Erdoğan: Tiyatroları özelleştiriyoruz, buyrun istediğiniz gibi oynayın!

Erdoğan: Tiyatroları özelleştiriyoruz, buyrun istediğiniz gibi oynayın!

Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Şehir Tiyatroları'na belediyenin de yönetici atamasına ilişkin yönetmelik değişikliğine sanat dünyasından gelen eleştirilere tepki gösterirken "tiyatroları özelleştireceklerini" açıkladı. Erdoğan, "Tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. Buyrun işte özgürlük. Buyrun tiyatrolarınızı istediğiniz gibi oynayın" dedi. "19 Mayıs törenleri üzerinden millete mürebbiye gibi parmak sallama döneminin bittiğini" de belirten Erdoğan, tutuklu milletvekilleri krizini CHP ve MHP'nin bilerek çıkardığını, "yandaş hukukçuların bile kendilerini uyardığını" söyledi, ancak TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in girişimiyle önlerine gelecek öneriyi AKP'de değerlendireceklerini açıkladı.

Erdoğan, Ankara'da AKP Gençlik Kolları toplantısında konuştu. İstanbul Şehir Tiyatroları'ndaki yönetmelik değişikliği krizi üzerine tiyatrocuların yaptığı eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi:

İstanbul’da şehir tiyatroları meselesinde o despot anlayış, o kibirli tavır tekrar kendini gösterdi. Soruyorum siz kimsiniz? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Geçti o günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti aşağılama dönemi geride kaldı.

Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Ben Kadir Bey’i tebrik ediyorum. Aynı şeyi Bakanlar Kurulu’na getireceğim. Tiyatroları özelleştirmek suretiyle buyurun tiyatrolarınızı istediğiniz gibi oynayın. Destek gerekirse biz de istediğimiz oyunlara sponsor oluruz. Buyurun işte özgürlük.

Ama kusura bakma geleceksin hem belediyeden  maaşını alacaksın ondan sonra da yönetime istediğin gibi verip veriştereceksin. Olmaz öyle şey.

 

'Kimse bize mürebbiye gibi parmak sallamasın'

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Artık 19 Mayıs törenleri üzerinden hiç kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın, kalkışmasın. Çünkü biz onlar gibi 19 Mayıs'ın istismarının değil, 19 Mayıs'ın özünün takipçisiyiz'' dedi. 

Salonda bulunan gençlerin ve onların coşkusunun Türkiye'nin kendisini yansıttığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu salondaki gençlik Türkiye'nin ta kendisidir. Bu salondaki gençlik, kökü mazide olan, gözü istikbalde gençliktir. Bu salondaki gençlik tarihini çok iyi bilen, çok seven, devraldığı mirasın omuzlarındaki yükün farkında olan bir gençliktir. Bu gençlik kavganın, çatışmanın değil, dayanışmanın kucaklaşmanın tarafında bir gençliktir. Burada Türkiye'nin umudu var. Burada sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Kuzey Afrika'nın umudu var. Burada sadece Türkiye gençliğine değil, Ortadoğu'ya Kuzey Afrika'ya örnek teşkil eden bir gençlik var. İşte bu gençlik 23 Nisan 1920 ruhunu çok, ama çok iyi bilen bir gençliktir. Bu gençlik Kurtuluş Savaşı ruhunu, 29 Ekim ruhunu çok iyi bilen bir gençliktir.

Burada bu salondaki gençlik 19 Mayıs'ı bilen, 19 Mayıs ruhunu, misyonunu taşıyan bir gençliktir. Hiç kimse bize, bu gençliğe 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim dersi vermeye kalkışmasın. Tam tersine 23 Nisan ruhunu öğrenmek isteyen varsa buyursun işte bu gençlikten öğrensin. Eğer 19 Mayıs'ın 29 Ekim'in ruhunu anlamak, öğrenmek isteyen varsa buyursun bu gençlik onlara öğretsin. Türkiye'nin tapusu belli kesimlerin, belli zümrelerin, elitlerin, seçkinlerin elinde değil. 75 milyonun elindedir, 75 milyonun yüreğindedir. Hiç kimse kendisini Türkiye'nin yegane sahibi gibi görmesin. Türkiye'nin sahibi 75 milyondur. Türkiye'nin sahibi işte bu gençliktir. Artık 19 Mayıs törenleri üzerinden hiç kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın, kalkışmasın. Çünkü biz onlar gibi 19 mayıs'ın istismarının değil, 19 Mayıs'ın özünün takipçisiyiz.

Ey CHP, ey MHP 19 Mayıs sizin için bu kadar önemliydi de neden bugüne kadar 19 Mayıs'ın özüne, 19 Mayıs'ın izine sahip çıkmadınız? Samsun'u bugüne kadar neden hatırlamadınız? Söyler misiniz Samsun'a bugüne kadar ne yaptınız? Erzurum'u, Sarıkamış'ı, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı şehitliklerini neden bugüne kadar hatırlamadınız?''

