıcı bir yaklaşım sergileyeceğimizi bilmeleri gerektiğini ifade ettik. Sorunların çözümünde muhataplarımızın da aynı yapıcı tutumu ortaya koyacaklarına inancım tamdır. Birlikte atabileceğimiz adımlar olduğuna inanıyorum. Konsolosluklar arası çalışmalar, örneğin başta vize konusu olmak üzere bunu etraflıca görüştük. Hemen Ocak ayı başında bu konuyu büyükelçiliklerimiz görüşmek suretiyle bunu çok daha kolaylaştırıcı hale nasıl dönüştürebileceğimizin adımlarını da hemen süratle Şubat ayı itibarıyla atmamızın kararını verdik. Yani Ocak'ta bu görüşme yapılmalı, ardından da Şubat'ta bu adımı atmalıyız. Diğer bazı Avrupa ülkelerine yaptığımız uygulamanın Polonya için de geçerli olacağını 600 yıllık geçmişe dayalı olarak bunu aramızda ifade ettik.''