Erdoğan: Evet oyları önde ve yükselerek devam ediyor

Erdoğan: Evet oyları önde ve yükselerek devam ediyor

Anayasa değişikliği teklifine ilişkin olarak 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına sayılı günler kala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hürriyet'in "Karargâh rahatsız" haberi nedeniyle eleştirdiği Doğan Grubu'nun ekranlarına çıktı. Erdoğan, CNN Türk - Kanal D ortak yayınında Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.

Erdoğan, 16 Nisan'da yapılması planlanan referandum için anket sonuçlarının önde gösterdiğini söylerken "Yükselerek devam ettiğidir. Bizim asıl hedefimiz bu yükselen 'evet' oylarının  çok daha yükselmesi" dedi. Erdoğan, referandum sonucundan "Hayır" çıkması durumda ise erken seçim olasılığını "Hükümetin tasarrufudur bu. Erken seçimlerle idare edilen bir ülkede istikrar bulamazsınız" sözleriyle değerlendirdi.

Türkiye’deki gazeteci tutuklamalarını eleştiren Almanya'nın yeni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in "Erdoğan, Türkiye'nin inşaa ettiği her şeyi tehlikeye atıyor" sözlerine tepki gösteren Erdoğan, “Steinmeier iyi arkadaş olduğumuz halde beni hedef alan bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yapmasından dolayı kendisine teessüf ediyorum. Keşke yapmamış olsaydı böyle bir açıklamayı” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Alman İstihbarat Servisi (BND) Şefi Bruno Kahl'ın, darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in bulunduğuna inanmadıklarına dair sözlerine  de tepki gösterdi. Kahl’ın açıklamasının arkasında Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bulunduğunu iddia eden Erdoğan, “Bir istihbarat örgütünün başı kendisi böyle bir açıklama yapamaz. Siyasi açıklama niteliği taşıyor. Ben söylemedim sen söyle diyen bir yönetimin açıklamasıdır” ifadelerini kullandı.

Rusya'nın Suriye'de yaptığı operasyonları da eleştiren Erdoğan isim vermeden eleştirilerde bulundu. Erdoğan, "Neymiş, rejim davet etmiş, her davete icabet edilmez. Benim 911 km sınırım var, oradan ateş açıldı bir askerim şehit oldu. Rejim davet etmiş olmaz, Türkiye ile konuşacaksınız. Rusya’nın PYD’ye gösterdiği ilgi bizi üzmektedir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile yaşanan krizleri değerlendirdi ve 16 Nisan sonrası konunun daha detaylı şekilde ele alaınacağını belirterek "Ekonomik ilişkilerimizi devam ettirebiliriz. Siyasi idari noktalarda gözden geçirmeye ihtiyacımız olabilir. Kendi ülkesine benim bakanımı sokmayan bir anlayışı, o AB’nin mensuplarının hiçbirinin benim bakanımı sokmamasını kabullenemeyiz. Başkan Donald Tusk dostum olmasına rağmen o bile aleyhte açıklama yapıyor. Bunlar böyle yaparsa bir tavrımız olmayacak mı?" dedi.  

En çok getirilen eleştirileri aktarayım. Türkiye’de bu düzenleme yapılırsa tek bir kişinin aşırı güçlenmesi gibi bir durum mu olacak? TBMM etkinliğini mi kaybedecek? 18 yaş dediğiniz düzenlemeyle ilgili neden eleştiri çok geldi? Birçok anlaşılamayan konu var, buradan başlayalım.

Erdoğan: Öncelikle çok çok teşekkür ediyorum. Tabii üzerinde durmanın hakikaten gerekliliğine inandığım husus şu. Bir defa televizyonlarda ekranlarda veya sosyal medyada gerçekten hazırlanan yasa ile ilgili yaklaşım tarzlarını hazmedilerek gündeme getirilmediğini görüyorum. Onun tamamen dışında bir yere çekilmek suretiyle. Gündemde çok olurdu bir zamanlar, ağzı olan konuşuyor diye. Bu 18 madde nedir, önce buna bir bakalım. Önce bu 18 maddeyi hazmedelim. Tamamiyle dışına çıkmak suretiyle çok farklı şeyler konuşursak aldatmaca olur. Biz ülkemizin geleceğine yönelik, ülkemizin kaderiyle alakalı ciddi bir adım atıyoruz. Sadece sıradan bir düzenleme değil. Anayasa değişikliği yapılıyor, 339 oyla parlamentodan geçti bu referandum. 367’nin de üzerinde olsaydı hükümetin söylediği şey, öyle de olsa biz milletimize gideceğiz. Şimdi ise böyle olmadı, Ak Parti ve MHP dayanışma içinde referandum yolunu açtılar. Bundan sonraki süreç, halkımızla. Milletimiz burada nihai kararı verecek. Söz onun, karar onun. Burada baktığımız zaman 18 maddeye birinci maddede şunu görüyoruz. Yargının bağımsızlığına tarafsızlık eklenecek. İkincisi milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılacak.

