Erdoğan: Bu paralel yapıyı er ya da geç çökerteceğiz

Erdoğan: Bu paralel yapıyı er ya da geç çökerteceğiz

Hukuki Araştırmalar Derneği temsilcilerini kabulünde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu paralel yapıyı er ya da geç çökerteceğiz" dedi. Erdoğan, "Vicdanları yerine başka bir gücü ikame eden hukukçular milletimize ve devletimize çok büyük zarar vermiştir" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Müslümanlar fethettiği yerlerde adaletle hüküm sürmeleriyle ön plana çıkmıştır. Bugün İsrail yönetimi her fırsatta Mescid-i Aksa'da Müslümanlara zulmediyor bunu şiddetle kınadığımı bir kez daha ifade ediyorum.

Dünyaya adalet anlayışını yeniden yaşayarak ve yaşatarak göstermemiz gerekiyor. Suriye'deki adaletsizliğin bedeli 370 bin kaybedilmiş candır. BM başta olmak üzere uluslararası sistemlere itirazımızın altında gördüğümüz küresel adaletsizlik vardır.Dünya 5'ten büyüktür. Bu 5 ülkede bir tane Müslüman ülke yok. Böyle adalet olabilir mi? 3 tanesi Avrupa ülkesi. Ben Rusya'yı da Avrupa ülkesi sayıyorum. Biri Amerika diğeri de Çin.  BM'nin 5 daimi üyesi arasında bir tane Müslüman ülke yok ve tüm kıtalar temsil edilmiyor. BM'nin 5 daimi üye sayısı 20'ye çıkarılmalı ve bu 20 daimi üye yeni ülkelerle yer değiştirerek sistem devam etmeli. Bizim en geniş manada anlayışımız "işlerinizde istişare edin" anlayışıdır.

Vicdanları yerine başka bir gücü ikame eden hukukçular milletimize ve devletimize çok büyük zarar vermiştir. Eğer irademiz hakka teslim olur, kula kul olmazsa orada başarılı oluruz. Çok çalkantılı bir dönemden geçmekteyiz. 27 Mayıs 1960 darbesi demokrasinimizin yanında en büyük darbeyi adalete vurmuştur. 12 Eylül'ün bir sağdan bir soldan diyerek astığı gençlerimizin görüntüleri halen gözlerimizin önündedir.

 

"Bu paralel yapıyı er ya da geç çökerteceğiz"

 

17-25 Aralık sürecinde hukuk içinde bir çetenin, emniyet içindeki bir grupla şahsıma ve hükümete karşı bir darbe hazırlğı içinde olduğunu gördük. Sen savcıydın, niye kaçtın? Haklıysan hakkını savun, kaçma. O da ne durumda olduğunu biliyor. Bunların hiçbiri kendilerini bekleyen akıbetten kurtulamayacak. Paralel devlet yapılanmasını er veya geç çökerteceğiz. Bunun hiç lamı cimi yok.

Türkiye’nin yakın tarihinde, özellikle geçen 13 yıldan hep birlikte ders çıkarmak mecburiyetindeyiz. Güneydoğu’yu dolaşırken şu malum terör örgütüyle beraber bunların müşterek hareket ettiğini gördüğümde gerçekten vicdanım kan ağlıyor. Hele hele hanımların bu bölücü terör örgütüyle beraber hareket ettiklerini gördüğümde vicdanım kan ağlıyor. Nasıl olur da onlarla birlikte olur ve onlarla birlikte çok çirkin hareketler yaparlar.

Siyasetçiler, siyasi konumlarda bulunanlar yaptıkları iyi ve kötü işlerin hesabını kısa sürede millete verirler. 1 Kasım 26. Dönem seçimini yapacağız. Bu yaklaşık 3,5 yılda bir siyasi partilerin ve siyasetçilerin Meclis’teki çalışmaların ibrası için millete gittikleri anlamına geliyor. Peki, adalet sisteminde çalışanların ibrası nasıl olacak? Asıl denetimi yapacak olan bu kişilerin vicdanlarıdır. Vicdanını herhangi bir vesayet odağının emrine vermesi hiç kimsenin adalete hizmet edebilmesi mümkün değildir. 27 Mayıs’ta Yassıada, 12 Eylül’de Mamak’ta, 28 Şubat’ta ifade alanlarla 17-25 Aralık’ta gerçek yüzünü ortaya çıkaran yapıdan hiçbir farkı yok. Tüm darbecilerle, vesayet odaklarıyla nasıl mücadele ettiysek bu yapıyla da edeceğiz. Bir kanser gibi temizleyeceğiz.

