T24 - İki yıl önce 2001 krizinden beri en hızlı daralmayı yaşayan Türkiye ekonomisi, 2010’da yüzde 8.9 büyüdü. Türkiye böylece büyümede Avrupa şampiyonu ve G20 üçüncüsü oldu. Bu aynı zamanda Merkez Bankası’nın aşırı ısınma uyarılarını da doğru çıkardı. Türkiye ekonomisi, bütün tahminleri alt üst ederek 2010’da yüzde 8.9 büyüdü. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), özellikle son çeyrekte atağa kalkarak yüzde 9.2’lik büyüme kaydetti. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:Yıllık büyümede hükümetin hazırladığı Orta Vadeli Program’ın öngörüsü yüzde 6, Dünya Bankası’nın tahmini ise yüzde 4’tü. Türkiye, 2010’daki performansıyla Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tamamını solladı; G20 ülkeleri arasında ise Çin ve Arjantin’in ardından üçüncü oldu. 2010’a ait GSYH artışı, 2004’teki yüzde 9.4’ten sonra son 11 yılın en hızlı büyüme oldu. Bunda iç talepte devam eden güçlü seyir etkili oldu. Garanti Ekonomik Araştırmalar tarafından yayımlanan notta, büyümenin önceki çeyreklerde olduğu gibi dördüncü çeyrekte de iç talepten kaynaklandığı, stok hariç iç talebin büyümeye yüzde 15.4’lük rekor seviyede katkıda bulunurken; dış talebin yüzde 5.6 ile büyümeyi rekor seviyede aşağı çektiği belirtildi. SIkılaştırmaya devam Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH 2010’un son çeyreğinde yüzde 3.6 artarken, 2009 yılının son çeyreğinde yüzde 0.9 artmıştı. Geçen yıla ait güçlü performans, Merkez Bankası’nın ekonomiyi soğutmak için yeni tedbirler alacağı beklentisini de güçlendirdi.Yatırımcıların Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına beklenenden önce başlayacağı öngörüsüyle hareket etmesi sonucu gösterge tahvilin bileşik faizi dün, yüzde 8.96’dan yüzde 9.01 seviyesine yükseldi.
‘Türkiye için rekor denecek oranı yakaladık’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 2010 yılı son çeyreğindeki büyüme rakamına ilişkin “Bu herhalde dünyada çok önemli bir oran olduğu gibi Türkiye’nin de rekor denilecek bir oranıdır ve en büyük büyüme oranını böylece Türkiye olarak yakalamış vaziyetteyiz” dedi.Resmi temaslar için dün Londra’da olan Erdoğan, Bloomberg TV’nin organize ettiği toplantıda iş adamlarına hitap ettiği konuşmasında, “Beni bu sabah en mutlu eden bir netice şuydu: Bir beklentiydi aynı zamanda, o da 8.5 yıl önce Türkiye’de görevi devraldığımızda mevcut ekonomik tablo neydi ve 8.5 yıl sonra bir seçime giderken bugünkü tablo ne? Bu benim için çok büyük önem arz ediyor. Özellikle de Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) göreve geldiğimizde 230 milyar dolardı. Şimdi ise bu rakam 2010 sonu itibariyle 736 milyar dolara ulaşmış vaziyette. Kişi başı milli gelir ise 10 bin doları aşmış durumda” dedi. Yabancı istikrar ve güvene geldi 2010’un son çeyreğindeki yüzde 9.2’lik GSYH büyüme oranının Türkiye için rekor denilecek bir seviye olduğuna dikkat çeken Erdoğan, Türkiye’nin petrol zengini olmadığını, büyümesini sanayide ve teknolojide sıçramalar gerçekleştirmeye borçlu olduğunu da ekledi.Erdoğan, Türkiye’ye yabancı yatırımın da arttığına işaret ederek, “Bunlar durup dururken olmuyor. İki sır kelime, iki sır kavram var. Bir güvendir, iki istikrardır. Bu güven ortamını sağladığımız içindir ki uluslararası sermaye bize gelebiliyor. İnanıyorum ki bundan sonra bu daha da artacak” dedi.
