Erdoğan: Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz

Erdoğan: Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz
T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yargı ve basın özgürlüğü konusundaki eleştirilerine yanıt verirken, "dindar gençlik"  vurgusunu yineledi. "Muhafazakar, demokrat, dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz" diyen Erdoğan,  özgürlükler konusunda CHP'nin söz söyleme hakkı olmadığına da dikkat çekti. Erdoğan, "Elifba kitabını yasaklamışlar... Hazreti Ali Cenklerini yasaklamışlar. Arapça levhaları yasaklamışlar. Cumhuriyet Gazetesi başta olmak üzere birçok gazeteyi kapatmışlar, yayınlarını durdurmuşlar. Aziz Nesin'in, Sabahattin Ali'nin, Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını yasaklamış, toplatmışlar... İşte CHP'nin tarihi bu" dedi.Devlet dindar nesil yetiştirmeye kalkarsa... (Prof. Eser Karakaş)Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, ağırlıklı olarak CHP'yi eleştirdi.   Sözlerine 'Ermeni soykırımı' iddialarının inkarını cezalandıran Fransa’daki yasaya tepki göstererek başlayan Başbakan Erdoğan, çıkarılan yasanın altında bir ırkçı zihniyet olduğunu söyledi.

Sorunun Fransa'nın değil Avrupa'nın sorunu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye’nin dostluğu dünyadaki her ülke için önemli bir payedir. Küçük insanlar için ise Türkiye’nin husumeti bile bir payedir. Yabancı düşmanlığı üzerinden seçim kazanmak isteyenler, Avrupa’nın ideallerine zarar verir" dedi.

Dersim konusunu tekrar açmak istemediğini dile getiren Başbakan, "Ben bu konuyu yeniden açmak niyetinde değilim. Bundan sonrası siyasetçilerden ziyade tarihçilerin konusudur. Tartışmanın esasının ıskaladığını müşahade ediyoruz. Genelkurmay arşivlerini açmak için hazırlıklarını sürdürüyor" diye konuştu.

CHP'nin Dersim konusu nedeniyle 'Başbakan geçmişle uğraşmasın, bugüne gelsin' diye tepki gösterdiğini hatırlatan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz jakoben, elitist bir zihniyeti teşhir ediyoruz. 'Dün dünde kalmıştır' diyerek geçmişi hasıraltı etmek isteyenler var. Bunlar ellerine yetki geçtiğinde meseleleri sümenaltı ediyorlardı. Bugün Diyarbakır’dan çıkan kemikleri de toprak altı yapmak istiyorlar. Dersim 1939’da üzeri kapatılmış bir faciadır."

'Atam izindeyiz' deyip izin yaptılar

MHP'nin de Dersim konusunun konuşulmasından CHP kadar rahatsızlık duyduğunu dile getiren Başbakan, "Cumhuriyet’le hesaplaştığımızı iddia ediyorlar. Kimin Cumhuriyet’e sahip çıktığı son 9 yılda anlaşıldı. Kimse kusura bakmasın, kimin Atatürk’e sahip çıktığı, kimin O’nu kullandığı açıktır. Bunlar ‘İzindeyiz Atam’ deyip, sabah akşam izin yaptılar" diye konuştu.

Dersim, 27 Mayıs, 1980 darbesi, 28 Şubat ve Kürt meselesinin İttihat ve Terakki zihniyetinin memlekete ödettiği ağır faturalar olduğunu belirten Erdoğan, "Biz 150 yıllık köhne bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Devletin tüm kılcal damarlarına kadar işlemiş bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Karşımızda 'Terör meselesini çözme' diyen bir zihniyet var. Dersimli olduğu halde Dersim’i ağzına alamayan bir anlayış var. Biz CHP'ye, MHP’ye ve Güneydoğu'nun CHP'si olmaya çalışan BDP'ye rağmen bunu yapıyoruz" diye konuştu. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Dersim dediğimiz zaman CHP Genel Başkanı bize teşekkür eden Diyarbakır örgütünü görevden aldı. Dersim faciasının mimarı olan zihniyet seni oraya genel başkan olarak çıkardı.

