Erdoğan: Merkez Bankası bizi dinlemiyor, zenginlere de ek vergi getirilebilir

Erdoğan: Merkez Bankası bizi dinlemiyor, zenginlere de ek vergi getirilebilir

Başbakan Tayyip Erdoğan, "Doğalgazda yüzde 10 gibi düşünülüyor. 2009'dan beri bu alanda zaten yapılmış bir zam yok ama bundan sonra 1-1,5 yıl, 2 yıl daha belki doğalgaz konusuna zam olarak girmeyiz''  dedi. Tüm dünyada aşırı finansal kazançlardan dolayı zenginlere ilave vergiler getirildiği belirtilerek, böyle bir şey düşünüp düşünmediği sorulan Erdoğan, ''Niye olmasın? Beklediğimizi alamıyorsak bir şeylerin olması lazım'' diye konuştu.

Atv ve AHaber kanallarının ortak yayınına katılarak, gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularını yanıtlayan Erdoğan, ekonomiye ilişkin bilgi verdi.

Erdoğan, bir dönem, özellikle faiz lobisinin bir puanının maliyetinin 2-2,5 milyar dolar olduğunu belirterek, sözlerini şöyle konuştu:

''Oralardan buralara geldik ki ben şu anda bile politik faizi hala yüksek görüyorum ve bunu da söylüyorum. Ama Merkez Bankası ne kadar dinliyor, ne kadar dinlemiyor ortada. Şu anda dinlemiyor ve tabii bu bakanlarımızın arasında da tabii sıkıntılar meydana getiriyor. Fakat öyle zannediyorum ki Merkez Bankası'nda da aklıselim hakim olacak ve sonunda da burada da bir düzenlemeye gidecekler.

Çünkü benim yatırımcım girişimcim eğer kredi faizlerinde bu şekildeki yüksek faizlere mahkum edilirse, eğer bu faizle yüzde 18-19-20'lere kadar devlet bankaları özel bankalar bu işi vardırırsa komisyonlarıyla şusuyla busuyla, nasıl gelsin de yatırım yapsın. Bizim o tulumbanın içine suyu bir defa koyabilmemiz lazım ki bu tulumba su bassın.''

Erdoğan, yasayla ilgili de çalışmaların bulunduğuna değinerek, ''Bunu daha kısar mıyız azaltır mıyız- Burada içeriğini daha zenginleştirir miyiz- bunu yapmak suretiyle bir hamle inşallah yine yapacağız'' dedi.

''Bu yasanın çıkmasını çok istiyordunuz ama istediğiniz olmadı. O konuyu tekrar diyorsunuz-'' sözleri üzerine Erdoğan, ''İnşallah ülkemizin gündemine gelecek'' ifadesini kullandı.

 

'IMF'ye borç nisanda bitiyor'

 

Başbakan Erdoğan, ''Son dönemde terördeki tırmanışı Suriye'deki gelişmelere bağlayan özellikle dış istihbarat çevreleri bulunuyor. Size de istihbarat örgütlerimizden ve diğer kanallardan dolaylı ya da doğrudan gölge ele ilişkin bir bilgi ya da soru işareti geliyor mu-'' sorusuna karşılık, istisnalar bir kenara bırakıldığında Türkiye'nin bölgede güçlenmesini kimsenin istemediğini söyledi.

Güçlü bir Türkiye'nin bölgede ve dünya siyasetinde bir çekim alanı oluşturacağının görüldüğünü ifade eden Erdoğan, Türk milletinin genlerinde de büyük devlet anlayışının bulunduğunu, kabile devleti olmadığını, devletin yaklaşık 600 yıl iniş çıkışlarla devam ettiğini söyledi.

