Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyeti kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 79 baro başkanına seslenerek, "Milletin evine hoş geldiniz. Türkiye barolar Birliği, 15 Temmuz'da başlatılan darbe girişimi karşısında demokrasinin yanında yer almıştır. Dayanışma için teşekkür ederim" dedi. "Avrupa idamı tartışmamıza bile tahammül etmiyor" diyen Erdoğan, "Bunlar, bırakın darbe girişimini, PKK'nın ve DAİŞ'in saldırılarını yaşasa idam cezasını da kabul ederler, kesintisiz OHAL de ilan ederler. Darbe girişiminin üzerinden 1 ay geçti, ama hâla hiçbir Batılı devlet başkanı ziyarete gelmedi" eleştirisini yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce konuşma yapan Feyzioğlu, "İstisnasız 79 Baro, daha gece yarısı olmadan tavrımızı açıkça ortaya koymuştuk. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını duyunca yüreğimiz ferahladı" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Türkiye Barolar Birliği'nin değerli başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, kıymetli baro başkanları, değerli arkadaşlar sizleri sevgiyle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoş geldiniz.
Türkiye Barolar Birliği, 15 Temmuz'da başlatılan darbe girişimi karşısında demokrasinin yanında yer almıştır. Dayanışma için, 15 Temmuz'da savaş uçaklarının bombalı saldırısına maruz kalan TBMM'ni ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni ziyaret eden Türkiyr Barolar Birliğine teşekkür ederim. Baro başkanlarımız şundan emin olsunlar. Türkiye bir hukuk devletidir ve hukuk devleti olarak kalmaya devam edecektir. Ülkemize karşı başlatılan 15 Temmuz gecesi darbeciler karşılarında milletimiz ve emniyet güçlerimizle birlikte, savcılarıyla, hakimleriyle ve adalet teşkilatlarımızı da bulmuşlardır. Soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar hukuk kuralları içerisinde yürütülmüştür, yürütülmeye devam edecektir. Bugüne kadar da anayasa ve yasalar dışında atılmış hiçbir adım yoktur. Darbe girişimi gecesi yaşananları eleştirenlerin amacı açık söylüyorum, tehlikenin büyüklüğünü gözlerden kaçırmaktır. Vücudunu kurşunlara, tanklara, bombalara siper etmiştir milletimiz, 15 yaşında 75 yaşına kadar, kadınıyla erkeğiyle siper etmiştir. Öyle zannediyorum ki, dünyada da bunun benzeri pek yoktur. 15 Temmuz gecesi hangi görüşten olursa olsun Türk milleti tarihi bir sınavı alnının akıyla vermiştir. Kimsenin gölge düşürmeye hakkı yoktur. Darbeciler ne kadar vicdansız, ahlaksız ise milletimiz o derece asil, o derece dirayetli, o derece kararlı bir tavır içinde olmuştur. Bu millete ancak saygı duyulur.
Millet her şeyiyle yürüdü, ne tank dinledi, ne top dinledi ne de uçaklardan atılan bombaları... Çünkü Ulubatlı Hasanların bin yıldır bu toprakları bize vatan yapmak için yürüdüğü yoldan yürüdü bu millet. O gece meydanlara çıkanlar bu yolun sonunun şehadete çıkabileceğini, gazilikle netilenebileceğini biliyordu. Hiçbirinde en küçük bir pişmanlık, korku emaresi yoktu. Şehitlerimizin evlerini gezerken bunları dinliyoruz. İnşallah yazılacak birçok eserler olacak. O eserlerde bunlar zaten en canlı şekilde yerini alacaktır.
Bugüne kadar pek çok şehit yakınımızla, gazimizle görüştüm, görüşmeye devam edeceğim. Hepsinin gözünde ülkesine sahip çıkmanın huzurunu gördüm, mutluluğunu gördüm. Bugün geriye dönüp baktığımızda Türkiye'nin yıllarca boş sesle, hamasetle, ülkesine ve devletine sahip çıktığını iddia eden seçkinlere maruz kaldığını görüyoruz. 15 Temmuz'da darbecilerin silahları ölüm kusmaya başladığında bu istismarcıların hiçbiri ortada yoktu. Namluların karşısına dikilenler seçkinler değil, orta halli vatandaşlarıdır. Bu ne kadar kısa zamanda, böyle bir anlayış orada gelişti. Biri bakıyorsa aldığı bir demiri tankın dişleri arasına sokacak, o eğitimi onlar geçmişte almadı. O üretkenlik orada kendini gösterdi. Şehitlik makamına ulaşanların mesleklerine yaşlarına baktığınızda, aslında Türkiye'nin bizatihi kendisidir. İstiklalini ve istikbalini dünyanın en modern silahlarıyla üstlerine gelen darbecilere teslim etmeyen bu millet, allahın rızasıyla kimsenin karşısında minnet etmez. Milletimiz, darbecilerin başlarına gök kubbeyi yıkmıştır.
