-Erdoğan: ''Ekonomide insan temel alınmalı'' İSTANBUL (A.A) - 11.09.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünya genelinde, çalışma sürelerinden emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi sorunların bulunduğunun bir gerçek olduğunu belirterek, ''Bu sorunların çözümü, insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi, ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır'' dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Kuruluşları Birliği (ISSA) işbirliğiyle Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi'' başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kongrenin açılış töreninde yaptığı konuşmada, son yıllarda, dünya ekonomisinin üzerinde kara bulutların dolaştığı bir dönemden geçilmekte olduğunu, 2008 yılının sonlarında ortaya çıkan küresel finans krizinin etkilerinin hala belli ölçüde devam ettiğini vurguladı. Erdoğan, ''Bu krizin arka planını incelediğimizde, krizin ekonomik nedenleri kadar, siyasi ve ahlaki boyutunu da nazarı dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum. Krizin altyapısında sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgi saklaması gibi gayri ahlaki tutum ve davranışların olduğunu da kabul etmek gerekiyor'' dedi. Dünya ekonomisinde yaşanan bu olumsuz gelişmelerin, kapitalizmin geçmişini sorgulamak açısından da önemli bir fırsat oluşturduğuna inandığını söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Bizim kültürümüzde insan çok değerlidir, kutsal bir varlıktır; ancak bu kutsallık, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanlara şamildir. 'Bütün insanlar eşittir, ancak bazıları daha eşittir' gibi bir yaklaşımın bizim lügatimizde hiçbir yeri yoktur'' diye konuştu. -''İnsanı temel alan bir ekonomik sistem inşa etmeliyiz''- Bugün insanlığın, insanı insanın kurdu olarak gören yaklaşımdan sıyrılması, insanı insanın dostu ve imkanı olarak gören bir zihniyete kavuşması gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda, huzurdan da refahtan da bahsedilemez. Dünya ülkeleri olarak, insana kıymet veren, insanı temel alan, insanlar arasında ayrım yapmayan, adaletten asla taviz vermeyen bir ekonomik sistem inşa etmeliyiz. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuların gelişimini de böyle bir çerçeveden değerlendirmemiz mümkündür. Batı tarihinde köleliliğin kaldırıldığı doğrudur, ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemek mümkün değildir. Dünya genelinde, çalışma sürelerinden emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi sorunlar olduğu bir gerçektir. Bu sorunların çözümü, insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi, ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır. Bugünün dünyasında tüketicilerin çevre ve iş güvenliği gibi konulara büyük bir hassasiyet göstermeye başladıklarını hatırlamamız gerekiyor.'' Geçmişte çevre dostu bir üretim sistemi kurmayı veya iş güvenliğini sağlamak için yaptığı yatırımı gereksiz bir maliyet olarak algılayabilen f