"Seçim sonuçlarının, dost ve müttefik Amerika Birleşik Devletleri halkı için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Başkan Yardımcılığınız sırasında da birçok vesileyle görüştüğümüz gibi, Türkiye-ABD ilişkileri köklü temellere dayanan stratejik bir nitelik taşımaktadır.
Günümüzde küresel ve bölgesel düzeyde karşılaştığımız sınamalar, ortak çıkarlar ve değerlere dayalı bu ilişkilerimizi daha da geliştirmemizi ve güçlendirmemizi gerekli kılmaktadır.
Önümüzdeki dönemde ABD Yönetimiyle bu doğrultuda yakın çalışma hususundaki kararlılığımızı tekrarlıyor, ülkelerimiz arasındaki güçlü işbirliği ve müttefiklik bağının bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de dünya barışına hayati katkılar sunmaya devam edeceğine inanıyorum.
Seçim başarınızı tebrik ediyor, Amerika Birleşik Devletleri halkının barış ve refahı için en içten dileklerimi iletiyorum."
Trump, Erdoğan ile ilişkisini seçim kampanyasına taşımış, "Ben onunla anlaşabiliyorum. Beni dinliyor" diyerek 'Biden'ın Erdoğan gibi liderlerle başa çıkabilecek zihinsel kapasiteye sahip olmadığını' savunmuştu. Trump döneminde Papaz Brunson'ın tutukluluğu, ABD'nin ekonomik yaptırım tehdidi ve geçen yıl Barış Pınarı Harekatı öncesinde Trump'ın Erdoğan'a yazdığı "Sert adam olma. Aptal olma" diye biten mektup gibi krizler de yaşanmış, ancak ilişkilerde kalıcı hasara yol açmamıştı.
ABD Başkanı seçilen Joe Biden da geçen Aralık ayında yaptığı bir konuşma nedeniyle Ağustos ayında Türkiye'de gündem olmuştu. Konuşmasında "Erdoğan'ı devirmek için muhalefeti desteklemek gerektiğine" vurgu yapan Biden, Erdoğan'a baskının artırılması gerektiğini kaydetmiş, Erdoğan'ı devirme işinin seçimler yoluyla yapılması gerektiğini de sözlerine eklemişti.
Erdoğan, Biden'ın sözlerine "Türkiye'de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmek istediklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var be. Oturup konuşmuşluğumuz, çay içmişliğimiz var ya. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın" tepkisini vermişti.
Biden, seçim kampanyalarında adını vererek Türkiye, Rusya ve Kuzey Kore'deki gibi "otokrat" liderlerle "ahbaplık" dönemini sona erdireceğini de her fırsatta yinelemişti.