Büyümeyi tüketici harcamaları ve özel sektör yatırımı sürükledi Büyüme rakamlarının detayları incelendiğinde arz tarafında sanayi ve inşaat grupları ön plana çıkarken, talep tarafında itici gücün hanehalkı tüketimi ve özel sektör yatırımları olması dikkat çekti. TÜİK verilerine göre, yerleşik hane halklarının tüketimi dördüncü çeyrekte yüzde 9, yılın tamamında yüzde 6.6 arttı. Bu manzara, Merkez Bankası’nın iç talepteki ısınma konusunda yaptığı uyarıların nedenini de açıklar nitelikte. 2010 yılı son çeyreğinde yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının harcamaları yüzde 16.3 artışla 218.5 milyar TL oldu. 2010 yılı genelinde ise harcamalar, bir önceki yıla göre yüzde 14.5 artışla 817.6 milyar TL’yi aştı. Özel sektör ise sınırlı kapasite kullanım oranına rağmen yatırımlarındaki artışla dikkat çekiyor. Özel sektörün yatırım harcamaları dördüncü çeyrekte yüzde 49.5, yılın tamamında ise yüzde 33.5 büyüme gösterdi.
Kriz nedeniyle 2009 yılında yüzde 17.7 gerileyen özel sektör yatırımları 2010 yılında cari fiyatlarla yüzde 31.1 artışla 164 milyar 321 milyon TL’ye yükseldi. Özel sektör yatırımları 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9.7, ikinci çeyreğinde 30.4, üçüncü çeyreğinde yüzde 34.7 büyümüştü.Özel sektör harcamalarının toplam GSYH harcamaları içindeki payı 2010 yılının 4. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 3.5 puan artışla yüzde 15.6’ya yükseldi. 2010 yılı genelinde ise 1.7 artışla yüzde 14.9 oldu. 2010 yılı dördüncü çeyrekte özel sektörün makine teçhizat yatırımları yüzde 61.1 oranında artışla 32.3 milyar TL’ye ulaştı. Yılın genelinde ise bu rakam yüzde 35.3 artışla 108.8 milyar TL oldu. Mal ve hizmet ihracatı yılın 4. çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.3 artışla 62.4 milyar TL düzeyine yükselirken yıl genelinde yüzde 4.9 artışla 233.8 milyar TL oldu.Mal ve hizmet ithalatı 2010 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 31.4 artışla 84 milyar 163 milyon TL’ye yükseldi. 2010 yılında ise mal ve hizmet ithalatı yüzde 26.4 artışla 294 milyar 32 milyon TL’yi aştı. Halkbank Araştırma’dan yayımlanan notta özel sektör yatırımlarının kapasite genişletici etkisinin, üretim açığının kapanma hızını etkileyebilecek olsa da etkinin sınırlı olacağı ve talepteki gelişmenin daha öncelikli takip edilmesi gerektiği vurgulandı. Notta, “İç talebin kuvvetli seyri genişleyen ithalat üzerinden de takip edilebiliyor. Net ihracat büyümeye son çeyrekte -5.6 puanlık bir katkı sağlarken, yıl genelindeki negatif etkisi yüzde 4.4” denildi. Kamunun katkısı küçük Kamu yatırımları ise 2010 yılı genelinde yüzde 20.4 artışla 42 milyar 558 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Kamu harcamaları büyümeye küçük oranlarda katkıda bulundu. Devletin tüketim harcamaları son çeyrekte yüzde 3.2, 2010’un tamamında yüzde 2, kamu sektörü ise dördüncü çeyrekte yüzde 17.1, yılın tamamında yüzde 15.1 arttı. 