Sayın Başkan, değerli misafirler. Türkiye dünyanın başına musallat olan ne kadar tehdit varsa hepsine birden maruz kalan tek ülkedir. Bakın Suriyeli göçmen meselesi tüm Avrupa'yı adeta tir tir titretiyor. Bu millet 3 milyon kişiye bakıyor ya. Bunlar 3-5 bin insana bakamıyor. Gayrısafi milli hasılalarına baktığınızda bizim 2-3 katı imkanımıza sahip olanlar bakamıyor. Bu millet başka bir millet, bu milletin asilliği buradan geliyor. Bu millet, varil bombalarından kaçan insanlara yüreğini açacak kadar asil. Ama onlar, bu asillikten nasibini almamış milletler. Sorduğunuz zaman insan hakları diyorlar. Birazdan sayın başkan ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarla dertleşeceğiz.
Bakıyorsunuz uluslararası af örgütü "Bazı şeylerden endişe duyduklarını" söylüyor. Ya bir çık gel bakalım burada ne olmuş. Bakalım emniyet görevlilerimiz nasıl şehit olmuş. Gör bakalım Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz nasıl vurulmuş. Gel bunları bir gör, yerinde incele. Sonra açıklamanı yap. Sadece duyduklarınla, aldığın haberlerle böyle açıklama yaptığın zaman sana saygı duyulmaz.
DAİŞ denen örgüt Fransa'da ve Belçika'da birkaç eylem yaptılar, Avrupa'nın dengesi bozuldu. Biz ise DAİŞ'in yanında FETÖ ile PKK ile aynı anda mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizi de tamamen hukuk içinde yürütüyoruz. Sayın Başkan bunu gayet iyi biliyor. 1970'li yıllarda Almanya'da bir çete eylemlerini tırmandırdığında bu ülke idam cezasını tartışmaya başlamıştır. Hessen'de hala vardır. DAİŞ'in canlı bombalarına, FETÖ'nün darbe girişimine maruz kalmamıza rağmen bu tartışmayı yapmamızı bile kabullenemiyor. Daha tabi ne olabilir? Kararı verecek olan TBMM'dir, TBMM böyle bir karar olduktan sonra mesele biter. TBMM'nin böyle bir hakkı yok mu? Millet talebini iletiyorsa onlar da görüşür.
Bırakın darbe girişimini, PKK'nın DAİŞ'in saldırılarını yaşasa idam cezasını da kabul ederler, kesintisiz OHAL de ilan ederler. Darbe girişiminin üzerinden bir ay geçti, hala Batılı bir devlet adamı başkan düzeyinde kimse ziyaret etmedi. Gelenler bakan düzeyinde. Bunun dışında Kazakistan devlet başkanı daha önce planlanan ziyaretlerini gerçekleştirdi. Telefonla aradıklarında da darbecilerin durumlarını merak ettiklerini gördük. FETÖ mensuplarının katlettiği 240 vatandaşımızın durumunu soran yok. Aslında Batılı ülkelerin askerleri, gazetecileri...
Biz bunlara rağmen demokrasimize sahip çıkacağız. Çünkü bu değerleri Batılılar dayattığı için değil, milletimiz buna layık olduğu için savunuyor, hayata geçiriyoruz. Gerek FETÖ'nün darbe girişimini, gerek DAİŞ ile PKK saldırılarını anlatmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkanımızın az önce teklif ettiği uluslararası platformlarda anlatmasında çok büyük fayda var. Birazdan konuşacağız zaten. Kendilerine gerekli fotoğraf ve belgelerini de temin edeceğiz. Ulaşabildiğimiz her platformda gerçekleri dünya halklarına göstermeye devam edeceğiz. Gerçek yüzlerini gösterdiği her bireyi kazanç sayarak mücadelelerimizi sürdüreceğiz.
15 Temmuz'un diğer pek çok alan gibi bu konuda da hepimiz için milat olduğuna inanıyorum. Özellikle Yenikapı çok önemli bir milat olmuştur. Türkiye Barolar Birliği'nin bu ziyaretini çok önemsiyorum. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Allah'a emanet olun.
2014'te Danıştay'ın kuruluş yıl dönümünde Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına Erdoğan tepki göstermiş ve 'Böyle edepsizlik olmaz ki" demişti.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ortaya çıkan 'birlik ve beraberlik' ruhu sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 buçuk yıl önce Başbakanlığı döneminde bir programda tartıştığı ve o tarihten sonra bir daha biraraya gelmediği Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu makamında kabul ediyor. Ziyarette Feyzioğlu’na barodan bir heyet de eşlik ediyor. Ziyaret teklifi TBB'den geldiği belirtildi.
10 Mayıs 2014 tarihinde Danıştay'ın 146. kuruluş yıldönümünde TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun yaptığı uzun ve 'eleştirel' konuşmaya dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepki göstermiş ve salonu terk etmişti. Feyzioğlu'nun konuşmasını ''Yanlış konuşuyorsun'' diyerek oturduğu yerden bölen Başbakan Erdoğan'a Barolar Birliği Başkanı da ''Neyi yanlış konuşuyorum sayın Başbakan'ım?'' diye sormuştu. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Erdoğan da ''Böyle bir edepsizlik olmaz ki'' demişti. Bunun üzerine Feyzioğlu, kürsüden ''Ben edepsizlik yapmadım, kimseye de edepsizlik yapıyorsun demeyi kendime yakıştırmam. Çok yapıcı bir konuşmaydı” yanıtını vermişti. Bu tartışmanın ardından adli yıl açılış töreni yasayla kaldırılmıştı.