Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Güneydoğu'daki bazı DBP'li belediyelere kayyım atanmadan önce Batı'dan gelen heyetlerin ziyaret ederek destek olduğunu belirterek eleştirilerde bulundu. Erdoğan "Ey Batı, siz bunları savundunuz be. Sizin bu dünyada özgürlük diye bir derdiniz yok, sıkıntınız yok. Özgürlük bu değil ya. Özgürlük, bu insanlara insanca yaşama erdemini huzurlarına getirmek. Özgürlük Marmaray'dan geçer, Avrasya Tüneli'nden geçer, özgürlük Osmangazi Köprüsü'nden geçer, özgürlük inşallah dünyanın en büyük havalimanından geçer" diye konuştu.
"Dün gece yaşadığım bir hadiseyi anlatmak istiyorum. Bir telefon geldi. Ardından ben de gazimizi aradım. Gazimiz evraklarını gönderiyor ama evraklar işleme konmuyor veya ağırdan alınıyor" diyen Erdoğan, "Tabii ilgili yerlere de durumu bildirdim. Şimdi de buradan sesleniyorum, ey kaymakam. Sen kendini ne sanıyorsun ya, sen orada kalıcı mısın ya. O gazi kendini niçin feda etti? Bu vatan için feda etti. Köprünün üzerine niçin yürüdü, bu millet için yürüdü. Sen eğer o makamda varsan o gazi için varsın. Haddini bilmediğin zaman sana haddini bildirirler. Nitekim İçişleri Bakanıma da söyledim, öyle zannediyorum ki gereği yapılacaktır" açıklamasında bulundu.
Beştepe'de muhtarlar toplantısında konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye'nin özellikle geçtiğimiz 150 yılı sürekli yönetim tartışmalarıyla geçmiştir. Tanzimattan Meşrutiyet'e, Cumhuriyet'in alanından çok partili siyasi sisteme kadar pek çok yol denenmiş, arayış hiç bitmemiştir. Bu sırada yaşanan darbeleri, darbe girişimlerini de unutmamak gerekiyor. Türkiye'nin gündeminde olan anayasa değişikliğiyle yöneldiği yeni sistem arayışı bu ihtiyacın neticesidir. Meclis'teki sürecin ardından konu milletimizin huzuruna gelecek, herkes izahını milletimize yapacaktır. Demokrasinin ilk adımı muhtarlıktır, oradan başlıyor. Son kademesi cumhurbaşkanlığıdır. Ülkemiz açısından bu kadar önemli bir meseleyi istişare etmesi gerekenlerin en başında cumhurbaşkanı olarak şahsım ve muhtarlarımız geliyor.
"40 yıllık siyasi hayatım, özellikle de son yıllarda yaşadığım hadiseler şunu gösterdi; gönlünü, gözünü ve kulağını milletimizden ayıran hiç kimsenin bu topraklarda kök salma şansı yoktur. Milletimizle olan irtibatımızı güçlendiren siz muhtarlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Ülke ve millet olarak kısa sürede o kadar çok önemli hadiseyi üst üste yaşadık ki artık öncelik sıralaması yapmakta zorlanıyoruz. Aynı anda hem terör hem ekonomi cephesinde mücadele ediyor, uluslararası saldırılara karşı direniyoruz. Aslında yaşadığımız sorunların hiçbiri bize mahsus olmamakla birlikte bizi diğer ülkelerden ayıran çok önemli farklılıklar vardır. Mesela tüm terör örgütlerinin hedef aldığı tek ülke Türkiye'dir.
"Küresel ekonomik kriz, gelişmiş ülkeler dahil herkesi etkilerken Türkiye, yaşadığı tü sıkıntılara rağmen mali disiplininden taviz vermemiş, büyümesini belli bir seviyenin altına düşürmemiştir. Darbe girişimiyle, ekonomik baskıyla Türkiye'nin, öyle birkaç fiskeyle yıkılmayacak ulu bir çınar olduğunu cümle alem görmüştür. Biz millet olarak bugün bulunduğumuz yere 2 ayda gelmedik, bizim arkamızda iki bin yıllık devlet geleneğimiz var. 1400 yıllık medeniyet müktesebatımız var. Tarihimizin en son ve en genç devleti olan Cumhuriyetimiz dahi 93 yılını geride bıraktı. Biz göçebe devlet değiliz, kökü mazide olan bir devletiz. Bugün sahip oldukları güce, zenginliğe güvenerek dünyaya meydan okuyanlar, yarın mevsim değiştiğinde hayatta kalabilecekler mi göreceğiz"
"Ne diyor atalarımız; zulümle abad olanın ahiri berbat olur. Biz büyüklerimizden haksız davada zirve olmaktansa, haklı davada zerre olmayı öğrendik. Farkımız bu. Onun için bugün yaşadığımız sıkıntılar canımızı yakabilir ama asla bizim için yıkım sebebi olmaz. Olmayacaktır. Ne demiş Yunus, Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil. Dünyaya gelen gider, baki kalası değil diyerek şehitliği en büyük mertebe kabul ederek mücadeleye devam edeceğiz.
