ERDOĞAN: ''BU CUMHURİYET ÇITKIRILDIM DEĞİL'' TBMM (A.A)

-ERDOĞAN: ''BU CUMHURİYET ÇITKIRILDIM DEĞİL'' TBMM (A.A) - 26.10.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Cumhuriyetin çıtkırıldım bir cumhuriyet olmadığını, Cumhuriyetin kökü mazide olan bir ati'' olduğunu belirterek, ''Bugün Türkiye'de var olan bir zihniyet; kendisine millet, yasama, yürütme üzerinde muhafızlık görevi ihdas ediyor. Siz, hangi anayasal ve yasal yetkiyle TBMM'ye hiza vermeye kalkışıyorsunuz?'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, attıkları her adımda karşılarına dikilip, ''Cumhuriyet tehlike altına girer, bölünüp, parçalanıp, zayıflarız'' denildiğini ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi: ''TRT Şeş... 'Bir kanalı tamamen oraya tahsis edeceğiz' dediğimiz zaman da bunu söylediler. Ne oldu, gitti mi elden? Bölündük mü, parçalandık mı? Biz evhamlara prim vermedik. Yasakları kaldırdık, kaldırıyoruz; reformlarımızı yaptık, yapıyoruz. Pompalanan korkuların ne kadar boş olduğunu milletçe hep beraber gördük. Bu Cumhuriyet, çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir. Bu Cumhuriyet kökü mazide olan bir atidir. Bu Cumhuriyet kökü derinlerde olan, büyük ve güçlü bir milletin kurduğu ve yaşattığı bir cumhuriyettir. Statükoyu muhafaza etmek, değişime direnmek, yasaklarda ısrar etmek, Cumhuriyetimize de bu aziz milletimize de yapılabilecek en büyük haksızlıktır.  Bugün Türkiye'de hala öyle bir zihniyet var ki TBMM'yi, yasamayı, yürütmeyi, onlarla birlikte milleti reşit, mümeyyiz, muktedir görmüyor. Kendisine millet, yasama ve yürütme üzerinde muhafızlık görevi ihdas ediyor. Allah aşkına; siz bu yetkiyi kimden alıyorsunuz? Hangi Anayasal ve yasal yetkiyle TBMM'ye hiza vermeye kalkışıyorsunuz? Hangi vasfınızla, kerametinizle siz bu milletten daha iyi biliyorsunuz? Kendi iradenizi milli iradenin üstünde ne zamandan beri görmeye başladınız? Milleti küçümseme, milletin vekillerini yok sayma cüretini nereden alıyorsunuz? Siz milletin velisi ya da vasisi misiniz? Millet, Meclis, yürütme yanılıyor da en doğruyu siz mi biliyorsunuz? Yoksa siz millete patronluk mu yapmak istiyorsunuz? Cumhuriyet, işte sizin bu vesayetçi anlayışlarınızı, milletin üzerinde tasallut etme anlayışınızı çok ciddi manada tespit etti. Üzerinde tasallut kurmasın diye sizin gibi zümrelerin mevkilikleri, milli iradeyi baskı altına almasın diye Cumhuriyetimiz ilan edildi, şimdi de cumhur Cumhuriyetine sahip çıkıyor.'' -''SANAL KORKULAR POMPALANDI''- Başbakan Erdoğan, bu zihniyetin; 1940'lara, 1950'lere, 1960'lara damgasını vurmuş olabileceğini ifade etti. O yıllarda Türkiye'nin neler kaybettiğinin bilindiğini belirten Erdoğan, 2010'ların Türkiye'sinde artık bu zihniyetin kabul edilemeyeceğini söyledi. 780 bin kilometrekarelik vatan toprağındaki 50 milyona yakın seçmenin asla böyle bir vesayeti kabul edemeyeceğini söylediklerini ifade eden Erdoğan, 12 Eylül'deki halk oylaması öncesinde de bu sanal korkuların pompalandığını bildirdi.  ''Yargı siyasallaşıyor, AK Parti kendi yargısını kuruyor, kadrolaşacak, yargıyı ele geçirmeye çalışıyor....'' denildiğini anlatan Erdoğan, aradan 2 ayı aşkın bir zaman geçtiğini ve bu iddiaların gerçek dışı olduğunun net olarak ortaya çıktığını söyledi.  