Ne olur, birliğinizi bozmayın. Dayanışma halinde olun ve küçücük meseleleri aramızda ayrılık meselesi haline getirmeyelim. Bu büyük davamızı o ufacık meselelere asla mahkum etmeyelim. 2023, 2053 hedeflerini, 2071 vizyonumuzu sizlerle beraber gerçekleştireceğiz. Gücünü milletten almayan hiçbir yapının hakimiyet kurmasına izin vermedik, vermeyeceğiz. 

 

"Bizim derdimiz Nobel, mobel falan değil"

 

Terör meselesi bir kez daha ülkemizin ve milletimizin gündeminde üst sıralara çıktı. Son yıllardaki sorunların hepsi de birbiriyle ilişkilidir. Gezi olayları 17-25 Aralık’tan bağımsız değildir. Terör olayları bu kurgunun dışında değildir. Mısır’da demokrasiyi  boğmak için yapılan darbe de aynı girişimin parçasıdır. Suriye halkının mücadelesi istiklal savaşıdır. Suriyeli kardeşlerimizi çok iyi anlıyoruz, mücadelelerini destekliyoruz. Olayların başladığı 2011 yılından beri 2,5 milyon Suriyeli ve Iraklı kardeşimizi misafir ettik. Önemli bölümünü etmeye devam ediyoruz. 8 milyar dolar harcadık. Şimdi Halep’e yönelik saldırıların artmasıyla yeni bir göç dalgasının başladığına dair güçlü emareler var. Türkiye muhacir kardeşlerine ensar gibi yaklaşarak tarihi bir sınav veriyor. 

Hamdolsun şu ana kadar anlımızın akıyla çıktık, Avrupalı ülkeler sıkıştı. Gerek Dusk ile, gerek Juncker ile gerek Schulz ile görüştük. Hepsi “Türkiye’ye muhtacız” ifadesini kullanır hale geldiler. Şu kapıları açtığımız anda 1,5 – 2 milyon insanın Avrupa’ya gittiğini düşünün. Bunların kültüründe bizdeki ensar bilinci yok. Bu ifadeyi kullandığı için birileri Nobel’e aday gösteriyor. Bizim derdimiz Nobel, Mobel falan değil, rabbimizin rızasını kazanmaktır. Fark bu.

 

Demirtaş'a: Nereden biliyorsun yahu?

 

Ve elbette mevcut durumun sürdürülemez olduğunu, Suriyeli kardeşlerimizin bir an önce evlerine dönmek istediğini de biliyoruz. Onun için eğit donat, güvenlikli bölge, uçuşa yasak bölge, üç başlık, hep telkin ettik. Eğer bu yapılırsa hem Suriye’den göç olmayacaktır hem de bizde olanlar da kendi topraklarına dönecektir. 

Bölücü terör örgütü PKK, Suriye’de PYD adıyla uluslararası toplumu aldatma ve meşruiyet kazanma peşindedir. Gar önündeki olay salt DAİŞ olayı değildir, kolektif bir terör eylemidir. DAİŞ de vardır, PKK da vardır, PYD de vardır, YPG de vardır, Muhaberat da vardır. Eylem oluyor, kimdir, nedir belli olmadan, çıkıyor bir tanesi, sözde siyasetçi “Bunu saray yaptı, katil devlet” diyor.

Nereden biliyorsun yahu, hangi belgeye, hangi bilgiye dayanıyorsun? Bunlar sloganik varlıklardır. Bizim gözümüzde PKK’nın, PYD’nin, YPG’nin, DAİŞ’in hiçbir farkı yok. Hepsi masum insanların kanını döken birer vahşet makinesidir. ABD ve Batı’nın bizim tutumuzun aksine bir tutum içinde olmasından fevkalede rahatsızız.

Terörle mücadelede her gün yeni acılar yaşayan bir ülke olarak kendimizi savunma hakkından asla vazgeçmeyiz. Şu gerçeği kimse unutmasın, bu şekilde devam etmesi halinde Suriye’de ülkesini terk etmek zorunda kalan 5 milyon insanın sayısı her geçen gün artacak. Suriye’de güç bulan terör örgütleri sadece ülkemizi tehdit ediyor olabilir ama ileride tüm dünyaya açılacağı açıktır. Bugün olmazsa yarın ama bir gün bu mayınlar bölgeyle beraber onları döşeyenlerin de canlarını yakmaya başlayacaktır.

Tarihimizin ve milletimizin bize yüklediği sorumlulukların tamamıyla bilincinde olarak mücadeleyi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Sizlere çok teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.