Nasıl bir faydası var bunun?

Bazı ülkelerden örnekler vermek istiyorum. Bununla ilgili bazı ülkelerin şu anda sayıları nedir ne değildir bunları burada göreceğiz. Bakın, burada bir milletvekiline düşen insan sayısı itibariyle Almanya’dan başlayalım. Almanya’da şu anda 82 milyon. Milletvekili sayısı 667 şu anda. 123 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Fransa’ya geliyorum, 66 milyon nüfus var fakat milletvekili ve senato 925. Orada 75 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. İspanya’ya geliyorum, 44 milyon nüfusu var, 616 parlamento var. 64 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Geliyorum İtalya’ya, 60 milyon nüfus, parlamento 952 kişi, 63 bin kişiye düşüyor. Geliyorum İngiltere’ye. 65 milyon nüfusu var, senato milletvekili Avam Kamarası vs baktığımız zaman 1449. 45 bin kişiye bir tane düşüyor.

 

18 yaş tasarısı

 

Bundan rahatsız olmaya gerek yok ki. Her siyasi parti göstereceği adaylarıyla beraber, bunlar AB ülkelerinde olduğu gibi. Böyle bir adımı atalım ki temsil ve adaleti sağlayalım. Buraya gelişimizin de gerekçesi bu. 600’e niye çıkartılıyor? Sebebi bu. Bir diğer konu, o da üzücü. Hakaret üstüne hakaret. 400 yetmiyor muydu? Ya yeter yetmez o ayrı bir şey. Şu anda parlamentoya bu getirildi. 339 vekilin halk oyuna gidilmesiyle ilgili karar verildi. Şimdi millete gidiyoruz.

Ha millet, “Uygundur, çıkacak.” “Uygun değil” diyorsa, yapacak bir şey yok. Bir diğer konu 18 yaş. Olmasına inandığım en önemli madde bu.

Bugün dinamik bir parlamentoya sahip olmamız gerektiğine inanıyorum. Bu gençliğimizin ufkunu genişletecektir. Belki üniversitede okurken ben siyasette varım diyecek adımını atacak. Bizim geldiğimizde 30 yaş seçilme yaşıydı. Biz bunu 25’e indirdik. Ben dünyayı geziyorum, görüyorum. Baktım ki dünya öyle değil. Sadece AB ülkelerinde bile durum çok çok farklı. Bu kadar açık ve net bir durum ortada ve biz hala öyle mi böyle mi bunu konuşuyoruz. Üstelik bunlar bu yaşta seçilirken bakan olma imkanını yakalamış olanları da biliyorum. Niye biz gencimize güvenmiyoruz?

Şu anda 18 ile 25 arasında bu seçimde oy kullanacak olanların yaklaşık 7,5 milyon. Bu gençliğe güveneceğiz ki dinamik bir parlamentoya sahip olacağız. Diyelim ki 600’e çıktı, 600’de 600 25 yaş olacak diye bir şey var mı? Yoo. Şu andaki tabloda 25-30 yaş arası 5 kişi var. Niye bu kadar çekiniyoruz ya? 

Demek ki ana muhalefet bütün gençlere güvenmiyor. Bütün gençleri aday göstermekten de çekiniyor. Diyorum ki bu gençliğe güvenin. Bu gençliğin tarihimizde bir kaynağı var. Gençlik benim ecdadım Fatih bir çağ kapadı, bir çağ açtı biliyor. Sen yarınlarda bu ülkenin yönetiminde olacaksın ve hükmedeceksin.  Ben de 21-22 yaşında filan siyasete geçtim. Yaklaşık 40 yıl siyasetteyim.

Bir başka konu, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri 5 yılda bir yapılacak. Biliyorsunuz benden önce 7 yıldı. Bizim dönemde 5 oldu. Malum, 10 Ağustos 2014 seçimiyle beraber. Şimdi diyoruz ki milletvekili seçimleri de 4’ten 5’e çıksın. Biz geldiğimizde 5’ti. Bazı sıkıntılı durumlar oldu 4’e indirilmesi teklif edildi, biz de tamam dedik. 4 yıllık bir süreç ülkenin yönetimi için istikrarı getirmek. O da 5 yıl olacak, başkanlık seçimi de 5 yıl olacak. Biz bileceğiz ki 5 yıl sonra bugün bu ülkede iki seçim olacak.

Sistemin senkronu bakımından mı?