Başbakan Erdoğan, ''12 Eylül öncesinde millete korku yayanlar, milleti ikna edemedikleri gibi yargı camiasını da ikna edebilmiş değiller. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)seçimlerinde aday oldular. Ama kendi camialarında kabul görmeyince, farklı ithamlarla seçimleri karalamaya başladılar'' diye konuştu. -''NASIL İPOTEK KOYDUĞU ANLAŞILDI''- Seçimle HSYK üyelerinin belirlendiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Sesi çok çıkan bir zümrenin, yargı camiası içinde neye tekabül ettiği ortaya çıktı. Bir avuç insanın, nasıl binlerce insanın iradesine ipotek koyduğu anlaşıldı. HSYK seçimlerinde ilk defa 10 binin üzerinde yargı mensubu, kendi hür iradeleriyle şeffaf ve demokratik ortamda oy kullandılar. Şimdi buna yargının siyasallaşması denebilir mi? Türkiye'ye demokrasi, Cumhuriyet geldi ama birilerinin hala haberi yok. Hala birileri belli alanlarda hakimiyet kurmak, hükümranlıklarını sürdürmek istiyor. Kusura bakmasınlar, kimse demokratikleşmeden muaf değildir, milli iradenin hakimiyetinden azade değildir. Bizim yaptığımız Cumhuriyeti de demokrasiyi de tüm alanlarda hakim kılacak adımları atmaktır. Ortada siyasallaşan bir yargı yok, ortada, siyasallaşmış unsurlar tarafından sindirilmiş bir yargının artık tarafsız bir yargıya dönüşümü var. 1960 iradesi sonrasında oluşan statükocu, hizipçi, seçkinci yapının bugün artık değişimci, tarafsız, millet hassasiyetlerini gözeten bir yapıya dönüşümü var. Bizim hiç bir gizli gündemimiz yok. Bizim, birilerinin iddia ettiği gibi gizli bir ajandamız, gizli niyetlerimiz yok. Biz bu Cumhuriyetin nasıl, hangi idealler üzerine kurulduğunu biliyoruz. Bu Cumhuriyeti o ideallere ulaştırmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Bizim Cumhuriyeti korumak, kollamak, ideallerini artırmak, itibarını yaşatmak... Bu noktada 8 yıl içinde yaptıklarımız, niyetimizi zaten açık açık ispat ediyor. 8 yıl içinde inşa ettiğimiz yollar, barajlar, okullar, üniversiteler, hastaneler; Cumhuriyeti nasıl yücelttiğimizin delilleridir. En ücra köşeye KÖYDES'le nasıl ulaştığımız ortadadır. 780 bin kilometrekarede 73 milyona ulaştırdığımız hizmetler, bu ülkeye ve millete aşkımızın ve sevdamızın açık delilleridir. Bitti mi? Bitmedi. Daha yapacağımız çok şey var.'' -''HUKUKUN ZORLANARAK TEHDİT EDİLDİĞİMİZE ŞAHİT OLDUNUZ''- Başbakan Erdoğan, demokrasinin en güzel yanının, seçilenlerin seçen halka sürekli hesap vermesi olduğunu söyledi.  Halkın iradesinin yok sayılması durumunda, başkalarının gelip milletin taleplerini gerçekleştireceğini ifade eden Erdoğan, ''Kimse bu makamların sürekli sahibi değildir. Millet getirir, millet götürür. Kim milletin takdirini kazanırsa o göreve gelir, kime milletin de tepkisini çekerse, desteğini kaybederse görevi bırakır. Bizim için en büyük makam; ne iktidar olmaktır ne bakanlıktır ne de başbakanlıktır. Bizim için en büyük makam, milletimizin gönlündeki yerdir'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletten kopuk, ona tepeden bakan, onu hor gören bir rejimin değil, gücünü ve felsefesini milletin aklından, vicdanından alan bir Cumhuriyetin savunucuları olduklarını bildirdi. Henüz yasaklar konusunda ideal bir noktaya ulaşılmadığını belirten Erdoğan, ancak 8 yıl boyunca yasaklarla samimi bir mücadele verdiklerini söyledi. Kendileri yasaklarla mücadele ederken, yasakları devam ettirmek isteyenler olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Yasaklarla mücadelemizde nasıl yalnız bırakıldığımıza, önümüze nasıl engeller çıkarıldığına, hukukun zorlanarak nasıl tehdit edildiğimize sizler şahit oldunuz. Bunları mazeret olarak söylemiyorum. Birileri istemiyor, engel çıkarıyor diye yasaklarla mücadeleden vazgeçecek değiliz. Ama bugün bazı yasaklardan, sorunlardan dolayı bizi eleştirenlerin, önümüze ne tür zorlukların çıkartıldığını da görmelerini istiyoruz'' diye konuştu. Erdoğan'ın grup toplantısında konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle   -''Hiç kimse demokrasi ve cumhuriyet üzerinde kendince vesayet kuramaz, hukuk dışı operasyonlara girişemez. Biz bir kabile devleti değiliz'' -''1940'lı yıllarda Ankara'nın ulus semtine 'kılık kıyafeti uygun değil' diye kasketli gariban köylülerin, yani ulusun girmesi yasaklanmıştı. Bu ülkenin gerçeklerini, bu ülkenin sorunlarını dile getirmek, konuşmak yasaklanmıştı'' -''Bu yasakları koyanlar ve uygulayanlar, cumhuriyeti koruma ve kollama bahanesinin arkasına sığınıyorlardı. cumhuriyeti, cumhurdan, halktan koruyarak belli bir zümrenin hakimiyeti altına almak  isteyen bu çarpık anlayışla, sadece bu kavrama haksızlık etmekle kalmadılar, Türkiye'nin gelişimine de set çektiler'' -''Cumhuriyeti korumak, rejime sahip çıkmak bahanesinin arkasına sığınarak onlar aslında cumhuriyeti küçülttüler. Halka yabancılaştılar'' -''Eskiden başımıza gelen her musibetin ardında hep bir dış mihrak arardık. İçeride öcüyle, dışarıda dış mihrak ile korkutulurduk. statükonun devamı bu korku ile temin edilirdi, siyaset kurumu bu korkular ve evhamlar üzerinden itibarsız hale getirilirdi'' -''Cumhuriyet, sözde elitler tarafından değil bizzat bu millet tarafından kurulmuştur'' -''Dolasıyla, Cumhuriyet asla ve asla belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir grubun rejimi değil, bu milletin rejimidir. Sahibi de bu aziz millettir'' -''Cumhuriyetin ilanı öncesine ait olan bölünme korkusunun bugün bile bir tehdit ve sindirme aracı olarak görülmesi Cumhuriyetimize ve onun ideallerine tamamen terstir, aykırıdır'' -''Ülkenin birliğinin ve bütünlüğünün tehdit altında olduğunu bahanesiyle demokrasiye gölge düşürenler, siyaseti ve siyasetçiyi devre dışı bırakmaya çalışanlar ekonomiye de dış politikaya da  iç politikaya da en büyük kötülüğü yaptılar'' -''Cumhuriyeti korumak adına aslında onlar bir korku cumhuriyeti oluşturdular'' -''Tehlikede olan Cumhuriyet rejimi değil bu korkulardan nemalanan çevrelerin imtiyazları oldu'' -CHP'Yİ ELEŞTİRDİ- Erdoğan konuşmasında CHP'yi de eleştirdi: -''Türkiye'de başörtüsü meselesinin çözümü önündeki en büyük engel, CHP'nin bugüne kadar ortaya koyduğu statükocu ve özgürlük karşıtı anlayıştır'' -''Her zaman yasakları savunan, özgürlüklerin önünde set olan, değişime her zaman karşı çıkmış olan bir CHP'nin, sadece genel başkanın popülist ve bireysel çıkışlarıyla bu zihniyetinden kopamayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır''  -'' Nefes alıp vermek ne kadar tabii ise ne kadar tabii bir insan hakkıysa inancına göre giyinmek de eğitim olanaklarına sahip olmak da o kadar tabiidir, o kadar temel bir insan hakkıdır'' -''Bu sorunun CHP ile çözülemeyeceği, CHP'nin bu konuda samimi olmadığı ve böyle bir iradesinin de bulunmadığı artık netlik kazanmıştır''