Erdoğan, şöyle dedi:

''10 yılda milli gelirdeki yükselişten tutun da bütün borçların ödenmesine yönelik attığımız adımlara varıncaya kadar, özellikle ben mesela Merkez Bankası'nda 27,5 milyar dolar dendiği zaman göreve geldiğimizde 'ya arkadaşlar komplekse giriyorum, bizim bu işi bir an önce değiştirmemiz lazım. Yani bizim 100 milyar dolarları yakalamamız lazım. Çünkü bizim Merkez Bankamız ne kadar güçlü olursa biz dünyaya çok daha farklı mesajla yaklaşacağız.' Hamdolsun şimdi onu yakaladık. 10 yıl önce Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolar. Bugün hamdolsun 110 milyar dolara ulaştı.''

IMF ile stand-by anlaşmalarının artık yapılmadığını dile getiren Erdoğan, ''İşte 23,5 milyar dolardan devraldık. Kimdi iktidarda MHP, DSP, ANAP... Şu anda 1,3 milyar dolara düştü. Biz bunu hemen öderiz. Ama ödemeye gerek yok. Çünkü bakıyorsun faiz ödemesi çok çok düşük. Nisan ayı da geliyor zaten, nisan ayında bitiriyoruz, sıfırlıyoruz. Şimdi biz aksine IMF'ye 5 milyar dolar biz veriyoruz borç. Bakın buraya geldik'' dedi.   

 

‘Rusya'nın, sorumluluğunu gereğini yerine getirmesi lazım’

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Suriye konusunda 910 kilometre sınırıyla bir sorumluluk taşıdığını ancak Rusya, Çin, İran'ın da sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi gerektiğini belirterek, ''Eğer, sorumluluğu onlar yerine getiremezse tarih bunun hesabını onlardan soracaktır'' dedi.

Tüm dünyada aşırı finansal kazançlardan dolayı zenginlere ilave vergiler getirildiği belirtilerek, böyle bir şey düşünüp düşünmediği sorulan Erdoğan, ''Niye olmasın? Beklediğimizi alamıyorsak bir şeylerin olması lazım'' diye konuştu.

En çok kazancın finans sektöründe olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Finans sektöründeki kazanç hiçbir sektörde yok. Yatırım da hak getire. Zaten bir kısmı da yatırımdan elini eteğini çekiyor. Hatta geçenlerde bir tanesine öyle söyledim. 'Hiç yatırımlarda yoksun, sanayi denince ortada yoksun, en kısa yoldan en seri para nasıl gelir ona bakıyorsun. Bu doğru değil, yatırımlara girmen lazım' dedim. İstihdam vesaire biz burada sizi görmek istiyoruz. Bunu alıp da mezara götüremezsin. Yatırım yap da seni hayırla yad etsinler. Burada bin, 2 bin, 3 bin kişi istihdam ettiğin zaman sana hayır dualar gelir ama finans sektöründeki olayda kolay kolay hayır dua gelmez, çünkü batanların bedduası çok vardır.''

 

Yerli otomobil

 

Erdoğan, yerli otomobil sorusu üzerine de konunun takipçisi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Şu anda bir-iki ses var. Hazır fabrikalar da var, 'biz bu işe gireriz' diyenler de var ama belli yerler hemen biliyorsunuz bu işe ket vuruyor. Zihniyet ilk başta kurulurken, 'biz bir defa yüzde 100 yerli otomobil üretmeyiz, bu yüzde 90'a kadar çıkabilir ama bize eğer parçayı vermiyorlarsa gerekirse biz ithalini yapmaya başlarız, ithalle devam ederiz.' Bunu diyenler oldu bu ülkede. Biz de şimdi diyoruz ki, otomotiv sektörü ihracatta en önemli kalemimiz o oldu. Bize ait bir markamız olsun. Bizim kendimize ait bir piyasamız, pazarımız süratle oluşur. Şu anda bile var, iç piyasamız ciddi manada var.''

Türkiye'nin kendi değerlerine, kendi ürünlerine hassasiyetle sarılan bir ülke olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bir adım attığımız zaman inanın caddelerde araçlarımızı ciddi manada görürüz'' ifadesini kullandı.