Önce kulakların duymaya alışsın. Benim ifademde dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunun arkasındayım. Benim ifademde dindarlar, dinsizler diye bir ifade yok. Dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunu yine söylüyorum, bunun arkasındayım. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bizden, muhafazakar demokrat parti kimliği sahibi AK Parti'den, ateist bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? O belki senin işin olabilir, senin amacın olabilir. Ama bizim böyle bir amacımız yok. Biz muhafazakar ve demokrat, milletinin, vatanının değerlerine, ilkelerine, tarihten gelen ilkelerine sahip çıkan bir nesil yetiştireceğiz. Bunun için çalışıyoruz

HSYK'ya Yargıtay'a Danıştay'a ateş püskürüyor. CHP yargı kararlarının ardından şeriatın kestiği parmak acımaz diyordu. Bize de parmak sallıyordu. AK Parti'nin kapatılması için gündem oluşunca Ankara'da yargıçlar var diyordu. Bugün her yargı kararına karşı çıkıyorlar. Neden?

12 Eylül 2010'da millet yargıya el koymuştur. Bugünkü fark budur.

Hani siz Atatürkçüydünüz. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir sözü Atatürk'ün değil mi? Niye sahip çıkmıyorsunuz. Bunlar gece başka gündüz başka. Bunlar sirk cambazı."

‘Yargı hükümetin emrinde değil’

"Siz hala 1940 öncesindesiniz. İstiklal Mahkemesi'nin vicdansız hâkimlerini kahraman ilan edenler bugün çıkıp da bağımlı yargıdan bahsedemezler. Yassıada'nın yargılamalarıyla yüzleşemeyenler kalkıp da yargıyı eleştiremezler. Menemen'in peşine düşmeyenler Ergenekon'u Danıştay olayını anlayamazlar.

Danıştay olayı olunca kime saldırdılar. Bu ülkenin dindarlarına, muhafazalarına saldırdılar. Arkasından ne çıktığı ortada. İttihat Terakki zihniyetinin devamı çıktı. Gidip kendi gazetelerini bombalayanlar çıktı.

Sayın Kılıçdaroğlu yargının hükümetin emrine girdiği falan yok. Yargı sizin militan tavrınızdan temizleniyor.

Şuan CHP'nin Grup Başkanvekili diyor ki YARSAV’ın militanı olacak adam lazım bize diyor.

Sayın Kılıçdaroğlu geç bu işleri. Artık mercek altındasın. Adım adım milletim tarafından takip ediliyorsun.

12 Eylül 2010’dan sonra militan yargı dönemi sona ermiştir. O dönem millet tarafından tedavülden kaldırılmıştır."

"İçeride olan gazeteciler gazetecilik mesleğinden dolayı içerde değil. Öyle zanlılar var ki, bizzat terör eyleminin içinde bulunmuşlar.

Öyle zanlılar var ki bizzat terör eyleminin içinde bulunmuşlar, polis katletmişler. Bunların ceplerinden terör örgütünün basın kuruluşlarının kimlikleri çıkıyor. Terör örgütü de gazeteci tutuklandı diye propaganda yapıyor.

Türkiye'nin ana muhalefet partisinin genel başkanı da gittiği her ülkede, görüştüğü her yabancıya ülkesini kötülüyor. Ülkesinde gazetecilerin tutuklu olduğunu iddia ediyor. Orada da buna pek inanmıyorlar.

Böyle bir ana muhalefeti Türkiye hiç görmemişti. Kılıçdaroğlu sayesinde bunu da gördü.

‘Paul Auster İsrail’e gidiyor ama…’

Geçenlerde yazar Paul Auster bir Türk gazetesine röportaj verdi. Türkiye’yi antidemokratik bulduğu için gelmiyormuş.

Hapiste yatan gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmiyorum. Çin’e de gitmiyorum. Aman! Biz sana çok muhtacız. Gelsen ne olur gelmesen ne olur. Türkiye irtifa mı kaybeder? Kılıçdaroğlu da sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

Bu yazar en son 2010'da İsrail'e gitmiş. Güya İsrail demokrat, laik, insan hak ve hürriyetlerinin sınırsız olduğu bir ülke. Sen ne cahil bir adamsın. İsrail tam bir din devleti. Gazze'de bombalar yağdıran bunlar değil mi? Bizdeki Kılıçdaroğlu görmezse onlar da görmez. Nasıl oluyorsa İsrail'deki hak ihlallerini görmüyor.

Bu yılki yazarlar konferansına da Auster ile Kılıçdaroğlu birlikte gider."