Evet, böyle bir senkrona gireceğiz. Bizim eksik de olsa 14 yıl içindeki kavramlarımız isitkrar ve güvendir. Bir diğer madde, Meclis’in Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi verebilmesi iptal ediliyor. Güven oylaması ne oluyor? Kaldırılıyor. Güven oylaması hakkı millet benimdir. 5 yılda bir güven oylamasını o yapacak. Gensoru kalkıyor bununla beraber. 

Kontrol mekanizması olarak düşünülmüştü. Meclis’in önünü tıkayan bir şey olarak mı görüyorsunuz gensorunu?

Çok çok suistimal edildi.  Gensoru falan ikide bir, artık yok böyle bir şey. Şu ana kadar 484 gensoru verildi. Biliyorlar ki netice alamayacaklar. Meclis’teki çalışmayı tıkamak için veriyorlar. Kaçı reddedildi, kaçı kabul edildi? 4 tanesi kabul edildi, 480’i reddedildi. Niye parlamentoyu tıkıyorsunuz?

İşleri güçleri hep gensorularla ön tıkamak oldu. Gensoru kaldırılıyor, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması, yazılı soru yollarıyla Meclis’in denetleme yetkisi güçlendiriliyor. Bir diğer adım Cumhurbaşkanlığı görev süresi 5 yıl ve bir kişi en fazla iki kez seçilebiliyor. Üçüncü yok. 

Bu modelin uygulandığı ülkelerde de 5 yıl oluyor, değil mi?

Evet. Seçim zamanı geldiğinde 100 bin seçmen, o seçim zamanında kalkıp kendileri bir Cumhurbaşkanı adayı gösterebilir. Bu ilk defa gelecek bir şey. Millete verilen önemin, en önemli değişiklik maddelerinden bir tanesi. Ama 100 bin seçmen olacak.

Seçim kanunun da değişmesine ihtiyaç yok mu bununla beraber?

Bundan sonraki süreçte seçim kanunuyla ilgili değişiklikler uzlaşmayla birlikte seçim yasasında da değişikliklerin yapılması gereklidir. Şu anda gelende bunlar gündeme gelemedi. Buna da pek yaklaşılmadı. Bir diğer madde Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın yetkileri birleştiriliyor. 

Onu düzeltse de kendini kurtaramaz. Her geçen gün bir yalan makinesi gibi üretim yapıyor ana muhalefet lideri. Biz iki dönem, benden önce Gül şu an ben. Başbakanlarımızla uyum içinde çalışıyoruz. Aynı ekolden geldiğimiz için çalışıyoruz. Gül’den önce Sezer’le böyle bir uyum yakalayamadık. Atamalarda örneğin… Bunların olmaması gereği. Atamalarda biz sıkıntılar yaşadık. Aynı ekolden geldiği (Hürriyet’in İşte kavga İşte Fatura manşeti gösterildi)… 2001. 

Meclis’teki tablo farklı çıkarsa, Cumhurbaşkanı ile iktidar partisi arasında. Burada fesih yetkisi kullanılır mı?

Saf tipler var, televizyonlara çıkıyorlar. Cumhurbaşkanı fesih yetkisiyle güçlendiriliyor. Cumhurbaşkanı’nın fesih yetkisi yok. O dönem, geçmişte kaldı. Bu dönemde böyle bir şey söz konusu olmuyor. Cumhurbaşkanı böyle bir fesih yetkisine sahip olmadığı gibi, eğer ülke erken seçime gitme durumundaysa erken seçime gitme kararını parlamento alır. Cumhurbaşkanı’nın erken seçime götürme yetkisi yok. Meclis’te burada bunu yapma yetkisi var. Oranları var tabii. O oranı parlamentoda yakalaması gerekiyor. O oranı yakalayamadığı takdirde yapamaz. Böyle bir seçime gitme sadece parlamento değil, sadece cumhurbaşkanı değil aynı anda olması gerekiyor. Bir uzlaşmaya itiyor. Bundan dolayı ülkede istikrar oluyor. Ben beş yılı istikrarla nasıl tamamlarım veya nasıl tamamlarız gayreti içerisinde olacak. Amerika’da iki yılda bir senatonun şu miktarda yenilenmesi var. Bizde yok. Biz Türk tipi bir başkanlık sisteminden bahsediyoruz. 

Cumhurbaşkanı’nın atama, kararname ve yönetmelik çıkarma yetkileri ile düzenleme var. Bu yetkilerin sınırları belirleniyor. Cumhurbaşkanı’nın yürütme görevini üstlenmesi sebebiyle başkan yardımcısı atama yetkisini sahip.

Kaç olabilir bu sayı?