Erdoğan, beyaz eşya sektöründen örnekler vererek, Avrupa'da ilk üç içinde Türkiye'nin markaları bulunduğunu bildirdi.

 

'Popülizm yapmayı sevmem'

 

Doğalgaz zammına ilişkin soru üzerine de Erdoğan, popülizm yapmayı sevmediğini, gerçekleri söylemesi gerektiğini belirtti. Doğalgaz ve elektrikle ilgili atılacak adımlarda halkın satın alma gücüne baktıklarını ve bu dengelere göre hareket edildiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

''Ama şunu unutmayalım. Dünyada akaryakıt fiyatlarındaki zam ortada. Bu zam doğalgazda 4-6 ay sonra neticesini veriyor. Bunu bizim üstlenmemiz mümkün değil. İnşallah bu açıklamayı yapacağımız zaman orada doğalgaz maliyetlerinin ne olduğunu açıklayacağız ve doğalgaz maliyetlerini açıklarken bizim ne kadarını sübvanse etmek suretiyle halkımıza doğalgazı sattığımızı da açıklayacağız. Göreceksiniz ki devlet şu anda halkına doğalgazı satarken çok ciddi oranda sübvansiyon yapmak suretiyle doğalgazı halkına satıyor. Biz burada zarardayız. Biz bu sattığımız doğalgazdan para kazanmıyoruz. Bakın bir karar daha aldık, ne dedik? 'Mutfak tüplerinde asla zam yapmayacağız, sanayi tüplerine zam yapmayacağız.' Ama diğer taraftan araçlarda yapmak durumundayız.

Elektrikte yüzde 50 enerji üretimi doğalgaz çevrim santrallerinde. Burada doğalgazın bize olan yükü artınca bunun elektrik enerjisine yansıması da olacak. Ama mümkün olduğunca en az şekilde halkımızı sıkıntıya sokacak şekilde. Doğalgazda yüzde 10 gibi düşünülüyor. 2009'dan beri bu alanda zaten yapılmış bir zam yok ama bundan sonra 1-1,5 yıl, 2 yıl daha belki doğalgaz konusuna zam olarak girmeyiz.''

 

'Büyümede yüzde 4'ü yakalamakta kararlıyız'

 

Başbakan Erdoğan, ''Hükümetin 2012 yılı büyüme hedefi olan yüzde 4'ü tutturup tutturamayacağına'' ilişkin soru üzerine, bu hedefi zorlayacaklarını kaydetti.

Bunun için şu anda ekonomiden sorumlu bakanların çalışmalarının büyük gayretle devam ettiğini bildiren Erdoğan, şunları ifade etti:

''Biliyorsunuz biz ihracata endeksliyiz. Ama şu anda bugün açıklanan rakamlara baktığımızda, hamdolsun geçen yılın aynı dönemine, ayına ait baktığımızda yüzde 14 galiba, öyle bir açıklama geldi, artış var. Tabii bu artışta, ihracatta yine aynı şekilde devam ediyoruz. Bu bütün Avrupa ile olan ilişkilerimizdeki, o eski bizden ithalat taleplerinin düşme göstermesine rağmen, çünkü biz 50'ye falan çıkmıştık Avrupa'da. Şu anda ise 35-40, bu banda düştük. Ama ne oldu, sağ olsun, ihracatçımız yeni pazarlar aradı, buldu, bu yeni pazarlarda da ihracat hedeflerimizi sürdürüyoruz.