"Dün gece yaşadığım bir hadiseyi anlatmak istiyorum. Bir telefon geldi. Ardından ben de gazimizi aradım. Gazimiz evraklarını gönderiyor ama evraklar işleme konmuyor veya ağırdan alınıyor. Tabii ilgili yerlere de durumu bildirdim. Şimdi de buradan sesleniyorum, ey kaymakam. Sen kendini ne sanıyorsun ya, sen orada kalıcı mısın ya. O gazi kendini niçin feda etti? Bu vatan için feda etti. Köprünün üzerine niçin yürüdü, bu millet için yürüdü. Sen eğer o makamda varsan o gazi için varsın. Haddini bilmediğin zaman sana haddini bildirirler. Nitekim İçişleri Bakanıma da söyledim, öyle zannediyorum ki gereği yapılacaktır.
"Ülkemizin ardı ardına yaşadığı sıkıntıların sebep olduğu sıkıntıların yeni bir doğuşun habercisi olduğuna inanıyorum. Milletimiz Çanakkale'den, Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana ilk kez istikbalini korumak için bu kadar dirayetlidir. Öyle ki her provakasyon dayanışmamızı daha da güçlendiriyor. Gezi olaylarıyla milletimizin içinde hayat tarzı gerekçesiyle bir çatlak oluşturmak istediler. Oyunun arkasında dış güçler vardı. Ah, sen köprüler yapacaksın öyle mi. Sen denizin altından raylı sistemler yapacaksın öyle mi, sen insansız hava araçları yapacaksın öyle mi. Oo biz sana izin vermeden bu adımı atamazsın; böyle dediler. Biz durduk mu, durmadık. Durmak yok, yola devam. Daha yapacağımız çok şey var. İnşallah 18 Mart'da da Çanakkale Köprüsü'nün temelini atacağız. Ve bu da dünyada ilk olacak. 5 bin metreyi aşan uzunluğu olan ilk köprü. Şimdi bunun heyecanını yaşıyoruz, inşallah 2023'e de o köprüyü yetiştireceğiz. Bundan dolayı çıldırıyorlar, bundan dolayı kıskanıyorlar. Sen kalkacaksın dünyanın en büyük havalimanını yapacaksın he. Dolarınızı kısarız, dövizinizi kısarız diyorlar. Ne kısacaksanız kısın, bu millet küllerinden yeniden doğar, sizi boğar.
"Batı'dan gelenler doğru Güneydoğu'ya gittiler. Ama bunlar ahlaksız. Oralardaki belediyeler devletin iş makineleriyle o çukurları açıyorlar, bunları görüyorlar. Hala bunları savunuyorlar. Ya bir belediye çukuru niçin açar, ya kanalizasyon için açar, ya su için açar, doğalgaz için açar. Bunların hiçbiri bunun için açılmış değil, güvenlik güçleri oralara girmesin diye bu kanallar açılmış. Güvenlik güçleri niçin var, vatandaşların can güvenliğini sağlamak için. Ey Batı, siz bunları savundunuz be. Sizin bu dünyada özgürlük diye bir derdiniz yok, sıkıntınız yok. Özgürlük bu değil ya. Özgürlük, bu insanlara insanca yaşama erdemini huzurlarına getirmek. Özgürlük Marmaray'dan geçer, Avrasya Tüneli'nden geçer, Özgürlük Osmangazi Köprüsü'nden geçer, Özgürlük inşallah dünyanın en büyük havalimanından geçer.
"Ne yaparlarsa yapsınlar, biz inandığımız, bildiğimiz yolda halkımızın, vatandaşımızın efendisi olarak değil hizmetkarı olarak bu yolda hizmete devam edeceğiz.
"Hamd olsun milletimizin kararlılığıyla bu ihaneti de başarısızlığa uğrattık. Ben bu milletle gurur duymayayım da kiminle gurur duyayım.
"DEAŞ, PYD, YPG oradan Kilis'e, Gaziantep'e oralardaki sınır ilçelerimizi vurmaya çalıştılar. İşte sabır sabır sabır dedik. Sonunda dedik ki; hayır, buralara girilecek. ÖSO ile beraber Cerablus'tan başladık, El Bab'a kadar girdik. DEAŞ artık tamamen kaçıyor ve PYD/YPG ile onlarla da bu mücadele kararlılıkla sürecektir. Hep ne diyorum, terörden arındırılmış güvenli bölge. Bu bizim hakkımız. Eğer o bölgelerden benim vatandaşım sürekli olarak tehdit altındaysa hakkımız var. Can güvenliği, mal güvenliği bizim en büyük görevlerimiz. Bu adımları bunun
"Irak'ta benzer oyunların hazırlıkları içindeler. Başbakanımız işte bir ziyaret yaptılar. Temenni ederim ki bu tür şeyler olmaz. DEAŞ'a verilen, YPG'ye verilen gizli açık desteğin dünyadaki tüm sapkın tipleri ülkemize çekmelerinden çok iyi biliyoruz. Çok kısa sürede bitebilecek El Bab operasyonunun uzamasının sebeplerinin de farkındayız. Herkesin bir hesabı varsa bu milletin, bu ülkenin daha büyük hesabı var. Bizim başımıza çorap örmeye kalkanlar, kendi başlarına ördükleri ağın farkındayız.