2010’un son çeyreğinde kamunun mal ve hizmet alımları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 29 milyar TL’ye, 2010 yılı genelinde yüzde 9.2 artışla 70 milyar TL’ye yükseldi. Kamunun inşaat harcamaları geçen yıl 36.1 milyar TL’yi buldu. Kişi başı 10 bin dolar 2010’da kişi başına düşen gelir 10.079 dolar olarak hesaplandı.Krizden önce, 2008’de bu rakam 10.440 dolardı. İthalat uçtu, dış ticaret açığı 7.4 milyar dolara yükseldi Şubat ayında ithalatta beklentilerin üzerinde artış yaşanması, dış ticaret açığında sert yükselişe neden oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre şubatta dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 110.9 artarak 7.41 milyar dolar oldu. Ocak-Şubat döneminde ise ticaret açığı yüzde 100.2 artışla 14.75 milyar dolara ulaştı. TÜİK verilerine göre ihracat şubatta yüzde 22.2 artarak 10.109 milyar dolar, ocak-şubatta yüzde 22.1 artarak 19.667 milyar dolar oldu. İthalat ise şubatta yüzde 48.7 artarak 17.516 milyar dolar, ocak-şubatta yüzde 46.6 artarak 34.417 milyar dolar olarak gerçekleşti. Vakıfbank Ekonomik Araştırmalar tarafından veri sonrası yayımlanan notta, “Yıllık bazda değerlendirildiğinde, Şubat ayı sonu itibariyle 79 milyar dolar seviyesine ulaşan dış ticaret açığının cari işlemler açığında da bozulmanın devam edeceğine işaret etmekte. Önümüzdeki dönemde dış talepte yaşanacak gelişmeler ihracat performansı açısından temel belirleyici olarak dikkat çekerken, Merkez Bankası’nın iç talebi kısmaya yönelik attığı adımların ithalat üzerindeki etkisi dış ticaret dengesi üzerinde temel belirleyici olacaktır” denildi. Yakıt ve yağ şampiyon Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre Şubat ayında ihracat, Ocak ayına göre yüzde 3.4, ithalat yüzde 1.5 arttı. TÜİK verilerine göre 2010 Şubat ayında yüzde 70.2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2011 Şubat ayında yüzde 57.7’ye geriledi. Şubat ayında en yüksek ithalatı olan fasıl 3.74 milyar dolar ile mineral yakıtlar ve yağlar olurken, bunu 1.72 milyar dolar ile kazanlar, makine ve cihazlar, aletler, 1.59 milyar dolar ile demir-çelik, 1.27 milyar dolar ile motorlu kara taşıtları izledi. Güngör Hoca on ikiden vurdu Milliyet yazarı Güngör Uras, 9 Şubat’ta yayımlanan yazısındaki gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) büyüme oranı tahmininde haklı çıktı. Uras, “Program %6.8 idi, IMF %7.8 dedi, görünen %8.8” başlıklı yazısında artışın yüzde 9’lar seviyesinde olacağı öngörüsünde bulunmuştu. Uras, bu çıkarımı sanayi üretiminin aralık ayında yüzde 23.9 artış göstermesine dayanarak yapmıştı. Ekonomistler ‘Merkez’in eylemleri sürecek’ diyor
Cevdet Çağdaş Ünal: Finansbank Ekonomisti 'Merkez hamlelerinde haklı' “Tahminlerimizin biraz üstünde olsa da beklenen bir gelişmeydi. 4. çeyrekte sanayi üretim rakamları dahil aktivite göstergeleri çok coşkuluydu. Mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış yüzde 3.6 artışa baktığımızda, 2011’de her çeyrekte aynı şekilde korunduğunu düşünürsek, 2011’de mevsim etkilerinden arındırılmış yüzde 4 büyüme beklemek gerekir. Rakamlar Merkez Bankası’nın soğutma hamlelerinde haklı olduğunu gösteriyor. Merkez’in mevcut politikasına sadık kalıp önümüzdeki dönemde de zorunlu karşılıkları artırmaya devam etmesini bekliyoruz. “
Gülay Elif Girgin Oyak Yatırım Ekonomisti 'Yeni önlemler gelebilir' “Eylül ayından bu yana cari açık rekor düzeyde artış gösteriyordu. Merkez Bankası bu rakamları görerek, kasım ayından itibaren önlemlerini almaya başlamıştı. Büyüme rakamları içinde, özel sektör yüzde 50 ile rekor seviyede büyüdü. Çok ciddi bir tüketim yapılmış son çeyrekte. İç tüketim de yüzde 9 büyümüş. Bunlar çok büyük rakamlar. Şubatta da dış ticaret rakamlarında beklentilerin üstünde bir ithalat çıktı. Önümüzdeki dönemde de bu şekilde giderse, kredilerde yavaşlama olmazsa Merkez, bilanço içi ve bilanço dışı yeni önlemleri almaya devam edecektir diye düşünüyorum.” '2011’de büyüme yüzde 5.6 olur2