Şu an erken bunu söylemek için. 2019’da olacak seçim. O seçime giderken bunun da nerede nasıl olacak yasalarla düzenlenmek suretiyle ortaya çıkacaktır. Bazı şeyler görüşülmeden konuşulursa doğru olmaz. Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi, çok çok kusura bakmayın, o da kusura bakmasın. Yüz yardımcı gibi bir safsata olmaz ya. Ben geldiğimde 36 bakan vardı, ilk işim 25’e indirmek oldu. Niye? Devlet bakanlarının icrai bir özelliği de yok. Şimdi, biz bu hizmeti bu anlayışı kabineye yerleştirmiş bir zihniyetiz. Boşnak alana bakanlık verelim diye gelmedik. Şu anda Amerika’yı 14 kişi yönetiyor. Ama onların yanında yardımcıları var. Bizim de Türk tipi dediğimiz sistemde onların hayal edemeyeceği birçok gerçeği uygulamamızı koymak suretiyle bir anlayışı getireceğiz.

Amerika’daki gibi azalabilir mi bakan sayısı?

Sistemi çok oynamamak lazım. Bu yapı 2019’un kasımına kadar gidecek. 16 Nisan’dan sonra ortadan bu hükümet ortadan kalkıp yenisinin gelmesi söz konusu değil. Hükümet kendi içinde böyle bir şey düşünebilir mi düşünebilir. Şu andaki görüntüde 2019 Kasım’a kadar böyle gidecek bir  hükümet var.

Seçim olabilir mi?

Başbakan biz seçim filan düşünmüyoruz diyor.

Hayır çıkarsa yok mu yani?

Hükümetin tasarrufudur bu. Erken seçimlerle idare edilen bir ülkede istikrar bulamazsınız. 

Türkiye ne üretiyor diyorlar, bu bir zaman kaybıdır gibi şeyler söyleniyor. Türkiye’nin istikrarını yükselteceğini düşünüyor musunuz? Neyle olacak o?

Bu konu ile ilgili olarak bu yaklaşımı ortaya koyanlara ben özellikle şunu söylemek durumundayım. Biz yola çıkarken bir şey söyledik, biz Türkiye’yi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz. Bunlar eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Çok ciddi adımlar attık. Düşünebiliyor musunuz? Ülkemizin belli kısmında üniversite var, bazı yerlerde yok. Üniversite olmayan yerlerden üniversite olan yerlere gidebiliyorlar, gidemiyorlardı. 81 ilimizin 81’ine de üniversiteyi kuracağız. Adımı attık. Göreve geldiğimizde 75 üniversitemiz vardı. Şu anda 181 üniversite var.

"Öğretmen açığımız çok"

Öğretmende açığımız çok. Ki milli bütçemizin çoğunu öğretmen atamalarına ayırmamıza rağmen açığımız var. Ki çok büyük bir açığı kapadık, çalışmaları devam ediyor. Mesala kitabı yok. Biz teksir kağıtlarından okurduk ya. Oradan yararlanarak geldik. Şimdi biz yavrularımıza bu acıyı çektirmeyelim. Her il okullar açılırken sıralarının üstünde kitapları buldular. Mali imkanı olmayanlara imkanlar sağladık. Böyle bir dönemden geçtik, buralara geldik. Üretimi gerçekleştirecek olan bir irfan hikmet geleceğinin temel taşlarıdır. Buradan sağlık, reforma gittik. Düşünün illerde değil, ilçelerde hastanelerimiz var. Bakın Mersin’de bir şehir hastanesi açtık. Yozgat’ta aynı şekilde. Isparta’da cuma günü hastane açıyoruz. İnşallah bu yıl sonuna kadar hastaneler açacağız. Asıl hedefimiz 30 büyük şehirde hastane açmak. Biz beyin göçünü de tersine çevirmek istiyoruz."

 

"Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan çıkmaz"

 

Adalette bir türlü oturmayan bir şey var sanırım. Bu konu gerçekten bir sorun olmaktan çıkacak mı?

Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan çıkmaz. Mesela Amerika. Orada adaletten şikayet etmemek gibi bir şey var mı? Avrupa’da var mı, başta Almanya, Hollanda, İsviçre. Var mı? Bu ülkede devleti yıkma eylemine giren terörist başı Feto’yu bütün evrakları göndermemize rağmen alamadık, alamıyoruz. Şu anda hala belge gönderiyoruz.

 

Almanya'ya tepki

 

Aynı şekilde Almanya. PKK, FETÖ dosyalarının sadece 4 bin 500 dosya Almanya’ya verildiği halde bölücü terör örgütünün teröristlerini teslim etmiyor. Nerede adalet? Sadece kendi ülkemizi görüyoruz. Biz yargının bağımsız olduğuna inanıyorsak onların vereceği karara herkes saygı duyacak. Ülkemizden kaçıp giden bazı hakim savcılar o makamlardalardı. O makamlarda bulundukları zaman yaptıkları yanlışlar sebebiyle tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yargılanacaklar gördükleri zaman kaçtılar Almanya’da yaşıyorlar. Kamuoyu araştırmalarında böyle şeyler çıkabilir. İyileştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

Yeni modele geçilirse Türkiye’nin milli gelirini nerede görüyorsunuz?