"Cumhuriyet döneminde de geçmişte yaşanan kimi sıkıntılara rağmen herkesi kucaklayan yönetim anlayışımızı sürdürdüğümüze inanıyorum. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Fiziki sınırlarımız 81 vilayetimizde ve yurt dışındaki vatandaşlarımızla beraber bizim aslında 83.5 milyon nüfusumuz var. Ama gönül sınırlarımızın hududu yoktur. Bu gönül içinde Suriye'deki kardeşlerimiz de var, Afrika ve Avrupa'nın dört bir yanındaki mazlum kardeşlerimiz de vardır. Milletimiz bunca saldırıya rağmen dimdik ayaktaysa, gönül sınırlarımız içindeki kardeşlerimizin teşviği sayesindedir. Gözünü ve gönlünü bize çevirmiş kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız. Türkiye yıkılırsa yalnızca bir ülke yıkılmış olmaz. 15 Temmuz'da yapılan dualar çok farklıydı biliyor musunuz. Medine'de bir Müslüman kardeşimiz, işler tersine döndükten sonra kalkıyor diyor ki "Oğlum ne kadar paran var, al gel" Oğlu getiriyor paraları, "Valizde de var onları da al gel" diyor. Getiriyor. "O gece onlar Türkiye'de başarılı olsaydı biz her şeyimizi kaybederdik, sen şimdi git Kabe'de bu paraları oradaki fukaralara dağıt" diyor. Hep görünene bakmayın, bir de görünmeyen tarafı var. Bu millet seviliyor, çok seviliyor. Ama biz de tüm dünyadaki ümmeti seviyoruz.
"Sadece bölücü terör örgütüne verdiğimiz mücadele 871 askerimizi, 331 sivil vatandaşımızı şehit verdik. Buna karşılık on bine yakın terörist etkisiz hale getirildi. Bunların hiçbiri kayıplarımıza karşılık gelemez. 15 Temmuz darbe girişiminde 248 kardeşimiz şehit oldu, sadece şu külliyenin etrafında 29 şehidimiz var.
"Darbe girişiminden sonra 43 bin kişi tutaklandı, 95 bin kişi kamudan ihraç edildi. Bazıları "Mağdur" var diyor, Doğu Almanya-Batı Almanya birleşmesinde 600 bin kişi kamudan çıkarıldı biliyor musunuz. Ne zannediyorsunuz ya, ihanet edenler devletin içinde olacak, siz yeniden inşa hareketi yapacaksınız, onlar orada duracak... Böyle bir şey olamaz. Bu temizlik bitmiş değil, daha çok yolumuz var. Suriye'de devam eden operasyonda 45 şehidimiz var, DEAŞ'a 2 bine yakın, PYD'de 300'ün üzerinde kayıp verdirdik. Sadece Gaziantep'te 56, yılbaşında 39 kişiyi kaybettik.
Döviz kuru üzerinden ekonomimize darbe vuruluyor. Yatırımları engellemek, yatırımcıları engellemek istiyorlar. Müttefik dediğimiz, stratejik ortak dediğimiz ülkelerin yalanlarını, husumet derecesine varan tutarsızlıklarını, iki yüzlülüklerini, riyakarlıklarını saymıyorum. Ne raporu hazırlarsanız hazırlayın, bizim raporumuzun sahipleri var. Hans'ın George'un hazırladığı raporlar değil, Ayşe'nin Fatma'nın hazırladığı raporlar bağlar.
"Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş ülkemize haksız ithamlarda bulunuyor, ne derlerse desinler, biz yolumuza devam edeceğiz. Kimse bu vatanda operasyon yapamaz. Yir şey. e bak, şu anda Cudi'de kimler var, Mehmetimiz, şehirlerde polisimiz var. Gabar'da, her yerde. Her yerde varız, var olacağız ve asla vatanımız üzerinde operasyona müsade etmeyeceğiz.
"Bugün 55 bine yakın muhtarımızla, hep birlikte ayakta tutacağız. Rabia'ya sahip çıktıkça Türkiye'yi tökezletecek kimse yoktur. Artık atacak kurşunları kalmadı. Değerli kardeşlerim, bundan sonra sıra bizde. Bir kez daha ilan ediyorum. Türkiye savunma durumunu terk edip hücum pozisyonuna geçmiştir. Kimsenin gelip ülkemizde bizi terörle, ekonomiyle hırpalamasına izin vermeyeceğiz Tehditin kaynağı neredeyse, oraya gidip yılanın başını ezmekte kararlıyız. Suriye'deki operasyonlarımızda buna başladık. Terör örgütleriyle mücadelemizi bu anlayışla yürütüyoruz. Türkiye'nin yanında olmayan karşısındadır prensibiyle mücadele alanımızı genişleteceğiz. Ezanımızı en gür sadayla okuyarak bunların yanıtını vereceğiz. Türkiye bunu başaracak azme, imkana, kararlılığa sahiptir."