YARKIN CEBECİ JP Morgan Ekonomisti “İç talebin kısmen yılın ikinci yarısında etkisini gösterecek parasal ve mali sıkılaştırmaya bağlı olarak yavaşlayacağı görüşündeyiz. Çünkü para politikasında sıkılaştırma beklentisiyle bazı harcamalar öne çekiliyor. Ancak şubat ayı dış ticaret dengesi gibi verilerin de gösterdiği gibi güçlü momentum sürüyor. Biz de bu nedenle 2011 sonu için büyüme tahminimizi yüzde 4.5’ten yüzde 5.6’ya revize ediyoruz. Merkez Bankası’nın bankaların kredi verilerini daha yakından takip edeceğini düşünüyoruz. Zorunlu karşılıklarda gelecek birkaç ay içinde artırım ihtimali güçlendi.” 'Teşhis doğru, tedavi kuşkulu'
FATİH KERESTECİ HSBC Stratejisti “2010 4. çeyrek dönemine ilişkin büyüme rakamları kriz sonrası canlanmanın ivme kazanarak sürdüğüne, canlanmanın tahminlerin de ötesinde olduğuna işaret ediyor.Bu tablo Merkez Bankası’nın aralık ayında başlattığı politikanın teşhis kısmını destekliyor. Tedavi yöntemine ilişkin kuşkularımızı hâlâ koruyoruz. Veri, dönem itibariyle eski olması nedeniyle mali piyasalar üzerinde büyük bir etki doğurmayacak. Ancak, ekonomideki canlanmanın tahminlerin de ötesinde olduğuna işaret etmesi nedeniyle TCMB’nin radikal ve agresif adımlarını destekler yönde olması, bono faizleri açısından olumsuz bir duruma işaret ediyor.” 'İlk çeyrekte iki haneli büyüme'
BANU KIVCI TOKALI Destek Menkul Araştırma GMY “Bu yılın ilk çeyreğinde de, güçlü baz etkisine rağmen, iki haneli yüksek bir büyüme oranına ulaşılabileceğini düşünüyoruz. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 12’lik bir büyüme oranı elde edilmişti. Para politikası tedbirlerinin ilk çeyrekte iç talep üzerindeki etkisinin sınırlı kalması, büyüme oranının bu dönemde de yüksek çıkabileceğinin işaretini veriyor. Geçen yılın yüksek baz etkisi, para politikası önlemlerinin ikinci çeyrekten itibaren beklenen yavaşlatıcı etkisi, dış talepte hala devam eden belirsizlikler gibi unsurlar göz önüne alınarak, bu yıla ilişkin yüzde 4.5’lik büyüme tahminimizi koruyoruz.” 'Merkez iç talebe odaklanır'
TIMOTHY ASH Royal Bank of Scotland Ekonomisti “Çok güçlü rakamlar... Türkiye’nin 2010’da büyüyen Avrupa ülkelerine öncülük ettiğine ve şubat ayı dış ticaret açığındaki artış da göz önüne alındığında Merkez Bankası’nın iç talebi azaltmaya tekrar odaklanacağına işaret ediyor... Büyüme rakamlarının TCMB’nin kararları öncesinde ait olduğu hatırlatılabilir, ama yine de büyüme verisi çıktı açığının, eğer hâlâ varsa, çok çok hızlı kapandığını gösteriyor.” ‘2011’de de Avrupa’nın en hızlı büyüyeni oluruz’ Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, geçen yıl yakalanan büyüme ivmesinin, bu yıl da devam ettiğini, 2011’de Türkiye’nin Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olmasının beklendiğini söyledi. Babacan yazılı açıklamasında, “Bu büyüme ivmesinin 2011’in ilk çeyreğinde de devam ettiği görülmektedir... Üretici ve tüketici güven endekslerinde gözlenen olumlu seyir, 2011’de de güçlü büyüme performansına işaret etmektedir. Türkiye’nin 2011 yılında Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olması