Şu anda ilk etap 2023 var. 2023’te hedefimiz nasip olursa kişi başına asgari 22 bin dolara çıkarmak. Daha önce çizdiğimiz 25 bin dolarda. Aynı zamanda gayri safi milli hasılayı da 2 trilyon dolara çıkarmak var. Sistem bize bunun da önünü açmış bulunuyor. 

AB’nin bir açıklaması oldu. Türkiye bu sisteme geçerse, olumsuz bir şey gibi takdim etti, Türkiye AB’ye sırtını dönmüş gibi olur dedi. Neden böyle bir algı var? Tek adamlık eleştirisi getirdiler. Nasıl değerlendirirsiniz?

Bakın, Avrupa Birliği’nin komiserleri şusu busu. Kimsenin bu konuda Türk halkının demokratik haklarını belirleme hakkı yoktur. Bu millet demokratik hakkını zihniyle belirleyecektir. Fransa yarı başkanlıkla idare ediliyor. İtalya anayasa değişikliği yaptı, o süreç çok farklı oluştu. Türkiye henüz AB ile müzakere masasında. Bizi ta 1960’dan beri olayan bir yapı var ve oyalamaya devam ediyor. Vize, mültecilerle ilgili destek meselesi gibi. Bunlar Türkiye’ye karşı oyalama taktiği. Bütün bunlara Türkiye’nin bakanlarına kendi ülkesine uçuş yasağı koyan ülkelerin, ki Hahn o ülkenin vatandaşıdır. Böyle bir şey konuşmaya hakkı yoktur. Hele hele Türkiye Cumhurbaşkanı’na diktatör diyecek kadar düşünce özgürlüklerinden yoksun olanların bu tür şeyleri söyleme hakkı yoktur. Gerek Almanya, Hollanda aynı şekilde İsviçre, Danimarka neler söylüyor. Seçimi atlatalım öyle gelin. Böyle bir saçmalık olabilir mi ya? Hayır kampanyası yapanlara kapını açıyorsun, hatta hatta Almanya’nın parlamentosunun milletvekili hayır kampanyası yapıyor, aynı şey Hollanda’da yapılıyor. Türk bakanların önünü kesiyorsun. Böyle bir şey olabilir mi? Bunlar AB değerlerini çiğnediler. Ben bu akşam CNN Türk-Kanal D vasıtasıyla Almanya Cumhurbaşkanıyla iyi arkadaş olmamıza rağmen bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yapmasından dolayı kendisine teesüf ediyorum. Eğer ben Almanya’daki faşizan baskıları söylüyorsam tanımı içinde söylüyorum. Nazi benzetmeleri yaparak söylüyorsam tanımı içinde yapıyorum. Hollanda’yı Merkel sahiplendi. Sen benim bayan bakanımı arabanın içine hapsedeceksin, kendi topraklarımıza sokmayacaksın, atlarınızı itlerinizi özgürlük haklarını kullanmak üzerine Hollanda vatandaşı Türk vatandaşlarına ısırtacaksın. Nerede uluslarası hukuk? Nerede evrensel hukuk? Bu bir nazizm deyince tepki gösteriyorsun.

Nazizim sözüne tepki gösteriliyor...

Faşizm mi diyelim ne istiyor? Hangisini istiyorsa onu deriz. İtalya’da faşizm, Almanya’da nazizm vardı. Almanya’ya gidiyorsun, Müslüman Türk olduğu zaman ayrı muamele PKK terör örgütü olduğunda ayrı muamele. Onların her yerde önünü açıyorlar. Düşün ya, bölücü terör örgütü başının posterleriyle Almanya’da polis gözetiminde yürüyüş yapabiliyorlar. Onların Kandil’deki bir başı sözde, bakıyorsunuz orada videokonferansla konuşma yapabiliyor. Ben Köln’de böyle bir toplantıda demokrasi ile ilgili bir toplantıda aynı şekilde videokonferansı yasakladılar. Onların anayasa mahkemesi. Buna ne denir? Bir teröristi konuşturtuyorsun, ama bana yasak getiriyorsun. Benim de sana söyleyeceklerim var elbette. Olay bu. 

Almanya’ya gitme niyetiniz var mı hala?

Şu anda gündemimde böyle bir şey yok. Bütün bu gündemlerin hepsini artık 16 Nisan belirleyecek. 16 Nisan’dan sonra çok sürprizlerle karşılaşabilirsiniz, onlar da karşılaşabilecek.