Bir de benim için bu önemli bir haber, ihracat ile ithalat arasındaki farkta ciddi bir kapanma var. Orada da şu anda 5 küsura düşmüş vaziyetteyiz, gerilemiş vaziyetteyiz. Bu da güzel bir gelişme. Bir diğer bizim önemli, atmamız gereken adım da faiz noktasında. Biz eğer faizde şu anda bu biraz daha düşürülürse ve bunu maalesef yetkili arkadaşlarımız görmüyorlar veya görmek istemiyorlar. Şu anda dünyada sıfır faiz uygulayanlar var, eksi uygulayanlar var. Bunları niye görmüyoruz ve bu ülkeler dünyada geri ülkeler değil. Tam aksine en ileri olan ülkeler. İleri ekonomilerde bunu görüyoruz. İleri ekonomilerde bunu gördüğümüze göre bu adımı atmamız lazım.''

Türkiye'nin yatırımlarda iyi gitmesi durumunda bu büyümeyi yakalayacağına işaret eden Erdoğan, ''Mesela şu anda bizim yatırımda 8,9 buralardayız. Özelleştirme vs. hep beraber. Şimdi tabii bir özelleştirme noktasında ihalesine çıkıyoruz. Burada Halk Bankası ile ilgili şu anda atacağımız bir adım var. Orada beklentimiz tabii biraz yüksek. Bunların da bu sürece ciddi bir katkısı olacağını düşünüyorum'' dedi.

Erdoğan, kararlılıkla büyümeye yönelik enstrümanları teşvik edeceklerini, büyümede yüzde 4'ü yakalamakta kararlı olduklarını kaydetti.

 

'Bakkal defteri tutar gibi hesap tutuyorlar'

 

Başbakan Erdoğan, ''Gayrimenkul sektöründe, özellikle basında yer alıyor, konut sektöründeki fiyat balonunun çökebileceği şeklinde görüşler ileri sürülüyor. Size intikal eden böyle zor durumda inşaat firması var mı-'' sorusu üzerine, bu konuda işini bilmeyenlerde bir sıkıntı olduğunu söyledi.

''Bir defa bazı bizim inşaat firmaları var ki ne yazık ki bunlar finansman yönetimini hiç bilmiyorlar. Hala bakıyorsun bakkal defteri tutar gibi hesap tutuyorlar. Böyle olmaz, finansman yönetimi başka bir olay'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Burada finansmanın, şu para, şurada, ne kadar zaman içinde, ne getirir, ne götürür, bunu görmen lazım. Büyük bir hırsla da her yere saldıramazsın. Ama bunlar saldırıyor, saldırdığı zaman da bu oluyor. Hatta bankalarla farklı alışverişler içine giriyorlar. Bankalar acımasız, yani şimdi gelir gırtlaklar, bunun şakası yok. Yani orada incik büncük yazılmış olan sözleşme seni aldatmasın, onun içinde neler var, neler. Ondan sonra da bakıyorsun, diyor böyle böyle. 'Ben bunu anlamam. Bana bir ay içinde ödemeyi yapacaksın'. diyor.

Orada bu sefer müteahhit firma sıkışıyor, geliyorlar bize. Biz ne yapacağız. Kusura bakmayın, bizim yapacak bir şeyimiz yok. Bunların içinde bazı büyükler de var. Çalışırken öz sermayeleriyle çalışmıyor büyük bir kısmımız, hep krediyle çalışma noktasına geliyorlar. Bankalar da bakıyorsunuz belli bir yere kadar bu krediyi veriyor, bakıyorlar ki sinyaller gelmeye başladı, kırmızı yanıyor, bu sefer de hemen geri çekiyorlar. İşte burada bu dediğiniz balonun patlaması olayı olabiliyor. Ama genel itibariyle böyle mi hayır, ona katılmıyorum. Şu anda gayrimenkul Türkiye için yine en önemli sektörlerden bir tanesidir.''

Erdoğan, gayrimenkulde çok ciddi bir pazarın oluştuğunu gördüklerini, yavaş yavaş küresel sermayenin, Körfez sermayesinin Türkiye'ye girmeye başladığını, bunların Türkiye'nin büyümesine çok önemli bir etkisi olacağını sözlerine ekledi.