Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Dün lakabı 'çoban' olanlar, şimdi İşçi Partisi'nin koyunu oldular. Güya ulusalcı CHP, İşçi Partisi'nin piyonu oldu. Güya milliyetçi MHP, İşçi Partisi'nin yedeği haline geldi” dedi.
Başbakan Erdoğan, AKP’nin Kızılcahamam Kampı’nda İl ve ilçe başkanlarına seslendi.
Muhalefete yüklenen Erdoğan, “Şu anda, çözüm sürecinde, aynı blok, aynı cephe, birkaç eksiğiyle, fazlasıyla, yine tespih taneleri gibi AK Parti'nin karşısına dizildiler. CHP, MHP, Türkiye Komünist Partisi, emekli siyasetçiler, milletin defterini dürdüğü siyasetçiler, sandığa gömülüp oradan çıkamayan siyasetçiler, dikkatinizi çekiyorum, İşçi Partisi'nin önderliğinde, yeniden kucaklaştılar. Dün lakabı 'çoban' olanlar, şimdi İşçi Partisi'nin koyunu oldular. Güya ulusalcı CHP, İşçi Partisi'nin piyonu oldu. Güya milliyetçi MHP, İşçi Partisi'nin yedeği haline geldi” dedi.
Başbakan Erdoğan özetle şunları söyledi:
“Türkiye'de statüko partileri Cumhuriyet'imize miyop bir gözle bakmış. O koca çınarı cılız bir fidan olarak görmüş. CHP ve MHP bu kökleri reddettiği için koca bir çınarı koruma gereği duymuş. Türkiye Cumhuriyeti kökü derinlerde olan güçlü mü güçlü bir çınar gibidir, kasırgalara direnecek kadar güçlü bir çınardı.
10 yıldır birileri Türkiye'nin bölüneceğini adeta bir papağan gibi sürekli dile getiriyor. Onlar ne dediyse hep tersi oldu. Onlar her zaman kaybetti. Bu 10 yılı aşkın süre içinde millet her zaman kazandı.
Size sadece iki örnek vereceğim: Muhalefet partileri 10 yıldır ne diyor? 'Öldük, bölünüyoruz, bittik' Ama onların korku pompaladıkları bu ülke, tam tersine gelişiyor, güçleniyor. Bütün ekonomik krizlere rağmen, yatırımlarımızı hiç durdurmadık. Biz yola devam ettik. 10 yıl önce görevi devraldığımızda merkez bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. En son açıklanan rakamlar yeni bir rekor daha kaydettik. Merkez Bankamızın dövizi 132 milyar dolar oldu.
IMF'ye olan borç neydi: 23 milyar dolar, bugün ne kadar kaldı? 400 milyona dolar. 14 Mayıs'ta bu borç kapanıyor.
Şimdi soruyorum? Bu mu bölünen Türkiye? Sizin borçlarınızı biz ödüyoruz. Ey Bahçeli siz borçlandınız biz ödedik.
Bunları hep halkımıza anlatmamız lazım. Onlar borçlandı biz ödedik, yahu siz işçi kardeşimin maaşını daha kaynakta kestiniz.
Başbakan olduğum ilk hafta önüme bu geldi. Şok oldum. Yahu bir devlet işçisine memuruna borçlanır mı? Bunlar aldı. Peki kim ödedi? Bizi ödedik.
Konut edinme yardımı altında işçilerimizden para aldılar, ortada ne konut var ne bir şey? Kim yaptı bunu? DSP, MHP…
Bankaları sömürüye açık tuttular. Bankalarımızı bitirdiler. Ziraat Bankası, Halk Bankası iflas etti, ama şimdi bu bankalar dimdik ayakta. Kim yaptı bunları? Eyy MHP, Ey DSP siz yaptınız.
Ne diyor şimdi? 'Yüce divan'a gönder.' Ya Yüce Divan sizi kabul eder mi bilmiyorum. Kafa tutuyor hala. Belgelere halkımıza anlatacaksınız, bunların kirli yüzünü görsünler. Utanmıyorlar ya, benim işçimin maaşı kaynağında kesiliyor, çiftçiye banka yüzde 59 faizle para veriyor. Biz bunu yüzde 5'e düşürdük. 59 nireee, 5 niree...