beklenmektedir” dedi. Babacan, “2010 yılında elde edilen bu başarının temelinde ısrarla uyguladığımız temel bir felsefe vardır: Devletin görevi güven ve istikrarı sağlamaktır. Ekonomik büyüme, özel sektörün faaliyetleriyle oluşmalıdır. Mali disipline bağlı kalarak ekonomik büyümenin nasıl oluşacağını fiilen gösteren Türkiye örnek bir ülke haline gelmiştir” dedi. Önlemler iyi sonuç veriyor Babacan, bankacılık sektörüne de değindi ve, “Türk bankacılık sektörünün güçlü ve sağlıklı yapısı, bir yandan kredi mekanizmasının ciddi bir kesintiye uğramadan devam etmesini sağlamış, diğer yandan birçok gelişmiş ülkelerde görülenin aksine, Türkiye’de finans sektöründen kamu maliyesine ek bir yük gelmesini önlemiştir” dedi. ’Büyüme daha makul oranlarda da olsa sürer’ Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, güçlü büyümenin bu yıl daha makul oranlarda da olsa devam edeceğini söyledi. Londra’da DEİK ve Türk-İngiliz İş Konseyi’nin ortaklaşa düzenlediği “Türkiye ile Büyüme” konferansında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, “Krizin hemen ardından yüzde 9 civarında büyüme, Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu ve ekonominin iyi yönetildiğinin bir göstergesi” dedi. 2011’de güçlü büyümenin daha makul oranlarda da olsa devam edeceğini vurgulayan Şimşek, “Kamu finansman dengelerindeki iyileşme, istihdamdaki hızlı artış, bankacılık sektörünün güçlü bilançosu büyümeyi destekler niteliktedir” değerlendirmesinde bulundu.Şimşek, konferanstaki konuşmasında ise yabancı yatırımcılara, “Eğer Türkiye’yi henüz radarınıza almadıysanız bunu düşünmenin tam zamanı. Türkiye sadece teorik potansiyeli olan bir ülke değil, gerçek potansiyeli olan bir ülke” dedi. Türkiye’de altyapıyı geliştirmeye odaklandıklarını aktaran Şimşek, en iyi demiryollarını, havayollarını ve karayollarını inşa etmeye çalıştıkları belirtti. Bakan İngiliz yatırımcıları Türk şirketleriyle birlikte başka ülkelere yatırım yapmaya da çağırdı. ‘2011’de büyüme için yüzde 6 üstü diyenler var, yüzde 4.5’i geçebilir’ Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) büyüme hızının 2010’da olduğu gibi bu yıl da hükümetin Orta Vadeli Program’da öngördüğü seviyenin üzerine çıkmasını beklediğini söyledi. Ergün, GSYH verisinin açıklanmasından sonra CNBC-e televizyonuna yaptığı açıklamada, “2009’daki küçülme rakamından sonra 2010’da böylesine yüksek büyüme baz etkisinin de var olduğunu düşünürsek, baz etkisi 2011’de büyüme tarafında olacak. Küçülmenin üzerine büyüme daha kolay. Büyümenin üzerine büyüme daha zor. Ama ilk çeyrekteki performans yüzde 4.5’in üzerinde bir büyüme potansiyeli gösteriyor” dedi. Gizli polisler 2011 büyümesine ilişkin bazı yorumlarda yüzde 6’nın üzerinde bir oran çıkabileceğine ilişkin tahminler yapıldığını da belirten Ergün, “Bir şey söylemek için henüz erken. Ama benim tahminim ekonomi yüzde 4.5’i aşan bir büyüme gösterecektir” diye konuştu.Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık artırımını ve hükümetin bankalara yönelik gerekirse polisiye önlemler alabileceği açıklamalarına yönelik eleştirileri de değerlendiren Ergün, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) finans sektörünün görünmeyen polisi olduğunu söyledi. Ergün, “Kaldı ki, aşırı kredilendirme yapıldığında esas polisiye tedbire başvuran bankalar olacak. Milletin evine haciz koyacaklar...” dedi. Kriz döneminde bankaların kredi vermeyi kestiğini ve bazı kredileri de geri çağırdığını hatırlatan Ergün, “Bankacılık sektörüne yönelik çok eleştiriler oldu, biz göğüsledik. Bankacılık sektörünün tüketiciye yönelik aşırı uygulamaları var. Her şeyden para kazanalım diyorlar. Havaleden alınan paranın havale miktarının üzerinde olması gibi durumlar var. Bankalar da bunu gözden geçirmeli” diye konuştu. 'KHK sonrası bakanlık ikiye ayrılacak' Hükümetin kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisini kullanarak devlet bakanlıkları yerine icracı bakanlıklar kurma hazırlığı konusunda da bir soruyu yanıtlayan Ergün, kendi bakanlığının şu anda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ismini taşıdığını yapılacak yeni düzenlemeyle bu iki başlığın ayrılmasını düşündüklerini aktardı. “Bizim genel yaklaşımımız, bakanlığın Sanayi ve Teknoloji olarak örgütlenmesi; Ticaret Bakanlığı’nın ise iç ve dış ticareti birlikte ele alan bir bakanlık olması. Teşkilat kanunuda değişiklikle bunu yapmak mümkün olacak” diyen Ergün, düzenlemenin seçim öncesi yapılarak yeni meclisin göreve başlayacağı ekim ayından itibaren zaman kaybetmemek istediklerini de belirtti. ‘Yüzde 4.5-5’ten fazlası rotamızı şaşırtabilir’ Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, gayri safi yurtiçi hasılada (GSYH) büyümenin bu yıl Orta Vadeli Programda (OVP) öngörülen yüzde 4.5’in çok üzerine çıkmasının olumsuz olabileceği uyarısı yaptı.Çağlar, CNBC-e televizyonuna yaptığı değerlendirmede, “OVP bir taahhüt, yüzde 4.5 üzeri büyüme bizi rotadan şaşırtabilir. İlk veriler, biraz üzerinde gerçekleşecekmiş gibi gözüküyor. Gelen kredi taleplerinde yavaşlama görmüyoruz” dedi.Çağlar, yüzde 4.5-5 oranında büyümenin makul olabileceğini, ancak bunun üzerinin olumsuz etki yapabileceğini belirtti. Krediler 6 aya yavaşlar “Keşke her sene yüzde 8’i yakalasak, onu finanse edecek kaynaklarımız olsa” diyen Çağlar, Merkez Bankası’nın aldığı önlemlere bağlı olarak gelecek 5-6 ay içinde kredi hacmindeki büyümede yavaşlama beklediklerini de belirtti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “Bankacılık sektöründe gerekirse polisiye tedbir alınır” sözlerini de değerlendiren Çağlar, “Yeri geldiğinde polise nasıl ihtiyaç varsa, bankacılık sektörü açısından da bir kurumun polislik yapmasına ihtiyaç vardır. O kurum da BDDK’dır. Piyasadaki haksız rekabetin ve aşırı hırsların törpülenmesi açısından böyle bir güce ihtiyaç var” dedi.Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıkları artırmaya yönelik kararlarının etkisinin en çok bankaların kârları üzerinde görüleceğini belirten Çağlar, “Sektörün olduğu gibi Ziraat’in kârında da yüzde 20-25 kayıp olabilir” dedi. Turhan ve Başçı sinyali Merkez Bankası Başkanlığı için de adı geçen Çağlar, “Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’ne de talip değildim. Buna da talip değilim. Bu tarz görevlere talip olunmaz, yetkin görürlerse atarlar. Ben usta-çırak ilişkisine inanıyorum. Merkez Bankası’nda yetişen arkadaşlarımızın bu görevde olmasının daha doğru tercih olacağını düşünüyorum” dedi.Merkez Bankası’nda 18 Nisan’da görev süresi dolan şimdiki başka Durmuş Yılmaz’ın yerine geçmesi en muhtemel iki adayın başkan yardımcıları Erdem Başçı ve İbrahim Turhan olduğu belirtiliyor.