Merak ediyorum, ne demek istiyorsunuz acaba? Siz AB için büyük mücadele verdiniz. Çok büyük bir heyecan vardı, biz bu işi yapacağız diye bir görüntü vardı. Niye buraya geldik?

15 ülkeyi dolaştım ya. Bütün gayretimi koydum. Aynı samimiyeti biz onlardan görmedim. Kalktılar onlar, bu bir sessiz devrimdir dediler. O zaman liderler zirvesine katılmıştık. Bizi bir kenara attılar sonra. Aynı şekilde Merkel. Onlar girdikten sonra, üç dört ülkeydik. Türkiye, Hırvatistan. Liderler zirvesine katılmamızı kabullenmediler. Artık uzaktan seyretmeye başladık. Şu anda hala kabul ettik, ediyoruz gibi yarım ağızla bu tür şeyleri yapıyorlar. Türkiye bunları kabullenecek ülke değil. Her şey olursa olsun, olmazsa olmasın. Bunun için de şunu kabullenmemiz lazım, sorun bizden kaynaklanmıyor. Sorun tamamen AB ülkelerinin tamamından kaynaklanıyor demiyorum. Dürüst olanlar da var samimi olanlar da var. İngiltere gitti referanduma ve ilk adımını attı. Ben İngiltere’nin bu duruşunu takdir ediyorum. 

 

AB ile müzakereleri durdurma mesajı mı verdi?

 

Ekonomik ilişkilerimizi devam ettirebiliriz. Siyasi idari noktalarda gözden geçirmeye ihtiyacımız olabilir. Kendi ülkesine benim bakanımı sokmayan bir anlayışı, o AB’nin mensuplarının hiçbirinin benim bakanımı sokmamasını kabullenemeyiz. Başkan Donald Tusk dostum olmasına rağmen o bile aleyhte açıklama yapıyor. Bunlar böyle yaparsa bir tavrımız olmayacak mı? Bizler için küstah tabirini kullanıyor, kalksınlar aynaya baksınlar ya. Bunu söyleyemez. Bunu söyleyenler aynen karşılığını bulurlar. Bunu bilecekler. Türkiye ile gayri ahlaki bir şeye girilmez. Bir taraftan müzakere masasında olacaksın, bir taraftan bunu yapacaksın. 3 milyon mülteciyi alacaksın, ev sahipliği yapacaksın, onlar aman ha bize göndermeyin, para göndeririz. Bana göndermiyorsun zaten, mültecilere gönderiyorsun. Şu ana kadar ne gönderdiler? Son rakamı bilmiyorum ama olsa olsa 700 milyon Euro. BM’den gelen 500 milyon Euro. Bizim STK’larımızla beraber ödediğimiz 25 milyar dolar. 

Bizim ülkemizde yatırım yapanlarla hukukumuz ayrıdır. Türkiye’de futbol oynayan Sneijder Hollandalılar gibi eşimle beraber gayet iyi bir konumdayım diyor. Hükümetimizle oturup inşallah gözden geçireceğiz. 

Sadece vatana ihanetten suçlanabilen Cumhurbaşkanı’na yaptığı tüm işlemlerle ilgili soruşturma açılma yolu açılıyor. Bu önemli bir adım. Cumhurbaşkanı’nın lehine olan bir şey değil bu. 10’uncu madde Cumhurbaşkanı hükümeti kurarak kendisine karşı sorumlu olan cumhurbaşkanı yardımcılarını ve bakanları atıyor. Yardımcıları ve bakanlar Meclis tarafından soruşturulabiliyor. Yüce Divan’da onlar da aynı şekilde yargılanabiliyor.

Bir diğer adım Meclis sayısının 5’te üçü ile seçimlerin yenilenmesi sağlanabiliyor. Cumhurbaşkanı da seçimlerin yenilenmesini isteyebiliyor. Birisinin istemesi yetmiyor. İkisinin mutabık kalması gerekiyor.

Bir başka adım, Bakanlar Kurulu’nda olan OHAL yetkisi Cumhurbaşkanı’na veriliyor. Sıkıyönetim uygulaması kaldırılıyor. OHAL Cumhurbaşkanı’nda.

Bir diğer konu askeriyedeki disiplin mahkemeleri dışında mahkemeler kaldırılıyor. Sivil mahkemeler yapacak artık. 

Bir diğer madde HSYK’nın üye sayısı 22’den 13’e düşürülüyor. Görev süreleri 4 yıl olarak belirleniyor. Kurulun 4 üyesini Cumhurbaşkanı 7 üyesini Meclis seçiyor. Dört üyenin yanında +2 var. Bir Adalet Bakanı, bir müsteşar. 7’si parlamentodan geliyor. Böylece yeni bir süreç oluşuyor. Meclis kalkıyor diyenlere en güzel cevap burada. 