İkide bir Türkiye en borçlu ülke diyorlar. Bunlar hesap kitap da bilmiyor. gürçlü olduğumuz için ekonomide dünyanın sayılı ülkeleri arasında oldu. Yoksa seni G20'ye alırlar mı? İnşallah daha iyi olacağız.
10 yıldır birileri, Türkiye'nin bölündüğünü, bölüneceğini, parçalandığını, parçalanacağını, Cumhuriyetin temellerinin sarsıldığını, sarsılacağını adeta bir papağan gibi sürekli dile getiriyorlar. Onlar ne dediyse tersi oldu. Onlar neden korktularsa tam tersi gerçekleşti. Bu 10 yılı aşkın süre içinde millet her zaman kazandı. Türkiye Cumhuriyeti, özellikle son dönemde gerçekleştirdiğimiz reformlarla bugün her zamankinden çok daha güçlü bir çınara dönüşmüştür. AK Parti, cumhuriyet çınarının, gövdesi ile kökleri, gövdesi ile dalları, yaprakları arasındaki irtibatı güçlendirmiş, tıkanan kanalları açmış, yani devlet ile tarihi, devlet ile milleti yeniden buluşturmuş, yeniden kucaklaştırmıştır.
Ey Bahçeli; sen borçlandın, biz ödedik. Sıkılmadan, 'Gönder beni Yüce Divan'a diye meydan okuyor. Yüce Divan seni kabul eder mi etmez mi bilmiyorum. Olur ya zaman aşımına girdi, girmedi. Bunlardan istifade etme yoluna da gidebilir. Böyle şeyler de var. Durmadan meydan okuyor, kendine göre. Fakat ben, milletin hafıza kayıtlarına girsin diye şu anda arkadaşlarıma dedim ki 'bütün hazırlıkları getirin' bunları açıklayacağız ve teşkilatım olarak sizlere göndereceğimiz belgeleri sizler halkımıza anlatacaksınız. Bunların kirli yüzlerini görsünler.
Şu anda, çözüm sürecinde, aynı blok, aynı cephe, birkaç eksiğiyle, fazlasıyla, yine tespih taneleri gibi AK Parti'nin karşısına dizildiler. CHP, MHP, Türkiye Komünist Partisi, emekli siyasetçiler, milletin defterini dürdüğü siyasetçiler, sandığa gömülüp oradan çıkamayan siyasetçiler, dikkatinizi çekiyorum, İşçi Partisi'nin önderliğinde, yeniden kucaklaştılar. Dün lakabı 'çoban' olanlar, şimdi İşçi Partisi'nin koyunu oldular. Güya ulusalcı CHP, İşçi Partisi'nin piyonu oldu. Güya milliyetçi MHP, İşçi Partisi'nin yedeği haline geldi.
MHP'nin, terör örgütüne akıldanelik yapan İşçi Partisi'yle nasıl kucak kucağa olduğunu benim MHP'li kardeşlerim çok net olarak görüyorlar. Şu anda şehirlerde, bir avuç çapulcunun, Akil İnsanlar Heyeti'ne karşı gerçekleştirdiği eylemleri, İşçi Partisi ile bir avuç sözde MHP'linin yan yana yaptığını benim milletim de MHP'ye gönül vermiş kardeşim de görüyor.
İşçi Partisi'nin şu anda Silivri'deki lideri (Doğu Perinçek), 1990'lı yıllarda Beka Vadisi'ne gitti, terör örgütü liderleriyle sarmaş dolaş fotoğraflar çektirdi. MHP, CHP, İşçi Partisi, ortak eylemlerinde bir zahmet o fotoğrafları da kullansınlar da kimin ne olduğunu millet daha iyi görsün.
CHP'si, MHP'si, İşçi Partisi, Komünist Partisi, Emekli Siyasetçisi, can havliyle, terör bitmesin diye çırpınıyorlar. Kolay değil... On yıllardır kurdukları tezgah alt üst oluyor. Ekmek teknelerini kaybediyorlar. Ellerinde, milleti korkutacak, sindirecek, hizaya getirecek, siyaseti dizayn edecek hiçbir malzeme kalmıyor. Çok açık söylüyorum... İnanın, bunlar farz-ı muhal iktidara gelseler, Kandil'e davetiye gönderir, Türkiye'den çıkacak teröristleri mağaralarına geri buyur ederler. Çünkü terör yoksa, bunlar ayakta duramaz.