Erzurum'a, Sarıkamış'a, Samsun'a, Çanakkale'ye hizmet götürenin AK Parti iktidarı olduğunu belirten Erdoğan, iktidara geldiklerinde Çanakkale'ye giden gençlerin sayısının 250 bin olduğunu, bugün bu sayının yılda 2,5 milyonu aştığını söyledi. Erdoğan, AK Parti iktidarının gençliği ecdadıyla buluşturan bir iktidar olduğunu ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Çünkü bunların özle işi olmaz bunlar sadece istismar yapar. Ama biz meselenin özüyle ilgiliyiz. Biz genç nesillerin, gençlerin sıkıcı resmi törenlerle değil, 19 Mayıs'ın özüne, ruhuna, heyecanına, coşkusuna uygun kutlamalardan yanayız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegane sahibi olarak görenlere de istismar fırsatı tanımayacağız. Bu ülkede hiç kimse kendisini öz diğerlerini üveymiş gibi göremez. Böyle muamele edemez. Bu ülkede artık birileri kendisini cumhuriyetin, milletin ve rejimin gerçek sahibi olarak görüp millete tahakküm edemez. Hiç kimse 'milleti kurtarıyorum' deyip milletten çok bildiği iddiasıyla bu millete yön veremez. İstikamet çizemez. Bu milletin vasilere ihtiyacı yok, bu rejimin vesayete ihtiyacı yok.''    

 

"Milli iradeye CHP, MHP, BDP saygısızlık yapmıştır"

 

Gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, ''Sizlerin de gayretleriyle, mücadelesiyle 9,5 yıl boyunca Türkiye'ye çok büyük hizmetler yaptık. Tabii burada bir konu bu ara gündemimizin içine girdi. Gençler bunu çok iyi dinlemeniz lazım. Bu kongre vesilesiyle şu anda bunu ekranları başında izleyenlere de özellikle duyurmak istiyorum ve halkımın bu konuyu yakından bilmesini istiyorum'' diye konuştu.

Tutuklu milletvekilleri konusuna değinmek istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''CHP, MHP ve BDP son derece haksız, insafsız ve mesnetsiz biçimde tutuklu milletvekilleri konusunda AK Parti'yi hedef almış durumdalar. Öncelikle başta CHP Genel Başkanı olmak üzere MHP ve BDP'lilere tutuklu milletvekilleri konusunun AK Parti'nin değil, yargının bir tasarrufu olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. İkincisi tutuklu milletvekilleri konusu AK Parti'nin değil, tamamen ve tamamen bu partilerin kendi eseridir. Bu partiler sonucu çok iyi bildikleri halde böyle bir krize yol açarak bu krizin faturasını AK Parti'ye yüklemek gibi bir şark kurnazlığı içindeler.

Bakın CHP Genel Başkanına şu anda yargılaması devam eden milletvekili seçilen iki ismin aday yapılıp yapılmayacağını 2010 yılının son aylarında soruyorlar. Önce aday olabileceklerine ilişkin olumlu sinyaller veriyor. Arkasından çok kısa bir süre sonra çark ederek, malum çarkçı Kemal, 'böyle bir çalışmamız yok nereden çıkarıyorsunuz' diyor. Bunun ardından yine çark ediyor ve bu isimleri aday olarak gösteriyor. Tabii çarklar bitmiyor.

Bu kişiler adayken daha seçim yapılmadan hem CHP Genel Başkanı, hem partiden arkadaşları hem de bunların yandaş hukukçuları bu isimlerin seçilse dahi cezaevinden çıkamayacaklarını ifade ediyorlar. Bizzat Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Haziran 2011 tarihinde 'evet çıkamayabilirler, yargının tasarrufuna bağlı' diyor. Bizzat kendisi söylüyor bunu. Arkasından seçim oluyor bu kişiler seçiliyor, CHP Genel Başkanı çarkçı Kemal yeniden çark ediyor ve bu yüzden AK Parti'yi suçlamaya, itham etmeye başlıyor. Tekrar ediyorum: Tutuklu milletvekilleri konusu AK Parti'nin oluşturduğu değil, bizzat CHP'nin, MHP'nin BDP'nin oluşturduğu bir eserdir, bir sorundur. Adeta bile bile lades denilmiş, bile böyle bir sıkıntı ortaya çıkarılmıştır. Milli iradeye saygısızlık yapan her zamanki gibi CHP'nin kendisi olmuştur. Keyfi uygulama yapan, ardından da AK Parti'ye fatura kesmek isteyen bizzat CHP, MHP ve BDP'nin kendileri olmuştur. Biz böyle bir keyfiliği, böyle bir oldu bittiyi, böyle bir dayatmayı doğru bulmayız.''

Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Hukuk devletinde böyle keyfilik olmaz. Meclis Başkanı, Meclis'te grubu olan 3 partinin grup başkanvekilleriyle görüşerek bu konuda bir çalışma yapıyor. Biz partimizin yetkili organlarında bu konuyu görüşüp değerlendiririz. Meclis Başkanımızın bir girişimidir ancak sonucunu bildikleri halde Türkiye'yi böyle bir krizle baş başa bırakan CHP, MHP ve BDP'nin sorumluluğu AK Parti'nin üzerine yıkma çabalarına asla ve asla izin vermeyeceğimizin bilinmesini istiyorum.''