 

Anketlerde durum nedir?

 

Buralarda rakamları vermek doğru olmaz. Ancak şunu söyleyeyim, yoğun bir kampanya sürecinin içerisindeyiz. Gerek şahsım, gerek Başbakan, bakan arkadaşlar, sayın Bahçeli tüm imkânlarla arazide çalışmalar devam ediyor. TV'lerde, sosyal medyada çalışmalar devam ediyor. Şu kalan 24 günü en ideal şekliyle değerlendireceğiz. Son anketlerde gördüğümüz durum tespit 'evet' oylarının her geçen gün önde ve yükselerek devam ettiğidir. Bizim asıl hedefimiz bu yükselen 'evet' oylarının  çok daha yükselmesi.

 

"CHP’ye gönül vermiş olan vatandaşlarım da Kandil’dekilerle beraber olmayacak"

 

Milletim CHP’nin yaklaşımı ortada, Ak Parti’nin, BBP’nin yaklaşımı, SP’nin yaklaşımı ortada. SP’nin yönetici kadrosu ne kadar hayır diyorsa da tabanının evet dediğine inanıyorum. Yine inanıyorum ki CHP’ye gönül vermiş olan vatandaşlarım da Kandil’dekilerle beraber olmayacak. Kandil hayır diyor. CHP’ye gönül vermiş olan vatandaşlarım da bu ülkeyi bölmek isteyen, bayrağına saygı duymayan, bu ülkede vatanı parçalamak isteyenler hayır dediğine göre biz hayır diyemeyiz, diyeceklerini görüyorum. Yüzde 52’nin çok çok üstünde bir şey bekliyoruz.

 

Kürt oyları nereye gidecek?

 

Kürt vatandaşlarla ilgili bir sıkıntımız yok. Başbakan Batman’daydı. Diyarbakır’a gideceğiz. Araziden gelen kamuoyu araştırmaları da iyi. Bizi memnun eden sonuçlar geliyor. Biz diyoruz ki bu oran çok daha fazla olsun. Çünkü Türkiye bir istikrar yakalaması gerekiyor dedim ya. Bir değişim yakalaması gerekiyor. Bunların olabilmesi için de çok güçlü bir yönetim anlayışına, yeni bir sistem anlayışına geçmemiz gerekiyor.

Evet oyları düşük kalırsa beklentiniz altında, tartışmalara devam eder mi?

Öyle bir derdimiz yok. Hükümet işin başında. Cumhurbaşkanı da işin başında. Kasım 2019’a kadar idari noktada bir başsızlık noktasında değil ki. CHP’nin kendileri buralara gelemeyeceği için toparlamaya çalışıyor. 

İnşallah yüzde 60'lık bir oranla kabul edilecek. Çünkü o zaman Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemiyle dünyaya örnek olma fırsatı yakalarız. 

Bahçeli’yi bir makamda görmek ister misiniz?

Bunlar şu an çok erken. 2019’dan önce neler olabilir onlar da ayrı bir konu. 2019’a kadar olan mevcut hükümetimizin tasarrufunda olan çok fazla şey var. 2019’dan sonra yapılacak bir seçimde diyelim ki şahsım aday gösterilirse ayrı konu, gösterilmezse ayrı konu. Gösterilip çıkacak netice birçok şeyin değerlendirilmesinin önünü açacaktır. Kasım 2019'dan sonra. 16 Nisan birçok şeyin belirlenmesine neden olacaktır.  Gönlümde güzel şeyler geçiyor.

Davutoğlu ve Gül’ün desteğini görüyor musunuz?

Bu tür şeyleri daha çok sayın Başbakan takip ediyor. Bazıları ile görüşebildi. Bernim de görüşmem gereken bazı arkadaşlarım olabilir. Temennim şudur, tüm yol arkadaşlarımızın gönüldaşlarımızın bu süreç içerisinde bana da bir görev düşüyor, çünkü burada geçmişteki vekil arkadaşlarımla 600’e yakın bir yemek verdim. O yemekte mesajlarımı verdim. Bazı arkadaşlarımız sağolsun geldiler, o arkadaşlarımızı da genel merkezimiz, partimizin genel merkezi, yani kurucusu olduğum için söylüyorum, onları da görevlendirmişler. 

Trump ile görüşme

Trump ile 16 Nisan sonrası, mayısta görüşeceğiz.

ABD ve İngiltere’nin kabin yasağı konusu

 

Girişimimiz oldu. Körfez ülkeleri ile bizi kapsıyor. Bugün May ile yaptığım görüşmede British Airway’i de kattık dedi. Benim arzumun yetkililerimizin konuşması olduğunu söyledim. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımızın ABD ziyaretinde görüştü bu konuyu. Acele yeni bir karar almak gerekiyor dedi, zira THY’nin güvenlik noktasında olsun, uluslarası noktada olsun bir marka. Biz bunu artık farklı anlamaya başlıyoruz gibi. Sayın May bu görüşmenin yapılmasına katıldığını, THY’nin ne kadar güçlüğü olduğunu biliyorum. Temennim odur ki bir an önce bu yanlıştan vazgeçilir. Bir güvenlik konusudur, umarım abartılı hale gelmez. Diğerleri için de bu haksızlık. Modern bir dünyada siz kalkıp da laptopuna varıncaya kadar… Bunların içinde akademisyenler var, iş adamları var. Bu insanlar bağlantılarını kuruyor. Siz bu insanları bundan mahrum ettiğiniz zaman bu bağlantıları nasıl kuracaklar. 

Rusya ve PYD

Neymiş, rejim davet etmiş, her davete icabet edilmez. Benim 911 km sınırım var, oradan ateş açıldı bir askerim şehit oldu. Rejim davet etmiş olmaz, Türkiye ile konuşacaksınız. Rusya’nın PYD’ye gösterdiği ilgi bizi üzmektedir.

Bir açıklama yapmıştınız, onu farklı  bir yere mi çektiler acaba? Ne dersiniz buna?

 

Bunlar, kendilerine ait bir düşünce kirliliği içinde dolaşıyorlar. Siz, eğer bu tür kendi vatandaşınızı bizim de soydaşımız olanları eğer bu şekilde AB üyesi olup o durumlara göre değil de kendi duygusal, dedim ya, o baskıcı şekilde insanların üzerine giderseniz değişik yerlerde değişik şekilde algılanacaktır. Onlar Hollanda vatandaşı. Hollanda’ya çok büyük hizmetleri olmuş vatandaşlar. Siz onlara orada zulmediyorsunuz. Almanya için geçerli. 3,5 milyon Türk var. Orada terör örgütlerine müsade ediyorsunuz. Elinde bayrağı olanlara böyle bir hak vermiyorsunuz. Siz dostunuz, ortağınız konumunda olan Türkiye Cumhurbaşkanı’na böyle bir yaklaşımda bulunuyorsunuz. İkide bir diktatör diyorsunuz. Erdoğan’a diktatör deme özgürlüğünüz var. Erdoğan’ın size faşist veya nazi deme özgürlüğünüz yok. Erdoğan’a diktatör dedikleri sürece bu kavramlarla ifade etmeye devam edeceğim.

Benim ülkemde bunların yöneticilerine hangi gazete başlıklar atıyor? Var mı böyle bir şey? Ülkemizde istedikleri gibi oralardan gelen huzur içinde gezip dolaşıyorlar. Yaşam koşullarında en ufak bir şey yok. Bizim bu uyarılarımızı hiçe alan, her görüşmede söylememize rağmen bunları kaale almayıp ondan sonra da bizi suçlu duruma düşüyorlar. Yok böyle bir şey. 

 

Almanya İstihbarat Başkanı’nın açıklaması

 

Aslında siz nasıl değerlendiriyorsanız ben de öyle değerlendiriyorum Hakan Bey. İçinizden geçeni okuyorum. Bir istihbarat örgütünün başı, kendisi böyle bir açıklama yapamaz. Siyasi açıklama niteliği taşıyor. Ben söylemedim sen söyle diyen bir yönetimin açıklamasıdır. Merkel ben bunu söylemedim, benim bakanım bunu söylemedi diyemez. Çıksın bunun hesabını sorsun. Sen bana kalkıp da ülkendeki FETÖ’cü, PKK ile ilgili yapılanmadan dolayı cevap vermiyorsun, yargı var diyorsun. İstihbaratının başındaki zat böyle bir açıklama yapabilir. Siz hiç Hakan Bey’in böyle bir açıklamasını duydunuz mu? Yapılıyorsa bunun arkasında başka bir şey var. Bu Alman yönetimin nereye oturduğunu gösteriyor. Bunun kararını cemaat midir nedir tek bir yer var Türkiye’de. Sen ne anlarsın bunlar cemaat midir değil midir. Bunlar orada Diyanet’in cami imamlarını ajan olarak toplayan bir anlayış. Son zamanlarda oradaki gama işaretlerini bizim camilerin duvarlarına işleyenler kimler? Gamalı haç. Nerede oldu bunlar? Almanya’da, Hollanda’da, Avusturya’da. Bunlar nazizimin ayak sesleri. Siz bizim mabetlerimize bunu yapıyorsanız, bizden başka türlü bir tanım beklemeyin. Biz hiçbir kilisenin ne camına ne kapısına böyle bir şey yapılmasına müsade etmedik. Biz inanç özgürlüğünü sonuna kadar savunduk, savunmaya devam ediyoruz.